Ekonomi
  • 18.11.2011 12:50

"TÜRKİYE'YE FON AKIŞININ DEVAM EDECEĞİNE İNANIYORUM"

İSTANBUL - Şimşek, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ile Avrupa Politika Merkezinin düzenlediği ''Türkiye-AB: Ortak Çıkarların Yeniden Değerlendirilmesi'' başlıklı toplantıda yaptığı konuşmada, bu yıl için Türkiye'nin genel devlet açığının yaklaşık milli gelirin yüzde 1'i civarında olduğunu belirterek, ''O da biz altyapıya daha fazla para harcadığımız için böyle. Normalde bütçe ile sınırlı kalsaydık neredeyse sıfır açığımız olacaktı'' dedi.
Şimşek, hane halkının döviz borcunun toplam tüketici kredilerine oranının yüzde 1 olduğunu belirterek, tüketici kredileri faizlerinin ise genelde sabit, vadelerin ise uzun olduğunu söyledi.
Son 4 yıldır, 4,1 milyon kişiye istihdam imkanı yaratıldığını anımsatan Şimşek, ''Bu da hane halkının bilançosunu güçlendiren bir faktör'' dedi.
Şu anda AB ve bazı ülkeler için önemli sıkıntılardan birinin de devlet tahvillerinin faizlerinin yükselmesi olduğunu hatırlatan Şimşek, şunları kaydetti:
''Bu tahvilleri elinde tutan bankaların bundan dolayı sermayesi eriyor. Yani bir bilanço etkisi ortaya çıkıyor. Halbuki Türkiye'ye baktığımız zaman, Türkiye'nin bankacılık sektörü, Türkiye'nin en güçlü tarafı. Bankacılık sektörünün sermaye yapısı güçlü. Yine aktif kalitesi çok güçlü. Biz çok ihtiyatlıyız. Bankaların karlarını dağıtmalarına izin vermedik. Bankalar son 4 yıldır krize rağmen çok karlı. Biz ihtiyatlı davrandık ve bankalara karlarını dağıttırmadık. Likidite yine yüksek. Dolayısıyla resmin bütününe baktığınız zaman; kamu finansman dengeleri oldukça sağlıklı, bankacılı sektörü güçlü, esnek kur sistemi var, güçlü bir hükümet var. Bunlar önemli konular. Bunun da ötesinde ben önümüzdeki dönemlerde küresel doğrudan yatırımların sıkıntılara rağmen artabileceğine inanıyorum. Çünkü dünyada bir likidite sorunu yok. Aslından likidite bol. Fakat sıkıntı, bir güven meselesi. Türkiye gibi yüksek büyümeye potansiyeli olan bir ülkeye ben fon akışının devam edeceğine inanıyorum''
Şimşek, ABD'de, İngiltere'de, Japonya'da ve Avro bölgesinde merkez bankalarının bu krizden çıkış sürecinde ciddi anlamda para bastıklarını hatırlatarak, bunun orta vadede bir risk olduğunu söyledi.
Türkiye açısından bakıldığında da tam aksine Merkez Bankası'nın parasal koşulları sıkılaştırdığını, son dönemde piyasadaki parayı çekmeye başladığını ifade ederek, ''Dolayısıyla Türkiye aslından hazırlıklı. Türkiye ihtiyatlı. Ama bizim temennimiz AB gibi bizim için çok önemli bir partnerin bir an önce bu yangını sınırlaması, kontrol altına almasıdır. Bunun da olmaması için bir sebep yok'' diye konuştu.

Güncellenme Tarihi : 23.3.2016 12:09

İLGİLİ HABERLER