28 ŞUBAT’IN 65 FETÖ'CÜ GENERALİ

  • 11.7.2021

Genelkurmay’da FETÖ darbesiyle alakalı çok titiz bir çalışma yapıldı.
O çalışmada korkunç sonuçlara ulaşıldı.
O rapordan önce geçtiğimiz aylarda vefat eden Mehmet Kutlular’a dönmek istiyorum.
Biliyorsunuz kızı Vildan FETÖ’nün hırsına kurban edilmişti.
1999 yılında Milliyet Gazetesi’ne konuşan Kutlular, aslında bugün yaşananları Fetullah Gülen’in ihanetini açıkça anlattı.
Kutlular şöyle dedi;
- 1980'den sonra devletin politikası değişti. Eskiden anarşist ve marksistler tehlikeydi, sonra dindarlar oldu. Derin devlet bu dindarların bir kısmı ile anlaşıp çalıştı.
Derin devlet önce bana da geldi; 'Yurtdışında Milli Görüş ve diğer irticacı örgütlere karşı beraber çalışalım' dediler, ama ben reddettim. Çünkü o adamlar sana inandığı için değil, seni kendi maksadına göre kullanmak için geliyor.
Kullandıktan sonra da seni bir kenara bırakıp, kırıp dökecekler.
Ben kabul etmeyince Fetullah Gülen’e gittiler.
Fetullah Gülen o tarihte derin devletle anlaştı.

Devlet; o tarih de Refah Partisi’ni ve Erbakan’ı çok tehlikeli ve aşırı görüyordu.
Erbakan’ın önünü kesmek ve karşısına bir rakip çıkarmak istediler. O rakip de, uzlaştıkları Fetullah Gülen oldu.
Devlet Erbakan’ın karşısına Fetullah Gülen’de karar verdikten sonra, FETÖ’cülere yol verdi.
Fetullah Gülen derin devletin kontrolündeki medyada parlatıldı.

Popüler ve saygıdeğer yapıldı ve ardından onun ağzından gerçek din ile alakası olmayan Erbakan ve partisi aleyhinde fetvalar çıkartıldı.
Gülen’in ilk sert çıkışı da Erbakan’a karşı oldu.
Devletle yaptığı anlaşmaya uygun olarak 28 Şubat sürecinde, “"Erbakan'ın işi bitmiştir, emaneti ehline teslim etmesi gerekir" deyip vazifesini yerine getirdi.
Fetullah Gülen Erbakan’a yaptığı bu atış sonrası; sahipleri tarafından taltif edildi.
Bir dediği iki edilmez oldu.
Kendisi de devletin arkasında olduğunu açıkça söylemekten çekinmedi.
O tarihte şöyle dedi;
- Yurtdışında okulları kurmamda devlet, istihbarat bana yardımcı oldu. Devlet yöneticileri ilgili devletlere referans verdi." Devlet yardımı olmazsa bu okulları kurmak mümkün değil.
Allah aşkına…
Yav FETÖ’cüler, Fetullah Gülen daha ne desin.
Adam açıkça ben derin devletin adamıyım diyor.
Keşke sadece derin devletin adamı olsaydı. Aynı zamanda Amerika, CIA, Vatikan ve Masonların adamı oldu.
Kutlular’a Fetullah Gülen’i sorduklarında şöyle cevap verdi;
- Fethullah Gülen’e gelince; hiçbir zaman "Ben Nurcuyum" demedi ki bu arkadaş. "Ben şuculuktan, buculuktan nefret ederim" dedi.
Derin devletin Fetullah Gülen’i nasıl kullandığını şöyle anlattı;
- Fethullah Hoca'yı, hoşgörüyle, okullarıyla "Örnek bir Müslüman" olarak gösterdiler. Devlet büyükleri okullarını ziyaret etti ve Hoca'yı alkışladı.
Bir takiye vardıysa devletin bunu bilmemesi mümkün müydü? Değildi.
Maksatlarını yerine getirdiler, ardından büyüdüğünü görünce de "Devleti ele geçirmek istiyor" dediler.

Aynen de böyle oldu.
Onlar, “Devleti ele geçiriyor” dediklerinde Fetullah Gülen devleti zaten çoktan ele geçirmişti.
Bizim derin devletin bilmediği şey şu idi…
Fetullah Gülen’in arkasında sadece kendileri yoktu.
Amerika, Vatikan ve Masonlar Fetullah Gülen’in gizli destekçileriydi.
Bu kadar ayrıntıyı başta anlattığım raporu daha iyi anlayasınız diye aktardım.
Gelelim Genelkurmay’ın hazırladığı FETÖ darbesi raporuna..
Milli Savunma Bakanlığı 15 Temmuz FETÖ darbe girişimine yönelik son derece titiz bir çalışma yürüttü.
Yapılan çalışmalar ardından kapsamlı bir rapora dönüştürüldü.
İlk bakılan şey; darbeye katılan general ve amirallerin durumu oldu.
Darbe yapıldığında TSK bünyesinde 358 general/amiral bulunuyordu.
Bu 358 General ve Amiralin 151’i FETÖ darbesinde bizzat yer aldı.

Bu rakam tutuklanan FETÖ’cü amiral ve general sayısıdır.
Bunun Toplam general/amiral içindeki oranı yüzde 42.1 idi.
Hakikaten korkunç bir durum.
Bir ordu düşünün ki bu ordunun komutanlarının neredeyse yarısı vatan haini olmuş.
Cenab-ı Allah bu milleti hakikaten çok büyük bir beladan kurtardı.
Bu millet bu hainleri kısa sürede yendi.
Bu millet o gece sadece FETÖ’yü değil;  Amerika’yı da, CIA’yı da, Vatikan’ı  ve Avrupa’yı da kısaca 7 düveli yendi.
Bakmayın siz FETÖ’cülerin 15 Temmuz’u küçük gösterme çabalarına.
15 Temmuz zaferi,  Türk milletinin tarihine geçen bir destan gecesidir.
TSK’nın o çalışmasında; bu 151 general ve amiral ’in orduya ne zaman sızdığı ve kimin döneminde kurmaylık aldıkları araştırıldı.

Sonuç çok çarpıcıydı..
Önce şunu belirtelim.
Askeri öğrenciler, 9 - 11 ay görev yapar. Teğmen: 3 yıl, Üsteğmen: 6 yıl, Yüzbaşı: 6 yıl (İlk 3 yıl yüzbaşı, son 3 yıl kıdemli Yüzbaşı), Binbaşı: 5 yıl, Yarbay: 3 yıl, Albay: 6 yıl, Tuğgeneral: 6 yıl, Tümgeneral: 4 yıl, Korgeneral: 4 yıl ve Orgeneral: 4 yıl ( Bu süre Yüksek Askeri Şura kararı ile uzatılabilir? 
Orduya giren bir askeri öğrenci 26- 30 yılda Tuğgeneral veya tuğamiral olabilir.
İşte bu hesaptan yola çıkarak;
FETÖ 1974 yılında askerin içine sızmaya başladı.
Fetullahçı Terör Örgütü 43 yılda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en kritik karar alma mekanizmalarını, komuta kademesindeki hayati öneme sahip makamları ele geçirdi.
Tam 43 yıl büyük bir sabır ve dikkat ile örümcek ağı gibi örgütlendiler.

Burada iki şeye dikkatinizi çekmek isterim.
FETÖ’nün orduya ilk sızma tarihi 1974…
Peki 1974 yılında kim başbakandı?
Kıbrıs Barış Harekâtından hatırlayacaksınız; Bülent Ecevit.
Fetullah Gülen’i Ecevit’e teslim eden Kasım Gülek’ti.

Geçenlerde Zülfü Livaneli benim yazdıklarımı bire bir teyit etti ve şöyle dedi;
- Ecevit, Fethullah Gülen teşkilatıyla yan yana geldi, onlara kontenjan verdi, her türlü olanağı sundu. FETÖ'yü devlete ilk yerleştiren Tayyip Erdoğan değil, Bülent Ecevit’tir.
FETÖ AK Parti’den yaklaşık 30 sene önce devlete sızmıştı.
Raporla ortaya çıkan belgeler, “FETÖ TSK’ya 1982 yılında sızdı” tezini de doğrular nitelikte.
O belgelerde; darbe girişimine katılan orgeneral, korgeneral, tümgeneral ve tuğgeneral rütbesindeki generallerden Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda görev alan toplam 65 generalin ilk olarak 1982’de TSK’ya girdikleri dikkat çekti.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na giren toplam 463 kurmay albay ve albayın 1985’te,
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na giren 85 kurmay albay ve albayın ise ilk kez 1986’da TSK’ya sızdıkları görüldü.
1982’de kim vardı?
12 Eylül Darbecileri ve Kenan Evren..

Hani bunlar İrticanın baş düşmanıydı.
Kenan Evren ve avenesi 65 FETÖ’cü general ve amirale resmen yol vermiş.
Bu tesadüf olabilir mi?
Ecevit’ten sonra darbeci askerler resmen FETÖ’cülere yol vermiş.
Tutuklanan FETÖ’cü generallerin hangi yıl mezun oldukları araştırıldı.
1984 yılında 9, 1985 yılında 14, 1986 yılında 15, 1987 yılında 10, 1988 yılında 24, 1989 yılında 19, 1990 yılında 25, 1991 yılında 5, 1992 yılında 5 ve 1993 yılında 2 FETÖ’cü general askeri okuldan mezun olmuş.
FETÖ’cü general ve amiraller; 1988, 1989 ve 1990 yıllarında rekor kırmış. Bu 3 yılda 65 FETÖ’cü general mezun olmuş.
Şimdi size bir soru daha soracağım..
1988 yılında Genelkurmay Başkanı kimdi?
Necdet Üruğ idi…
Kendisi sıkı bir irtica karşıtı tavizsiz bir Atatürkçü idi.

Hale bakın ki FETÖ’cü generallerin büyük bir kısmı onun döneminde mezun olup göreve başladılar.
Orgeneral rütbesinden ihraç edilen iki generalden YAŞ eski üyesi Akın Öztürk 2000 yılında, 2. Ordu eski komutanı Adem Huduti ise 1999 yılında albaylıktan tuğgeneralliğe terfi ettirilmiş.
28 Şubat döneminde yani…
Erbakan’ı devirmek için post modern darbe yapan paşalar, meğer arka planda FETÖ’cü generalleri terfi ettirmekle meşgulmüş.

Raporda şu ifadeye yer verildi;
Fetullah Gülen, 28 Şubat 1997 post modern darbe sürecinden hemen sonra dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir’e son derece saygılı ve itaatkâr bir mektup yazarak, yapılan müdahalenin çok doğru ve gerekli bir karar olduğunu bildirdi. Örgüte ait tüm okulları kendilerine devretmeyi teklif etti.
Her ne kadar Fetullah Gülen 1999 yılında ABD’ye kaçmış olmasından dolayı 28 Şubat sürecinin mağduru gibi gösterilmeye çalışılsa da, geriye dönüp bakıldığında 28 Şubat sürecinin Türkiye'deki en büyük kazananının Fetullah Gülen ve örgütü olduğu söylenebilir.

TSK’nın raporuna göre; FETÖ’cüler 12 Eylül darbesiyle içeriye sokuldular, 28 Şubat cuntasıyla da terfi ettirilerek generallik yolu açıldı.
Sonuç;
FETÖ dini bir cemaat veya örgüt değildir.
FETÖ; Din-i İslam’ı bozmak için o zamanki derin devletin; Türkiye’yi ele geçirmek için CIA’nın kullandığı vatan hainleri topluluğudur.

METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ

DEVAM EDECEK