Yaşam
  • 23.6.2004 09:36

SAĞLIKTA SKANDAL!... TESETTÜRLÜ OLDUĞU İÇİN HASTANEDE TEDAVİ EDİLMEDİ

Uygulamayı gayriinsani bulan sivil toplum kuruluşları, bir hastanenin hiçbir hastayı reddedemeyeceğini vurguladılar. Düzce'den sevkli olarak Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'ne tedavi olmaya gelen ama tesettürlü olduğu için hastaneye alınmayan Güler Kibar, dün tedavi olamadan memleketine geri döndü. Kendisine ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmasını hazmedemediğini belirten Kibar, "Bu kurumlar, kimlerin vergileriyle kuruluyor ve yaşatılıyor? Yeditepe Üniversitesi Türkiye'deki hastalara bakmayacak da yurtdışından gelen hastalara mı bakacak" derken Mazlum Der Başkanı Mustafa Ercan ise, "Yeditepe Üniversitesi'nin bu ilk vukuatı değil. İki ay önce de bir hastanın diş tedavisini örtülü olduğu gerekçesiyle yarım bırakmak istediler. Hastanın müracaatı ile devreye girdik. Bu seferlik dolgu yapıyoruz. Bundan sonra kabul etmiyeceğiz dediler" şeklinde konuştu. Kibar, savcılığa suç duyurusunda bulunmak üzere ÖZGÜR- DER'den avukat yardımı istedi. Rektör Vekili: Bir-iki işgüzarın işi olabilir Olayın yaşandığı Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi yetkilileri ise açıklama yapmaktan kaçındı. Muayene bile etmediği hastanın sevk kağıdına "Hastanın tedavisi mümkün değildir" yazan Prof. Dr. Ender Kazazoğlu, telefonlarımıza çıkmadı. Dekan Prof. Dr. Türker Sandallı'yı defalarca aramamıza rağmen, dekan sekreteri, "Bu konunun muhatabı rektörlüktür" diyerek uygulamanın rektörlükten kaynaklandığını belirtti. Israrlı aramalarımızdan sonra yazılı bir açıklama gönderen rektör vekili Prof. Dr. İ. Atilla Dicle şu görüşlere yer verdi: "Üniversitemiz, Anayasa ve yasalara saygılı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm kurallarına, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, özgün bir kamu kurumudur. İnsan sağlığı kutsal olup evrensel hekimlik kurallarına göre tedavi ihtiyacında olan hastalara din, dil, ırk farkı gözetmeksizin hizmet verilir. Bu bakımdan Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültemiz de aynı esaslara bağlı kalarak çalışmaktadır. Adı geçen olay Fakültemizin sınav döneminde olması nedeni ile kamuoyuna yanlış aksettirilmiş bir olaydır." Yazılı açıklamanın sonrasında gazetemizi arayan Dicle, olayı dolaylı olarak öğrendiğini ve çok üzüldüğünü belirterek, şöyle konuştu: "Ben Fakülteyi aradım, öğrenci olabileceği şüphesiyle içeri alınmamış olabilir. Hizmet bakımından bu şekilde muamele doğru değil. Hiçbir şekilde hiçbir kimseye karşı ayrılık gayrılık söz konusu olamaz. Böyle bir uygulamaya 20 yıl Amerika'da kalmış bir insan olarak ilk ben karşı çıkarım. Bir iki işgüzarın kendi başına yapmaya kalktığı bir şey olabilir. Bundan sonra bu fakültede kesinlikle bu tür olaylar olmayacaktır. Ben rektör vekiliyim. Akademik işlerden sorumluyum. Üniversitenin böyle bir uygulaması olsa yaptığımız toplantılarda gündeme gelirdi." Düşmana bile yapılmaz Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği yöneticilerinden avukat Ayşe Zerrin Aktürk, bir hekimin veya hastanenin kendisine tedavi için gelen hastayı hiçbir şekilde reddedemeyeceğini belirterek "Bu olay açık bir insan hakları ihlalidir. Savaşta bile düşman tarafın askerleri tedavi olmak istediğinde doktor onu tedavi etmem diyemez. Bu evrensel tıp kurallarına aykırıdır" şeklinde konuştu. ÖZGÜR-DER Genel Başkanı Hülya Şekerci de uygulamanın gayriinsani olduğunu belirterek şunları söyledi: "Şayet çarşaflı bir bayan hastaneye ölmek üzere iken gelseydi aynı uygulamayı yapacaklar mıydı? Bu insan haklarına ve hekimlik uygulamalarına ters bir durum. Türkiye'de başörtüsü yasağının halen devam ettiğini gösteren bir uygulama. Vatandaşlar vergi öderken, askerlik yaparken, yükümlülüklerini yerine getirken ayrıma tabi tutulmuyorlar. Ama bazı hakları kullanmaya gelince bu en temel insan hakkı olan hayat hakkı, tedavi hakkı, eğitim hakkı da olsa sorunlar yaşanıyor. Bu bir çelişkidir" dedi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:26

İLGİLİ HABERLER