Spor
  • 20.10.2008 09:32

SPOR YAZARLARINDAN G.SARAY YORUMLARI!..

Maçın yıldızı
İlhan SÖYLER /HÜRRİYET
BÖYLESİ maçlarda yetenekli futbolcuları kollarım. Kim veya kimler maça damgasını vuracak diye merakla beklerim. Dün akşam bu anlamda öne çıkan bir futbolcu vardı; Arda Turan.
İlk 10 dakikada sağ kanatta görev aldı, sıkıldı. Ne o topu, ne de top onu sevdi. Başladı gezmeye Arda. Sol kanada geçti. Ve bir aşk şarkısı gibi topa "Burası seninle gezdiğimiz yer. Burası seninle baş başa kaldığımız yer" dercesine hayal gücünü burada kullandı, hedefe ulaşabilmek için kapıları zorladı. Son dönemde dalgalı denizdeki gemi misali olan Galatasaray’ı limana yanaştırdı. Futbolda yetenek, Allah vergisidir. Bunun yanında futbolcuda bilgi, etkinlik, özgürlük, yaratıcılık ve rekabet etme duygusu olması gerekir. Bu özellikleri taşıyan futbolculara baktım iki takımda da 90 dakika boyunca. G.Saray’da Emre sürpriz bir şekilde görev aldı. Onun önünde Meira görev yaptı ve aralarındaki iletişim tamdı. Klas futbolcular aradım bulamadım. Ama savaşanları gördüm; Hakan Balta, Ayhan. Bu oyuncular bu zemin içinde büyük yetenekleri olmamasına rağmen akıllarını ve enerjilerini birleştirip sahaya yansıttılar.
Zirveyi değiştirdi
Trabzonspor aslında oyuna iyi başladı, Galatasaray’ı sarstı durdu. Ancak G.Saray Trabzonspor’un gol isteklerini ortadan kaldırdı. Gökhan Ünal şayet oyunun başlarında başka yere gitmek yerine hedefe gitseydi, belki de oyunun şekli değişebilirdi. De Sanctis’in başarılı kurtarışlarıyla kalesinde Trabzonspor’a geçilmez bir duvar oluşturduğunu da unutmayalım.
Michael Skibbe’nin elinde iki isim var aynı yerde oynayacak. Ancak Kewell ve Arda tercihini teknik adam değil, futbolcular kendi özverileriyle değişim yaparak gerçekleştiriyor ve oyuna hükmediyorlar.
Yazımın başına dönelim. Aslında böyle kritik maçların yıldızı olabilecek oyunculardan biri Lincoln’dü. Hep markaj altında kaldı, istediği oyunu sahaya yansıtamadı. Daha önceleri hafif yarışmalarda kendini kaybettirip bir anda ortaya çıkıyordu. Trabzonspor karşısında çok fazla görünmedi, ama çıkıp yine golünü attı. Yalnız golden sonra bayrakla dansı tam bir Brezilyalı laubaliliğiydi.
Her iki tarafın da kazanma duygusuyla mücadele ettiği güzel bir maçtı. Lideri koltuğundan indiren de Galatasaray oldu.
Şapka çıkarmak
Kanat ATKAYA /HÜRRİYET
BAŞLIĞA bakıp "Ama o şapkadan tavşan çıkartmak olacaktı" diye düzeltmeyi istediğinizi hissedebiliyorum. Fakat Trabzonspor karşısında Arda Turan’ın 26’ıncı dakikada yaptığı harekete dense dense "Tavşandan şapka çıkartmak" denir.
Orta desen orta değil, şut desen şut değil. Fakat neticede güzel algılanan ve kıymeti de büyük olan bir goldü.
Arda’nın Galatasaray’ın sorumluluğunu üstlenecek seviyede olgunluk göstermesi ayrıca gurur verici.
Dün takımdan ayrı tutulup alkışlanacak bir performans gösterdi.
* * * İyi kadro kuran, iyi de oynamaya başlayan Trabzonspor, ilk şok golle şöyle bir sallandı fakat altı dakika sonra gelen darbe daha ağır oldu.
Bu kez Arda ve Servet ve Trabzonsporlu bir futbolcu arasında gezen top gol çizgisini geçti. Servet’in eline çarparak girdi top fakat herhalde o mesafeden kaçabilme ihtimali pek yoktu.
Neticede sinir bozucu iki gol üst üste gelmiş oldu.
* * * Ersun Yanal, belli ki futbolcularını mümkün mertebe skoru değiştirebileceklerine inandırdı devrede. Trabzonspor daha kararlı bir taze başlangıç peşinde gibi algılandı 45-60 arasında. Bu süreçte de aslında pek beceremediği kontrollü futbolu hasbelkader iyi uygulayan, biraz şanslı bir Galatasaray çıktı karşılarına.
De Sanctis’in iyi, güven veren oyununu da unutmamak gerek tabii.
* * *
Yattara’nın dönüş heyecanı filan derken umutlanan Trabzonspor, bu kez Galatasaray Şeytan Üçgeni’nin baskın operasyonuyla karşılaştı.
Kewell-Baros-Lincoln (Arda da katılınca Şeytan Dörtgeni oluyorlar!) paslaşması neticesinde gelen gol Galatasaray’ı rahatlattı. Hatta o kadar rahatlattı ki; korner bayrağıyla samba yaparken sarı karttan kurtulan Lincoln, 60 saniye içinde hentbol yüzünden sarardı.
Golü attığı için affedilecektir ama böyle kırmızı kart görülmez; görenin şuurundan şüphe ederim.
* * * Galatasaray 3 Büyüklerin 3 Gollü 3 Puan kutlamalarına, önemli bir rakibi geçerek katılmış oldu. Hem artık Cevat Hoca da görev başında... İyi, iyi...
Büyük takım
Erman TOROĞLU /HÜRRİYET
TEKNİK adamlar bir şeyler yapmak istiyorlar ama şunu bilemiyorlar: Daha doğrusu bu teknik adamlar herhalde hayatlarında hiç ticaret yapmamışlar.
Çünkü, ticaret yapmak insana güzel dersler veriyor. Çünkü, ticarette bir söz vardır; "kár, zararın kardeşidir" diye. Ama ticarette daha da önemli bir şey vardır, iyi giden bir stili bozmayacaksın. Yani, o işte para kazanıyorsan artık orda çalışanlarla oynamayacaksın. Ancak rötuşlar yaparsın ufak ufak...
Dün gece Ersun Yanal, Serkan’ı orta sahaya aldı, değişik bir şeyler yapmak istedi. Bu değişiklik de semeresini verdi! Galatasaray 2-0 öne geçti. Bu sefer değişiklikten vazgeçti, başarılı oldu ama tabela 2-0 aleyhine gösteriyordu.
Dalga geçiyorlar!
Maçı seyretmeyenler, "Galatasaray futbol oynadı, Trabzonspor çok kötüydü" diyebilir. Aslında hayır. Arda, arka direğe bir top kesti, "olursa kafa golü olsun, olmazsa gol olsun" diye... Ve bu ortada golü atan Arda değildi, golü yiyen kaleci Tolga’ydı. Üstüne bir karambol topu... Adamlar iyi paylaşılmamış, Servet’in eliyle attığı gol...
Hakemler mutlaka hata yapacaklar. Bu da çok doğal. Ama bir takımın lehine diğer takımların da aleyhine olursa, işte o zaman yangın çıkıyor. Sinan Engin’in dediği gibi... Servet’in eliyle attığı golü bütün futbolcular görüyor. Hatta birbirleriyle dalga geçiyorlar, "golü nasıl elle attın?" diye. Ama hakem görmüyor. Tribünlerin gördüğünü görmeyen hakemlerle, aslında futbolcular dalga geçiyor.
Trabzonspor pozisyon da yakaladı ama aynı pozisyonları yakalayan Galatasaray gol attı. Aradaki fark neydi? Tecrübe.
İkinci yarı fiyasko
Galatasaray’ın bu sezon oynadığı en rahat rakip oldu Trabzon. Çünkü, Trabzon ne defans yapabildi ne hücum. Galatasaray 10 kişi kaldığı zaman bile Trabzon etkili olamadı, Galatasaray etkiliydi. Trabzon’un bu maçtan çıkaracağı dersler var. Eğer çıkarabilirse şampiyonluğa ortak olabilirler. Ama çıkaramazsa içten karışıp, hedeften uzaklaşırlar. Ha, Galatasaray çok mu iyiydi? Hayır. Hakem derseniz o da kötü. Maçın ikinci yarısı derseniz, fiyasko.
Yani, neresinden bakarsanız bakın, Galatasaray açısından rahat kazanılmış 3 puan. Trabzonspor için sûkut-i hayal... Trabzonspor kötü oynayabilirdi. Ama kötü mücadele edemezdi. Fakat onlar ikinciyi yaptılar. Galatasaraylı birisine "bu maç böyle biter" derselerdi, inanamazdı. Yalnız şunu unutmamak gerekir, ligin genelinde alınan neticelere bakarsak, sürprizler var. Bunun da sebebi, lige verilen aradır. Her aradan sonra sürprizler yaşanır. Peki, "bu maç da sürprizlere girer mi?" derseniz, girmez. Çünkü, Trabzon olduğundan fazla havaya girmiş, İstanbul’a gelmiş. Ama Galatasaray açısından bakarsanız, büyük takım. Aradaki fark skoru getirdi o kadar...
Kanmayalım
İlker YASİN /HÜRRİYET
SKOR G.Saray’ı yine şaşıtmasın. Olympiakos, Benfica, Hertha Berlin ve Metalist... Hiçbiri dün akşam seyrettiğimiz Trabzonspor gibi olmayacak. Ersun Yanal’ın futbol mentalitesini bilirim. Ve dün geceki şaşkınlığımı tarif edemem. Bu kadar kendine güveni olmayan, hedefini belirlememiş ve kişiliği oturmamış bir takımın ligin zirvesinde olmasında bir terslik var.
Bordo mavili ekibin bir Ersun Yanal takımı olması bana üzüntü veriyor.
Lincoln... Futbol tekniği, tecrübesi ve kalitesi tartışılmaz. Ama ruh hali hala dağınık bir yıldızın attığı golün bir dakika sonrasında ikinci sarıdan kırmızı kart görmesi, yaşadığı sevinci bir amatör futbolcu gibi üzüntüye dönüştürmesi kabul edilemez. Arda ve Kewell’ın aynı takımda ilk 11’de oynayamayacağını her maç yazımda dile getiriyorum. İkisi de solu sever. Eğer Arda solda ise Kewell sağda kelimenin tam anlamıyla boşta gezer.
Hangi Trabzonspor?
Meira-Ayhan ikilisinin ön libero olarak seçilmesinde sakatlıktan doğan kıtlığın herhalde etkisi var. Meira ayağına hakim bir oyuncu. Bu saatte tercih doğru. Golcü Baros’un arkasında 60 dakika Lincoln’ün kalması Skibbe’nin yapmış olduğu tercihlerden biri. Dün akşam tuttu. Skibbe korkularını çok maçta olduğu gibi dün akşam da öne çıkarmıştı. Her neyse... Arda’nın ortasının gol oluşu, Servet’in üç metreden topa vuruşu ve skorun 2-0’a gelişi Trabzonspor’un bitişi anlamına geliyordu.
Cumartesi akşamı 87. dakikada 2-1 olan W.Bremen-B.Dortmund maçını eğer Trazonsporlular seyretmiş olsaydı, maçın 90+3’te 3-3’e gelişine tanık olacaklar ve 10 kişi kalmış bir G.Saray karşısında Karadeniz inadını ve yılmazlığını ortaya koyacaklardı. Ama hangi Trabzonspor?
G.Saray bu net skora aldanmamalı. Perşembe Olympiakos’a bir başka felsefede hazırlanmalı. Takım oyunu hala yok.
Gol doğru, ya gerisi?/AHMET ÇAKAR SABAH
G.Saray'ın ikinci golü nizami. Servet'in eli çarpma. Lincoln, attığı golün abartılı sevincinde atılmalı. Sonrasındaki kart yanlış. Tolga'nın Sabri'ye yaptığı penaltı ve kırmızı kart; aut yok..
Bir söz vardır: "Büyük maçları yıldızlar alır ve çoğu zaman kaleciler kaybettirir." Dün gece bunu çok net gördük. Galatasaray yine eski Galatasaray. Gol pozisyonu buluyor ama aynı oranda da kalesinde çok tuhaf, sezon başından beri de birçok takımın affetmediği pozisyonları veriyordu. Dün gece de öyleydi. Derken; Arda'nın mükemmel vuruşu mu yoksa Tolga'nın abuk subuk duruşu mu; tabelayı değiştirdi. Galatasaray bu golle moral üstünlüğünü aldı ve yıldız farkıyla maçı kazandı. Galatasaray, sezon başından beri 4-2, 5-2 kazanıyordu. Dün rakip forvetin beceriksizliği yüzünden 3-0 oldu. İki teknik direktör de inanılmaz hatalar yaptı. Önce Skibbe'ye sormak lazım: "Hangi akla hizmet bu maça Emre'yi koydun?" Kötü mü oynadı. Hayır. Ama tersi olsaydı sen bugün Almanya'daydın. Gelelim Ersun Yanal'a. Trabzonspor Sylva'yı bin bir zahmet niye aldı? Kenar süsü için mi? Eğer Trabzon'da Yattara varsa şartlar ne olursa olsun oynamalıdır. Görevin aslan terbiyeciliği ya da burun sürtme uzmanlığı değil. Yattara gibi bir oyuncuyu oynatmamak Trabzon'a ihanettir. İkinci yarı Yattara'nın takıma ne kadar hareket getirdiğini herkes gördü. Lincoln inanılmaz yetenekli, her an skoru değiştirebilecek bir futbolcu. Attığı gol de çok ustaca. Ama disiplinsizlik ve yaptığı rezillikler Galatasaray'ı 10 kişi bıraktı.
BÜNYAMİN'İN DİŞLERİ
Hakem Bünyamin Gezer'in dün gece ilk defa dişlerini gördüm, gülüyordu. Aslında gülmeye çalışıyordu. "Sempatik olayım" derken inanılmaz eyyamcı oldu. Şimdi soruyorum: Golden sonra korner bayrağını alıp gitar çalan Lincoln'ü niye atmadın? Herhalde hatanı fark ettin ki; çok basit bir elle oynamaya ikinci sarı kartı vererek kırmızıyı gösterdin. Çıkmayan topa aut verdiniz, doğru karar verseydiniz Galatasaray hem penaltı kazanacaktı hem de Tolga atılacaktı. Faul tespitlerin yanlış. Kart gösterirken oyuncunun burnunun dibine giriyorsun. Sarı kartı yere düşürüyorsun. Futbolu bilmeyen insan Trabzonlu oyuncunun eline vurup kartı savurduğunu düşünecek. Tek doğru kararı ise Servet'in eline çarpan ve gol olan pozisyona gol kararı vermesi. Mesafe çok yakın, top hızlı ve Servet'in eline çarpan topta kasıt unsuru yok. Gol kararı doğru. 

Arda sola geçince... /LEVENT TÜZEMEN/SABAH
Maçtan önce Galatasaray'ın Trabzon'u farklı yeneceğini söyleselerdi kimse inanmazdı.. Ersun Hoca takımını 3 forvetle sahaya sürerek "Kazanmaya geldim" demişti. Skibbe'nin savunmaya Emre Aşık'ı koyması, Meira'yı Ayhan'ın yanına ikinci ön libero olarak itmesi ve Baros'u tek forvet düşünmesi hem sürpriz hem de şaşırtıcıydı. Galatasaray'ın kadro yapısına baktığımızda Skibbe'nin "Önce kaybetmeyeyim" garantisi içinde olduğunu algıladım.
İlk 15 dakikada önde basan, orta alanı kontrol eden, hücumu düşünen bir Trabzon vardı. Ayhan kolay top kaybediyor, solda oynayan Kewell ile sağda görev yapan Arda etkili olamıyordu. Trabzon'da orta alanı SelçukHüseyin ikilisi kontrol ediyordu ama Ersun Hoca Serkan'ı 'joker' olarak kullanıyordu. Emre-Servet ikilisi Gökhan-Umut ikilisini kontrol ederken Serkan göbekten sürpriz adam olarak Galatasaray savunmasının arasına giriyor ve tehlikeli oluyordu.
Sola geçen Arda Galatasaray'ın durgun ve etkisiz oyununu sihirli bir değnek gibi değiştirdi. Arda ileride top tutup saklamaya başlayınca Galatasaray Trabzon kalesinde çok adamla çoğalmaya başladı. Arda'nın ortasında Baros'un atamadığı gol bir sinyaldi. Ardından sahneye özlenen Arda çıktı. Öyle bir gol attı ki, Tolga uzun boyuna rağmen çaresiz kaldı.
DE SANCTIS ÇOK İYİYDİ
Oyunun kontrolünü eline geçiren Galatasaray top yapmaya, hücuma hızlı çıkmaya ve kanatları kullanmaya başladı. Servet'in golünden sonra Trabzon moral olarak sendeledi. Kewell, Baros ve Arda vuruşta acele etmeyip topu kesmeyi düşünselerdi maç ilk yarı farka giderdi.
Kewell-Baros-Lincoln üçlüsünün paslaşması sonucu Lincoln'ün attığı goldeki vuruş tekniği mükemmeldi. Gol sonrası sevinçten korner bayrağını çıkarmasının bedeli sarı karttı ve önceden de sarı kartı olduğu için kırmızı görmesi gerekiyordu. Bünyamin Gezer bu olayı nasıl atladı şaşırdım. Ama Gezer'e şansı yardım etti. Lincoln topu elle kestiği için ikinci sarıyı gördü ve adalet kısa süre içinde yerini buldu.
Futbolda bir kural şöyle der: "Atan da tutan da iyi olacak." İtalyan kaleci De Sanctis, Trabzon zaferinin en büyük mimarıydı. Geriden maçı çok iyi okudu, zaman geldi libero gibi oynadı. Gerektiğinde kalesini doğru zamanda terk etti, Trabzon kornerlerinde tutamayacağı topları yumrukladı ve çok iyi yer tuttu. Özellikle Colman'ın şutunda topa uzanışı tecrübesinin ve kalitesinin belgesiydi.
Çok kolay oldu! /İSMET TONGO /FOTOMAÇ
Maçın üç önemli adamı şöyleydi: 1- Lincoln 2- Bünyamin Gezer 3- 12. Adam, yani taraftar. 1- Önce Lincoln ile başlayalım... Sezon başında gitsin-kalsın tartışmalarıyla gündemdeydi. Ama o her geçen gün üstüne koyarak bugünlere geldi. 2-3 haftadır başlı başına bir takım. Dün de öyleydi. Serbest oynayınca sahanın her tarafında dolaşıyor, her istediğini de yapıyordu. Trabzonspor karşısında inanılmaz bir gol attı. Arda'dan aldı, Baros'a verdi, Baros'tan aldı, çalımını yaptı ve 3-0 yaptı. Sonra korner direğinin oraya gitti. Sevinç gösterisi yapmaya başladı. Bayrak direği ve arkadaşlarıyla oynamaya başladı. Bu, onun gibi bir adama yakışmayacak büyük hataydı. 2- Hakem Bünyamin Gezer... Nerede gezer, nerede gezmez bilmiyorum! Ama gördüğüm kadarıyla hakemlikten çok uzaklaşmış. Hatalı kararlar verdi, yanlış düdükler çaldı. Hiçbir şey yapmasa bile, tek sarı kartlı Lincoln'e bayrağı söküp oynadığı için 2. sarıdan kırmızıyı vermeliydi. Vermedi, üstelik yardımcı hakemin göstermesine rağmen. Sonra gitti, eline değdi diye bir sarı kart verdi ve kırmızıyı çıkarttı. Bu da onun maçtan ne kadar uzak olduğunu gösteren bir olaydı. Dikkat ederseniz, iki gündür hakem hataları artık ligleri etkileyecek hale geldi.
Böyle taraftar görmedim
3- 12. Adam Taraftar... Uzun yıllardır ben ilk defa böyle muhteşem bir taraftar gördüm. Hiç susmadılar. Devamlı tezahürat yapıp Galatasaray'ı desteklediler. Umulmadık anda birden bire tezahürat çıkışlarıyla Galatasaray seyircisi dün bambaşkaydı. Dünkü maçın sonucunun bu kadar kolay alınacağını hiç kimse tahmin edemiyordu. Ancak Trabzonspor'un zaman zaman hatalı oyunu, sonucu bu hale getirdi. Meira'nın ön libero oynaması bile Trabzonspor'un işine yaramadı. Üç gol de enteresandı. Arda'nın golü "bir kere atarsın, bir daha zor" cinsinden idi. Ama sonuçta tabela 1-0 yazıyordu. İkinci gol, kale önündeki bir karambol golüydü. Ve bundan faydalanma şansı da korkusuz şövalye Servet'indi. Lincoln'un attığı üçüncü gol ise gerçekten günün alkışlanacak çok önemli bir golüydü. Ancak maçta unutulmazlardan bir tanesi de kaleyi koruyan Morgan de Sanctis'ti. Bütün pozisyonları kucağında eritmesini bildi. Ama Milan Baros ve Harry Kewell adeta gol kaçırma yarışı yaptı!..
İnanılmaz bir maçtı /ÜMİT AKTAN/TÜRKİYE
İşin teknik tarafıyla başlayalım. Steaua Bükreş maçında tutmayan “Meira savunmanın önünde” anlayışı, dünkü maçın seyrine göre tuttu gibi. Ama onu tutmuş gösteren belki de Arda’nın muhteşem golü. Lincoln’ün istekli oyunu ve iki tane 90 dakikayı devirmiş olan Arda ve Sabri’nin çok aktif katkıları olduğunu de görmezden gelemeyiz.
Buna karşılık Trabzonspor üç forveti ileriye yaslayınca pozisyonlar üretti ama sıkışan Selçuk ve “çok forvet çok gol değildir” anlayışı, Ersun Yanal’ın başının derdi oldu. 2-0’ı bulan G.Saray, 2-0’ı bulduğu ana kadar 2-0 öne geçmesi gereken takım gibi değildi.
Arda’ya yenik düşen Tayfun’un yerine Serkan’ı koymak zorunda kalmasa, bu ufak tefek yıldız G.Saray defansını çökertebilirdi.
Ancak oradan Serkan çekilince, G.Saray çıkarken kaybettiği toplardan kurtuldu ve daha rahat oynamaya başladı.
İkinci yarıda Trabzonspor’un baskısı, G.Saray’ın da ancak halı sahada atılabilecek ve üst üste en az 12 pas içeren, bunların 5’inin de tek top olduğu üçüncü golü izledik.
Golün ardından bir refleksle oyun dışı kalan Lincoln, aslında oyunda kalsa fark “tarihi fark” olabilirdi.
Aslında Lincoln golün sevincini bayrakla paylaştığı için de atılmalıydı. Ama o atılınca oyunun kreması da gitti.
Ancak ne Trabzonspor tarihi fark yiyecek kadar kötü oynadı, ne de G.Saray bunu yapacak kadar iyi...
Daha doğruları yapan ve yürekten oynayan G.Saray, kimsenin beklemediği bir skorla, en zor maçını en rahat kazanan takım oldu.
Şimdi size bir sorum var.
90 dakikayı alın. İçinden golleri çıkarın ve birine seyrettirin. Ona deyin ki; “Bu takım, bu takımı 3-0 yenecek.”
Vallahi inanmaz...
Ama futbol böyle bir oyun işte.
Ayakta kalan tek oyuncusu Hüseyin, Trabzonspor’u sırtlamaya çalışırken, Ersun Yanal’ın bazı şeyleri gözden geçirmesi gerektiğini söylemeliyim.
Bu da son sözüm olsun.
Skibbe sevgisi /GÖKMEN ÖZDEMİR/VATAN
G.SARAY-Trabzon maçına bakarak tek bir yorum yapmak lazım: “G.Saraylı futbolcular Skibbe’yi seviyormuş.” Sevmeseler dünkü kadar karakterli oynamaz, Alman hocanın eline İstanbul-Frankfurt uçak biletini verirlerdi. Gelinen ortamda takım, kendini kurtarmak için hocayı feda edebilirdi. Ama G.Saray forması giyen oyuncular sorumluluğu ve yaşanan süreçteki hayâl kırıklığını Skibbe ile paylaşmayı tercih ettiler. En kolayı bu tip durumlarda faturayı hocaya ödetmek, olaylardan kendini soyutlamaktır. Kolay yolu tercih etmedikleri için G.Saraylı futbolcuları teker teker tebrik etmek lazım. Herkes kolay kolay bu yükün altına elini sokmaz...
OYSA ki, yönetim Ümit Davala ve Edwin Boekamp’ı göndererek gereken ortamı hazırlamıştı hocadan memnun değillerdi. Ama sorumluluğu paylaşmayı tercih etmediler ve yardımcılarını gönderip Florya’ya muz kabuklarını döşediler. Skibbe bu şartlar altında dün gece sahaya sürebileceği en iyi 11’lerden birini çıkardı. Baskıya iyi tercihlerle karşı koydu. Kazandı. Belki Lincoln’ü Nonda’ya tercih edip risk aldı. Ama Brezilyalı beklenenden iyi oynadı. Ve o da Skibbe’yi sevdiğini gösterdi. Şaşırtıcı... Çünkü Lincoln genelde bu tip durumlarda kaçak güreşiyor.
SONG’UN MÜTHİŞ KİNİ
OYUNUN detay noktalarına bakarsak... Song Arda’ya havada uçarak attığı tekme ile 2 yıl birlikte forma giydiği genç oyuncuya karşı bir kini olduğunu gösterdi. Yoksa kimse kimseye böyle tekme atmaz. Lincoln kırmızı kart görmek için çırpındı. Gol sonrası bayrağı söküp Bünyamin Gezer’den sekti ama Gezer dönen topu tamamlayıp elle topa dokunan Brezilyalı’yı oyundan attı. Sonuna kadar haklıydı. Ama sarı kart gösterirken eline vuran Tayfun Cora’yı pas geçti. İkinci sarıyı gösterecek cesareti kendinde bulamadı demek ki! Oysa ki Bünyamin hoca santimlik taç atışı yanlışlarını bile affetmeyen sert bir mizaç... Hayret, bunu nasıl pas geçti!
G.SARAY bu sezon ilk kez bu kadar iştahlı oynadı. Bunda Meira’nın orta alana getirdiği savunma disiplininin, Arda’nın isteğinin, Lincoln’ün kıpırdanmasının, De Sanctis’in önemli kurtarışlarının, Trabzon’un beceriksizliğinin, Ersun Yanal’ın genel oyun prensiplerinden ödün vermesinin de payları vardı. G.Saray dünkü sonuçla günü kurtardı ama en önemlisi iyi futbol oynayarak Olympiakos maçı öncesi umut verdi. Bu futbol perşembe gecesi tekrarlanır mı? Bunu bilmiyorum. Çünkü dünkü derli toplu görüntü takımın kendine gelmesi mi, yoksa geçen hafta yaşananlara bir cevap mı onu kestiremiyorum...
NE olduğunu perşembe göreceğiz...
Dopingli Skibbe /HAKAN YAŞAR/VATAN
G.SARAY çok zeki takım... Özellikle arkayı boş bıraktığınızda yanarsınız. Türkiye’nin en hızlı düşünen topluluğu var. Kewell, Arda, Lincoln, Baros boş alan bulduğunda Maradona kesiliyor. Bu sezon başından beri böyle.. Ersun Yanal bunu bilmiyor mu? Sanmam! Bilmiyorsa lisansını yırtsın...
PEKİ niye tam tersi oynuyorlar? Ailece hücuma çıkmak bir gelenek. Giden geri gelmiyor! Üstüne bir de Ersun Yanal dahiliği var! Kesici olması gereken Serkan Balcı forvet arkasında. Görevi ön libero Meira’ya oyun kurdurmamak. Bir de Gökhan Ünal’ı arkaya kaçırmak!
TÜM taktik bu... G.Saray, bu yüzden ilk yarıda 4 tane kontra pozisyon buldu. Hepsinde ya korner, ya serbest vuruş için Trabzon topluca rakip kaledeydi.. Ancak çok komiktir, o fırsatları harcayan G.Saray maçı kopartan golleri ölü toplardan attı. Neden? Çünkü Trabzon’un yumuşak karnı defansı!
***
İLK gole bakın... Kornerin devamında top taça çıktı. Arda kurnazca sıfıra indi. Trabzon’da herkes genel seyirci. Taçtan ofsayt olur sanıyorlar. Sonra Arda sağıyla, arka direkteki Servet’e orta kesti... Evet, klasik bir Arda ortası. Ancak Tolga 5-6 metre öndeydi ve golü yedi...
İKİNCİSİ tam komedi. Sıradan bir korner.. Sahanın en kısası Arda yarattı golü. El-kol hikâye, Trabzon defansı şahane! Maç orada bitti aslında. Ancak bir 3. gol daha var. 11 pas yapıyor G.Saray... Evet, paslar mükemmel. Atak sonlandırma, Lincoln golü süper! Fakat Trabzon takımı piknikte... Kötü hastalık!
***
SON yarım saatte Yanal, Lincoln ‘zekâ testi’ gerektirecek şekilde atılıp G.Saray 10 kişi kaldığında ‘Ben ne yaptım?’ demiştir. Şu da gerçek Trabzon’a iyi bir kaptan lazım. Hüseyin lider değil ve çok ağır. Bu sistem için Aurelio şart! Egoist Gökhan’a da bir terapi gerekiyor!
MAÇIN 2 yıldızı De Sanctis ve Skibbe... De Sanctis’in kurtardıkları kendine. Ancak Umut’un açısını kapadığı 2 pozisyon var ki, tam derslik. Türk kaleciler CD yapıp izlesin. Skibbe ise sanki dopingliydi. Hiç yerinde durmadı. 11’i, değişiklikleri çok doğruydu. Derbi nasıl oynanırsa öyle oynadı. Tabii Yanal için ‘Skibbe’ye kolay yenilmek’ de ciddi sorun olmalı...
***
Tolga Zengin ve küçük düşünmük

SON 32 dakikada 10 kişilik takıma gol atamamak bile başlı başına bir başarısızlık! Yattara maç çevirecek adam ise baştan mı konmalı oyuna? Kaleci politikasına bakın... 500 bin Euro için aylarca Sylva’yla oyalandılar. Sonra aldılar Senegal milli takım kalecisini, oynatmıyorlar. Tolga ile bir takım derbi kazanamaz.
DÜNKÜ skor yönetimin ve dolayısıyla Ersun Yanal’ın küçük düşünmesinin ürünüdür! Tam G.Saray’a göre oynadılar! Ve bile bile tuzağa düştüler. Kısacası Antalya’ya, Konya’ya karşı seken çekirge dün zıplayamadı.

Güncellenme Tarihi : 15.5.2016 05:11

İLGİLİ HABERLER