Gündem
  • 18.9.2014 15:07

TÜSİAD'ın kutuplaşma uyarısına Erdoğan'dan cevap

Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, Türkiye'de eğitimin istenilen nitelikte olmadığı uyarısı yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Dinçer'in 'kutulmaşma' uyarısına cevap verdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında konuşan Dinçer, hükümet programında kalkınma başlıklarına ve rekabet artırıcı politikalara önemle işaret edildiğini hatırlattı ve ekledi:

"Bundan memnuniyet duyuyoruz. Beklentimiz bunların etkin bir uygulamayla hayata geçmesidir. Eğitimin yaygınlığı ile ilgili önemli reformlar gerçekleştirdik. Yaygınlaşan eğitimin içeriği önemli. Maalesef eğitimin niteliği konusunda istenilen yerde değiliz. Bilgi temelli ekonomi ile bizi ön saflara taşıyacak eğitimi hedeflemeliyiz. Gerek büyüme performansı iyileştirmesi gerekse kalkınmamız için kadınların iş gücüne katılımın artırılması gerekir."

Dinçer ayrıca, hükümetten kadın istihdamına yönelik teşviklerde daha kapsayıcı adımların atılması gerektiğini belirtti.

"BÜYÜMENİN YEGANE İTİCİ GÜCÜ İMALAT SANAYİDİR"

Haluk Dinçer, sanayinin ekonomi içindeki payının son 15 yılda olağanüstü gerilediğine dikkat çekerek, "Bu son derece tehlikeli bir gelişmedir" dedi ve uyarısını şöyle sürdürdü:

"1920'lerde hiçbir sanayi kuruluşu olmayan ülkelerden en büyük 20 ülke arasına girdik. Elbette hizmet sektörünün önemini inkar etmiyoruz ama büyümenin yegane itici gücü imalat sanayidir. Sanayi Strateji Belgesi 2023 hedeflerini yakalayacak şekilde hazırlanmalı. Sanayi Strateji Belgesi'ne katkılarımızı sürdüreceğiz."

MERKEZ BANKASI'NIN BAĞIMSIZLIĞI

Hızlı kentleşmenin bazı sektörleri aşırı cazip kılabilidiğini de vurgulayan Dinçer, ancak bu durumun büyümenin sürdürülebilir olmasına engel olduğunu belirtti ve "Ekonomide son 10 yılda en önemli başarı makro ekonomik istikrarın sağlanmasıdır. Merkez Bankası bağımsızlığından asla taviz verilmemeli" dedi.

DEDİKODULARIN ÜZERİNE GİDİLMELİ

Özellikle bankacılık sektöründe güvensizlik yaratacak asılsız dedikoduların üzerine kararlılıkla gidilmesi gerektiğini belirten, Haluk Dinçer, bu konuda şöyle konuştu:

"Demokratik standardımızı belirleyen en önemli konu hukuktur. Yargı reformu stratejisinin hızla hayata geçirilmesi gerekiyor. Yargı reformu ivedilikle ele alınmalıdır. Toplum olarak bireyin devlete, devletin de bireye güvenini sağlamamız gerekir. Türkiye bireyi merkeze alan, bireyi devlete karşı koruyan yepyeni bir Anayasa yapma ihtiyacı duyuyor. Bu Türkiye'nin yeni dünya düzenindeki itibarı için bir elzemdir. En geç önümüzdeki genel seçimler sonrasında bu çalışmanın hayata geçmesini bekliyoruz. Yeni Anayasa konusunda üzerimize düşen sorumluluğu üstlenmeye hazırız."

Dinçer, çözüm sürecinin ivme kazandırarak sonuca bağlanamsını son derece önemsediklerini belirterek, "Çözüm sürecinde ana muhalefetin bu sürecin dışında kalmasını sürecin sağlığı açısından riskli buluyoruz" dedi sözlerini şöyle sürdürdü:

"AĞIR KUTUPLAŞMADAN KAYGI DUYUYORUZ"

"Sayın Cumhurbaşkanım konuşmamın bu bölümünde size hitap etmek istiyorum. Bizi en çok kaygılandıran bir konuda doğrudan size hitap etmek istiyorum. Son yıllarda belki de hepimizin katkısıyla oluşmuş bu ağır kutuplaşmanın bize zarar vereceğinden kaygı duyuyoruz. İçinde bulunduğumuz kutuplaşma ortamı, konuşmamda da paylaştığım tüm politika önerilerini, olumlu bekleyişleri, kalkınma politikalarını anlamsız kılacak, reform alanını sınırlayacak ve toplumda kardeşlik ve güven duygularını zedeleyecek bir aşamaya kesinlikle gelmemelidir. Kutuplaşmanın bertarafı konusunda eğer somut bir ilerleme kaydedemezsek, korkarım ki üzerinde uzlaşmalar gerektiren reform alanlarında, örneğin; çözüm sürecinde, yeni anayasada yol alamayız diye düşünüyoruz.

"YENİ BİR TOPLUMSAL MUTABAKATA ÖNCÜLÜK EDEBİLECEĞİNİZE İNANIYORUZ"

Tam bu noktada Sayın cumhurbaşkanım, halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olmanız nedeniyle de kutuplaşmanın bertarafında çok önemli bir rol üstlenebileceğinizi düşünüyoruz. Uzlaşmacı bir tutum ile sadece gelecek hedeflerine kilitlenerek, devletin kurumları, siyasi partileri, her türlü toplum kesimi arasında yeni bir toplumsal mutabakata öncülik edebileceğinize inanıyoruz. Söz konusu toplumsal mutabakat sağlandığında, Türkiye inanıyoruz ki rekabet gücü sıralamasında dünyada ki ilk 10 ülke arasına girebilecek en geç 2023’de AB üyesi olabilecek ve bölgesinde istikrar, demokrasi ve laikliğin teminatı olabilecektir."

G-20 TOPLANTISINA EV SAHİPLİĞİ

2007'deki küresel kriz etkilerininin hala sürdürdüğünü, yeni dönemin küreselleşmenin yeni evresi olarak tanımlanabileceğine işaret eden Dinçer, "Bu dönem temel hak ve özgürlükleri, toplumlarda sivilleşmeyi merkeze alıyor. Otoriter yapılar yıkılıyor ama yerini özgürlükçü rejimler alamıyor" dedi.

Dinçer, G-20 yapılanmasını olağanüstü bir girişim olarak gördüklerini belirterek, "Türkiye 2015 yılı gibi son derece önemli dönemde bu girişime ev sahipliği yapacaktır. TÜSİAD olarak bunu son derece önemli bir fırsat olarak görüyoruz" dedi.

ERDOĞAN’DAN TÜSİAD BAŞKANI DİNÇER’E KUTUPLAŞMA CEVABI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda bir konuşma yaptı. Erdoğan, “Yeni bir Türkiye inşa olunurken, TÜSİAD’ın da engin tecrübesiyle, bu tecrübeden istifade ederek, Türkiye’nin yenilenmesine, daha fazla refaha, daha ileri demokratik standartları yakalamasına katkılar sağlayacağına yürekten inandığımı ifade etmek istiyorum” dedi.

Türkiye'de taş üstüne taş koyan, üreten, ihracat yapan, istihdam oluşturan tüm TÜSİAD üyesi iş adamlarına şükranlarını sunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2003-2014 yılları arasında Başbakanlık vazifesini yaptığım yıllar boyunca, en önemli gündem maddemiz ekonomiydi. 2001 yılında yaşanan krizi hatırlıyoruz. Sizlerde çok iyi biliyorsunuz ki o büyük kriz büyük sıkışmanın sebebi olarak ortay çıkmıştı” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan,

“Her ne kadar bir anayasa kitapçığının fırlatılmış olması krizi tetiklese de, aslında 10 yılladır devam edegelen istikrarsızlık kriz enerjisinin birikmesine yol açmış, o enerji açığa çıkarak tüm dengeleri alt üst etmişti. O sıkışmanın çok sayıda sebebi vardı. Ancak, burada özellikle bir sebebi tekrar hatırlatmak isterim; 28 Şubat müdahalesi halkın oylarıyla gelen iktidarı postmodern darbe yöntemleriyle görevinden uzaklaştırdı.” ifadesini kullandı.

“DEMOKRASİ DİYORUZ YA”

Erdoğan, “Seçimle gelen hükümet manşetlerle, açıklamalarla, çeşitli ayak oyunlarıyla görevinden uzaklaştırıldı. Demokrasi diyoruz ya! Eğer demokrasiyse halkın iradesine o seçildikleri süre içerinde, seçilenlere saygı duymak, eğer onu görevden indireceksen, o zaman sandığın yine yeni dönemini beklemek ve sandık zamanı geldiğinde de; o irade ki halkın iradesi, kutlu irade o iradedir, o irade tekrar onu sandıkta indirir. Ardından da o ülkeye paha biçilmez o bedeli ödemek durumunda kalmıştır. İşte bizde o bedelleri ödedik. Ekonomide dengeler alt üst oldu, faizler yükseldi, IMF ile çok yüksek faizle anlaşmalar yapıldı. Belirsizlik, istikrarsızlık yatırımların önünde ciddi bir engel teşkil etti” şeklinde konuştu.

“O ZAMAN DARBE OLUYOR”

Erdoğan, 28 Şubat ve sonrasında başlayan sürecin hiç kimseye bir şey kazandırmadığına dikkat çekerek, “ Bunun istisnası bir azınlık olabilir. 28 Şubat darbesi çok küçük bir azınlığa kazandırmış olabilir. Ancak ülkenin geneline baktığınızda, sanayiden ihracatçıya, KOBİ'sinden esnafına, işçiden memura, çiftçiden köylüye, yoksula kadar herkes ama herkes o süreçte çok ciddi bir kayıp yaşadı” dedi

Erdoğan, “Türkiye'de öyle bir döngü inşa edilmiş ki ne zaman işler iyiye gitse, ne zamana herkesin kazanmaya başladığı bir süreç başlasa o zaman darbe oluyor. O zamanlarda kaos, kriz ortaya çıkmış. Türkiye bunu defalarca yaşadı.” diye konuştu.

“MANŞETLERLE KAOS POMPALANIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Dün idam yıl dönümü olan merhum Menderes'in başındaki hükümet, ekonomiyi büyütüyor refahın toplumun tüm kesimlerine yayılmasını sağlıyor ve böyle bir dönemde sokaklar karıştırılıyor, manşetlerle kaos pompalanıyor. Ekonomik operasyonlar yaptılar o dönemde. En sonunda da askeri darbe yapıp hükümeti uzaklaştırdılar. 70'lerde aynı şekilde Türkiye ivme yakalayınca önce anarşi geldi, sokaklar karıştı, okullarımıza gidemedik. Ardından askeri darbe geldi.” İfadelerini kullandı

“SADECE BİZ KAZANALIM, DİĞERLERİ NE OLURSA OLSUN’ DEDİLER”

“Merhum Özal'ın başlattığı kalkınma süreci aynı şekilde akamete uğratıldı” diyen Erdoğan,

“Merhum Erbakan’ın 54. Hükümetle başlattığı reform süreci, 28 Şubat müdahalesiyle kesintiye uğradı. İçeride ve dışarıda birileri ‘sadece biz kazanalım, diğerleri ne olursa olsun’ dediler. Yüksek faizle biz kazanalım dediler.”” Dedi.

“KUTUPLAŞMALAR DENİYOR YA”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görev aldığı hükümetlerin bu kısır döngüyü kırmanın mücadelesi içinde olduğunu belirterek, “Biz o zaman göreve gelirken ‘herkes kazanacak’ dedik. Bizim en önemli hedefimiz Türkiye'nin adaletle birlikte kalkınması oldu” dedi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de ötelenmiş, itilmiş, az öncede ‘kutuplaşmalar deniyor ya’ hatta unutulmuş kesimler vardı. Hepsinin elinde tutmanın gayreti içinde olduk. Unutulmuş, ihmal edilmiş bölgeler vardı. 780 bin km karelik vatan topraklarının tamamının inşa ve ihyası bizim en önemli hedefimiz oldu, 77 milyonluk milletimiz bizim hedefimiz oldu ve her birine ulaşmanın çabası içinde olduk. Bırakınız köyleri, şehirlere bile hizmet gitmezken biz köylere kadar, mezralara kadar hizmet götüren bir anlayışı hakim kıldık.”

“MODERNLEŞME ÇOK DAHA SÜRATLE GERÇEKLEŞECEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakanlığı döneminde mezralara köylere ulaşan bir başbakan olduğunu ifade ederek, “Eğer büyükşehir reformunu yaptıysak, bu yapmamızın sebebi ilçelerinde daha ideal noktaya gelmesi. Şimdi, 30 büyükşehirle birlikte Türkiye'nin yüzde 75'ine ulaşacak olan Türkiye'de modernleşme çok daha süratlen gerçekleşecektir” diye konuştu.

“BURALARDA YETER Kİ YATIRIM YAPALIM”

Çiftçinin, esnafın üzerinde çok büyük faiz yükü olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sanayiciyi ağır yüklerden kurtarırken, işçiyi memuru da unutmadık. İşsiz yoksul kesimi de sosyal politikalarımızı da destekledik. Türkiye'de 6 teşvik bölgesi var. TÜSİAD Başkanı Dinçer ile de konuştum. Özellikle 6. bölge, 5. 4. Bölgelerde sizlerin sanayi Yatırımlarını bekleri dedim. Sanayide ilerlemeyi devlet olarak biz yapamayacağız. Bu konuda bu sizin adımınız olacak. Ama bize düşen ön açmaktır. Zaten şu anda bu yol açılmıştır. Buralarda yeter ki yatırım yapalım. Bu bölgelere yapılacak yatırımlar ciddi sıçramayı beraberinde getirecektir. Maliyet girdiler çok çok düşük olacaktır desteklerle birlikte oluşturduğumuz zemin sanayimizde farklı gelişmelere fırsat verecektir.”

Gülseli KENARLI-Özgür ALTUNCU-İdris TİFTİKÇİ / İSTANBUL DHA

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 01:44

İLGİLİ HABERLER