Gündem
  • 8.5.2015 12:27

TSK içerisinde FETHULLAHÇI cunta belirlendi

MİT TIR’larının durdurulmasıyla ilgili 4 savcı hakkında soruşturma yürüten HSYK’nın tespitleri şok edecek cinsten. Soruşturma müfettişi, Türkiye’yi zor durumda bırakma amaçlı casusluk faaliyetinin TSK içinde yuvalanmış ‘paralel’ askerlerle planlı ve organize şekilde yapıldığını vurguladı. Hazırlanan rapor açıkça, ordu içindeki cuntaya işaret ediyor.

19Ocak 2014 günü Adana'da MİT TIR'larının durdurulması ve aranmak istenmesi olayıyla ilgili HSYK müfettişi tarafından haklarında tutuklama talep edilen eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ahmet Karaca, eski özel yetkili savcılar Özcan Şişman ve Aziz Takcı hakkında yürütülen soruşturmada, dosyaya şok tespitler girdi. Hakimler Savcılar Kanunu'na göre, yargıçlar hakkındaki soruşturmalarda savcılar gibi yetkilendirilen HSYK müfettişinin yürüttüğü soruşturmada, savcıların askeriye içinde örgütlenmiş cuntayla ortak hareket ettiği vurgulanıyor.
EYLEM PLANLI VE ORGANİZE
HSYK müfettişi, raporunda, MİT TIR'larının durdurulmasıyla ilgili Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada haklarında dava açılan askerlerin, hükümeti gerek yurtiçinde gerekse de uluslararası platformda zor durumda bırakmak, itibarsızlaştırmak, El-Kaide gibi örgütlere yardım ettiği görüntüsü vererek uluslararası yargı organları nezdinde hukuki ve cezai sorumluluk altına sokmak gibi hedefleri bulunduğunu belirtti. TIR'ların durdurulması eyleminin 'planlı ve organize' şekilde TSK içindeki paralel cunta tarafından gerçekleştirildiğini bildiren HSYK, şu şok tespitleri sıraladı:

AMAÇ: DEVLET SIRLARINI İFŞA
*Eylemin amacı, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri casusluk maksadıyla açıklamadır.

*Savcılar da asker şüphelilerle birlikte planlı ve sistematik olarak yürütülen bu organizasyonun bir parçasıdır.

*Suriye'ye giden TIR sevkiyatı, MİT tarafından 2937 sayılı yasa kapsamında yasal olarak gerçekleştirildi, ancak savcılar 'devlet sırrı' niteliğindeki bu faaliyeti baştan beri bildikleri halde TIR'larda yasaya aykırı olarak arama yapmak, yaptırmak, görüntü ve numune aldırmak suretiyle devletin gizli sırlarını ifşa etme kastı ile hareket ettiler.

SURİYE DEVLETİ LEHİNE
TIR'larla ilgili soruşturmada geçtiğimiz nisan ayında, aralarında yarbay, binbaşı ve yüzbaşıların da bulunduğu 33 asker gözaltına alınmıştı. Haklarında müebbet hapis istemiyle dava açılan askerlerden 17'si tutuklandı, 10'u da adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturmayı yürüten dönemin Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ali Doğan'ın hazırladığı iddianame ise, işlenen suçun doğrudan Türkiye, MİT ve Dışişleri aleyhine, Suriye Devleti lehine sonuçlar doğuran 'casusluk' faaliyeti olduğunu vurguluyor. İddianamede şu hususlar dikkat çekiyor:

*Sözkonusu mizansen ve operasyonun amacının Türkiye aleyhine casusluk faaliyeti olduğu ve devletin gizli sırlarının ortaya dökülmesinin amaçlandığı açıkça anlaşılmıştır.

*Esasen bu suçun sonuçlarının Türkiye Cumhuriyeti ve MİT aleyhine Suriye Esed rejimi lehine sonuçlar doğurması da casusluk suçunun işlendiğinin başka bir kanıtıdır.

*Türkiye'yi El Kaide'ye yardım ediyor görünümü ile Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne ve Lahey Adalet Divanı'na taşımayı amaçlayan bir casusluk faaliyetinin önemli bir aşaması olduğu anlaşılmaktadır.
TIR'larla ilgili ismi sıkça gündeme gelen Adana Jandarma Bölge Komutanı Hamza Celepoğlu hakkında Genelkurmay talimatıyla idari soruşturma başlatıldı.

TIR'lar için çatışma çıkacaktı
19 Ocak günü durdurulan TIR'lardan biri aranmak üzere Ceyhan Jandarma Komutanlığı'nın bahçesine çekilmişti. Paralel yapının Terörle Mücadele, Kaçakçılık ve Organize gibi önemli emniyet şubelerinden tasfiye ettiği polisler Çevik Kuvvet ve Özel Harekat Şubeleri'ne kaydırılmıştı. Örgütün Jandarma Komutanlığı'na kaçırdığı TIR'lardan birini işte bu polisler kurtardı. TIR'ın etrafını saran çevik kuvvet ve özel harekat polisleri, “Gerekirse çatışırız” dediği jandarmayı ikna etmiş, el konulan TIR'ı oradan kurtarmayı başarmıştı.

3. darbe girişimi
O dönem Başbakanlık görevinde bulunan Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Muaz El Hatip'in 24 Kasım 2012'de Dolmabahçe Ofisi'nde gerçekleşen görüşmesinin paralel yapı tarafından çevredeki güvenlik kameralarından adım adım takip edildiği ortaya çıktı. Suriye'ye yapılacak yardımların görüşüldüğü toplantıyı uydurma Selam dosyası kapsamında takip eden örgüt, insani yardım görüşmelerini 'terör faaliyeti' iddiasıyla dosyaya soktu.

KIYIM BAŞLAYACAKTI
Bu olaydan yaklaşık 1 yıl sonra durdurulan MİT TIR'larını bu görüşmeyle ilişkilendirmeye hazırlanan paralel yapı, TIR'larda bulunmuş gibi gösterdikleri silahları böylece Selam soruşturmasıyla ilişkilendirerek, çok sayıda siyasiyi 'terör örgütü yöneticisi' diyerek tutuklamaya çalışacaktı. Aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, bakanlar ve MİT Müsteşarı Fidan'ın da bulunduğu binlerce kişiyi uydurma Selam örgütü çerçevesinde dinleyen paralel yapı, “MİT TIR'larından çıktı” diyeceği silahlarla büyük bir kıyıma girişecekti.

17 ve 25 Aralık girişimlerinde başarısız olan paralel yapı, diğer kozunu devreye sokmaya çalıştı. İstanbul'daki insani yardım görüşmesini takip ederek pusuya yatan örgüt, MİT'in yardım TIR'larının Suriye'ye sevk edilmesiyle harekete geçerek 3. Darbe girişimini uygulamak istedi. Böylece uluslararası baskı gücünü de arkalarına almayı amaçlayan örgüt, 17-25 Aralık'la başaramadığı darbeyi bu yöntemle hayata geçirmeyi amaçladı.

İHBARCILARIN HEPSİ ASKER
1 Ocak'ta Hatay'da durdurulan MİT TIR'ları için 2 ayrı ihbar yapıldı. İhbarların adresi Diyarbakır'dı. İlk ihbarda El-Kaide ifadesi yokken ikinci ihbara ise “El-Kaide'ye silah taşıyan TIR'lar” dendi. 19 Ocak'ta Adana'da durdurulan TIR'larla ilgili ihbarın adresi ise Ankara'ydı. Bu ihbarda El-Kaide ifadesi geçmiyor “Silah ve mühimmat dolu TIR'lar” deniyordu. Fakat dönemin savcısı Aziz Takcı bu ihbara 'El Kaide' ibaresini ekletti. İhbarları yapan tüm şüphelilerin ise askeri personel olduğu ortaya çıktı. TSK içindeki paralel cuntayla ortak hareket ettiği iddiasıyla tutuklanma talep edilen savcılar, 'darbe girişimi', 'casusluk' ve 'silahlı terör örgütü üyeliği' ile suçlanıyor.

Güncellenme Tarihi : 18.3.2016 20:34

İLGİLİ HABERLER

//