Sağlık
  • 24.6.2021 10:04

Turkovac’ı geliştiren profesörden açıklama

Kayseri Erciyes Üniversitesi'nde koronavüris ile mücadele kapsamında geliştirilen 'Turkovac' aşısında faz-3 çalışmaları başladı. Turkovac’ı geliştiren Prof. Dr. Aykut Özdarendeli önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye aşı üretiminde önemli bir aşamaya geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kayseri Erciyes Üniversitesi’nin geliştirdiği aşı adayının adını ‘Turkovac’ olarak duyurdu. Turkovac’ın faz 3 çalışmaları da başladı. Bugüne kadarki 2 aşamayı büyük bir başarıyla geçen Turkovac’ı geliştiren Prof. Dr. Aykut Özdarendeli ilk kez konuştu: “Doktora sonrası ABD’de üç yıl koronavirüs üzerinde çalışmıştım. Pandemiçıkınca en azından tanıdık bir virüs, bunu yenebiliriz diye düşündüm.”

Turkovac’ı geliştiren profesörden flaş açıklamalar

Aşıya çalışmaya ilk doğrulanan korona vakası Türkiye’de çıktıktan hemen sonra başladık. Vaka 11 Mart’ta çıktı. Biz hemen Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Çalış ile bir araya geldik. Aşı konusunu konuştuk. Ben hemen projemi hazırlayıp mart ayı sonunda çalışmalara başladım. Zaten burası 2013 yılında kurulmuş Türkiye’nin ilk aşı merkezidir. Uluslararası standartlarda bir merkez, burada Kırım Kongo çalışmaları da yapıldı.

Çalışamalar başlatıldı

Zaten o çalışmaların oluşturduğu birikimin üzerine inşa ettik çalışmalarımızı. Bir de ilginç bir tesadüf olabilir. Ben doktora sonrası Amerika’da 3 yıl ‘koronavirüs’ üzerine çalıştım. Aşı üzerine değil ama. Ülkeye 2001’de döndüm. 2003’te Kırım Kongo vakaları çıktı. Bu vakalara yönelik çalışmaları başlattık. TÜBİTAK, Sağlık Bakanlığı ve üniversitenin işbirliğinde bir projemiz vardı. 2010’da o konuda aşı çalışmalarına başladık. 2010’dan itibaren bu aşı çalışmalarımız devam ediyordu. Bu çalışmalardaki tecrübenin çok büyük bir olumlu katkısı oldu.

Ben 2001’de döndüm Türkiye’ye. Sonrasında SARS ve MERS gördük. Koronavirüsün bu tür salgınlara yol açabileceğini görmüştük. Ama böyle büyük bir pandemi beklemiyorduk. Pandemi çıkınca biraz avantajlı olduğumuzu da düşündük. Kafamdan ‘En azından tanıdık bir virüs, bunu yenebiliriz’ diye geçirdim.

Aşı çalışmasında ilk başarınız neydi?

İlk vaka Türkiye’de çıktığında Rektörümüz Prof.Dr. Mustafa Çalış başkanlığında toplandık ve hemen çalışmalara başladık. İlk olarak virüsü izole ederek aşı çalışmalarımıza başladık. Çok da hızlı yaptık bunu. Mart’ın 25’inde biz virüsü konfirme etmiştik. Nisan ayında genetiğini, DNA dizilimi çıkarttık. Mayıs ayında da fareler üzerinde çalışmaya başladık. Çok hızlı bir şekilde işledi bu süreç. Farelerde bu inaktif aşı adayının koruyucu olduğunu 2020’nin ağustos ayında gösterdik. Klinik öncesi çalışmaları ekimde raporladık.

Antikor oranı çok iyi

FAZ 2 sonuçlarını aldığınızda ne hissettiniz?

Biz burada süreci başından itibaren analitik olarak takip ettiğimiz için böyle iyi sonuçlar bekliyorduk. Faz 3’e geçebilmek için çok ciddi bir prosedür var. Güvenlik, kalite kontrol, üretim gibi konularda... Bunlar ciddi zaman alan süreçler. Bu süreçte sadece Erciyes Üniversitesi değil hem üretici firma hem TÜSEB tarafı çok ciddi emek verdi. Tabii biraz süreç bu anlamda uzadı. Bu insanı geriyor tabi. Fakat benim faz 2’nin iyi sonuçlanacağına dair bir şüphem yoktu. İKUM koordinesinde yürütülen faz 2’ye katılan bütün gönüllülerde antikor oluştu. Antikor miktarı kişiden kişiye fark ediyor. Tam rakam vermeyeyim ama çok iyi bir ortalama yakaladığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Genel ortalama çok iyi.

Binlerce gönüllü

Aşı çalışmasında son durum nedir?

Çok güçlü bir aşı adayımız var. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi son dönemeçteyiz. Bu zamana kadar aşının güvenli olduğu ortaya konuldu. Artık faz 3’te bu aşının sahadaki etkinliğini, gücünü göreceğiz. Faz 3’ün koordinasyonunu ve sponsorluğunu TÜSEB yapıyor. Yanılmıyorsam 20 bin gönüllü olacak. Yurtdışı ayağı da olabilir. O zaman sayı artabilir.

Basında veya sosyal medyada ‘yorgun’ fotoğraflarınızı niye görmedik hiç, yorulmadınız mı?

Yorulduk tabii (gülüyor). Çalışmaktan değil de stresli bir süreç tabi. Bir baskı var, bir sorumluluk var. Bilim yaparken işin farklı boyutlarını da götürmek zorundasınız. Bizim işimiz projenin sonuçlarını resmi muhataplarıyla paylaşmak. Gerekli açıklamaları Rektörlüğümüz ve Bakanlık zaten yapıyordu. Ayrıca ekibimi de hem basından hem de sosyal medyadan korumak gerekiyordu. Yani motivasyonları bozulmasın diye.

En zoru zamanla yarış

En çok ne konuda zorlandınız?

Zamanla yarışıyoruz. En çok zorlandığımız konu o oldu. Türkiye 1998’den beri aşı üretmiyor. Yığılmış bir tecrübe ve üretim altyapısı yok. İnsanlar ölüyor. Bir an önce bir çözüm bulmak gayretindeyiz. Üzerimizde vicdani bir baskı var. Kendi kendimize büyük bir sorumluluk hissediyoruz. Bu bizi zorladı. Bunu itiraf etmem lazım. Onun dışında zaten bizim laboratuvarımız yoğun çalışan bir ünite…

Planladığınız takvime uygun olarak ilerleyebildiniz mi?

Bu tür konularda net bir tarih vermek doğru değil. Birçok değişken var. Farklı konularla uğraşıyorsunuz. Sapmalar olabiliyor. Ama 7 ay içinde faz 3’e geçildi. Bunu gerçekten önemsemek lazım. Türkiye tarihinde önemli bir çalışma. Pandemiden dolayı esnetilen bazı kurallar var ama normal şartlarda 5-6 yılda gelinebilecek bir aşamayı yaklaşık 1 yılda tamamladık. Bu önemli.

Mutasyon ve varyantlara karşı etkili olacak mı?

İngiliz varyantına karşı bir çalışmamız var. Çalışmalarımızın sonuçlarına göre İngiliz varyantına karşı tamamen etkili.

Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin çalışmalarını takip ediyor musunuz?

Kendileriyle gurur duyuyoruz. Hiç görüşmedim ama çalışmalarını takip ediyorum. Kanser tedavisine yönelik tecrübelerini aşıya aktardılar ve çok hızlı bir başarı yakaladılar.

Sizce aşı ne kadar önemli?

Türkiye’de şu an çok hızlı bir aşılama devam ediyor. Hastalıkla mücadele için çok önemli başarı… Ayrıca bugün Türkiye’de birçok ekip aşı için çalışıyor. Hepsine çok teşekkürler. Çok büyük emek veriyorlar. Aşının stratejik bir ürün olduğunu, Türkiye olarak bazı aşıları mutlaka kendimizin üretmesi gerektiği mesajını aldık diye düşünüyorum. Hiç maliyet hesabı yapmadan kendi aşımızı üretmeliyiz. Ayrıca aşı üzerine çalışan çok genç ekipler var. Bu da bizim için çok büyük bir kazanç.

Ailem çok destek oldu

“Bir kızım bir oğlum var. Kızım İstanbul’da psikoloji okuyor. Oğlum daha küçük. Eşim öğretmen, onun çok kıymetli desteği oldu. Zaten hep yoğun çalışıyorduk. Bazen çocukları göremiyorduk, sitem ediyorlardı ama sonrasında alıştılar.”

“Hürriyet’e teşekkür ediyoruz. Başından beri takip ettiniz. Siz de gönüllüydünüz. Çok geldiniz gittiniz ama plasebo çıktı sizinki. Ama o da önemli bir katkı oldu çalışmamıza.”

Prof. Dr. Özdarendeli Veterinerlik Fakültesi mezunu. Doktorasını viroloji üzerine yaptı. ABD’de 3 yıl ‘koronavirüs’ çalıştı. Türkiye’de Kırım Kongo vakaları üzerine yoğunlaştı. 2009-2010’da ABD’de çalışmalarını yürüttü. 25 yıldır viroloji üzerine araştırmalar yapıyor.

Aşının adı

“Turkovac ismi anlaşılır ve kolay. Türk aşısı olduğu vurgusu da yapıyor. Sonundaki ‘Vac’ takısı da ‘Vaccine’ yani ‘aşı’ teriminden geliyor.”

Kaynak: Hürriyet

Güncellenme Tarihi : 24.6.2021 10:11

İLGİLİ HABERLER