Medya
  • 28.4.2003 11:39

TETİKÇİ MEDYA TARTIŞMASI YENİDEN BAŞLADI

Mafya babası mı medya babası mı? Medya bir ortamdır. Bilgiyi, yorumu geniş kitlelere iletir. Bu gelişmiş ülkelerin medya tanımıdır. Bir de tetikçi medya vardır. Elindeki medya gücünü siyasi iktidarı ürkütmek, bürokratları tehdit etmek, işadamlarını sindirip işlerine ortak olmak amacıyla kullanır. Bu da azgelişmiş ülkelerdeki kimi medyanın tanımıdır. Birincisinin sahibine medya patronu denir. İkincinin adı ise "medya babası"dır. İkinci hep babalanır. Babalanamadığı zaman haber "pompa"lar. Pompa haberlerle insanları ürkütmeye çalışır. Türkiye bu ikinci tipi çok iyi tanıyor. Gazete ve televizyonlarını silah gibi nasıl kullandığını görüyor. Onun son marifetine kamu bankaları yöneticileriyle ilgili haberde tanık olduk. Efendim, kimden bahsettiğimi biliyorsunuz. Aydın Doğan'dan. Aydın Doğan'ın mali durumu herkesin malumu. SABAH'ın Ekonomi Servisi, bir süredir Dışbank ile Demir-Halk Bank arasındaki 50 milyon dolarlık satış işlemini sayfalarında işliyor. Aydın Doğan'ın bu yolla bankasına sermaye bulmaya çalıştığı da ifade ediliyor. Bu gelişme olurken birden Doğan'ın Hürriyet gazetesinde kocaman bir haber çıkıyor Devlette 30 milyar maaş. Hürriyet, kamu bankalarının yöneticilerinin maaşlarını 30 milyar liraya çıkarmak üzere olduğunu iddia ediyor. Ancak bir gün sonra yani dün, Yeni Şafak gazetesine konuşan Kamu Bankaları Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sayın, bu haberin gerçekle ilgisi olmadığını rakamlar vererek açıklıyor. Yani haber yalandı. Peki neden yapıldı? Bunun yanıtını Zeki Sayın kendisi veriyor "Kimsenin anormal isteklerine evet demeyeceğiz. Birilerinin nasırına bastık." Kamu bankası yöneticilerinin, şimdi kimbilir kaç para maaşla yanında çalışan Vural Akışık, Tevfik Altınok gibi tipler olmasına alışmış olan Doğan, farklı bürokratlardan rahatsız olmuş anlaşılan. Dinç Bilgin'e, Halis Toprak'a, Cavit Çağlar'a, hatta ortak olmadan önce "Ballı para" diye teknesinin fotoğraflarını basarak Halit Cıngıllıoğlu'na yaptığı gibi, akçeli işlerin başındaki bürokratlara gözdağı veriyor. Bu kesinlikle "medya patronluğu" değildir. Medya patronu dediğiniz insan Uzan'dan Karamehmet'e, SABAH'tan Cumhuriyet'e her kurum ve patronla kavgalı olur mu zaten? İnsan dönüp kendine "Yanlış yapıyorum" demez mi? Veya çevresinde ona bunu söyleyecek birileri yok mudur? Medya patronluğu olmayınca başka alanlara soyunuluyor. Ama işler eskisi gibi değil. Çünkü medya gücüyle atanmış iktidar ve onun vasıtasıyla ayarlanmış bürokratlar yok şimdi. Sarı lakaplı adamlarını, anlı şanlı yöneticilerini, damadını bu bürokratlara gönderemiyor. Çünkü bu bürokratlar değişik bir kesimden geliyor. İrtibat sağlansa, mesajlar "daha iyi ve özel verilebilecek" ama anlaşılan bu bürokratlar gazetelerin tepe yöneticileriyle bile görüşmüyor. O zaman manşetle gözdağı veriliyor. Her zaman yapıldığı gibi. Ancak devrin değiştiği hâlâ görülmüyor. Medyada tekel bitti. Kimse tek başına sisteme hakim değil. O yüzden tek bir silahtan atış yok. Sınırlı nokta atışları yapılabiliyor. Kamu bankalarının başında maaşlı memuru Vural Akışık yok. (Bu arada Akışık'ın yaptığı işlemler için neden ısrarla yasal dokunulmazlık istediği daha iyi anlaşılıyor.) O nedenle kimse ona bedava banka ayarlamıyor. Veya gazetelerinde herkese "hortumcu", Halit Cıngıllıoğlu'na "kaza kurbanı" yazdırdığı zaman kimse inanmıyor. Çünkü herkes onun zamanında Cıngıllıoğlu için neler yazdırdığını da gayet iyi hatırlıyor. Cıngıllıoğlu kendisiyle ortak olunca, nasıl şanssız bankacı sınıfına sokulduğunu gayet iyi izliyor. Bunlar yazmakla bitecek hikayeler değil. Ancak yazılması gerek. Medyada iş yapanların babalığı bir tarafa bırakıp patronlukla yetinmeleri gerek. Böylece tetikçi yazar ve yöneticiler devri de kapanır herhalde. Hüsnü Çil'e veda O gerçek bir Fenerbahçeli, mükemmel bir insandı. Ben dahil tanıdığı herkes ondan sadece iyilik görmüştü. Sapına kadar gazeteciydi. Onu çok özleyeceğiz. Ailesine, Fenerbahçelilere, dostlarına başsağlığı dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden. (Ergun Babahan/ Sabah) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:53

İLGİLİ HABERLER