Yaşam
  • 5.1.2014 12:21

Wilma Elles, kendini Türk gibi hissediyor

‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisinde canlandırdığı Caroline karakteriyle hafızalara kazınan Wilma Elles şu sıralar TRT 1’de Gurbette Aşk dizisinde canlandırdığı Helga karakteriyle dikkatleri üzerine çekiyor. Güzel oyuncu ‘Helga çok iyi bir ev kadını’ diyor.

'Gurbette Aşk' dizisiyle sevenlerinizle buluşuyorsunuz. Nasıl ilgiden memnun musunuz?
Hikaye benim doğduğum şehirde geçiyor ve aynı anda diziyi yaşadığım şehir olan İstanbul’da çekiyoruz. Bizim dizi Almanya ile Türkiye arasındaki bağlantıların ne kadar güçlü olduğunu gösteren çok özel ve örnek bir proje. Dizide pozitif ve negatif birçok detay gösteriliyor. Böyle bir tarz ancak güçlü bir ilişkide sergilenebilir. Bu yüzden ilgiden çok memnunum.

Canlandırdığınız karakterden biraz bahseder misiniz? Benzeşen taraflarınız var mı aranızda?
Dizide biri Türk diğeri Alman olmak üzere iki aile karşımıza çıkıyor. Ben Alman ailesinde anne rolünü oynuyorum. İsmim Helga. Helga aslında çok iyi bir ev kadını olmak istiyor. Onun aklında hep kocası Hans var ama yine de kocasının arkasından gizli işler de çeviriyor. Benzeyen taraflarımızdan bir tanesi Helga’da benim gibi Türk kültürünü çok seviyor.

Türkler ve Almanlar arasında geçmişten günümüze iş göçü çok sık yaşanmış. Türk işçilerin Almanya’ya ne gibi katkıları olmuştur?
Türkler ve Almanlar hep birbirlerine yardım ettiler. Bu Birinci Dünya Savaşı’nda da böyleydi, Almanya’da ki ekonomik mucizenin zamanında da. Türkler çok çalışkan insanlar oldukları için Almanya’da çalışmaktan iyi para kazanıyorlardı. Bu yüzden iki taraf açısından uyumlu bir beraberlik oldu. ’Made in Germany’ kalitesine kesinlikle Türklerin çok katkısı var ve Türk-Alman kültürünün karışımının çok sağlıklı olduğunu düşünüyorum.

Kültürel anlamda Almanya’daki Türkler gerçekte de kendi kabuğu içerisinde mi yaşıyor?
İlk önce Almanya’ya çalışmaya gelen Türkler birkaç ay ya da yıl sonra döneceklerini düşündüler. Bu yüzden Almanca öğrenmek için çok fazla uğraşmadılar, bu çok normal. İş için de çok gerekmiyordu. Orada başka Türklerle de tanışıp arkadaş oldular. Fakat onlar düşündükleri süreden çok daha fazla Almanya’da kaldılar. O zaman Almancayı öğrendiler ve futbol klüplerine katıldılar, falan filan... İkinci kuşakları ise anadili gibi Almanca konuşmaya başlayınca onlar da Almanya’daki kültürün birer parçası olmuş oldular. Siyaset de, sanat da, ekonomi de neler olup bittiğini takip etmek için dil çok önemli. Almanya’ya Türk kökenli bakanlar, ünlü sanatçılar gibi Dünya’nın her yerinden gelen insanlar var. Çok nadir senin kökenin neresi diye soran oluyor.

ALMANYA’DA YAŞAYAN TÜRKLER DE KARIŞIK BİR KÜLTÜRE SAHİPLER

Türkler gelenek ve göreneklerine çok bağlıdır. Alman kültürünü benimsemekte zorlanıyorlar mı?
Almanya’da da birçok gelenek var. Aslında Almanya’da yaşayan Türkler de karışık bir kültüre sahipler. Mesela New York’da, Dubai’de, İstanbul’da insanlar bütün kültürleri yaşayabiliyorlar. Kültürlerin kaynaşması mükemmel bir kültür zenginliğini doğuruyor. Bazı insanlar Almanya’da uzun süre yaşadıktan sonra Türkiye’de yaşamaya karar veriyorlar. Bazıları ise bu kültüre çok alıştıkları için tekrar Almanya’ya dönüyorlar. Aslında kısaca nerede yaşarsan yaşa farketmez sadece genel kültürüne saygı duy ve yaşadığın yere sahip çık yani kısaca yaşadığın yeri sev... O zaman her ülke için faydalısın. Çünkü artık sen o ülkeyi savunuyorsun.

DUBAİ’DE HERKES DİZİYİ İZLİYOR

Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinde Caroline rolüyle dikkatleri üzerinize çektiniz. Gurbette Aşk ile Caroline’i unutturabildiniz mi?
Ben bilmem, bunu ancak seyirciler bilir. Ama birçok ülkede ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisi yeniden yayımlanmaya başladı. Yurtdışına seyahatlere gittiğimde yada onlar buraya geldiklerinde ilgilerini hissedebiliyorum.
Mesela Dubai Film Festivali’ne gittiğimde fark ettim ki; herkes şu anda diziyi izliyor. Bazı insanlar da beni sinema filmlerimden, defilelerimden ya da diğer işlerimden tanıyorlar.

Bu rolle hafızalara kazınmanızın sırrı neydi?
Böyle bir başarı tabii ki de öncelikle ekip işidir. Senaryodan, kostümlerden tutun da ışığa kadar her şeyin mükemmel olması lazım böyle bir etki yaratabilmesi için. Benim açımdan baktığımızda da rolümü gerçekten çok derinden oynadığımı söyleyebilirim. Kendi yaşadığım ya da başkalarından gördüğüm acıları, umutları, aşkları, hırsları kemiklerine kadar bu rolün içine koydum.

Sizin için aşk nedir?
Aşk Dünya’daki en güzel şey… Aşk ısıtır, korur, anlam verir, mutluluk verir ve bunu yaşatır. Aşk her şeyin kaynağıdır.

YURTDIŞINA GİTTİĞİMDE KENDİMİ TÜRK GİBİ HİSSEDİYORUM

Uzun bir süredir Türkiye’desiniz kendinizi artık Türk gibi hissediyor musunuz?
Evet özellikle yurtdışına gittiğimde ya da yabancılarla konuştuğumda kendimi Türk gibi hissediyorum.

Eğlenceli biri misinizdir?
Özel hayatta çok eğlenceli olabilirim, ama iş hayatımda çok ciddi ve dikkatliyimdir.

Sizi en çok ne kızdırır?
Soğuk hava (Gülüyor)

HAYAL GÜCÜM ÇOK GENİŞ

Kimsenin bilmediği en önemli özelliğiniz nedir?
Benim hayal gücüm çok geniş. Var olan şeyleri hep başka türlü de düşünüyorum. Eğer bu böyle olsaydı, o zaman şu şöyle olsaydı, gibi.. İçimde bambaşka dünyalar açılıyor o zaman... Çok eğlenceli.. : - )

Oyuncular genelde sıra dışıdır, siz de biraz çılgın mısınızdır?
Hayal gücüm biraz geniş. İnsanların düşünmediği şeyleri düşünebilirim.Belki bu çılgınlık sayılabilir... Benim için değil tabii ki. Eskiden insanlara bunları anlatınca onları çok şaşırtırdım ama şimdi bana benzeyen insanlar bulduğum için onlar da benim gibiler.... Öbürlerine anlatmıyorum. Yani bu Dünya böyle ama tabii ki çok daha farklı da olabilirdi. Onun için her kültürde bazı şeyleri farklı yapıyorlar. Onlar bu davranışa ve eşyaya çok alıştıkları için bunu normal olarak kabul ettiler ama başka kültürlere sahip olan insanlara bunlar çok tuhaf gelebilir. Aslında her şey böyle.

AKŞAM

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 08:45

İLGİLİ HABERLER