Yaşam
  • 28.9.2008 12:22

'SOLCU'DAN İYİ BİR MÜSLÜMAN OLUR MU?

Solun din ve Allah konusundaki inkârı ya da ihmalinin çok pahalıya mal olduğunu; sol dünya görüşünün geniş kitlelerle doğru bağ kuramadığının altını çiziyor. Allah inancının insanı özgürleştirdiğine inanıyor. Faruk Erginsoy bir hukukçu. CHP'de uzun yıllar siyaset yapmış.

'Baykal oportünizmini’ aşmak mümkün olmadığı için aktif siyasetten çekilmiş. Erginsoy, 1980’li yıllardan itibaren uzun soluklu Kur’an okumalarına girişmiş. Bu okumalarda tuttuğu notları “Kur’an’ı Soldan Okumak” isimli kitapta topladı. Erginsoy niçin böyle bir çalışmayı gerçekleştirdiğini şöyle açıklıyor: “Kitapta solun evrensel ilkelerine inanmış bir insanın Müslüman olmasına, hatta iyi bir Müslüman olmasına engel olmayacağını anlatmaya çalışıyorum. Bütün semavi dinlerle solun evrensel ilkeleri birbiriyle örtüşür.

Faruk Erginsoy, bir dönem CHP’de siyaset yapan Yaşar Nuri Öztürk’ün son zamanlardaki davranışlarını sempatik bulmadığını söylüyor ve “Bir çeşit Napolyonvari dolaşmaya başladı ortalarda. İnşallah ileri gitmez.” ifadesini kullanıyor. Hacca gitmek isteyen bir vatandaşa, “Oraya gidip paranı Araplara kaptırma.” diyen Önder Sav için ise, “Benim sevgili arkadaşım bunadı. Çok talihsiz bir ifade. Kesinlikle CHP fikriyatını tanımlamıyor.” diyor.

Solcu olmak, iyi bir Müslüman olmaya engel değil

Önce Marksizm üzerine on yıl çalıştı. Bir kitap hacmine gelen notlarını 12 Eylül'de yakmak zorunda kaldı. 1980'den sonra İslam ve Kur’an üzerine uzun soluklu okumalara girişti. Aklına takılan sorulara cevap aradı, buldu da... Geçtiğimiz günlerde bu notlarını Kur’an'ı Soldan Okumak isimli kitapta bir araya getirdi. Faruk Erginsoy bir hukukçu. CHP'de uzun yıllar siyaset yaptı. İslam'ın sol dünya görüşüyle bağdaşmayacağı fikrini kabul etmeyen Erginsoy, “Sol ile İslam arasında bir duvar yoktur. Hem solcu hem de iyi bir Müslüman olunur. Siyasal-sosyo-kültürel ortamlarda, solcuların yaşam biçimi İslami ölçütlere liberal-sağ elitten daha uygundur.” diyor. Yazarla Türk solu, Müslümanlık ve Kur’an üzerine konuştuk.

Kur’an’ı Soldan Okumak nasıl ortaya çıktı? Yazılış serüveninden bahseder misiniz?

Türkiye’de herkesin üzerinde söz söylediği, fikir sahibi olduğu iki konu var. Biri Marksizm, diğeri İslamiyet. Aynı zamanda kimsenin derinlemesine kavramaya yanaşmadığı iki konu. 80 öncesinin toplumsal koşulları içinde Marksizm daha tartışılan bir konuydu ve benim mensubu olduğum siyasi hareket olan CHP içinde de daha etkindi. O konuda ciddi bir araştırma yaptım kitap haline getirmek için. 12 Eylül karanlığında başka dosyalarla birlikte yandı. O benim hayatımda bir dönüm noktasıdır. Ve o tarihten sonra uzun bir süre elime kalem almadım. 80’den sonra din, doğru anlaşılamayan bir kurum olarak öne çıktı. Bu konuda uzun soluklu okumalar gerçekleştirdim. Aldığım notlar gelişti. Düzenli hale geldi. Sonra yayıncının teşvikiyle kitaplaştı.

Uzun soluklu okumalar ne tür okumalardı? Arapça biliyor musunuz?

Hayır. Kur’an’ı Türkçesinden okudum. On üç meal kitabından istifade ettim. Arapça bilmemenin zaaflarını oradan aşmaya çalıştım. Bu çalışmamda bana en çok katkısı olan Süleyman Ateş’in meal tercümesidir. Yaşar Nuri Öztürk, böyle bir çalışmaya teşvik edecek bir hareket noktası oldu.

Yaşar Nuri’yi bugün de takip ediyor musunuz?

Yaşar Nuri’nin bana katkısı çoktur. Ama her şeyine katılmam. Son zamanlarda kişisel davranışlarını sempatik bulmuyorum. Bir çeşit Napolyonvari dolaşmaya başladı ortalıklarda. Sözcük ağır kaçabilir, ama ben onu biraz megolamani görüyorum. Ben ben demeye başladığı zaman bir insan hatanın eşiğinde demektir. İnşallah ileri gitmez. Yaşar Nuri gibi bir aydın ilahiyatçı lazım bu ülkeye.

Kur’an’ı Soldan Okumak diyerek ne demek istiyorsunuz?

Kitapta solun evrensel ilkelerine inanmış bir insanın Müslüman olmasına, hatta iyi bir Müslüman olmasına engel olmayacağını anlatmaya çalışıyorum. Bütün semavi dinlerle solun evrensel ilkeleri birbiriyle örtüşür. Dini inkar eden solcular Marksizm’in dine karşı olduğu görüşündedirler. Ben öyle düşünmüyorum. Özellikle Marks dinle doğrudan doğruya meşgul olmamıştır. Dini bir sonuç olarak incelemiştir. Marks’ın eleştirdiği, kurumsallaşmadır.

Marks’ın “Din halkların afyonudur” sözünü nasıl yorumluyorsunuz?

Roger Garaudy, bir kitabında açıkladı. 25 yaşlarında yazdığı bir makalede bu ifadeyi kullanmış. Sonraki değerlendirmelerinde hiç kullanmamış. Afyon dediği din istismarı. Marks’ın yorumu itibarıyla dini istismar eden kilisenin yaptığı uygulamaların eleştirisi.

Sol dine mesafeli durdu. Bu, kimi zaman din düşmanlığına varabiliyor. Solun dinle arasına mesafe koymasının temelinde ne var?

Sol derken eğer evrensel planda solu kastediyorsanız bu değerlendirme doğru değil. Solu Marksist sol olarak nitelendiriyorsanız doğru. Tarihsel planda bir sebebi var. Marksizm’in doğrudan doğruya hedef aldığı Hıristiyanlık yozlaşmış bir kurumdu. Din olarak onu gördü Marksizm ve onu eleştirdi. O bir anlamda kapitalizme eklemlenen Hıristiyanlığın eleştirisi. O görüş uzun süre hakim oldu. Özellikle de sermaye çevreleri akıllıca kullandılar. Dindar kesimin sola yakın olması gerekirken bu tür istismarlarda bazı kavramları olduğundan farklı yansıtarak o kitleleri kendi saflarına almayı becerdiler.

CHP’ de bu uzaklığı görebiliyoruz...

Hiçbir zaman Marksist olmadı CHP. Biz geçmişte bugün AKP’ye oy veren kesimlerin oyunu alırdık. O zaman da bu inançlar hakimdi. Ama engel olmuyordu. CHP, dinin siyaset platformunda kullanılmasına hoş bakmaz. Bu, dine uzaklık gibi yorumlandı.

İnönü döneminde insanların Kur’an-ı Kerim öğrenmek için türlü türlü sıkıntılar çektiği biliniyor.

Dediğiniz şey doğrudur. O tür sıkıntılar yaşanmıştır. Bunlar Türkiye’nin bürokratik sıkıntılarıdır. Aynı sorun doğuda Kürtlük problemi açısından da yaşanmıştır. Orada bizim devletimizin hiçbir iktidarın ayrımcı bir politikası olmamıştır. Ama bürokrasinin tavırları, bürokratların yanlışları sanki öyle bir politika olmuşçasına bir izlenime sebep olmuştur.

Peki. Önder Sav’ın hacca gitmek isteyen bir vatandaşa “Oraya gidip paranı Araplara kaptırma.” demesini nasıl karşılıyorsunuz?

Benim sevgili arkadaşım bunadı. Çok talihsiz bir ifade. Kesinlikle CHP fikriyatını tanımlamayan bir ifade. Hac, kişilerin özgürlük alanı.

İslam insanı özgürleştirir diyorsunuz. Marksist sol veya solun bir bölümü insan özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle dine karşı çıkıyor. Sizin hareket noktanız nedir?

Ben diyorum ki tam tersidir. Ayette ne deniliyor: “Yalnız Sana tapar, yalnız Senden yardım dileriz”. İnsanın iki sıfatı var. Kul ve halife sıfatı. İnsan kulluğunu Allah’ın kendisini yarattığı gerçeğiyle idrak eder. Ondan sonra Allah’ın halifesidir. Özgürdür. Başkalarının kulu olamaz. Ayet o kadar açık ve güzel. Bilmemekten, okumamaktan, anlamamaktan kaynaklanıyor. Siyasette dini eleştiri yapanların yüzde 90’ının ciddi bir Kur’an çevirisi okuduğu kanısında değilim. Maalesef kulaktan dolma şeylerle idare edilebiliyor ülkemizde.

(ZAMAN)

Güncellenme Tarihi : 15.5.2016 05:53

İLGİLİ HABERLER