Sağlık
  • 23.1.2017 00:43

Mutlu olmak için bunları yapın

Bir mutsuzluk sarmalının içinde olduğumuza inananlar çok. Psikolog Aysun Bal da bunu fark edip bir kitap yazdı. Bal “Kendimizi oyuna kaptırdık. Bilinçaltımıza ne pompalanıyorsa o olmaya çalışıyoruz” diyor

Herkes “ego” kavramını kibirin eşanlamlısı olarak kullanıyor. Fakat ego bundan daha fazlası. Aldığımız kararlardan hayatı yorumlama şeklimize her şeyde egonun izleri var. Psikolog Aysun Bal’a göre mutlu olmak istiyorsak egomuzu tanımalıyız. Bal, Mona Kitap tarafından yayımlanan “Egonu Bırak da Gel”de mutlu olmak isteyenlere yol haritası veriyor.

“Kendiniz olmadan mutlu olamazsınız”

Toplumun geneline yayılan mutsuzluk sizin bu kitabı yazmanızın en büyük sebeplerinden biri anladığım kadarıyla... Peki sizin reçeteniz nedir?

Reçete demek doğru değil. Dünya için “oyun alanı” diyoruz ve bence kendimizi bu Oyuna kaptırdık. Sistemin bir parçası olduk. Bilinçaltımıza ne pompalanıyorsa o olmaya çalışıyoruz. İnsan kendisi olmadan mutlu olamaz ama.

“Egonu bırak da gel” diyor kitap. Fakat egosuz yaşanmaz...

Ego da sakıncalı. Biz kitabın başlığında büyük bir laf ettik aslında. Asıl mesele “Egomuz mu bizi yönetiyor yoksa biz mi onu?” sorusunun cevabını verebilmek.

Toplumun geneline bakınca siz bu sorunun cevabını nasıl verirsiniz?

Biz egolarımızın kölesiyiz. Ben de dahil, hepimiz vahim bir durumdayız. Ben sadece uyanık kalmaya çalışıyorum.

Egoyu nasıl tanımlamak lazım?

Egoyu biz hep kibir olarak algılıyoruz. Aslında o kadar değil. Hayatın genel akışına dair yapılan her yorum aslında egonun yorumudur. Hayat olduğu gibi ya da olması gerektiği gibi akıyor zaten. Bizim kattığımız yorum egonun işi.

“Karşınızdakini değil, kendinizi tanıyın”

Ego nasıl tanınır?

Bunun tek bir doğrusu yok. Nasıl olmak istiyorsanız öyle olmanız lazım. İçinizden geldiği gibi davranmalısınız. Biz insanların ne söylediğine bakıyoruz. Oysa Yaradan ne yazmış, ona bakmamız lazım.

Kitabın bir bölümü de “tercih ettiğimiz kölelikler”e ayrılmış...

Farkına varmadan tercih ettiğimiz kölelikler deseymişiz daha doğru olurmuş. Bir sürü şeye köle oluyoruz tabii ki. Moda diye bir şey var. Ona göre giyiniyoruz. Ama belki de yakışmıyor ya da ruhumuza hitap etmiyor. Bunu sorgulamıyoruz. Tabii ki reddedelim demiyorum. Hepimiz etkileşim halindeyiz. Benim önerim sadece bunun farkında olmak. Bunun farkında olursak daha mutlu oluruz. Şöyle düşünün: Medya ya da aileniz size sürekli serçeleri anlatıyor, onların ne kadar güzel olduklarını söylüyor. Ama siz kırlangıçsınız. Böyle mutlu olmanız mümkün değil. Bu yüzden kendinizi tanımanız gerekiyor işte.

Size danışanlarda bu serçe-kırlangıç metaforuna benzer durumlarla karşılaşıyor musunuz?

Evet. En büyük sorun bu. Fakat “Ben kırlangıcım” demek zor çünkü o güne kadar insanlar hep serçe güzellemeleriyle yetişiyor. Ama farkında vardıktan sonra gerisi daha kolay. Hayat böyle güzel. Yoksa nerede yemek yiyip nerede alışveriş yapacağınız size pompalanırken yaşamak çok sıkıcı.

İnsanlar yanlış yönlendiriliyor o zaman...

“Yönlendiriliyor” demeyelim. Kişilerin kendisiyle ilgili bir durum bu. İnsanlar her zaman karşısındakileri tanımak istiyor. Fakat kendinizi tanımamız lazım.

Danışanlarınıza söylediğiniz, tavsiye ettiğiniz en basit şey nedir? Nereden başlamalı insanlar?

Kendimizi içinde görmek istediğimiz bir çerçeve var. Fakat mesele o çerçeve değil. Neden orada görmek istediğiniz meselesi. İlk soru “Neden?” olmalı. Arkası çorap söküğü gibi gelir zaten.

Güncellenme Tarihi : 23.1.2017 00:46

İLGİLİ HABERLER