Gündem
  • 16.9.2002 10:54

TAYYİP ERDOĞAN İÇİN EMSAL KARAR

KAYNAK : Haber Vitrini YSK'nın daha önce vermiş olduğu bazı kararlara göre AK PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekili seçilmesine herhangi bir engel bulunmuyor. Erdoğan'ın Diyarbakır 4. No.'lu DGM Başkanlığı tarafından adli sicildeki kaydının silinmesinin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu Yüksek Seçim Kurulu'na başvurdu. YSK'ya kişisel olarak ihbarda bulunan Kanadoğlu, Erdoğan'ın adli sicildeki kaydının silinmesine rağmen milletvekili seçilemeyeceğini ileri sürdü. Erdoğan'ın vekili Av. Hayati Yazıcı ise Erdoğan'ın milletvekili seçilmesinde hiçbir engelin bulunmadığını belirterek, "Çıkarılan yasa değişiklikleri ile Erdoğan'ın mahkumiyetine dayanak fiil suç olmaktan çıkmıştır. Erdoğan hiç mahkum olmamış gibidir. Mahkumiyetinin doğurduğu sonuçlar kendiliğinden ortadan kalkmıştır. Erdoğan diğer parti liderleri gibi milletvekili seçilebilir" dedi. Yazıcı TCK'da, YSK ve Anayasa Mahkemesi kararlarında Erdoğan'ın durumunda olan pekçok kişinin siyasi haklardan yararlandırıldığını belirterek, "Mesala Adalet Partisi, 1965 seçimlerinde TİP'ten Urfa Milletvekili seçilen Behice Boran hakkında, 1965 seçimlerinden önce almış olduğu ceza nedeniyle milletvekilliği mazbatasının iptalini istedi. Boran'ın mahkum olduğu fiil bir yasa değişikliği ile suç olmaktan çıkmıştı. Bu nedenle YSK Boran'ın mazbatasının iptal etmedi. Anayasa Mahkemesi'nin Hasan Celal Güzel'le ilgili kararı da Erdoğan'a ilişkin hak yaptırımlarının ortadan kalktığının açık bir delildir" dedi. Mahkum olmamış gibidir AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın milletvekili seçilemeyeceğine ilişkin iddiaların hukuki gerçeklerle bağdaşmadığını ifade eden Av. Yazıcı, "4454 sayılı erteleme yasası ile 4744 sayılı yasalar çıkmamış olsa idi, TCK'nun 122 maddesine göre mennu hakların iadesi Ocak 2003 tarihinde talep olunabilecekti. Ancak 4454 sayılı yasa ile seçilme engeli sona erdi, 4744 sayılı yasa ile de Erdoğan'ın mahkumiyet ilamında yazılı fiil, suç olmaktan çıktı. Dolayısıyla bu iki yasal düzenlemeye göre, Erdoğan'ın seçilmesinin önünde engel kalmamıştır" dedi. 4454 sayılı yasa ile Erdoğan'ın dava ve cezasının erteleme kapsamına girdiğini belirten Av. Yazıcı, "Dava ve cezanın ertelenmesi demek, davanın suç zanlısı hakkında, cezanın ise suçun faili hakkında sonuç doğurmasından yasama tasarrufu ile vazgeçilmesi demektir" şeklinde konuştu. Yasada, hak mahrumiyetlerinin veya ceza hükmüne bağlı diğer yasalardan doğan seçilememe gibi kısıtlılıkların (fer'i cezaların) istisna edildiğine ilişkin bir sınırlama bulunmadığını kaydeden Yazıcı, temel cezanın erteleme kapsamına alınırken, ertelenen temel cezadan kaynaklanan hak yoksunluklarının kapsam dışı bırakılmasının 'çoğun içinde az da vardır' şeklindeki hukuk kuralına aykırı düşeceğini belirtti. Yazıcı TCK'nun fer'i cezaların ertelenmesi başlıklı 91.maddesinde, mahkeme kararında hilafı tasrih edilmedikçe ertelemenin fer'i cezalar hakkında da uygulanacağına dair amir hüküm bulunduğuna dikkat çekerek, "Yasa veya kararda aksi yönde bir düzenleme yok ise, erteleme bir bütündür, bölünemez. Yasa maddesinde aksine, yani fer'i cezaların kapsam dışı olduğuna ilişkin hüküm bulunmamaktadır" dedi. Kanun kişinin lehinde uygulanır 4454 sayılı yasa ile yapılan düzenlemenin, daha önce infaz edilmiş hükümlere etkisinin bir hukuk kuralı olduğunu belirten Yazıcı şöyle devam etti: "TCK'nun 'Kanunun zaman bakımından uygulanması' başlıklı 2. maddesinde failin lehinde olan kanunun tatbik ve infaz olunacağı ifade edilmektedir. Erdoğan hakkında da bu hüküm geçerlidir. Öte yandan infaz kanununa göre cezanın infazı bihakkın tahliye tarihinde yapılmış sayılır. Erdoğaníın bihakkın tahliye tarihi 20 ocak 2000'dir. 4454 sayılı yasa 03.09.1999 tarihinde yürürlüğe girdi. Yasa yürürlüğe girdiğinde infaz devam ediyordu. Kaldı ki Erdoğan'a aday olamazsın demek infaza devam etmek demektir. Kişi hak ve özgürlüklerine yönelik her yaptırım, sonuçta cezadır. Yukarıda ifade ettiğim hukuki verilere rağmen 'aday olamaz' demek yasa ve hukukla bağdaşmaz." Sicil silinmese de engel yok 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 11. maddesinin f/3 bendinde, 4774 sayılı yasa ile suç olmaktan çıkarılan ibarenin yer aldığını belirten Yazıcı, "Yeni düzenleme ile seçim kanunundaki sözkonusu ibarenin hükmü kalmadığından askıda olan bir madde haline gelmiştir. Bu durumda Erdoğan'ın mahkumiyetinin yasal dayanağı ortadan kalkmıştır. Böylece esas fiil, suç olmaktan çıkarılmıştır" dedi. 'Şayet ceza infaz edilmemiş olsa idi, artık infaz kabiliyeti kalmayacaktı. Suç olmaktan çıkarıldığı için infazı lazım gelmeyen, hükümden kaynaklanan hak yoksunlukları da ortadan kalmıştır. TCK'nun 2. maddesinde işlendikten sonra yapılan kanuna göre cürüm veya kabahat sayılmayan bir fiilden dolayı kimsenin cezalandırılamayacağı, böyle bir ceza hükmolunmuşsa icrasının ve kanuni neticelerinin kendiliğinden kalkacağı belirtilmektedir' diyenYazıcı, 'Bu gibi durumlarda Adli Sicil Kanunu'nun 8/son fıkra hükmüne göre Adalet Bakanlığı kişinin adli sicil kaydını reísen düzeltmekle yükümlüdür. Aslında böyle bir işlem yapılmamış olsa bile sicil, kişi aleyhine sonuç doğurmaz. Bu durum re'sen gözetilir. YSK uygulamaları, ilke kararları bu doğrultudadır" şeklinde konuştu. Diyarbakır 4 No'lu DGM'nin Erdoğan'ın adli sicildeki kaydının silinmesi kararını TCK'nun 312. maddesinde yapılan değişikliğe dayanarak verdiğini kaydeden Yazıcı, 'DGM'nin kararı kurucu niteliktedir. DGM, 4744 sayılı yasa ile Erdoğan'ın işlediği fiilin suç olmaktan çıkarıldığını, bu nedenle Adli Sicil'deki hükümlülüğe ilişkin kaydının TCK'nun 2. maddesi gereğince silinmesine karar verdi' dedi. Behice Boran da aynı durumdaydı AK Parti Genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vekili Av. Hayati Yazıcı, 1965 seçimlerinde TİP Urfa Milletvekili seçilen Behice Boran hakkında Adalet Partisi tarafından YSK'ya yapılan itiraz sonucunda verilan kararın Erdoğan'a emsal teşkil ettiğini belirtti. Erdoğan'ın durumu ile ilgili olarak emsal YSK kararları üzerinde çalışırken bir dostunun bildirmesiyle Boran hakkındaki karara ulaşan Yazıcı, "20.10.1965 tarihinde Adalet Partisi, Boran'ın komünizm propagandası yapmak eyleminden ötürü 2. No.'lu Askeri Mahkeme'de yargılanarak 1 sene 3 ay hapse mahkum edildiği, Milletvekili Seçim Kanunu'nun 9. maddesi hükümleri karşısında seçilme yeterliğine sahip olmadığı gerekçesiyle mazbatasının iptalini istedi. Boran, 1951'de ağır hapse mahkum edildi, cezasını 1953-1954 yılında tamamladı. Daha sonra yapılan düzenlemelerle Boran'ın mahkumiyetine neden olan fiil suç olmaktan çıkarıldı. YSK, kanunda yapılan değişikliği gözönüne alarak, TCK'nın 2. maddesi gereğince sözkonusu mahkumiyetin yok sayılması gerektiğine karar verdi. YSK kararında, 'Bu hükme göre, işlendikten sonra yapılan kanun bu eylemi artık suç saymadığından hükmolunan cezanın icrası ve kanuni sonucu kendiliğinden kalkar. Cezanın kanunda önce yerine getirilmiş olması bu sonuca etkili olamaz' ibaresine yer verdi. YSK, 6.11.1965 tarihli kararında Boran'la ilgili olarak 'Bugün için artık suç teşkil etmeyen bir eylemden ötürü, o eylem evvelce suç sayıldığı zamanda giyilmiş kesin mahkumiyetin veya çekilmiş cezanın, seçilme yeterliği bakımından da bir etkisi olamacağı sonucuna varılmıştır' diyerek Boran'ın mazbatasını iptal etmedi, AP tarafından yapılan itirazı reddetti. Yani YSK, 'Affedilmiş olsalar da' ibaresine itibar etmedi. Erdoğan için emsaldir" dedi Anayasa Mahkemesi'nin H. Celal Güzel kararı Erdoğan'ın vekili Av. Yazıcı, Anayasa Mahkemesi'nin Hasan Celal Güzel'in TCK'nın 312'den hapse mahkum edildiği gerekçesiyle YDP üyeliğinden çıkarılması hakkında YDP'ye ihtar verilmesi istemini sonuçlandırdığı kararında Erdoğan'ın lehinde emsal teşkil edecek hükümlere dikkat çekti. Anayasa Mahkemesi'nin 19.07.2001 tarihli kararında emsal teşkil eden ibareler şöyle: "647 sayılı cezaların infazı hakkında kanunun 6. maddesinde öngörülen erteleme kimi koşulların gerçekleşmesi halinde yargı organlarınca karara bağlanmasına karşılık, 4454 sayılı yasayla getirilen erteleme böyle bir karara gerek duyulmadan doğrudan uygulanan kendine özgü bir niteliğe sahiptir. 4454 sayılı yasanın 2. maddesinde, cezası ertelenen kişinin, üç yıllık deneme süresini 1. madde kapsamına giren kasıtlı bir cürümden dolayı yeniden mahkum olmaksızın geçirmesi halinde hakkındaki mahkumiyetin vaki olmamış sayılacağı belirtilmiştir. Ertelemenin ilk sonucu cezaların infazına engel oluşturmasıdır. 4616 sayılı yasanın 2. maddesiyle öngörülen erteleme, asli cezaya bağlı olarak gerçekleşen fer'i ceza ya da hak yoksunluklarının ertelenmeyeceğine ilişkin herhangi bir ayrıksı kural yoktur. Bu nedenle, asli cezaya bağlı olarak gerçekleşen fer'i cezalarla hak yoksunluklarına ilişkin yaptırımların da erteleme olanaklarından yararlanması gerekir. H. C. Güzel'in asli cezası infaz edilmiş ya da bihakkın tahliyesi sağlanmış olsa bile, buna bağlı olan hak yoksunluklarının infazına 4616 sayılı yasa yürürlüğe girdiği tarihte devam edilmektedir. Bu yasa kapsamına giren bir suçtan dolayı mahkum edildiğine göre, infazı devam eden fer'i cezaları ve hak yoksunlukları yönünden ertelemeden yararlanması gerekeceği gibi, belli koşulların gerçekleşmesi halinde 4454 sayılı yasanın 2. maddesinde öngörülen 'mahkumiyetin hiç vaki olmamış sayılacağı' olanağından da yararlanması gerekir. Belirtilen yasaların öngördüğü imkanlardan faydalanması TCK'nun 2. maddesindeki 'Bir cürüm veya kabahatin işlendiği zamanın kanunu ile sonradan neşrolunan kanun hükümleri birbirinden farklı ise failin lehinde olan kanun tatbik ve infaz olunur' hükmünün de gereğidir. (..)Öte yandan Danıştay'ın 15.11. 1990 gün ve 2/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği gibi, 4454 sayılı yasanın 2. maddesinde belirtilen 3 yıllık deneme süresinin bitimi beklenmeden feríi cezalarla hak yoksunluklarına ilişkin yaptırımların bu süre içinde uygulanmamasının kabulü gerekir. Üç yıllık deneme süresi bittikten sonra bu hakların kullanılabileceğini savunmak ertelemenin amacına ters düşer. Kişinin fer'i cezalarıyla hak yoksunlukları da deneme süresince ertelenmiş ve askıya alınmıştır." (Yeni Şafak) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:08

İLGİLİ HABERLER