Eğitim
  • 25.12.2004 13:01

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÇELİK: ''ARTIK TARİH DERSLERİNDE KAVAĞA ÇIKMIŞ BALIKTAN, SÖĞÜT DALINA YUVA YAPMIŞ MANDADAN BAHSEDİLMEYECEK''

DEVLET ARIK ANKARA - Çelik, Türk milli eğitiminin sorunlarının ideolojik saplantılarla çözülemeyeceğine işaret ederek, ideolojik yaklaşımların dogmatizmi de beraberinde getireceğini vurguladı. Geçmişe saplanıp kalmanın yanlış olduğunu, tarihi, bugünü ve geleceği daha iyi değerlendirebilmek için öğreteceklerini söyleyen Bakan Çelik, sosyal derslerde 'Şuna dokunursam yanlış' mantığının da artık bir kenara bırakılması gerektiğini ifade etti. Bakan Çelik, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından Başkent Öğretmenevi'nde düzenlenen 'Orta Öğretim Taslak Programlarını Değerlendirme Çalıştayı'na katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Çelik, yeni müfredat çalışmalarına ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Eğitim sistemini vücuda benzeten Çelik, müfredatın bu vücudun ruhu olduğunu söyledi. Okul araç ve gereçlerinin beden, müfredatın da içeriğin mükemmelleştirilmesi için bir ruh olduğunu dile getiren Bakan Çelik, yeni müfredat çalışmalarını masabaşı yerine katılımcı bir anlayışla hazırlamak istediklerini bildirdi. Herkesi ideolojik saplantılarını ve peşin hükümlerini kapı dışında bırakarak masaya oturmaya çağıran Bakan Çelik, ''Türk milli eğitim meselelerine ideolojik saplantılarla, peşin hükümle bakmak bu işi kesinlikle çözmez. Bu meseleye yaklaşım pedagojik olmalıdır. İdeolojik yaklaşımlar dogmatizmi de beraberinde getirir. Biz bilimsel bir yöntemle bu işi çözeceğiz'' diye konuştu. Atatürk'ün 'Ben size akıl ve bilimi miras bıraktım' sözünü kulaklara küpe yaptıklarını belirten Çelik, Atatürk'ün dogmatizme karşı olduğunu, ancak bazı çevrelerin Atatürk ve Atatürk adına kendi dogmalarını hakim kılmaya çalıştığına dikkat çekti. Bu durumun Atatürk'e uygun bir yaklaşım olmadığını kaydeden Çelik, yeni müfredat çalışmasını ilgili bir benzetmeyle özetledi. Çelik, ''Artık tarih derslerinde kavağa çıkan balıktan, söğüt dalına yuva yapmış mandadan bahsedilmeyecek'' mesajını verdi. Her milletin kendi hasretlerini, tarihten gelen özelliklerini kendi nesillerine aktarma hakkına sahip olduğuna işaret eden Çelik, ancak işin dozunun iyi ayarlanması gerektiğini vurguladı. Tarihi romantizm adına tarihi gerçeklikleri göz ardı etmeyeceklerinin altını çizen Çelik, tarihin ibret bilimi olduğunu dile getirdi. Aynı zamanda maziperestlik yapmayacaklarını da vurgulayan Bakan Çelik, geçmişe saplanıp kalmanın yanlış olduğunu, tarihi bugünü ve geleceği daha iyi değerlendirmek için öğreteceklerini söyledi. ''Tarihi bugün ve gelecekte, geçmişteki hatalara düşmemek için öğrenmeliyiz'' diyen Çelik, sosyal derslerde 'Şuna dokunursam yanlış' mantığının bir yere bırakılması gerektiğini ifade etti. ''EDEBİYAT DERSLERİ TAM BİR FECAAT'' Türk Dili ve Edebiyatı derslerini 'fecaat' olarak nitelendiren Çelik, Türkiye'nin resmi dilinin 11 yıl boyunca öğrencilere öğretildiğini, buna rağmen öğrencilerin okul bitiminde Türkçe'yi güzel kullanamadığını belirtti. Öğrencilerin üniversiteye geldiğinde de karşısına mecburi Türk Dili ve Edebiyatı dersi çıktığını hatırlatan Çelik, bunun garip bir durum olduğunu söyledi. Benzer durumun İngiltere'de yaşanmasının feci şekilde yadırganacağını belirten Çelik, ''Öğrencilere 5. sınıftan itibaren, özel okullarda ana okulundan itibaren İngilizce dersi veriyoruz ya da verdiğimizi sanıyoruz. Sadece kağıt üzerinde birbirimizi kandırıyoruz. Bu durum zeka ile değil, yöntemle alakalı'' şeklinde konuştu. Türkçe'den sonra yabancı dil eğitimi konusunun en önemli gündem maddeleri arasında yer aldığını ifade eden Bakan Çelik, amaçlarının Türkçe'yi nasıl sürdürülebilir hale getirmek olduğunu bildirdi. ''Türkçe gak-guk, cak-cuk eki eğitimine dönüşmüş'' diyen Çelik, geçmişte öğrencileri Türkçe'den soğutmak ve bıktırmak için ne gerekiyorsa yapıldığını kaydetti. Çelik, bakanlık olarak Türkçe'yi sevdirmek için yoğun çaba sarf edeceklerini söyledi. Bakan Çelik, Türkçe ile ilgili tartışmalara şöyle cevap verdi: ''Türkçe, Türkçe, Türkçe... İster karesini, ister küpünü alın, bu konu çok önemlidir. Geçmişte insanlar kullandıkları kelimelere göre kategorize ediliyordu. Anadil çatışma alanı haline getirilmişti. Türkiye bunları iyi kötü geride bırakmıştır.'' Çelik, mevcut eğitim sistemini eleştirirken, öğrencilerin 'piyango' mantığıyla sınavlara girdiğini vurguladı. Sınava giren öğrencinin 'Bir yer tutturursam okuyacağım' anlayışıyla hareket ettiğini, ancak böyle düşünenlerin hayatta da dikiş tutturamadığını belirten Çelik, ''Sonra kapımıza gelip, iş istiyorlar. Sorunca 'Ben her işi yaparım' diyorlar. Aslında hiçbir işi yapamazlar'' diye tepki gösterdi. Milli Eğitim Bakanı Çelik yurtdışından ithal edilen İngilizce hazırlık kitaplarının Türkiye'ye maliyetinin 1 milyar dolar olduğunu açıkladı. Hazırlık kitaplarının bir bölümünün ilk kez bu sene Türk öğretmenler tarafından hazırlandığını kaydeden Çelik, daha önce bir kitabın 450 milyon liraya ithal edildiğini; ancak Türk öğretmenlerin katkısıyla hazırlanan kitabın ise 13 milyon liradan satıldığını söyledi. Çelik, ''Rantı kesilenler ters yönde rüzgar estiriyorlar. Ne olursa olsun devam edeceğiz. Bunu Türk halkı ve nesiller için yapacağız. Biz bunlara aldırmıyoruz'' dedi. Bakan Çelik konuşmasında yüksek öğretim kurumlarına da seslenerek, yeni müfredata uygun öğrenciler yetiştirmelerini ve yeni konsepti özümseyen öğretmen olarak kendilerine göndermelerini istedi. Üniversite yönetimlerinin bu konudaki eleştirilerine 'yumurta mı tavuktan çıkıyor, tavuk mu yumurtadan çıkıyor' sözleriyle karşılık veren Çelik, kimsenin kişisel davranmaması gerektiğini söyledi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:31

İLGİLİ HABERLER