Gündem
  • 29.11.2016 15:08

Kılıçdaroğlu'ndan flaş açıklamalar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, "Kılıçdaroğlu, “15 Temmuz şehidine 101 bin lira veriyorsun. Eyvallah ver kardeşim, diğer şehit ailesine de ver. Sayın Binali Yıldırım sana soruyorum, dağın tepesinde şehit olan kimin şehidi? Derecelere göre gazilere nakdi tazminat ödeniyor. 21 bin 963 lira terör gazisine, 25 bin 256 lira 15 Temmuz gazisine veriliyor. Birisine 65 bin lira, 75 bin lira veriliyor” dedi" dedi.

İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:


Biz teröre karşıyız, açık ve net. Biz lafla söylemiyoruz, inanarak söylüyoruz. Terörle mücadele konusunda ne istiyorlarsa her türlü desteği vereceğimizi söyledik. Partimizden, parlamentodan ne istiyorsunuz terör için? Bitiremiyorlar, çünkü Türkiye’yi yönetemiyorlar.

“BAL GİBİ AYRIM YAPIYORSUNUZ”

Geçen hafta burada şehitler arasında ayrılık gayrılık olmasın dedim. Şehitler bizim onurumuzdur. 15 Temmuz şehitleri ve diğer şehitler gibi bir ayrım ihanettir dedim. Arkasından açıklama yaptılar. “Hiçbir ayrım yapmıyoruz” dediler. Milli Savunma Bakanlığı açıklama yaptı. Bal gibi ayrım yapıyorsunuz. Şimdi anlatacağım.

“ŞEHİTLER GAZİLER AYRI TUTULUR MU?”

Eğer bir yönetim, ülkeyi yönetenler şehitlerimiz ve gazilerimiz arasında ayrım yapıyorsa o hükümet Türkiye’yi bölen, bölücü bir hükümettir. Şehitler gaziler ayrı tutulur mu? Şehidin anneleri arasında fark var mıdır Allah aşkına? Gencecik evladını toprağa veren bir baba, diğer babadan farklı düşünebilir mi?

“MERAK EDİYORUM İKTİDARDAN BESLENEN HAVUZ MEDYASI YARIN NE YAZACAK?”

Başta havuz medyası olmak üzere koro halinde üstümüze saldırdılar. Vay efendim Kılıçdaroğlu yanlış söylüyor. Kılıçdaroğlu ağzından çıkan her lafı ölçüp tartıyor. Şimdi anlatacağım, ama merak ediyorum iktidardan beslenen havuz medyası yarın ne yazacak?

“BİR KURUŞUNU DAHİ TESLİM ETMEDİLER”

Bunlar ne dediler? Bedelliden elde edilecek gelir şehit ve gazi ailelerine teslim edilecek dediler. Bir kuruşunu dahi teslim etmediler. Bu havuz medyası dediğimiz medya bu konuda tek satır yazdılar mı? Yazmadılar. Çünkü kalemlerini başka yere kiraladılar. Parayla yazıyorlar parayla, vicdanla ahlakla yazmıyorlar. Parayla yazıyorsan sen adam değilsin, gazeteci değilsin.

“BİZ GAZİ BENİ ZİYARET ETTİ DİYE İŞTEN ÇIKARDILAR”

Dediler ki, gazi ve şehit ailelerine iş vereceğiz dediler. Şehit ailelerine veriliyordu, gazi ailesine gaziye hiç verilmiyordu. Biz gazi beni ziyaret etti diye işten çıkardılar, niye Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ediyorsun diye. Bunlarda din de yok iman da yok ahlak da yok.

Çıktı dediler ki “gazilik sektör oldu” dediler. O gazinin hangi şartlarda yaralandığını biliyor musun? Dağın tepesinde neler çektiğini biliyor musun? Vücudunda kurşun, şarapnel parçası taşıyan gazinin ne çektiğini biliyor musun?

“ANKARA’DAKİ BEYLER, KENDİ ÇOCUKLARINI O DAĞLARA, TEPELERE GÖNDERİYORLAR MI?”

Peki bu Ankara’daki beyler, kendi çocuklarını o dağlara, tepelere gönderiyorlar mı? Askerlik yaptırıyorlar mı? Yaptırmıyorlar.

“Şehit ailelerine 450 bin lira tazminat veriliyor, gazilerin aylığı da 6 bin lira” Yahu insaf, ne 450 bin lira verildi, ne 6 bin lira alan var. Yok öyle bir şey. Bakın ayrımcılığın ölçüsünü söyleyeyim. Nakdi tazminat, terörle mücadele ederken askerin ailesine verilen 87 bin 850 lira. Peki 15 Temmuz şehidinin ailesine verilen 101 bin lira. Bu ayrımcılık değil midir? Buna hangi inanç, ahlak izin verir?

“DAĞIN TEPESİNDE ŞEHİT OLAN KİMİN ŞEHİDİ?”

15 Temmuz şehidine 101 bin lira veriyorsun. Eyvallah ver kardeşim, diğer şehit ailesine de ver. Sayın Binali Yıldırım sana soruyorum, dağın tepesinde şehit olan kimin şehidi?

“BİRİSİNE 65 BİN LİRA, 75 BİN LİRA VERİLİYOR”

Derecelere göre gazilere nakdi tazminat ödeniyor. 21 bin 963 lira terör gazisine, 25 bin 256 lira 15 Temmuz gazisine veriliyor. Birisine 65 bin lira, 75 bin lira veriliyor.

Bir KHK çıkardılar. KHK’da da ayrıcalık yaptılar. PKK ile mücadelede şehit olan polis subay astsubay sözleşmeli er ve erbaşlara tanınmayan hak 15 Temmuz gecesi şehit olan polis asker ve sivillere tanındı.

“BU KARARNAMEYİ İMZALARKEN ELİN TİTREMEDİ Mİ?”

Şimdi ben Binali Yıldırım’a soruyorum. Bu kararnameyi imzalarken elin titremedi mi? Bu kararnameyi imzalamak ve terör şehitleri arasında fark yaratıyorsunuz demek ne zamandan beri sizi eleştirmek oldu? Ben dedim ki şehitler arasında ayrım yapıyorsanız, bu ihanettir dedim.

“KAYMAKAMIN ÇOCUKLARI, 15 TEMMUZ ŞEHİTLERİNE SAĞLANAN İMKANLARINDAN YARALANAMAYACAK”

Derik Kaymakamı’nı düşünün. Teröristler kaymakamı şehit ettiler. Kaymakamın çocukları, 15 Temmuz şehitlerine sağlanan imkanlarından yaralanamayacak. Niçin? Neden sağlamıyorsunuz bu imkanı?

AKP’nin Özalp ilçe başkan yardımcısı, çocuklarının gözü önünde teröristler tarafından şehit edildi. Onun çocukları da bundan faydalanamıyor. Ama 15 Temmuz’da hayatını kaybedenlerin çocukları bundan yaralanabiliyor. Onlar ben-sen diye milleti bölüyorlar, ayırıyorlar.

“ÖMER HALİSDEMİR’İN ÇOCUKLARI DA 15 TEMMUZ ŞEHİTLERİNE SAĞLANAN HAKLARDAN YARARLANAMIYOR” 

Ömer Halisdemir şehit oldu, üniversiteye adını verdik. Hakketti mi? Elbette hakketti. Ama Ömer Halisdemir’in çocukları da 15 Temmuz şehitlerine sağlanan haklardan yararlanamıyor.  Ben söylüyorum şehitler gaziler arasında ayrım yapmayın. 

“ŞEHİTLER VE GAZİLER ARASINDAKİ FARKLILIĞI ORTADAN KALDIRMAK İÇİN BİR KANUN TEKLİFİNİ TBMM’YE VERECEĞİZ”


Şehitlerimizin yakınları, gazilerimiz el üstünde tutulsun. Biz bunları istiyoruz. Ben bunları istiyorum diye ayrım yapmayın dediğim zaman kıyameti koparıyorlar. Hukukçu bir arkadaşımız var, Muğla vekilimiz var. Şehitler ve gaziler arasındaki farklılığı ortadan kaldırmak için bir kanun teklifini TBMM’ye vereceğiz.

“GEL EL ELE VERELİM”

Şimdi Binali Yıldırım’a çok açık ve net bir çağrıda bulunuyorum. Başbakanlık koltuğunda oturuyorsun. Şehitliğin ne kadar önemli olduğunu ben de biliyorum sen de biliyorsun. 

Gel el ele verelim, biz kanun teklifi hazırladık, siz de hazırlayın. Ortak imza ile parlamentoya getirelim. Şehitler arasındaki ayrımı kaldıralım. Sayın Binali Yıldırım’a çağrıda bulunuyorum. Gelirse başımızın üstüne, gelmezse bunu genel kurula indireceğiz.

“EYVALLAH HİÇBİR İTİRAZIMIZ YOK”

Sayın Binali Yıldırım, grup toplantısında yaptığı konuşmada şunu söyledi “O gece tırnağı bile zarar görmüş kimse gazi sayılacaktır” Eyvallah hiçbir itirazımız yok. Bir darbe girişimi önlenmiştir, bütün yurttaşlarımıza şükran borcumuz var.

“TERÖRLE MÜCADELE SIRASINDA YARALANIP GAZİ SAYILMAYANLAR VAR” 

Ama bu böyle yapılacaksa, diğer gazilere de yapılsın. Kurşun var, organ kaybı var. Ama ona diyorlar ki, sen bazı haklardan yararlanamazsın. Terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi sayılmayanlar var. “Bize onurumuzla gazilik unvanını verin” diyorlar. Hiçbir ayrım istemiyorlar. 

“GEL, ŞEHİTLERİMİZ VE GAZİLERİMİZ ARASINDA HİÇBİR AYRIM YAPMAYALIM” 

Sayın Binali Yıldırım’a çağrım, şehitler için neyse gaziler için de odur. Gel, şehitlerimiz ve gazilerimiz arasında hiçbir ayrım yapmayalım.

“ESNAF KARDEŞLERİM ŞUNU ÇOK İYİ BİLSİNLER. DERDİNİ SADECE VE SADECE CHP DİLE GETİRİYOR” 

Esnaf toplumun sigortasıdır. Ahi Evran kültüründen gelir. Bugün aileleriyle beraber 10 milyon esnafımız var. Ve esnaf kan ağlıyor. Esnafın derdini kim dile getiriyor? Esnaf kardeşlerim şunu çok iyi bilsinler. Derdini sadece ve sadece CHP dile getiriyor. İktidardakiler sizi yok etmek için çok çaba harcadılar. Her yerde mantar gibi alışveriş merkezleri açtılar ve sen dükkanını kapatmak zorunda kaldın. Laleli esnafı, gidin sorun. Bir zamanlar bereketin kaynağıydı. Gidin İzmir Kemeraltı’na sorun, gidin Bağdat caddesine sorun. Önceden kiralık yer bulamazdınız, şimdi herkes kapatmış dükkanlarını.  Kapalıçarşı esnafı… hava parası bile servetti. Ama gidin orası da perişan vaziyette. Ankara siteler, OSB’lere gidin. 

“PEKİ BUNA ESNAFLAR İTİRAZ ETTİ Mİ?” 

Esnafın bir sigortası var. Eskiden Bağkur primi öderdi, şimdi sosyal sigortalara ödüyor. Diyelim ki esnaf iki ay prim ödeyemedi. Hastalandı, doktora gittiği zaman doktor diyor ki, senin borcun var ben sana bakmam diyor. Nasıl yapıyorlar? Kanun çıkararak yaptılar bunu. Peki buna esnaflar itiraz etti mi? Etmedi.

“TAM DELİ DUMRUL HİKAYESİ”

Peki, esnafa bakmıyorsun. Karısı, çocuğu hastalandı. Diyor ki “karısına sağlık hizmet vermeyeceğim” diyor. Peki kadının günahı ne? Diyebilirsiniz ki, borç buldu tedavi oldu. Peki sağlık primini istiyorlar mı, evet. Evine malına haciz uyguluyorlar. Tam Deli Dumrul hikayesi. Peki esnaf bu gerçeği biliyor mu? Biliyor, buna isyan ediyor mu? Etmiyor. 

İş göremezlik ödeneği. Bir çırak çalışıyor diyelim. Hastalandı, iş göremezlik ödeneği ödeniyor. Esnaf hastalandığında, ona iş göremezlik ödeneği ödenmiyor. Esnaf oturur sesi çıkmaz esnafın diyorlar. Esnaf çoğu zaman kiralık dükkanda çalışır. Kira öder, ama vergi de öder. Vergi aslında mülk sahibine ait. Peki bu adil midir? Adil değildir. Esnaf itiraz ediyor mu? Etmiyor. Çünkü esnaf sesini çıkarmaz diyorlar. 

İş yerini kapattı diyelim, iflas etti battı. Bir işçi işinden olursa ona işsizlik sigortası belli bir para ödüyor. Peki esnafın başına gelirse belli bir para ödeniyor mu? Hayır ödenmiyor. Ama bu da iflas etti, bunun da çoluğu çocuğu var. Buna da para ödeyelim. Ödeniyor mu? Ödenmiyor. Esnaf itiraz ediyor mu? Etmiyor. Bu gerçeği biliyor mu? Evet biliyor. 

Şimdi bir kanun teklifi verdik. Dedik ki, nasıl işçi işsiz kaldığında işsizlik sigortasından para alıyorsa, esnaf da işsiz kaldığında ona da güvence sağlansın. Binali Yıldırım’a çağrımdır. Esnafı düşünüyorsan, esnafı destekliyoruz diyorsan gel kardeşim bu kanunu hep beraber çıkaralım.

Harp okulu öğrencileri… Hepsinin okuluna son verildi. Çocukların tamamı, askeri liselere gönderilen çocukların tamamı orta gelirli fakir halk çocuklarıdır. Ankara’daki beyler çocuklarını oraya göndermiyorlar. Hepsini kapının önüne koydular.

“TRABZON’DA ÖĞRETMENE DESTEK VERENLERLE TARTIŞAN ESNAF KARDEŞİME SESLENİYORUM

Nuriye Gülman diye bir akademisyen var. Genç bir kadın, üniversitede ders veriyor. KHK ile bunu kapının önüne koydular. Eline bir kağıt alıyor, İnsan Hakları Heykeli’nin önünde diyor ki beni işimden ayırmayın diyor. Polis geliyor, karakola gidiyor serbest bırakıyor. Tekrar gidiyor oraya, heykelin önünde duruyor. Bu kişiyi desteklemek için Trabzon’da 4 öğretmen oturma eylemi yapıyorlar. Kimseye bir şey demiyorlar, esnafı rahatsız etmiyorlar. Bir hakkı arıyorlar, adaleti arıyorlar. Bir esnaf kardeşim geliyor bu öğretmenlerle tartışıyor, başka esnaf kardeşim çay ikram ediyor. Tartışan esnaf kardeşime seslenmek isterim, ben senin hakkını sonuna kadar savunuyorum. O öğretmen, Ankara’daki başka bir öğretmenin hakkını savunuyor. Adalet herkes için geçerlidir. İşine son verilen birisi için de geçerlidir. Eğer adaleti savunmazsak, yarın biri gelir dükkanını kapatırsa, hiç endişelenme senin yanında biz oluruz.

Üreticiler de Antalya’da eylem yapıyorlar. En son içinde domates olan bir tabutun önünde cenaze namazı kıldılar. Domates satılmıyor diye. Bütün girdilerde artış var, domates düşmüş vaziyette.

Ekonomiyi bunlar yönetiyor mu? İyi yönetemiyor. Kimse önünü göremiyor. Sayın başbakan diyor 15 gün önce, bankaları tehdit etti. Faizleri indirin yoksa gereğini yaparız diye.

“İŞSİZLİĞİ BU HALE GETİREN SİZSİNİZ”

Dolar düştü mü? İstikrar geldi mi? Hayır. Ne oldu? Tehdit ettiğiyle kaldı. Sayın cumhurbaşkanı o da tehdit ediyor, faizler düşürün diyor. Ben bu kadar işsizlik olacağını sanmıyorum diyor. Sanki CHP iktidarda. İşsizliği bu hale getiren sizsiniz. Merkez bankasına talimat veriyor, faizleri derhal indirin. Merkez bankası tam tersine faizleri artırıyor.

“SANKİ OHAL KARARININ ALTINDA FRANSA EKONOMİ BAKANI’NIN İMZASI VAR”

Ekonomi bakanı konuşmuş, ben OHAL istemiyorum diyor. Sanki OHAL kararının altında Fransa Ekonomi Bakanı’nın imzası var. O zaman istifa et. Hem imzalıyorsun, hem de ben OHAL’i istemiyorum diyorsun. Sen ekonomiden de anlamıyorsun.

“DEDİM YA BİR EKONOMİ DEHASI KONUŞUYOR”

Yine ekonomi uzmanı olan Sayın Binali Yıldırım, bir ekonomi dehası olan Binali Yıldırım “Her şeyi getirip dolara bağlamanın anlamı yok. Yani çıkıyor-iniyor” diyor. Dedim ya bir ekonomi dehası konuşuyor. Bu ekonomi tarihine geçecek önemli bir cümle. Petrol nereye bağlı? Dolara bağlı. Türkiye’nin gerçeği mi evet. Dolar düştüğünde sen benzin fiyatlarını düşürdün mü? Düşürmedin. AVM’de kiralar neye bağlı? Dolara, Euro’ya bağlı. Köprü ve otoyol geçişleri dolara ve Euro’ya bağlı. Hammadde ithalatı neye bağlı dolara bağlı. Peki hükümetin verdiği garantiler? Onlar da dolara bağlı. Köprüden 40 bin araç geçmezse, gidip ödeyecek. Daha zamlar yansımadı. İğneden ipliğe her şeye zam gelecek. En büyük zararı da esnaf işçi memurgörecek.

Binali Yıldırım beyden istirhamım, koltuğuna sahip çık. Kendi yetkilerini başka yerlere verme. Birisi senin yetkilerine müdahale ederse, dur kardeşim ben başbakanım, benim yetki alanıma sen giremezsin de. Eğer bunu demezsen, birisi gelir senin yetkilerini alır, boynuna kocaman bir davul asar, elinde tokmakla sadece davulun sesini dinlersin.

Dış politikada cumhuriyet tarihinin en büyük yenilgisini yaşıyoruz. Bir haftadır Suriye’den şehitlerimiz geldi. Kimin vurduğunu bulamıyorlar bir türlü. Biliyorlar da söyleyemiyorlar. Biz size demedik mi Suriye’de ne işiniz var diye? Rusya Amerika orada, herkesin yetkisi var, bir bunların yetkisi yok.

“RUSYA DOMATESİ ALMIYOR”

Rusya ile anlaştık diyorlar. Ama Rusya diyor ki domates almıyorum. Niye? Putin bütün istediklerini henüz almış değil. Şimdi ben merak ediyorum, sayın Cumhurbaşkanı’na soralım. Dış politikada sadece bir kişi konuşuyor. Putin’e ne söz verdiniz, ne tavizler vereceksiniz.

Avrupa Birliği’nden kopuyorlar . AB yetkililerine seslendik, Türkiye’nin AB’ye, AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var diye. Şangay beşlisi diyorlar, yahu Şangay beşlisi yok, Şangay altılısı var. Onlar hala onu bile bilmiyorlar. Dış politikayı bilmiyorlar, ekonomiyi bilmiyorlar. Her birisi ayrı ayrı konuşuyor ve Türkiye bir batağın içine doğru süratle gidiyor.

Ege’de, egemenliği açıkça Yunanistan’a verilmemiş 18 adamız var. Horoz öttüğünde duyuyoruz. Yunanistan’ın bayrağı var, Yunanistan işgal etmiş vaziyette. Bunların dilinde milliyetçilik düşmüyor. Burnumuzun dibinde 18 adayı kaybettik. Binali Yıldırım’a soruyorum. 18 adayı geri alacak mısın? Almayacak mısın? Milliyetçi misin değil misin?

Kıbrıs’ta şu anda, KKTC toprakların yüzde 37’sine sahip. Yüzde 29,2’ye düşürmek istiyorlar. Kıbrıs’ı da satmak istiyorlar. Biz diyoruz ki, bu adalar bizim mi? Evet diyorlar. Yunanistan bayrağı var diyoruz, efendim diyorlar çok daha önemli bir işimiz var. Bizim bir reisimiz var ona bir koltuk bulmaya çalışıyoruz diyorlar.

Güncellenme Tarihi : 29.11.2016 15:22

İLGİLİ HABERLER