FETULLAH GÜLEN’İN DELİ RAPORUNDA ABDULLAH GÜL DETAYI

  • 1.8.2021

Fetullah Gülen 1971’de İzmir Sıkı Yönetim Komutanlığınca tutuklandı. Aynı yılın sonunda tahliye edildi ve Diyanet kendisini tekrar işe aldı.
1971 yılı Aralık ayında göreve başladığı İzmir’de, valiliğin şifahi emirleriyle ; “15.01.1972’den itibaren ikinci bir iş ’ara kadar” vaazdan men edildi.
İşte burada inanılmaz bir olay yaşandı.
Her devir ve her dönemde görünmez birileri tarafından korunan Fetullah Gülen, bu kez esrarengiz bir raporla koruma altına alındı.
Doç. Dr. Ahmet Satoğlu, Fetullah Gülen’le ilgili bir rapor tanzim etti.
Gülen’in nörolojik bir rahatsızlığı bulunduğu belirtilen raporda; “Kendisiyle her türlü görüşme ve tebliğ sağlığında onarılmaz tehlikelere neden olacağından yasaklanmıştır” denildi. 192 sayı ve 26.01.1972 sayılı resmi tutanakta şöyle yazıyor:
- Murakıp Nazif Öztürk Gülen'e vaazdan menedildiğini tebliğe gittiğinde; kendisinde “nöroloji” teşhis eden Doç. Dr. Ahmet Satoğlu görüşmeyi yasak ettiğinden, emri tebliğ etmek mümkün olamamıştır”
1980 yılına kadar nöroloji ve psikoloji birimleri bir idi. Bu branşlar daha sonra ayrıldı. Ahmet Satoğlu’nun verdiği bu nöroloji raporu aslında psikiyatrik rahatsızlık demekti.
Kısaca Ahmet Satoğlu şunu dedi;
Fetullah Gülen’in kafasındaki bir sürü tahtı kırık. Bir de bu raporu gösterirseniz delilikten zırdeliliğe geçiş yapar. O yüzden tebligat yapılması tıbben sakıncalıdır.
Peki, bu raporu veren Doç. Dr. Ahmet Satoğlu kimdir?
Kendisi Abdullah Gül’ün öz dayısıdır. Halen sağdır.
Ahmed Satoğlu; 1929 yılında Kayseri'de doğmuş.
Öğretmen olan babası bir haksızlığa itiraz edince Kayseri'den İzmir'e sürülmüş.

Ege Üniversitesinde sinir hastalıkları ihtisası yapmış. İzmir'de ağabeyi
Nazif Satoğlu ve Süleyman Karagülle ile birlikte Akevler adlı bir oluşumu kurdular.
Bu Akevler oluşumuna ayrıca geleceğiz.
Fetullah Gülen’i kurtaran Ahmet Satoğlu gerçekten çok ilginç birisi..
Gül'ün hem eniştesi hem de halasının oğlu olan, AK Parti eski milletvekili Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu, 14 Temmuz 2013'de Star gazetesinde “Bir Allah Dostu: Ahmed Satoğlu” başlıklı bir yazı yazdı.
Prof. Dr.Tekelioğlu, yazısında Ahmet Satoğlu’nun evliya olduğu iddia etti
Peki Ahmet Satoğlu’nun Fetullah Gülen ile ilişkisi neydi?
Neden onu bir raporla kurtardı?
İşte bunlar muamma..

Devletin belgelerinde bu konuda bir not bulunmuyor, ancak başka bir nokta var ki; aslında bağlantıları açıklıyor.
Ahmet Satoğlu’nun birlikte Akevler isimli oluşumu kurduğu Süleyman Karagülle’ye dikkatinizi çekerim.
Süleyman Karagülle; FETÖ’nün amiral gemisi Zaman Gazetesi’nin eski Başyazarı Fehmi Koru’nun kayınpederi.
Fehmi Koru aynı zamanda Abdullah Gül’ün kadim dostu.. Hatta “Bizim Femi” diye hitap ettiği bir gazeteci..
Bir dönem AK Parti Genel Başkan Yardımcılığı ve çeşitli bakanlıklar yapan Beşir Atalay, aynı zamanda Abdullah Gül'ün dayısı Ahmet Tahir Satoğlu'nun dünürü.
Atalay da İçişleri bakanlığı döneminde Emniyetteki FETÖ yapılanması nedeniyle en çok eleştirilen isimlerden birisiydi… PKK açılımının da mimarı Beşir Atalay’dı..
Satoğlu’nun Fetullah Gülen için verdiği ‘nörolojik hasta’ teşhisinin tam adı nedir?
Raporda bu bulunmuyor.
Bu rapor; Gülen’i korumak için mi yoksa şizofreni olduğunu anlatmak için mi verildi?
O da belli değil.
O dönemde Fetullah Gülen işten kaytarmak için o kadar çok rapor aldı ki; dosyası koca bir kitaba dönüştü.
O raporlarda çeşit çeşit rahatsızlıklar gerekçe gösterildi.
Devlet kayıtlarında hala bulunan bu raporlar, kendisinin nasıl bir üçkâğıtçı olduğunu da ortaya koyuyor.
Devlet memuru olarak bütün zamanını raporlarla geçirmiş.
27.04.1972’de Edremit vaizi iken; 51 gün izin kullandıktan sonra protez tedavisi için İzmir Devlet Hastanesinden 20 gün rapor almıştır.
Gülen, 08.06.1978 tarihinde 30 gün izin almış ve bu iznin yurt dışında kullanılması talebi, Diyanet İşlerince kabul görmüştü.
28.09.1980 tarihinde Erzurum Nöbetçi Sağlık Ocağından 20 günlük rapor almıştır. 16.10.1980 tarihinde Kayseri Tıp Fakültesi’nden 45 günlük heyet raporu almıştır.
12.09.1980 tarihinden beri raporlu olduğundan kendisine 1980 yılı Ekim, Kasım, Aralık ve 1981 yılı Ocak maaşları ödenmemiş ve Çanakkale’ye tayin emri de tebliğ edilememiş. Fethullah Gülen, 25.11.1980 tarihli karar ile Çanakkale İl Vaizliğine naklen tayin edilmiştir.
08.12.1980 tarihinde “Siyatalji” yani beldeki ana sinirin sıkışması teşhisi ile 20 günlük tek tabip raporu almış.
30.12.1980’de “Koroner yetmezliği” teşhisi ile Vakıf Guraba Hastanesinden 2 aylık Sağlık Kurulu raporu aldıktan sonra Cerrahpaşa Psikiyatri bölümünden “Reaktif Anksiyete Hali” teşhisi ile aldığı 02.03.1981 tarihli 20 günlük tek tabip raporunu müftülüğe yollamıştır.
Çanakkale İlinde Merkez Vaizi iken, kalp rahatsızlığı nedeniyle görevine devam edemeyeceğini beyan ederek 20.03.1981 tarihinde istifa etmiş.

İstifasından bir gün önce (19.03.1981) son 4 yıl boyunca devam eden kalp rahatsızlığını ve son 6 ayda tedavisi için rapor almak mecburiyetinde kaldığını belirterek 49 ay maaşsız izin için dilekçe vermiş ama bu talebi Diyanet İşleri Başkanlığınca 13.04.1981 tarihinde reddedilmiştir.
Bu kadar rahatsızlık ve rapor arasında
Cerrahpaşa Psikiyatri bölümünün “Reaktif Anksiyete Hali” teşhisi son derece önemlidir.
Psikolojide anksiyete olarak bilinen kaygı;” Tehlikeli durumlarda, vücuda meydan okumaya hazır olması gerektiğini haber veren” sinyaldir.
Bu kişilerde saplantı bozukluğu görülür. İstem dışı oluşan ve gelişen düşünceler yüzünden kişiler devamlı korku halindedir.
Panik atak durumundadır
.
Hayati bir durum olmamasına rağmen kişide kuvvetli bir endişe ve korku hissettiren rahatsızlıktır.
Bu rahatsızlığın ilerlemiş hali ise hepinizin bildiği şizofreni hastalığıdır.
Yeni Akit Gazetesi;  Fetullah Gülen’in halen iki ilaç kullandığını ortaya çıkardı.
Bunlar; Zyprexa ve Clopixol Depot..
Bu ilaçlar son derece tehlikeli ve ileri derecede şizofrenik vakalar için kullanılıyor.

Fetullah Gülen'e doktorlar yıllardır ayda bir Clopixol Depot veriyorlar.
Zyprexa;  şizofreni, bipolar bozukluklar ve halüsinasyonların görülmesine sebep olan hastalıkların tedavilerinde kullanılır.
Bu ilaç, gerçekte var olmayan şeyleri duymak, görmek veya hissetmek, yanlış inanışlar, anormal şüphecilik, içine kapanmak gibi semptomların eşlik ettiği bir hastalığın tedavisinde kullanılır.
ZYPREXA; coşkulu hissetme, birbirini kovalayan fikirler öne sürerek çok hızlı konuşma ve bazen aşırı sinirlilik gibi semptomların eşlik ettiği bir durumu tedavi etmek için kullanılır. Şizofreninin bir türünde, hastalar kendine sürekli yapılan telkinleri bir müddet sonra gerçek sanır.
Fetullah Gülen 1999 yılında gerçek vatanı Amerika’ya gitmişti. İçinde bulunduğu şizofrenik rahatsızlığı CIA için bulunmaz bir fırsat oldu.

Doktorlar; CIA’nın Gülen’e sürekli istedikleri türde telkinlerde bulunarak her türlü eylemi yaptırmış olduğuna inanıyor.
Bu ilaçları kullananlarda uykusuzluk, sürekli yorgunluk ve ellerinden istem dışı hareketlilikler olur.
Gülen’e dikkat ederseniz konuşmaları sırasında sürekli olarak takkesiyle oynayıp bunu düzeltmeye çalışır. Elleri hareket halindedir ve gözaltı torbaları şişmiştir.
İşte bunlar kullandığı şizofreni ilaçlarının tesiridir…

Eskiden kendisine çok yakın olan Hüseyin Gülerce, Gülen’in geceleri uyuyamadığını anlatmış ve uyumak için diazem kullandığını açıklamıştı.
Fetullah Gülen bu durumda Tıbben deli demektir.
Zaten Türkiye Cumhuriyeti’ni ele geçireceğini düşünmesi, darbeye kalkışması başlı başına bir delilikti
Delilik ötesi zırdelilikti…
Bu durumda olan peşinden giden FETÖ’cülere oldu demektir.
Kendini; Bazen Hazret-i İsa, bazen Mehdi bazen de Kâinat İmamı olarak gösteren bir deliye tabi olarak toplu olarak kafayı yediler.
Ne buyurdu Mübarek Peygamber Efendimiz (Aleyhissalatü vesselam);
- Kim kiminle arkadaşsa haşırda da onunla birliktedir.
Bir zır deliye tabi olan deliler de sonsuza kadar onunla birlikte olur.

METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ