HAYRULLAH MAHMUD
Hançer?!
Şu anda Türkiye'de ''Dinci 28 Şubat'' süreci yaşanıyor!..
''Laik 28 Şubat'' sürecinde de bazı kurumlar, bazı gazeteciler o dönem
yönetiminin gadrine uğramıştı!..
''Anadolu Kaplanları'' bir anda ''yeşil sermaye'' ilan edilmiş ve dışlanmıştı!..
Nazlı Ilıcak, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand, Mehmet Barlas gibi yazarlar
yasaklanmıştı!..
Aynı zamanda Çandar ve Birand çevik bir paşanın talimatı ile
''andıç''lanmıştı!..
Ne var ki, benzer bir durum şu anda bazı kurum ve kuruluşlar ile bizler için
söz konusu!..
TMSF yönetimi, bir star yöneticisine soruyor:
''Şu yazarlar işini nasıl halledeceğiz?''
Bunun üzerine o yönetici de şu cevabı veriyor:
''Hayrullah Mahmud, Taşkın Şenol, Cevher Kantarcı AKP'yi sevmezler. Hayrullah
Mahmud, Cem Uzan'ın star'daki kalemi ona yazdırmayın. Beni yönetime getirin,
Tayyip Bey'in buradaki her şeyden haberi olsun. Tüm muhalefeti keseyim!''
Ardından.
TMSF yönetiminin, eski bir star çalışanının işbirliği ile ''andıç''ladığı üç
yazarın yazılarını sayfaya koymama kararı alınıyor!..
Eski çalışma arkadaşlarına, koltuğunu korumak için bu çamuru atan ve TMSF
yöneticilerini yanıltan bu fani, inanıyorum ki hem kamu vicdanı önünde hem
de basın tarihi önünde yaptığı kepazeliğin hesabını verecektir!..
Demirel, Çiller'in Başbakanlığı döneminde eski bir çalışma arkadaşının
attığı kazık üzerine ''O benim sırtımdaki hançerdir'' demişti!..
Şu anda ''andıç''lanan üç star yazarının sırtına saplanmış bir ''hançer'' hala
yerinde duruyor!..
Zaman en iyi ilaçtır!..
Kimin ne olduğunu, çapını, herkes önümüzdeki günlerde görecek!..
TMSF'nin star medyası'na el koyma süreci tüm meslektaşlarımız için bir
sınavdır!..
Aynı zamanda bizler için de!..
Dik durmak?!
Dik durma, kalemi eğip bükmeden, ona layık olarak ayakta durabilme sınavı!..
Daha önceden de söyledim.
Şimdi yeri geldi, bir kez daha söylüyorum:
''TMSF, bir gazetenin yayın politikasını be-lir-le-ye-mez!..''
Ancak.
Atadığı yöneticiler, 28 Mart yerel seçimlerini göz önünde bulundurarak,
YSK'nın istemi doğrultusunda, siyasi partilerle ilgili haberlere eşit yer
verilmesi hususunda hassas davranabilir!..
Bir de star Tv'nin yayınlarında, RTÜK'ün uyarılarının dikkate alınıp
alınmadığını gözetleyebilir!..
Hepsi bu!..
Ki.
''Basın Meslek İlkeleri'' de ortada!..
Bir gazetecinin işini nasıl yapacağı da!..
Bu bakımdan.
Bir köşe yazarının ise yazısının içinde hakaret, küfür, maddi bilgi
yanlışlığı yoksa o yazı sayfaya girer!..
Örneğin.
Yazısında şubat ayını 31 güne çıkarmışsa, o zaman TMSF müdahale etmeden,
yazı işleri müdürü bu yazarın yazısına, içindeki maddi bilgi yanlışlığı
nedeniyle müdahale eder!..
Yazının sivri mi yumuşak mı olacağına da ancak o köşeyi yazan yazar, kendi
karar verir!..
Ne TMSF yönetiminin ne de onun atayacağı yöneticinin, böyle bir inisiyatifi
vardır!..
Benim kalbime.
Benim vicdanıma.
Benim beynime.
Düne kadar hiç kimse zincir vurmadı!.. Vuramadı!..
Bugünden sonra da vuramaz!..
Bu kalem ne kiralık ne de satılık!..
Dünden bu yana uzanan çizgimiz de ortada!..
Onun için herkes haddini bilsin!..
Dokunul-a-mayan Başbakan?!
Eğer Türkiye demokrasi ile yönetiliyorsa, daha bağımsız yargı önünde
''aklanmamış''. Hakkında bir sürü ciddi iddia olan bir Başbakan. Milletvekili
dokunulmazlığının ardına saklanıp, yargılanmaktan kaçıyorsa, O'nu eleştirmek
ve O'na soru sormak benim en doğal hakkım!..
Aynı zamanda kamu vicdanı adına görevim!..
O soru sorulamıyorsa, medya içinde bulunduğu ''nakit akışı'' problemi
nedeniyle, başındaki yöneticiler bunları görmezden gelip, tüm mensuplarını
bir bir ''gergedanlaştırmak'' istiyorsa!..
''Köpekleşen tilkiler'' süreci çalışmaya başlamış demektir!..
''Yaşamım boyunca köpekleşmedim, bu saatten sonra da köpekleşmeye niyetim
yok!..''
Bedeli ne olursa olsun, ben bu gidişe gücümün yettiğince ''Dur'' demeye devam
edeceğim!..
Engin Ardıç sansür yok dese de!..
Sansür var!..
Sansür olması için illa ki Engin Ardıç'ın yazamaması, yazısının
yayınlanmaması mı gerekiyor?!
Sansür de var!..
Andıç da!..
''Sansürcü'' de var!..
''Andıççı'' da!..
AKP yönetimi bunu demokrasi zannediyorsa bilsin ki, değil!..
Bu ayıbın altına imza atanlar, tarih önünde kendilerini nasıl ''ak''layacak,
gerçekten çok merak ediyorum?!
Ve.
Yapılan bu ayıba yüz çeviren bazı meslektaşlarım?!
Medyanın Anayasası?!
Ve.
Son olarak.
Basın Meslek İlkeleri.
Aynen bu sütunlara alıyor ve star medyası'nın başına atanan yeni yöneticiler
için bir kez daha tekrarlıyorum:
1- Yayınlarda hiç kimse, ırkı, cinsiyeti, sosyal düzeyi ve dini inançları
nedeniyle kınanamaz, aşağılanamaz.
2- Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı, genel ahlak anlayışını,
din duygularını, aile kurumunun temel dayanaklarını sarsıcı ya da incitici
yayınlar yapılamaz.
3- Kamusal bir görev olan gazetecilik, ahlaka aykırı özel amaç ve çıkarlara
alet edilemez.
4- Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren,
aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilmez.
5- Kişilerin özel yaşamı, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında
yayın konusu olamaz.
6- Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler;
soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olmaksızın yayınlanamaz.
7- Saklı kalması kaydıyla verilen bilgiler, kamu yararı ciddi bir biçimde
gerektirmedikçe yayımlanamaz.
8- Bir basın organının dağıtım süreci tamamlanmadan o basın organının özel
çabalara gerçekleştirdiği ürün, bir başka basın organı tarafından kendi
ürünüymüş gibi kamuoyuna sunulamaz. Ajanslardan alınan özel ürünlerin
kaynağının belirtilmesine özen gösterilir.
9- Suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmedikçe hiç kimse 'suçlu' ilan
edilemez.
10- Yasaların suç saydığı eylemler, gerçek olduğuna inandırıcı makul
nedenler bulmadıkça kimseye atfedilemez.
11- Gazeteci, kaynaklarının gizliliğini korur. Kaynağı, kamuoyunu kişisel,
siyasal, ekonomik vb. nedenlerle yanıltmayı amaçladığı haller bunun
dışındadır.
12- Gazeteci görevini, taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürebilecek
yöntem ve tutumlarla yapmaktan sakınır.
13- Şiddet ve zorbalığı özendirici yayın yapmaktan kaçınır.
14- İlan ve reklam niteliğindeki yayınların bu nitelikleri, tereddüde yer
bırakmayacak şekilde belirtilir.
15- Yayın tarihi için konan zaman kaydına saygı gösterilir.
16- Basın organları, yanlış yayınlardan kaynaklanan cevap ve tekzip hakkına
saygı duyarlar.
Başka Anayasa, başka kılavuz aramaya gerek yok!..
Hepsi bu!..
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:39