Gündem
  • 28.4.2003 09:52

MEDYADA 'MANKENLER DÖNEMİ' KAPANIYOR

Gelecekte basın tarihçilerinin "mankenler dönemi" olarak adlandırabilecekleri süreç sona eriyor. Birkaç ay öncesine kadar gazetelerin, televizyonların "olmazsa olmazları kuşağı"nın yaşlanmasıyla birlikte, sürecin sonu iyice belirginleşiyor. "Deniz Akkaya kuşağı" diye kapsayıcı bir tanım da üretebileceğimiz ve bugün yaşları 20'lerin ortasında olan bu kızlarımız, aslında maruz kaldıkları "hiper medyatizasyon" süreci nedeniyle olduklarından daha da yaşlı algılanıyorlar. Yani mankenlerin yıldızlarının sönüşüne, medyanın onları kullanış biçimi ve hırslı kızlarımızın da buna fit olmaları neden oldu. İktidarlarını kaybettiler Kızların hayatlarına öylesine şiddetli bir yakın çekim yapıldı ki giderek yaşları ilerledikçe, giriştikleri yeni arayışlardaki çaresizlikleri, panikleri de tarafımızdan izlenir oldu. Ve bu yüzden medyatik (muhabirler, magazinciler üzerindeki), cinsel (erkek ve kadın bütün izleyiciler üzerindeki) iktidarlarını kaybettiler. Parodiye dönüştü.. Aynı numaralar (Mayruk defilesine kim çıkacak?) o kadar çok tekrarlandı ki artık bu tür olaylar bir parodiye dönüştü. Daha doğrusu, zaten olan parodi niteliği iyice ortaya çıktı. Mayruk bu durumu bütün modacılardan önce fark edip bir önceki defilesinde baş manken olarak Huysuz Virjin'i kullandı. Son defilesinde ise aldatılmış çocuklu bir kadın olan eski manken Emel Yıldırım'ı baş manken olarak podyuma çıkardı. Cengiz Abazoğlu ise bütün çabalarına rağmen Şenay Akay'la istediği gürültüyü koparamadı. Özgür Aras 'abarttı' Mankenlerle ilgili haberler gazetelerde tefrikaya, televizyonlarda diziye dönüşünce insanlar hikâyeye bir son istemeye, bir son arzulamaya başladılar. Özgür Aras ise manken hayatını tefrikalaştırma anlayışını ifrat noktasına getirdi. Gazetecilere her sabah Şenay Akay'ın o gün kuaföre mi gideceğini yoksa nezle olup yataklara mı düşeceğini dakika dakika bildiriyor. Ve hatta Şenay Akay'ı ciddi ciddi bir bilgisayar oyunu kahramanına dönüştürmeye çalışıyor. Elden ele... Kızların çok sık sevgili değiştirmeleri, sevgililerini aynı çevrelerden seçmeleri (mesela stand up'çılar) ve bunun medyada günbegün takip edilmesi sonucu elden ele dolaşıyorlarmış gibi bir izlenim uyandı. Yani özne olmaktan çıkarılıp nesneye dönüştürüldüler. Nesnelerin ise maceraları olamazdı tabii. Ayrım yapmaksızın çıktıkları sohbet programlarında, verdikleri röportajlarda o kadar çok aşağılandılar ki korkup farklılıkları yerine sıradanlıklarının altını çizmeye başladılar ya da sustular; bu da onları çok sıkıcı yaptı. İçine düştükleri panik nedeniyle kendilerini acındırmaya ve merhamet talep etmeye başlayınca pırıltıları kayboldu, kendilerine duyulan hayranlığın yerini şefkat aldı. Sinemanın, tiyatronun eskileri bir zamanlar şiddetle saldırdıkları mankenlerin oyunculuk yeteneğinden söz etmeye başladılar. Şimdi bu şefkatle kızlarımızın üzerini erkenden örtüyor ve onları uyumaya bırakıyoruz. Yalnız uyumaya...(Milliyet) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:52

İLGİLİ HABERLER