Gündem
  • 12.5.2004 18:09

SERDAR DENKTAŞ'TAN BABASIYLA İLGİLİ ŞOK İDDİA!...

HAKAN AKKAYA ANKARA - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş, Kıbrıs sorununun yeniden Türkiye'nin birinci gündemi olması gerektiğinin altını çizerek, ''3 ay önce başladığımız noktadayız. Ne hak elde edeceksek de bunun için 2 ayımız var. Yoksa kaybedebiliriz'' dedi. Denktaş, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Araştırma Topluluğu tarafından 'Yılın Devlet Adamı' ödülüne layık görülen KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın ödülünü kendisi adına törenle aldı. Denktaş, daha sonra öğrencilere Kıbrıs'ta referandumdan sonra gelinen son noktaya ilişkin bilgiler verdi. Denktaş, Rum tarafının referandumda 'hayır' diyeceğinin, referandumdan 15 gün önceden belli olduğunu belirterek, Kıbrıs Türk insanının ise AB üyeliği, dünya ile kucaklaşma amacıyla referanduma yüzde 65 'evet' dediğini vurguladı. Denktaş, Türk ve Rum halklarının başından beri ortak devlet kurma güdüsüne sahip olmadığını belirterek, Rumlar'ın yüzde 75 oranında 'hayır' demesinin altında, Türk toplumu ile ortak bir devlet kurmama isteğinin yattığını söyledi. Denktaş, ortada devletler tarafından Kıbrıs Türkleri'ne verilmiş sözler oldunu hatırlatarak, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat'ın ABD temaslarını kasdederek, ''Bu zamana kadar yapılan temaslardan memnunuz ama tatminkar da değiliz'' dedi. Denktaş, Rum tarafının 'hayır' demesine rağmen AB'de devlet sıfatı ile bulunduğuna dikkat çekerek, ''KKTC'ye uygulanan izolasyonlar, ambargolar kalktığında ve AB içinde yerimizi aldığımızda tatmin olacağız'' dedi. Denktaş, Türkiye ile birlikte yürütülen çabaların gayesinde bunların yattığını belirterek, Türkiye'nin KKTC'yi gerek İslam devletlerine gerekse AB ve tüm dünya ülkelerine kabullendirecek güce sahip olduğunu söyledi. Denktaş, gelinen süreçte, işin 'Şımarık Rumlar cezalandırılsın' mantığı ile yürütülmesinin doğru olmadığını ifade ederek, Türkiye'nin de 'AB'den bir müzakere tarihi alırsak ne ala, almazsak da Kıbrıs sorununun bir şekilde icabına bakarız' şeklinde yaklaşımda bulunmasının da tehlikeli olabileceği uyarısında bulundu. Denktaş, AB'nin henüz daha devlet olamamış bir ülkeyi kendi bünyelerine aldıklarını hatırlatarak, bunun getireceği sıkıntıların da ceremesini çekeceklerini söyleyerek, hazırlanan 'Yeşil Hat Tüzüğü'nü de eleştirdi. Denktaş, 'haksızlıklar belgesi' olarak nitelendirdiği tüzükte Türk tarafından 'hukuğun uygulanmadığı bölge' olarak söz edildiğine dikkat çekti. Denktaş, bundan sonraki süreç gözönüne alındığında gerek KKTC ve gerekse Türkiye'nin önünde vaadedilenlerin gerçekleştirilmesi konusunda 2 ay olduğunu söyledi. Denktaş daha sonra öğrencilerin sorularını cevapladı. Talat'ın referandumdan sonra Cumhurbaşkanı Denktaş'ı istifaya çağırmasından sonraki gelişmelerin sorulması üzerine Denktaş, ''Kazanılmış memontumu kaybetmek uğruna babamı istifaya çağıran hükümetten ayrılmamın mantıklı hiçbir yanı yok. Mevcut hükümetle devamı sağlamalıyım çünkü partimin benden talebi bu yönde. Ancak şu dönemde hükümette bir kriz yaşanıyor. Gerekirse erken seçime bile gidilebilir. Ancak baba-oğulluk nedeniyle benim seçmenlerimin aleyhinde bir karar almam doğru olmaz. Bu işi kişisel ve duygusal bir yöne götürmek doğru değil. Ben Denktaş'ın oğluyum ama siyasetçiyim ve bir partinin de Genel Başkanıyım'' cevabını verdi. AK Parti hükümetinin Kıbrıs sorununa yönelik bakış açısının samimi olup olmadığının sorulması üzerine Denktaş, bugünkü hükümetin geçmiş hükümetlere göre daha farklı davrandığını söyledi. Denktaş, Kıbrıs sürecinde Türkiye ve KKTC hükümetleri arasında yaşanan tek rahatsızlığın, karşılıklı mesajlaşmanın basın aracılığıyla yapılması olduğunu belirtti. Daha sonra basının Türkiye ve KKTC hükümetleri arasında bir sorun varmış imajını yerleştirdiğini belirterek, ''Zaman zaman aramızda tartışmalar, gerilimler oldu ama sonuçta iyi bir noktaya gelindi'' yorumunda bulundu. Denktaş, Türkiye'de Kıbrıs sorununun gündemin alt maddelerine düşmesini eleştirdi. Bu durumu tehlikeli bulduğunu söyleyen Denktaş, ''Kıbrıs sorunu Türkiye'nin hala birincil gündemi olmaya devam etmeliydi. Ancak şu anda gündemde YÖK var, yani içe döndük. Bizim düşmana ihtiyacımız yok kendi kendimize o işi hallederiz'' şeklinde ifade kullanan Denktaş, 3 ay önce başlanan noktaya geri dönüldüğünü ve doğru politika izlenmemesi halinde Türk tarafının kaybedebileceğini dikkatlere sundu. Denktaş, bir soru üzerine de farklı bir konuya dikkat çekerek, 13 Haziran'da yapılacak Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi seçimlerinde, 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ne parlamentoda temsil için 6 sandalye ayrıldığını, bu sandalyelerden 2'sinin de Türk tarafına verildiğini söyledi. Denktaş, seçimlerin sonucunda Türk tarafının çabaları ile bu 2 sandalyenin boş bırakılmasının sürdürülmesi gerektiğini vurgulayarak, Rumlar'ın Türk tarafına ait sandalyeleri de ele geçirmesinin, ileride KKTC'nin AB'de temsil edilmesi konusunda bir sorunu beraberinde getirebileceğini kaydetti. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın, Talat'ın Washington temasları sırasında kendisine 'Başbakan' olarak hitap etmesinin tanınma anlamına gelip gelmediğinin sorulması üzerine de Denktaş, ''ABD bir jest yapmıştır ancak bunun arkasının gelmesini bekliyoruz. Hitaplarla bir yere varmamız mümkün değildir. Ancak ABD ve AB tafından yapılmak istenen Cumhurbaşkanı Denktaş'ı geri çekip yerine bir başka lider oturtmaktır. Cumhurbaşkanımız liderimizdir ve hep de öyle kalacaktır. Bunu kimse değiştiremez'' cevabını verdi. Denktaş, Türk tarafından referandumda gelen yüzde 35'lik 'hayır' oranının da asla küçümsenmemesi gerektiğini söyledi. Denktaş, Cumhurbaşkanı Denktaş'ın 'yedi düvele' karşı giriştiği kampanya ile tek başenktaş, bundan sonraki süreç ına yüzde 35 oy aldığını hatırlatarak, ''Yüzde 35 oyla kimlerin nerelerde olduğunu düşünürseniz hiç de özümsenmeyecek bir rakamdır. Bunu asla gözardı etmeyin'' diye konuştu. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:11

İLGİLİ HABERLER