Gündem
  • 3.10.2005 11:14

ÖCALAN''IN ÇOCUKLUK HAYALİ GENERAL OLUP DARBE YAPMAKTI

Diyarbakır Cezaevi’nde ‘Şemdin Sakık’tan Mektuplar’ ismiyle ikinci kitabını yazan ‘Parmaksız Zeki’ kod adlı Sakık, yeni açıklamalarda bulundu. Sakık’ın kaleme aldığı kitapta, 18 Ağustos 2005’te Öcalan’a bir mektup yazarak; “Halkı daha fazla süründürme. Kürt sorununun çözümünde sana düşen tek bir görev var: Silahları bırakmak.” dediği bilgisi de yer alıyor. Kendi hikayesini “15 Mart 1998’de Kuzey Irak’ın Gare Dağı’nda silahımı bırakıp kimseye haber vermeden kaçtım.” diyerek anlatmaya başlayan Sakık, ayrılırken, yüz binlerce doların hangi mağarada gömülü olduğunu bilmesine rağmen uğrayıp almadığını öne sürüyor. Önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak olan kitapta Sakık, Kuzey Irak’ta Barzani güçlerine sığındığını ve orada kardeşi Arif’le buluştuğunu anlatıyor. Erbil’e Barzani ile görüşmeye giderken Türk timlerinin kendisini yakaladığını söyleyen Sakık, silahını çekemeden başına kabzayla vurup düşüren ve sonra kendisine iğne yapıp uyuşturan kişinin Yeşil olduğunu iddia ediyor. Parmaksız Zeki, bu kişinin resimlerini o sıralarda televizyonda birçok kez gördüğünü de ekliyor. Sakık’ın yazar Tuncer Günay’la mektuplaşmalarından oluşturulan kitapta, ABD’nin PKK ile ilişkisi, 33 erin şehit edilmesi gibi konularda ayrıntılı bilgiler veriliyor. Öcalan’ın kişiliğine ilişkin ilginç detaylara da değinilen kitapta Öcalan’ın, çocukluk arkadaşı Hasan Bindal’la sürekli general olma oyunları oynayıp darbe tasarladığı aktarılıyor. Sakık, şöyle devam ediyor: “Gençlik döneminde çaldığı ilk kapı Ülkü Ocakları’dır. Oysa Türkçülük yapması mümkün değildir. Çünkü Türkçeyi konuşmakta bile zorlanmaktadır. Kısa sürede dışlanır. Orada aradığını bulamayınca siyasi İslam’ın, Milli Türk Talebe Birliği’nin kapısını çalar. Bu sefer dinciliğe soyunmuştur. Aradığı köşeyi burada da kapamaz. Kâh Türkeş, kâh Demirel’i dinlemeye gider, ancak onlara da yaranamaz. Bu sefer Türk sol gruplarının kapısını çalar, bunlarda da yer bulamaz. Burada varlık göstermek asgari bir entelektüel düzey ve sosyo-kültürel gelişim gerektiriyordu. Sol gruplarda en cahil olanı bile ondan daha bilgili ve kültürlüydü. Dolaştığı kapılardan kovulduktan sonra Kürtlüğü hatırladı. Ortada kaldığı anda Kürtçülüğe başladı.” Sakık, Öcalan’ın, etrafındaki birçok kişiyi çeşitli bahanelerle öldürttüğünü de sözlerine ekliyor. (ZAMAN) Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:59

İLGİLİ HABERLER