Yaşam
  • 8.5.2005 13:07

BAŞBAKAN ERDOĞAN''A ROL TEKLİFİ

Saddam sonrası Irak''ta çekilen ilk film olan ve uluslararası film festivallerinden ödüller alan ''Kaplumbağalar da Uçar''ın İranlı yönetmeni Behmen Gobadi, ''''Filmimde Irak''ın öksüz çocuklarının bitmeyen trajedisini anlattım'''' dedi. Geçtiğimiz yıllarda ülkemizde de gösterime giren ve İran-Irak sınırındaki bir grup köylünün yaşadıklarını konu alan ''Sarhoş Atlar Zamanı''nın yönetmeni Behman Gobadi''nin yeni filmi ''Kaplumbağalar da Uçar'', dün gösterime girdi. Saddam sonrası Irak''ta çekilen ilk film olan Kaplumbağalar da Uçar''ın konusu yine bir sınırda, Türkiye-Irak sınırında geçiyor. Irak''ın mayın toplamakla hayatını kazanmaya çalışan pek çoğu öksüz ve yetim çocuklarının öyküsünü peliküle aktaran Gobadi''nin yeni filmi, dünya sinema çevrelerinde büyük ses getirdi. Film, 52. San Sebastian Film Festivali''nde ''En İyi Film Ödülü'' olan ''Altın Midye'' ile birlikte ''En İyi Senaryo Jüri Özel Ödülü''nü de evine götürdü, Berlin Film Festivali''nde ''Barış Ödülü''nü kazandı. Filmin İran kökenli Kürt yönetmeni Behmen Gobadi, geçtiğimiz günlerde İstanbul''da az sayıdaki sinema yazarının karşısına çıktı. Gobadi''ye yöneltilen ilk sorular filminin çekiliş süreci üzerine oldu. Sınırdan geçişlerin yasak olduğu dönemde İranlı yetkililerin ''''Sen Irak''a kaçak geç. Biz görmezden geliriz'''' dediklerini ve sınırı öyle geçtiğini anlatan yönetmen, Saddam''ın devrilmesinden iki hafta sonra kamerasını alıp tüm Irak''ı gezdiğini söyledi. İran''a dönüp ekibini hazırladıktan sonra 2.5 ay içinde Irak''ta çekimlere start verdiğini kaydeden Gobadi, filmindeki binlerce mayın, tüfek ve mermilerin büyük bir kısmının savaş sürecindeki Irak''ta çekilmiş gerçek görüntülerden derlendiğini anlattı. Filmlerim değil, hayat politize! İran sinemasından bugüne kadar izlediğimiz örnekler genellikle dönemsel siyasetle birebir örtüşmeyen, daha bireysel öyküler ve salt insan fotoğrafları niteliğinde filmlerdi. Oysa Gobadi''nin filmleri ilk bakışta fazlasıyla politize olmuş gibi duruyor. Ghobadi''ye göre kendi işlerinin İran sinemasından temel farkı konu aldığı bölgeler: ''''Ne ben politik biriyim, ne de filmlerim. Benim filmlerimin konusu Kürtlerin yaşadığı bölgelerde geçiyor. Orada savaş hayatın bir parçası haline gelmiş. Bir çocuk doğuyor ve ''Devrim'' ya da ''Mayın'' adını alıyor. Benim filmlerim değil politize olan; hayatın kendisi.'''' Amerika Irak''ı cennet yapamaz Kaplumbağalar da Uçar, Amerika''nın Irak''a müdahalesinin arifesinde geçiyor. Tahmin edildiği üzere zamanlama, yönetmenin bilinçli seçimi. O dönemde ABD''nin müdahalesinin medyada hep insan hakları ve özgürlüklere müdahale olarak gündeme geldiğini, ancak haklarına tecavüz edilen insanların gerçek anlamda bir türlü gösterilemediğini hatırlatan Gobadi; kendisinin savaşın ortasında öylece kalakalan çocuklarının çıplak ve apaçık gerçeğini gösterdiğini söyledi. Yönetmenin Amerikan müdahalesine karşı tutumunu net göstermediğine dair iddialara da yanıtı var: ''''Ben Amerika-Irak savaşını anlatan bir film çekmedim. Savaştan çok önce başlayan ve bugün hâlen süren bir trajediyi gösterdim. Filmimde Amerika''yı küçük semboller yoluyla çok sert eleştirdiğimi düşünüyorum. Bence eğer birileri Irak''ı cennet haline getirecekse bu ABD değil, Kürtler, Farslar ve Türkler; yani Iraklıların kendileri olacak.'''' Filmi çekerken ben de ölmeyi istedim Gobadi''nin filmindeki atmosfer ilk bakışta oldukça abartılı duruyor. Tek kolu ya da bacağı kopmuş küçük çocuklar mayın toplamakla geçirdikleri günlerde başlarına gelen herşeyi olgunlukla karşılıyor. Yönetmenin yarattığı karanlık atmosfer, Amerikan müdahalesinin gerçekleştiği finalde yerini tam bir kaosa bırakıyor. Gobadi konuya şöyle açıklık getiriyor: ''''Irak''ta mayın işi tam olarak ticarete dökülmüş durumda. Önce mayınlar sökülüyor, ardından yeniden döşeniyor ve yeniden sökülüyor. Mayın işinde çalışan bir köpek, sahibine günlük 250 dolar kazandırıyor. Kendi adıma ben de filmdeki çocukların yaşadıkları pekçok şeyi yaşadım. Çok defa ölümü arzuladığımı unutamam. O nedenle filmde kendisine tecavüz eden Saddam askerlerinden olan bebeğini öldürmek isteyen çocuk yaştaki kadının yaşadıkları size abartılı gelmesin.'''' Karamsar atmosferinden çıkınca yönetmenin ağzından aktaracağımız güzel havadisler de var aslında, Kaplumbağalar da Uçar''dan. Tayyip Erdoğan''a rol teklif edecek Birçoğu önceleri dilencilik yapan kimsesiz çocukların filmde görev aldıktan sonra hayatlarının değiştiğini anlatan Behmen Gobadi, başroldeki Satellite''ye hayat veren Soran İbrahim adlı çocuğun şimdi yönetmen olmak istediğini ve ona elinden gelen desteği vereceğini söyledi. ''Çocuk anne'' Agrin rolündeki Avaz Latif ise bir televizyon kanalında çalışmaya başlamış bile. Önümüzdeki günlerde İngiliz BBC kanalı için tankları konu alan bir belgesel çekeceğini söyleyen Gobadi''nin asıl sürprizi ise sonbaharda Türkiye''de çekeceği ve adını ''111 Kadın'' olarak düşündüğü projesi. Film, dünyaya kapalı bir dağ köyünde yaşayan ve Türkiye başbakanına mektup yazıp ''Burada yapayalnızız. En azından bizi evlendirin'' diyen köylü kadınların öyküsü. Başbakan mektuptan etkilenip dağ köyüne iki adamını gönderiyor. Gobadi''ye göre adamların merkezle-çevre, kentle-taşra arasında geçen yolculuğu filmin gövdesini oluşturacak. Gobadi filminde konuk oyuncu olarak görev alması için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan''a da teklif götürmeyi düşünüyor. (YENİ ŞAFAK) Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:03

İLGİLİ HABERLER