Gündem
  • 14.9.2007 12:41

YARGIDAN SÜRPRİZ KARAR: ''ALT KİMLİK-ÜST KİMLİK'' DEMEK SUÇ

Kaboğlu ve Oran hakkındaki beraat kararını bozan Yargıtay, “Alt kimlik ve üst kimlikten bahsetmek suçtur” dedi. Suç sayılan kavramları Başbakan da kullanmıştı

Yargıtay 8. Dairesi, Azınlıklar Raporu nedeniyle Prof. İbrahim Kaboğlu ile Prof. Baskın Oran’ın beraatine ilişkin mahkeme kararını bozdu.

Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu bünyesinde hazırlanan ve açıklandığı dönem büyük tartışma yaratan Azınlıklar ve Kültürel Haklar Raporu ile ilgili davada Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararının temyiz istemini sonuçlandı. Sanıklardan Prof. Baskın Oran’ın aday olduğu 22 Temmuz milletvekili seçiminden önce verilen kararın gerekçesinin yazımı, adli tatil nedeniyle yeni tamamlandı. Kararda özetle şöyle denildi:

“RAPOR BİLİNÇLİ HAZIRLANDI”

Oran tarafından kaleme alınan rapor, 1 Ekim 2004’de İnsan Hakları Danışma Kurulu toplantısında onaylanmıştır. Rapor uzun bir çalışma süresi sonunda hazırlanmış, düşünülerek, istenilerek ve bilinçli olarak yapılmıştır. Gelen yoğun tepkiler üzerine 3 paragrafı çıkartılıp, bazı kelimeler ve ifadeler yumuşatılmış, ancak özü korunmuştur.

“TÜRKİYE’DE MÜSLÜMAN AZINLIK YOKTUR”

Raporda, azınlığın etnik, dilsel ve dinsel olmak üzere üç türlü olduğu, Türkiye’de sadece din kıstasının esas alındığından sözedilmiştir. Lozan Anlaşması uyarınca Türkiye’de Müslüman olmayan vatandaşlar dışında azınlık yoktur.

“BÖLÜNMEZLİK TEHLİKEYE DÜŞER”

Yeni bir azınlık tanımının ve uygulamasının yapılması ve yaratılması, etnik ve kültürel çeşitliliği olan üniter devlet ve milletin bölünmezliğini tehlikeye düşürecek bir sonuca ulaşacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nde sosyal sınıf, etnik köken, ırk, dil, din ve bölge ayrımı yapılmaksızın bütün vatandaşlar yasalar önünde eşittir. ’Millet sözcüğü alt kimlikleri ret anlamına gelir’ demek, kamu düzeni ve güvenliği için tehlike yaratır.

“KAMU DÜZENİ İÇİN TEHLİKELİ”

Etnik ve kültürel çeşitliliği barındıran Türkiye’de bu çeşitliliklerden bir veya birkaçı diğerleri aleyhine öne çıkarılır veya daha fazla değer verilirse, barışçı toplumun bir kesimini diğer kesimi aleyhine veya halkı birbirine karşı kamu düzeni, kamu güvenliği için tehlikeli olabilecek şekilde düşmanlığa veya kin beslemeye alenen tahrik suçu oluşur.

“ALT KİMLİK- ÜST KİMLİK” DEMEK TEHLİKELİ

Raporda alt kimlik-üst kimlik tartışmaları da yapılmıştır. Anayasa’da yer alan ’Türk Milleti’deyimindeki ’Türk’kelimesi etnik anlamda kullanılmamaktadır. Türk Milleti kavramı ırka, etnik kökene ve dine dayanmamaktadır. Raporda, alt kimlik-üst kimlik ayrımı yapılmak suretiyle eleştiri ve düşünce özgürlüğü sınırları aşılmış, suçlama niteliği taşıyan ve kamuoyuna açıklanan rapor içeriğiyle toplumsal tehlike boyutlarına ulaşılmıştır.

Kararda bu gerekçelerle Oran ve Kaboğlu’nun eski TCK’nın 312, yeni TCK’nın 216. maddesinde düzenlenen “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan cezalandırılması gerektiğine karar verildi.

Düşme kararı da bozuldu

İki profesörün Anayasa Mahkemesi’ne yönelik eleştiriler nedeniyle TCK’nın 301. maddesinden yargılanmalarına ilişkin “düşme” kararı da bozuldu. Kararda, dava dosyasında Adalet Bakanlığı’nın bu suçtan yargılanmak izin şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin net olarak belli olmadığı belirtildi.
Daire üyesi Hamdi Yaver Aktan ise bozma kararına karşı çıktı. Azınlıklar Raporu’nun resmi görüşe karşı eleştiriler getirdiğine dikkat çeken Aktan’ın raporun entellektüel derinliği olduğunu söyledi. Aktan itirazında “Bireylerin anayasaya uyma yükümlülükleri mevcut ise de Anayasa’ya aykırı düşünmelerine ve düşündüklerini açıklamalarına engel bulunmamaktadır” dedi.


Başbakan da üst kimliği savunuyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kasım 2005’te Şırnak’ta yaptığı konuşmada “alt kimlik - üst kimlik” vurgusu yapmış ve şunları söylemişti:

“İktidarın üç kırmızı çizgisi vardır. Etnik, bölgesel ve dinsel milliyetçilik. İlki, etnik unsura dayalı milliyetçilik. Bunu ortadan kaldıracağız. Türk, Kürt, Çerkez, Laz aklınıza ne gelirse, hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği altında bir ve beraber olacağız. Alt kimliklere saygı duyacağız. Hepimizin üst kimliği, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Bundan kimse rahatsız olmamalı. Çünkü bu bizim anayasal vatandaşlığımızdır. Asla etnik kimliğe göre muamele yapılamaz. Benim ve hükümetimin ölçüsü budur.”


Görüşleri anayasa taslağında

Prof. Baskın Oran’ın kaleme aldığı Azınlık Raporu’nda yer alan Anayasa’daki “Devletin dili Türkçe’dir” ifadesi yerine “Resmi dili Türkçe’dir” ifadesinin konulması önerisi, AKP’nin hazırlattığı yeni Anayasa taslağında aynen yer aldı. Ayrıca Azınlıklar Raporu’nda eleştirilen vatandaşlık tanımına ilişkin Anayasa maddesinin değiştirilmesine ilişkin öneriler de taslakta yer aldı. Bu öneriler arasında rapordaki görüşe paralel olarak vatandaşlık tanımından “Türk” ifadesinin çıkarılması da yer aldı.


‘Düşünce özgürlüğü sınırlanabilir’

Yargıtay kararında, özgürlüğün gelişi güzel sorumluluk olmadığı, devletin, nesnel ölçü ve nedenlere dayanarak düşünce özgürlüğünü sınırlayabileceği savunuldu. Kararda, “açık ve yakın tehlike” oluşturan, ulusal güvenliği bozan ifadelerin yasaklanmasının evrensel kural olduğu savunulurken, “Kamu düzeni kavramı toplumlara, ülkelere ve ülkelerin yapılarına göre değişiklik gösterebilir” denildi.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 16:24

İLGİLİ HABERLER