Spor
  • 4.5.2015 22:00

Muslera'dan Taffarel itirafı

Birisi Galatasaray’ın efsaneleri arasına giren ve yarı Türk olan Taffarel, diğer yanda Galatasaray’da Taffarel ile Mondragon’dan sonra kalede güven veren Muslera… Uruguaylı file bekçisi ile Brezilyalı efsane bu ay Four Four Two dergisine özel açıklamalarda bulundu.

İşte Taffarel ve Muslera’nın uzun röportajdan kısa bir bölüm…

Şu an hâlâ kalecilik yapıyor olsaydınız birinci kaleci siz mi olurdunuz, yoksa Muslera mı?

İstatistiklere bakıldığında Taffarel önce gelir, ondan sonra diğer isimler söylenebilir! Muslera, Mondragon… Şaka bir yana, Muslera’yla aynı dönemin kalecileri olsak aramızda sıkı bir rekabet olurdu çünkü çok kaliteli bir kaleci. Teknik anlamda da çok iyi.

Ligde Galatasaray’ın şu anki durumunu nasıl buluyorsunuz? Şampiyonluk için hangi takımın avantajları diğerlerinden daha fazla?

Çok zorlu bir yarış bizi bekliyor. Bu, bütün takımlar için geçerli. Trabzonspor maçından önce lider olduğumuz zaman da aynı şeyi düşünüyordum. Yeter ki ciddiyetimizi kaybetmeyelim ve en az hatayla maçlarımızı tamamlayabilelim. Bunu başarabilirsek şampiyon olabiliriz.

Hamza Hamzaoğlu ile çalışmanın zorlukları ve kolaylıkları neler?

Bence teknik direktörlüğe Hamza’nın getirilmesi çok doğru bir karardı. Zor bir dönemdeydik ama onun gelmesiyle birlikte her şey değişti.

Hamza hoca göreve geldiğinde ısrarla yardımcı antrenörlük değil, kaleci antrenörlüğü yapmak istediğinizi söylemiştiniz. Kalecilerle çalışmak yerine tüm takımdan sorumlu olmak sizi korkutuyor mu?

Nasıl ki Roberto Mancini, Galatasaray’a geldiğinde kulüp bir duruş sergiledi ve “Kaleci antrenörümüz Taffarel’dir” dedi, Cesare Prandelli ve Hamza Hamzaoğlu’da da böyle oldu. Bu görevimden çok memnunum ve yardımcılık yapmak gibi bir düşüncem yok. Yeteri kadar beyaz saçımın olduğunu düşünüyorum, daha fazlasına ihtiyacım yok! Buna korku diyemem ama daha rahat olmak hoşuma gidiyor.

Her fırsatta kalecilerin futbolculardan daha fazla çalışması gerektiğini söylüyorsunuz. Muslera’nın buna isyan ettiği oluyor mu?

Genellikle maçlardan sonraki gün izinli oluyoruz, onu ilk çalışmamızda çok zorlamam ama sonraki günlerde çok ağır çalışıyoruz. Yine de Nando’nun bir şeyden şikayet ettiğini görmedim. Her çalışmamızda elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır. Ben de kaleciyken onun gibiydim.

Onunla kulüp dışında da birbirinizden ayrılmıyorsunuz. Antrenmanlarda çalışırken birbirinizden sıkılmıyor musunuz?

Aslında tam tersi, birlikte vakit geçirdikçe bir aile gibi oluyoruz. Nando’yla saha dışında da birlikte olmayı seviyorum çünkü çok eğleniyoruz. Onu tanıdığım için mutluyum.

Galatasaraylılık sizin için tam olarak ne ifade ediyor?

Galatasaray benim ikinci evim. Çok uzun zamandır buradayım. Brezilya’da International kulübünde altı sene geçirdim, Galatasaray’da bulunduğum süre oradan daha fazla. Bu yüzden Galatasaray hayatımın çok önemli bir kısmını kaplıyor, burada çok özel zamanlar geçirdim.

MUSLERA: “O GOLDEN SONRA ÇOK ÇEKTİM”

Taffarel’i ilk ne zaman izledin? Dünya Kupası’nı kazanırken ona mı odaklanmıştın?

İlk olarak 1995 Copa America’da izlemiştim. Final maçı Uruguay ile Brezilya arasındaydı. Penaltılarda kazanan biz olmuştuk.

O zaman kalecilik hayallerin var mıydı? Maçtan çok ona mı odaklanmıştın?

Dokuz yaşımdaydım, o zaman kaleci olmak gibi bir düşüncem yoktu. Maç da çok heyecanlı olduğu için Tafo’yla ilgili pek bir şey hatırlamıyorum.

Onunla çalışmaya başladığında ilk sorduğun soru ne oldu?

Taffarel bütün dünya için büyük bir kaleci olabilir ama Güney Amerikalılar için bundan çok daha fazlası. Kazandığı Dünya Kupası ve diğer sayısız kupanın hepsi aklımızda. O benim Galatasaray’a geliş sebebim. Onunla çalışabilme düşüncesi beni çok heyecanlandırmıştı. 1995’teki o maçta Uruguay’dan bir frikik golü yemişti. Ona ilk sorum “Neden hiç hareket edemedin?” oldu. Orada frikik kullanıldığında sadece birkaç adım atıp topun ağlara gidişine bakmıştı. Zaten onu tanıdığımda istediğim gibi davranabileceğimi anlamıştım. Teknik anlamda sorduğum ilk soru da ayaklarıyla ilgiliydi. Topu nereye isterse oraya atabiliyor. Ben de onun gibi olmak istediğimi söyledim. Bunun için beni çok sıkı çalıştırıyor.

Taffarel seni çalıştırmak için saatte 140 km hıza kadar ulaşabilen, falsolu atışlar yapan bir şut makinesi getirmiş…

O makine umrumda bile değildi çünkü Tafo ondan daha iyi şut çekiyor, açıklarımı makineden daha iyi yakalıyor. Gerçekten şiddetli şutları var. Haftada bir gün kuvvete yönelik antrenman yapıyoruz ve o antrenmanlardan sonra eve zor gidiyorum. Yine de şikayetçi değilim, beni çalıştıran Tafo sonuçta!

Tatillerde de çalışman, kendine dikkat etmen konusunda seni taciz ediyor mu?

Karışmadığı gibi bana kendisi yemekler hazırlıyor. Evinde mangal yapıp, eşine yemekler hazırlatıp bizi çağırır. Benim de kendime dikkat ettiğimi bildiği için hiçbir şeye karışmaz. Galatasaray’ın oyuncusu olmak böyle bir sorumluluk getiriyor; her hafta sonu bir final maçı için hazır olmak zorundayım.

Röportajdan önce Taffarel kapının arkasına saklanıp seni korkutmaya çalıştığında ben senden çok korktum. Bu şakalara alıştın mı?

Onu gördüğüm anda kendimi hazırlıyorum çünkü her gün buna benzer şeyler yapar. Galatasaray TV’nin en büyük eğlence malzemesi biziz. Orada eski görüntülerini de izliyorum, hiç değişmemiş!

Bir maçta top Selçuk İnan’a çarpıp gol olduğunda sana nasıl tepki verdiler?

Selçuk’la konuştuğumuzda bir sıkıntı yoktu çünkü bir tane bana attı, bir tane de rakibe ve denge kurmuş oldu; sonra da üstünde durmadı ama Taffarel’den bu konuyla ilgili çok çektim! Takımdakilere “Bundan sonra top Muslera’dayken yarınız sola, yarınız da sağa geçeceksiniz ki Nando rahat rahat topa vursun!” demeye başladı. Bunu yapmadıkları her an risk alıyorlarmış!

Şampiyonluk yarışında Galatasaray’ın durumunu nasıl görüyorsun?

Süper Lig’de her an her şey değişebiliyor; bir hafta önce liderdik, şu an üçüncüyüz. Haftaya ne olacağını kimse bilemez. En az hatayı kim yaparsa mutlu sona o ulaşacak.

amkspor

Güncellenme Tarihi : 18.3.2016 20:38

İLGİLİ HABERLER