Spor
  • 23.11.2014 13:03

Spor yazarları, Galatasaray-Trabzonspor maçını yazdı

Vur başını taşlara! (Cemal Ersen)

Ligin henüz 9.haftası bitirken, teknik direktör değiştirmek zorunda kalan takımları her zaman zorlu bir süreç bekler. Trabzonspor büyük yatırımlara ve önemli hedeflere karşın kısa sürede tökezleyince “iki deliden” birine yol görünmüştü zaten. Tercihin teknik adamdan yana olması kaçınılmazdı.
Yeni antrenman sistemi, yeni oyun anlayışı ve yepyeni bir bakış açısına uyum sağlamak, sezon başı hazırlık dönemlerinden daha güçtür. Bedenler zorlanır, kafalar karışır, beklentiler değişir. Ama başrol oyuncusunun adı Ersun Yanal olunca ezber bozuluyor. Buna kaliteli oyunculardan oluşan kadroyu da ekleyince, beklentilerin ötesinde bir takım çıkıyor ortaya. Ayrım yapmak haksızlık olur. Lakin Bosingwa, Constant, Yusuf, Medjani, Cardozo, Özer, Mehmet Ekici gibi üst düzey futbolcuların dün akşamki maçın kazanılmasında fazlasıyla katkısı vardı.
Yanal’ın ilk maçının Galatasaray’a karşı olması, bence avantajdı. Çünkü topladığı puanlarla oynadığı futbol çelişen bir rakibi kendi sahasında bozmak, Yanal’ın oyun felsefesine göre sıradan bir rakibe oranla daha kolaydı.
Trabzonspor ilk 20 dakika sabırla oyunu kendi alanında kabul edip Galatasaray’ın üzerine gitmeye başladığında gördü ki, özellikle yan toplar ve savunmanın arasına atılacak paslarla etkili olabilecek, golle sonuçlanacak pozisyonlar bulmakta zorlanmayacaktı.
Haa, Galatasaray teknik direktörü Prandelli’nin oyuncu tercihleri Trabzonspor’un ekmeğine yağ sürmedi mi? Sürmüş olsa bile İtalyan hocanın yanlışları, bordo-mavili ekipte kısa sürede yaşanan değişimin önüne asla geçemez. Aslına bakarsanız buna değişim demek de yanlış. Un, yağ ve şeker vardı, ancak helva yapacak aşçı seçimi hatalıydı. İster duygusallık deyin, ister Karadeniz insanının inadı, Trabzonspor’a lig maratonunda çok puan kaybettirdi Halilhodzic macerası.
İstatistikler bordo-mavili ekibin başını döndürmesin. Çünkü bu tip sayısal karşılaştırmalar Ersun Yanal’ın çok umrunda olmayacak. Çünkü performansa dayalı veriler henüz Yanal’ın beklentilerinin çok altında. Futbolcular açısından sevimli görünmese de Yanal’ın bundan sonra yapmak istedikleri özellikle onları zorlayacak.
Bir avantajı var Trabzonsporlu futbolcuların. Artık karşılarında suratı asık, dediği dedik, insanı ilişkileri zayıf bir patron değil, tam tersi motive edecek, sırtlarını sıvazlayacak ve kendileriyle bütünleşecek bir teknik direktör var. Umarız bu değişim sadece Trabzonspor’a değil, marka değeri giderek düşen ligimize de yeni bir heyecan getirir.

(Milliyet)

Yanal farkı (Ercan Güven)

Kimse inkar etmesin, iki büyük takımın fikstür icabı mücadelesini aşıyordu olay!.. Sebep; Ersun Yanal.
Hoca’nın Trabzonspor ile ilk sınavı olduğu için değil sadece...
Ersun Yanal ismiyle Arena’da sanki üçüncü bir takım daha vardı.
İster fantezi, ister abartma deyin; daha düne kadar “Ersun Yanal” diye bağırmıyor muydu Fenerbahçe?
İşte o hoca, başka bir rakiple Galatasaray’a rakipti.
Çizgi film gibi.
Yanal’ın yaptığı; Galatasaray’a yumruk, Fenerbahçe’ye asker selamı...
Aslında başlamadan renkli ve ilginç maçtı.
Başladığında değil ama 15 dakika sonra Ersun Yanal farkı anlaşıldı, Prandelli’nin ipi çekildi.

Ve bundan sonra “Prandelli” diye bağırmalı birileri!
Şimdilik Galatasaray tribünleri bağırıyor ve istifa istiyor.
Abdurrahim bey; ağlamakla, baklavayla olmuyor.
Açıkça yazalım...
Sinyor gitmek istiyor zaten. Bu ülkeyle, bu ligle bu kadar alakasız bir adamın gitmesi doğal, hem de acilen.
Rotasyon yapıyormuş muhterem; Sneijder o yüzden yokmuş.
Burak yalnızlığa mahkum, Umut maçın yarısında kulübede üşüyor.
Kimse kötü oynamıyor ama kimse potansiyeline ulaşamıyor; çünkü o potansiyeli koordine edecek adam yok.
Melo’yu deli eden sadece rakiplerin tekmesi mi, yoksa boşa giden enerjisi mi?
Tribünler daha iyi anlıyor futboldan. Sneijder’i istiyor hiç olmazsa.
Rakibi alkışlıyor.

Kendini uyanık ve akıllı zannedene karşı önce saf ve mütevazıyı oynadı Trabzonspor.
Sonra...
Gel böyle.
Önemli olan “akıl” burada. Güç değil. Dönen topu alacaksın, önde baskı kuracaksın ve koşacaksın. 
Trabzonspor ile Galatasaray arasında güç terazisi olsa, skor da değişir, oyun da.
Aynı şeyi Prandelli Parma’sı karşısında Ersun Yanal Gençlerbirliği ile yaşarken, tesadüfen oradaydım ben.
Kısmet sanmıştım.
Yıllar sonra aynısı.
Zeka, strateji, motivasyon zaferidir bu.
Bu skor, Ersun Yanal’a da Trabzonspor’a da zirve yaptırmış, Prandelli Galatasaray’ını felakete mahkum etmiştir. 
Fenerbahçe kendi bilir.

(Milliyet)

İhanet gibi (Osman Şenher)

Prandelli’yi Galatasaray’a kim getirdiyse kulübe çok büyük kötülük etmiş. Terbiyem müsaade etmiyor. Adam İtalya’da takım çalıştırmış. Nasıl bu kadar çok hata yapar aklım almıyor. Muhakkak bir sorunları var. Veyahut bir hastalık geçirdi. Beyni artık futbolu algılamıyor.
Galatasaray’da bir tane olmazsa olmaz futbolcu var: O da Sneijder. Nasıl yedekte oturtur şaşırıyorum. Ne zaman takım 1-0 geriye düşüyor o zaman kendisini hatırlıyor, ‘Hadi gir bizi kurtar’ diyor. Ergin Ataman’ın, Arroyo’yu yanında oturtması gibi bir şey. Umut ile Burak birlikte oynadığı zaman etkili oluyorlar. Umut da yedek kulübesinde. Bruma ve Telles ise 18 kişilik kadroda yok. Üç yabancıyla Trabzon maçına çıkıyorsun, hem de kendi sahanda.
Yekta ve Emre Çolak’ı kötülemek istemiyorum. Ama bu oyuncular ilk 11’e giremezler. Prandelli takıma ihanet ediyor. Buna iyice inandım. Futbolcuların çoğu da sorumluluk almıyor. Bu Galatasaray, Türkiye’yi Şampiyonlar Ligi’nde temsil ediyor. Nasıl bu kadar kendilerini bırakırlar olacak iş değil.
Trabzon’u kutluyorum. Halilhodzic’in takıma verdiği zararı yönetim gördü, gönderdi ve Ersun Yanal’ı getirdi. Yanal takımın her şeyini değiştirmiş. Constant bir yıldız, bütün becerilerini sahaya koyuyor. Aynı şekilde Mehmet Ekici. Şut çekiyor, pas veriyor, pres yapıyor. Yusuf, Vahid hocadan hep kesik yiyordu. Galatasaray’ın dün sağ tarafını felç etti. Özer uzun bir sakatlıktan sonra mükemmele yakın oynadı. Yerli hoca değişikliği takıma ayrı bir ruh getirmiş.
Galatasaray yönetimi neyi bekliyor? Bu takıma bir şok lazım diyorum. Hikmet Karaman’ı mı getirirsiniz, yoksa Yılmaz Vural’ı mı? Orasını bilemem. Ama Prandelli’nin mutlaka gönderilmesi lazım. Futbolcuları elinin tersiyle itemezsin, kazanmak için çaba göstermen gerek. Prandelli futbolcuları bitirmek için uğraşıyor. Galatasaray bu hocayla hiçbir rakibi yenemez. Çarşamba günü Anderlecht maçı var. O maçı nasıl kazanırsın, mümkün mü? Ayakta duramayan futbolcular, rezalet bir teknik direktör. Yönetimin, Anderlecht maçına yeni bir yerli hocayla çıkması lazım.

(Milliyet)

Keşke 4’lük olsalardı (Serhat Ulueren)

BIYIĞIM da var o biçim sakalım da ama kimseye aylardır anlatamıyorum; "Prandelli ile devam ettiğiniz her gün, her maç hüsrana uğrayacaksınız. G.Saray'ın İtalyan’la başarılı olma şansı sıfır. Ama Prandelli'yi kovup Hikmet Karaman'ı getirirseniz belki şansınız son haftaya kadar devam eder" diye tam 2 aydır yazıyorum. İnanmayan Vatan Gazetesi'nin internet sayfasına girip, neler yazdığımı okuyabilir. Ama futboldan, dün itibarıyla zerre kadar anlamadığına yüzde yüz inandığım Abdurrahim Albayrak ve Ali Dürüst belki dün geceki facia skordan sonra gerçeklerle umarım yüzleşmiştir.
 
ALBAYRAK ve Dürüst hala "I love you Prandelli" demeye devam ederlerse, iddia ediyorum bu G.Saray, lige çok erken havlu atar ve tarihi farklar yemeye devam eder.
 
BAŞAKŞEHİR, Arsenal ve iki Dortmund'dan sonra aslında dün geceki maçta da sarı-kırmızılıların 4'lük olmasını çok istedim. Nasılsa 4 yemek alışkanlık haline geldi G.Saray'da. Dün de 4'lük olsalardı 4 çarpı 5 olacaktı ama kaçırdı Trabzon.
 
MAÇTAN önce kim "Skor ne olur" diye sorduysa, hepsine tek bir cevap verdim; "G.Saray farklı yenilir. Bahis oynayacaksanız bütün paranızı Trabzonspor'a basın."
 
BEN Sneijder'i, Prandelli'nin oynatmadığına inanmıyorum. Bu iş de kesin yönetimin parmağı var. Amaç Sneijder'i küstürüp, kızdırıp bir an önce gitmesini sağlamak. Sneijder'in 4 milyon Euro'luk yıllık parasını ödeme şansları yok. Çünkü kasada para yok, kasada fareler var. Bu ağır yenilgilerin, parasızlığın ve bu ülkenin Prandelli ile tanışmasının tek sorumlusu Ünal Aysal'dır.
 
Yekta'yı, Emre'yi, Koray'ı, aylardır formsuz Selçuk'u oynatacaksın, Sneijder, Semih ve Umut'u kulübede tutacaksın. Ve ben bunları yapan adama teknik direktör diyeceğim. Dün gece 58'de Yekta'yı atmayan ve aleyhine penaltı verilmeyen G.Saray'ı en az 5 farktan hakem, hakemleri de dönen topta gol atan Medjani kurtardı.
 
BU İŞ BİTMİŞTİR!
 
HÂLÂ bir küçük şans var. Çünkü ne F.Bahçe, ne Beşiktaş iyi oynamıyorlar. Eğer bu yazdıklarımı Vatan okurları Pazar sabahı (bugün) okuduğu dakikalarda G.Saray'da Prandelli görevine devam ediyorsa, bu iş bitmiş demektir. Yani artık Avrupa'dan sonra lig de G.Saray için sona ermiştir. Aslında hata ne Selçuk da ne Prandelli de. Suçlular, G.Saray'ı bu çaresizliğin, acizliğin, parasızlığın içinde bırakan eski başkan Ünal Aysal ile Prandelli'yi teknik direktör sanıp hala görevde tutan Albayrak-Dürüst ikilisinde.

(Vatan)

Hımbıllar ordusu (Mehmet Ayan)

VATAN Spor’un içinden çıkan AMK Gazetesi’ni kutlayarak başlamak istiyorum. Maaşallah takımın içindeki her türlü 11’i en az 1 gün önceden biliyorlar. İroni yapmıyorum. Hakikaten meslektaşlarımı takdir ediyorum. Yadsınmaz bir istihbarat zaafı var Florya’da; onlar da işlerini yapıyorlar ve haberleri herkesten önce bize ulaştırıyorlar. Göreve geldiği günlerde ‘köstebek’ operasyonu yapacağını söyleyen sayın Albayrak’ın da sözlerini ‘kadük’ ediyorlar. Sneijder’in 11’de yer almaması sportif gerekçelerden ziyade idari problemlerle, Florya zaaflarıyla açıklanacak bir haldir ki; bu satırlara sığmaz.
 
MAÇA dönecek olursak. Hımbıl bir takım olan G.Saray, o ritmsizliğin tek sorun çözücüsü Sneijder’in maça başlamaması sebebiyle iyice pelteleşti. İlk 10 dakika seyircinin de gazıyla bir iki hücum geliştiren, gözler elbette ‘hamlelerde’ olacaktı. Özellikle de G.Saray’ın! Çünkü konuk takım,  25-45 arasını çok iyi oynamış, Ersun hoca ilk maçında karşısında ‘helva’ gibi bir ekip bulmuştu. Constant, Mehmet Ekici ve Özer ile oluşturulan, kesinlikle üretim açısından G.Saray’ın kuru kalabalığından daha verimli orta sahası dakikalar geçtikçe maça hakim oluyordu.
 
PENALTI VE KIRMIZI!

 
PRANDELLI 2. yarıya “Emre zırvalığından” vazgeçmiş, Umut ile forveti ikilemiş halde çıktı. Ne gam! Tarihin gördüğü en hımbıl takım, 2 değil 7 forvetle oynasa bir şey yapamayacaktı. Yusuf sol tarafı otobana çevirdi, ortada Mehmet-Özer-Constant üçlüsü topu evirdi; skoru çevirdi. Yüzde yüz penaltı kırmızı kart verilmesi gereken pozisyonda Yekta atılmadı; 5 saniye sonra Medjani 1-0 yaptı skoru.
10 günlük hoca Ersun Yanal, her tarafından problem fışkıran G.Saray’ı rahatça çözmüş. Melo-Selçuk işlemeyince (ki en son 3 sene önce işlediler), Olcan’ın beyhude çabalarıyla hücum gerçekleşmeyeceğini anlayacak kadar deneyimli.
 
İLK yarıda da etkili ataklar yapan Yusuf’u golde de o kadar güzel sarkıttı ki! Mehmet tam bir maestro, Özer bir kadife ayak, Constant gerçek bir lider. İki gol atan Medjani’ye de mahsus selamlarımla.
 
PRANDELLI ve oyuncular hatalıdırlar! Sonuç onların eseri, enkazın ise 1 ve son numaralı sorumlusu Ünal Aysal’dır.

(Vatan)

 

Hoşgeldun da! (Lütfü Özel)

YANİ yani gidenin arkasından konuşulmaz ama çok zaman kaybettirmişsin Trabzon’a be Vahid hoca! Çok kasmışsın, sıkıştırmış, bunaltmışsın! Al buyur, işte sana takım! Sihirli el mi değdi! Hayır; yüzlerini güldüren, onları anlayan biriyle çalışmaya başladılar, hepsi bu!
 
G.SARAY karşısına çıkan Trabzon 11’i aslında geçen haftaların ardından ulaşılacak en akla yatkınıydı. Papadopulos’la Belkalem değişikliği olabilir ancak. Onun dışında hiçbir defans kurgusuna güvenemez Ersun Hoca. Bir de Waris meselesi var. İyi oyuncu. Yer açılması gerekecek. Ama Özer, Mehmet, Yusuf düzeni de oturuyor. 
 
BU en ‘mantıklı’, ama, bir kısmı Ersun Hoca’yla üç gündür beraber ekip ilk 20 dakikada yürekleri ağıza getirdi. ‘Şablon tamam da uyan kim’ manzarası şaşırtıcıydı. G.Saray’da ise kadro ‘Bu nasıl tercih’ dedirtiyordu ama oyun tersineydi. Olcan ve Sabri bindirmelerine ortaalanda da Selçuk ve Melo önderliğinde iyi destek gelince Trabzon cezaalanı karıştı. Bordo-mavili ekip önce bu dalganın kesilmesini bekledi.
 
UYANIŞ 20’DE BAŞLADI
 
YARI sahasında aralara özellikle atılan toplara büyük tehlike olmadan Constant başta olmak üzere yapılan müdahalelerle dur dese de, yine de kalesinde rakibin hızlı ataklarından gelen  tehlikeleri de yaşadı. Uyanışı 20. dakika civarında Özer başlattı. Ortasına Yusuf’un hamlesi gol olmadı belki ama bu andan itibaren Trabzon şov başladı.
 
BU gösterinin kahramanı ise Bosingwa’ydı. Yaşıyla ters, mükemmel bir efor, top hakimiyeti, oyun zekası Karadeniz ekibini önce sağdan G.Saray sahasına indirdi. Yükselen özgüvene derhal Yusuf karşıdan destek verdi. Sarı-kırmızılı defansın öyle başı döndü ki, Chedjou Hakan kavganın eşiğine geldiler. Yetmedi, Özer dinamo gibi bu ikiliye katıldı, yetmedi M.Ekici, bulduğu yerden şutlamaya başladı Muslera’yı! Yetmedi, Constant hiçbir dönen topa gidiş izni vermedi. Mükemmel bir 25 dakikaydı bu!
 
Trabzon’un yumuşak karnı kale
 
TRABZON mükemmel bir zamanlamayla şahane bir galibiyet aldı. Yumuşak karnı kale. Mutlaka bir çare üretilecek. Sezon başından beri herhalde ilk kez gece mutlu uyumuşlardır uşaklar. Hatta uyuyamamışlardır!  
 
ÖDÜL GECİKMEDİ
 
MAÇIN ikinci yarısını da istediği gibi yönlendiren bir Trabzon vardı sahada; ama bu kez topa daha çok sahip olan, sürekli pasla rakibe oynama izni vermeyen bir anlayışla! Bindirme işleri azaldı belki ama mücadele gücü, yorulmak ne kelime sürekli arttı.
 
BU kez ödül gecikmedi! Sahneye çıkan isim bu kez Medjani’ydi. İlk golde Yekta’nın topu elle kesmesine çizgi hakemi uyudu ama gol adaleti sağladı. İkincisinde Özer, Papadopulos işbirliğine imzayı çaktı Cezayirli! Ve Bütün bu olanlara Sneijder dahil hiçbir rakip oyuncu müdahale edecek gücü gösteremedi. Yusuf’un özel bir oyuncu olduğu sürekli dile getirdiğimiz birşey; o da artık kendisinin farkına iyice varmıştır!

(Vatan)

 

Yıldırım'a teşekkür şart! (Levent Kalkan)

Prandelli maçtan önce, "Sneijder, Semih ve Hamit neden yedek" sorusunu, "Bu futbolcular 80 maç oynayamazlar. Rotasyona gittim, diğer oyunculara da şans vermem gerekiyor" diye yanıtladı. Fakat ben, tıpkı vatandaşı Mancini gibi kadroyu ve sistemi sürekli değiştiren İtalyan teknik adamın açıklamaktan kaçındığı gerekçeleri olduğunu düşünüyorum...

Sneijder ve Semih son maçlarını 6 gün önce oynadılar. Hollanda'nın geçen pazar Letonya'yı 6-0 yendiği karşılaşma tam bir hazırlık havasındaydı, Sneijder adeta ter attı. Semih de, Kazakistan maçında zorlanmadı ve yıpranmadı. Hamit ise en son 12 Kasım'daki Brezilya maçında 45 dakika sahada kalmıştı.

Yani arkası gelmeyen rotasyonların asıl sebebi yorgunluk değil, Prandelli'nin sistem konusunda kafasının çok karışık olması. Sneijder, Kasımpaşa maçında da kulübedeydi ve son 37 dakikada sahaya sürülmüştü. Karabük deplasmanında ise oyun 1-1 devam ederken, 67'de kenara alındı.

Prandelli, "rotasyon-dinlendirme" diyerek asıl sebebi gizlemeye çalışsa da tıpkı Terim gibi Sneijder'e yer bulmakta zorlanıyor. Hollandalı sol kulvarda oynamaktan sık sık şikayetçi olduğu için geçtiğimiz haftalarda 4-4-1-1 ve 4-3-2-1 sistemlerini de denedi ama anlaşılan o ki kafası hala çok karışık. Oysa 11'ini yaparken tahtaya önce 10'u yazmalı, Süper Lig'in en değerli oyuncusunun aklında, "Bu hafta 11'de olacak mıyım" sorusu bulunmamalı. Tıpkı Muslera, Selçuk, Melo, Burak, Chedjou, Dzemaili gibi...

Ersun Yanal ilk sınavında cezalı Belkalem'in stoperdeki boşluğunu Medjani ile doldurdu. Yetenekli Yusuf-Özer ile dinamik Salih'i 11'e monte ederek, milli takımlardan gecikmeli dönen Waris ve Yatabare'yi yedek soyundurdu. Galatasaray ilk 15 dakikada Olcan'la net pozisyonlar bulurken, Trabzonspor 20'ye kadar organize olmakta bir hayli zorlandı. Mehmet, Özer ve Bosingwa'nın devreye girmesiyle birlikte ise Yusuf, Constant ve Cardozo üç önemli pozisyon yakaladı. Bordo-mavililer, Galatasaray 15'ten sonra stop edince oyundaki üstünlüğü de eline geçirdi. Özer'in devre biterken kaçırdığı fırsat kolay bulunacak cinsten değildi.

*****

Prandelli ikinci yarıya Emre-Umut, Ersun Yanal ise Salih-Fatih değişikliğiyle başladı. Devre başlarken pekala Yekta ile Sneijder de değişebilirdi ve değişmeliydi ama Prandelli 60. dakikaya kadar beklemeyi tercih etti. Sneijder kenarda oyuna girmek için hazırlanırken de Trabzonspor'un hak ettiği golü geldi.

Direk dibindeki Yekta, Cardozo'nun vurduğu topu açık biçimde eliyle engellerken, hakem İlker Coşkun ve çizgi hakemi Abdulkadir Bitigen pozisyonu devam ettirdi. Oysa bu ihlalin karşılığı penaltı ve Yekta'ya kırmızı kart olmalıydı. Harika adam Bosingwa'nın ortasında Medjani'nin attığı kafa golü hakemleri kurtardı. Merkez Hakem Kurulu Başkanı Zekeriya Alp'e de salı günü için ilk konu çıktı!

"İkinci sınıf futbolcu" muamelesi gören Sneijder'in oyuna girmesi Galatasaray'a katkı yapmadı, yapması da çok zordu. Sakat, hasta, yorgun veya formsuz değil... Aksine hazır ve istekli ama kenarda. Bu nasıl bir kafa!

Medjani ile farkı artırıp, Yusuf'la son darbeyi rakibine indiren Trabzonspor bileğinin hakkıyla kazandı. Cesaretin, teknik adam farkının ne demek olduğunu bir kez daha ispatladı.

Halilhodzic prangasından kurtulunca daha ilk maçta ayağa kalkan bordo-mavili takımı güzel günler bekliyor. Trabzonsporlu oyuncular, taraftarlar ve Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu, Ersun Yanal'ı sezon başında gönderen Aziz Yıldırım'a ne kadar teşekkür etse azdır! Zira bu tabloda henüz 10 gün önce göreve başlayan Yanal kadar Yıldırım'ın da büyük payı var!

(Milliyet)

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 00:08

İLGİLİ HABERLER