Medya
  • 27.5.2002 13:48

MESUT YILMAZ'IN OĞLUNUN GAZETECİLERİ DÖVMESİ BASIN KURULUŞLARINI AYAĞA KALDIRDI

KAYNAK : Haber Vitrini İSTANBUL/Sevgilisiyle bar çıkışı görüntülenen Mesut Yılmaz'ın oğlu Yavuz Yılmaz'ın korumalara bir deste para dağıtıp gazetecileri dövdürtmesi, ardından hırsını alamayan Yavuz Yılmaz'ın bizzat kendisinin gazetecilere saldırması Basın örgütlerini ayağa kaldırdı.yazılı bir açıklama yapan Çağdaş Gazeteciler İstanbul Şubesi,"Size yapılan saldırıyı, suratınıza inen tokadı, kendi benliğimizde hissediyoruz. Acınızı, kızgınlığınızı öfkenizi paylaşıyoruz. Çaresiz değilsiniz. Çaresiz değiliz! " denildi. İŞTE ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ TARAFINDAN YAPILAN YAZILI AÇIKLAMA; İstanbul Ortaköy, bir gece önce, yine tokat sesleriyle yankılandı.Bu seslere, küfür ve hakaretler de eklendi. Yediği yumrukların, işittiği küfürlerin acısıyla haykıranlar ise, yine gazetecilerdi. Çığlıklar boşlukta asılı kalıyor, pervasızca sallanan yumrukların biri iniyor, biri kalkıyordu. Tüm televizyon kameralarının saniye saniye kaydettiği bu görüntülerin "kahramanı" ise, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın oğlu Yavuz Yılmaz'dı. Yavuz Yılmaz, Ortaköy Reina Bar'ın çıkışında kendisini görüntülemek isteyen magazin muhabiri meslektaşlarımıza hakaret etmekte sakınca görmedi. Yılmaz'ın ilk hedefi Star Gazetesi Muhabiri Öner Öngün'dü.Korumaların araya girmesi, olayın büyümesini engelledi. Yılmaz'ın Star muhabirine yönelmesinin duyulması üzerine, diğer gazeteciler de barın önüne akın etti. Arkadaşı Melis İpekçi ile görüntülenmesine sinirlenen Yavuz Yılmaz, cepheyi genişletti ve diğer gazetecilere yöneldi. Bunlardan payını ilk alan ise, Show TV Muhabiri Selim Genç ile Kameraman Hakan Yeşilbağ oldu. Yılmaz, kendisini görüntüleyen gazetecileri önce tehdit etti, ardından tokatladı. Ve tüm bunlar, kameraların,objektiflerin yanı sıra, koruma polislerinin yanında oldu. Gazeteciler hem dayak yedi, hem de küfürler hakaretler işitti. Bu saldırılara polis olduğunu iddia eden bir kişi de eklendi. İstanbullu gazeteciler bir geceyi daha böyle geçirdi. Gecenin karanlığını, inip kalkan yumrukların yarattığı feryatlar yırttı. Gazeteciler, Meslektaşlarımız, saygıdeğer kamuoyu; Kuşkusuz, hiç kimsenin özel hayatının en ince ayrıntılarını ekranlara taşımak zorunda değiliz. Bir gazetecinin yapması gereken, öznenin yaptıklarının haber değeri taşıyıp taşımadığının belirlemesi ve buna göre hareket etmesidir. Bunları bilmemize rağmen, içine düşürülmeye çalışıldığımız rayting savaşı, tek bir kare görüntüyü bile atlamamıza izin vermiyor. Çünkü; o karenin bizde olmamasının neye malolduğunu defalarca gösterdiler... Defalarca öğrendik... İşte bu yüzden, günlerimiz gecelerimiz, kimi zaman boşa yapılan koşuşturmalarla geçiyor. Kamera ordusunu arkasında gören kişiler, şişirilmiş egolarıyla kendini dokunulmaz güç olarak görüyor. Ve pervasızlaşmaya başlıyor... Ama tüm bunlar, yine de dayak yememizi, saldırıya uğramamızı haklı kılmıyor. Her gece bar önlerinde görevlerini yapmaya çalışan arkadaşlarımız saldırıya uğruyor, dayak yiyor, küfürler işitiyor. Ne uğruna? Gazetecilik standartlarına göre, normal bir yayın yapan televizyonda tek saniye haber olmayacak kişilerin yaptıklarının televolelere malzeme edilmesi uğruna. Televolelere malzeme sağlamak uğruna... Gazeteciler; Meslektaşlarımız; Size yapılan saldırıyı, suratınıza inen tokadı, kendi benliğimizde hissediyoruz. Acınızı, kızgınlığınızı öfkenizi paylaşıyoruz. Çaresiz değilsiniz. Çaresiz değiliz! Bu son saldırı da gösterdi ki; her gün saldırıya uğrayan, ama güç ilişkilerinden dolayı korunaksız bırakılan gazeteciler, ancak birbirine güvenebilir. Bu, örgütlenmek, bir araya gelmek, meslek örgütlerini duyarlı kılmak anlamına gelir. Çaresiz değiliz: Bir araya gelelim, haklarımızı koruyalım ve bize yönelen saldırılara sessiz kalmayalım. Haklarımızı arayalım. Çünkü,saldırılar ancak böyle engellenebilir. Unutmayalım; yumrukları pervasızca indirenlerin gücü, bizim güçsüzlüğümüzden kaynaklanıyor. ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ (ÇGD) İSTANBUL ŞUBESİ YÖNETİM KURULU Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:59

İLGİLİ HABERLER