Yaşam
  • 18.1.2008 10:53

İŞTE, SEKS İŞÇİSİ ERKEKLERİN İNANILMAZ İTİRAFLARI...

Beyoğlu’nun ara sokaklarındaki salaş barda çalan yüksek sesli tekno müzik, sokağa kadar taşıyordu. Bugün de işler kesat gitmişti. Beş bardak votkanın ardından, zaten kafası ‘bir dünya’ydı ve yatacak yeri yoktu. Saat gecenin üçü olmuştu ve buradan Bayrampaşa’daki evine, taksiden başka dönüş şansı kalmamıştı. Taksiye binecek parası da olmadığına göre, 17 yaşındaki Halil’in ‘çarka çıkmak’tan başka çaresi yoktu. Gecenin ayazında, Harbiye’ye doğru yürürken, iki arkadaşıyla daha karşılaştı. Ve başladılar Elmadağ ile Pangaltı arasında turlamaya; yani onların deyimiyle ‘çark atmaya’.
      Düz yürüyemeyecek kadar sarhoş bedenleri, soğuk rüzgârla beraber yalpalanırken, kafaları sağlarındaki yolu takip etmek üzere sürekli sabitti. Yürüyüşe biraz mola verip müşteri bekleyen travestilerle şakalaştılar. Tam yeniden yola koyulmuşlardı ki iki ‘kalantor gay’in içinde olduğu lüks araç, yanlarında yavaşlayarak iki kere kornaya bastı. Sevindiler, çünkü kalacak yer, yemek ve para sorunu artık çözülmüş, aranan müşteriler bulunmuştu...
      Siz, gecenin saat üçünde rahat yataklarınızda mışıl mışıl uyurken, İstanbul’un en işlek semtlerinden biri olan Harbiye ve Nişantaşı’nda, bu senaryo her gece tekrarlanıyor. Genellikle Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa, Kocamustafapaşa ve Bakırköy’den Taksim’e gelen 17-25 yaş arasındaki genç erkek çocuklar, eşcinsellerle para karşılığı yatabilmek için önce gay barları dolaşıyorlar. Gay barlarda müşteri bulamazlarsa, Cumhuriyet ve Rumeli Caddeleri’nde, travestilerin arasında turlamaya başlıyorlar. Ta ki birileri gelip onları alana kadar...
     
      
     60 yaşındaki turist müşteri

      Beyoğlu civarında yedi, sekiz gay bar bulunuyor. Bunlardan birini, biz de ziyaret ettik. Oldukça salaş, duvarlarındaki boyaları bile dökülen mekânda, aralıksız tekno müzik çalıyordu. Gece saat 12:00 sıralarında girdiğimiz mekânda, 50’ye yakın müşteri vardı. Yaşları 16-25 arasında değişen gençler ağırlıktaydı ve onların dışında, sadece üç-dört tane yaşını başını almış insan vardı. Kılık ve kıyafetleri, onları diğerlerinden ayırıyordu. Barın köşesinde oturan 60 yaşlarındaki turist, bir yandan etrafı kesiyor, bir yandan da içkisini yudumluyordu. Sık sık yanına yaklaşan birileri, kulağına bir şeyler fısıldıyordu. Çocuk yaşlarda sayılabilecek gençlerse sarmaş dolaş, ‘potansiyel müşterilerini’ imrendirircesine seksi danslar yapıyorlardı.
      Barda otururken bir şey dikkatimizi çekti. Bunca kalabalığa rağmen, sadece dört-beş kişi içki içiyordu ve onlar da diğerlerine göre daha yaşlı olan, ‘yatacak’ birini arayan müşterilerdi. Diğerleriyse, önce para kazanacak, ardından içmeye başlayacaktı. Zaten bu barlarda adet böyle... İçkileri, yatacak birini aramak için gelen ‘gay’ler ısmarlıyor.
     
     30 YTL’ye giden de var

      İşe çıkan çocuklar, müşterilerinden tutturabildikleri kadar para alıyorlar. Bu rakam 30 ile 150 YTL arasında değişiyor. Kalacak yeri, cebinde parası olmayanlar, bazen 20 YTL, bazense sadece bir bira ısmarlaması karşılığında müşterileriyle yatıyor. Barlarda takılan 16 yaşında çocuklar bile var. Vücudu daha tüysüz olanlar, daha fazla para kazanıyor. Piyasada çalışan çocukların tamamına yakını, pasif ilişkiye girmediklerini iddia ederken, bu mekânları bilenler bunun yalan olduğunu söylüyor.

"İlk gün kendimden iğrendim"

Biz çevremizi gözlemlemeye devam ederken, bara girmemizi sağlayan ve bu âlemi iyi bilen mihmandarımızın yanına, bir arkadaşı yaklaşıyor ve kısa bir sohbetin ardından bizi, Harbiye’de ‘çarka çıkan’ bir çocukla tanıştırabileceğini söylüyor. 27 yaşında olan aracımız, 19 yaşından bu yana Harbiye’ye çarka çıkan eskilerden. Karşılıklı telefon numaralarımızı vererek bardan ayrılıyoruz ve bir gün sonra beklediğimiz telefon geliyor. Akşam saatlerinde, Beyoğlu’nda bir kafede buluşarak söyleşimize başladık.
      TEMPO: Kaç yaşında ve nasıl bu işe başladın?
H.P.: Bu işe 16 yaşımdayken başladım. Şimdi 21 yaşımdayım. 16 yaşımda, benden önce bu işi yapan arkadaşlarımla gay barlara takılmaya başladım. Müşterilerle yatmaya, gay bar sahipleri ve işletmecileriyle diyaloğa girerek başladım. Zaten o sıralar ailevi nedenlerle eve de gitmiyordum.

T: Niçin normal bir iş yapmak yerine gay barlara gitmeyi seçtin?
H.P.: Para için gittim. Hayatım boyunca, normal bir işte en fazla üç ay çalışmışımdır. Ailemin maddi sıkıntısı yok. Bana para da veriyorlardı. Liseyi bitirdikten sonra, “Kendi ayaklarının üzerinde duracaksın'' dediler. Ben de bu yolu seçtim. Bir arkadaşım vardı. Onunla haftanın her günü çıkardım. Hâlâ da gidiyorum. Bir nevi heyecan bu... Kulüplere çıkıyorsun, eğleniyorsun, para da kazanıyorsun. Bir buçuk ay boyunca hiç eve gitmediğim oluyordu. Ailemle ilişkim şimdilerde düzeldi. Şu anda onlarla beraber kalıyorum ama haftanın yedi günü kulüplerdeyim.

T: Müşterilerle nasıl tanışıyorsun?
H.P.: Onlar yaklaşıyorlar. Ya içki yollarlar, ya bakarlar ya da çağırırlar. Haftada altı-yedi kişiyle beraber oluyorum.

T: İlk müşteriyle çıktığında ne hissettin?
H.P.: O zamanlar sadece para kazanmak için takılıyordum. Şimdi alıştım artık. Parayı aldığım gibi ‘gidip eğleneyim’ diye düşünüyorum. İlk başlarda korktum, “Hastalık kapar mıyım?'' diye ama alıştım. Artık hiç kimseden, hiçbir şekilde korkmuyorum. İlk çıktığım adam, 35 yaşında ve aşırı zengindi. Barda tanışıp akşam evine gittik ve içmeye başladık. Çok içtik... O zamanlar daha çabuk sarhoş oluyordum. Dört-beş bardak votka içtim. Kafam çok güzeldi. Bir baktım, yanıma sokuldu. O zaman tüylerim diken diken oldu. O anı yaşaman lazım. Sarıldı... Hiçbir şey hissetmedim. Bir kıza dokunduğunda hoşlanırsın falan... Bunda hiçbir şey hissetmedim. Öyle takıldık işte... O zamanın parasıyla 300 milyon (300 YTL) para almıştım.

T: Pişman oldun mu?
H.P.: İlk gün kendimden iğrendim, ama parayı alınca... 300 milyon da az para değildi. O parayı bir hafta, 10 günde ancak bitirebilmiştim.

T: Nerelerde beraber oluyorsun?
H.P.: Genellikle otellerde. Evlerine gittiğim zamanlar da oluyor. Ama kalmıyorum. İşim biter bitmez gidiyorum. Bir saat sürüyor zaten.

T: Hep aktif misin?
H.P.: Evet, tabii ki!

T: Hiç pasif olman teklif edildi mi?
H.P.: Çok. Ama milyarlar verseler yapmam. Bu işi para için yaptığımdan, öyle bir eğilimim olmadı. Olsaydı yapardım. Yapanlar var.

T: Müşterilerden ne kadar para alıyorsun, aylık kazancın ne?
H.P.: Haftada 500 YTL falan kazanıyorum. Bir müşteriden en az 120-150 YTL alıyorum. 100 YTL’ye gitmem. Turistlerle çok gittim. 300-350 Sterlin aldığım zamanlar da oldu.
     
      
     “Piyasayı mahvettiler''

      T: 20-30 YTL’ye bile çıkan olduğunu duymuştuk.
H.P.: Var tabii. Yatma yeri için giden bile var. O yüzden piyasayı mahvettiler. Yatacak yeri yok, yemek ısmarlıyor, yine gidiyor. Bir tane bira ısmarlayanla gidenler bile var.

T: Kız arkadaşın var mı?
H.P.: Üç buçuk senedir çıktığım bir kız var. O, bu işi yaptığımı bilmiyor. Arkadaşlarım arasında bilen var. Bilenler de bu işin içinde.

T: Evlenmeyi düşünüyor musun?
H.P.: Askerden geldikten sonra düşünüyorum. Bu ortamdan kurtulmam lazım. Memlekete yerleşmeyi düşünüyorum. Çünkü İstanbul’da olduğum sürece bu ortamdan kurtulamayacağımı biliyorum. 25-26 yaşımda yeni bir hayat kurmayı planlıyorum.

T: Niye kurtulamıyorsun?
H.P.: Alışkanlık ağabey. Yaşamadan anlayamazsın. Gece 11:00-12:00 oluyor, şeytan dürtüyor insanı: “Haydi kulübe çık!'' Kulübe çıktığın zaman kesin birisini buluyorsun. Bulamazsan bile kafan güzel oluyor. Harbiye’ye çarka gidiyorsun.

T: Niye Harbiye civarına gidiyorsunuz?
H.P.: Orada travestiler olur. Barlarda müşteri bulamayan çocuklar, barlar kapandıktan sonra sabaha karşı dört gibi oraya giderler. Müşteriler otomobillerle orada turlarlar.
     
     Meslek sahibi müşteriler

      T: Travestilerle aranızda problem olmuyor mu?
H.P.: Hayır, travestilerle yattığımız da oluyor. O anda kafan güzel, eve gitmek istemiyorsun, kalmaya yerin yok, fırsatları değerlendiriyorsun. O civardaki bütün travestileri tanırım.

T: Müşteriler genelde kaç yaşlarında, zengin tipler mi?
H.P.: 35 yaşından 55 yaşına kadar değişiyor. Zengin tipler ve kariyerleri var. Biri medyada iyi bir konumdaydı, birisinin fabrikası var, birisi antikacı; üç tane kuyumcu dükkânı var.

T: Evden ayrı olduğun dönemde bir eşcinselle mi yaşadın?
H.P.: Hayır, bir travestiyle yaşadım. Güzel günler geçirdim. İnsan olarak iyiydi. Ama bitirdim o insanı. Zaten şu an burada değil, İzmir’de. Çok parasını yedim.

T: Hırsızlık oluyor mu?
H.P.: Cüzdandan çekme yaparlar. Kulak yaparlar. Yani beraber oldu ğu adamın telefonunu alır. Eşcinseller deşifre olmamak için, bu tip olaylarda şikâyetçi olmuyor. Polis araştırınca, olayın başka durumları olduğunu anlıyor. O yüzden şikâyetçi olmuyorlar.

T: Sen kendini eşcinsel olarak görüyor musun?
H.P.: Kendimi eşcinsel hissetmiyorum ama dışarıdan gören insanlar, hemcinsimizle yattığımız için bizi o pozisyona sokabiliyor. Ben bunu tamamen maddiyat için yapıyorum. Keşke girmeseydim bu ortama. Biz de bir nevi ‘o........’ sayılıyoruz yani... Şu anda beni zincire de vursalar kulübe çıkarım. Alışmışım çünkü... İlla para kazanmak amacıyla de ğil, alışmışım.

''100 dolarımı aldım, çıktım, sonra korku falan kalmadı''

Bugün pazarladıkları genç arkadaşlarıyla aynı yaşlardayken, Harbiye’ye çarka çıkıyorlardı. Hikâyeleri aynı, hepsi kolay yoldan para kazanmak için zor bir hayatı seçmiş. Şimdi ikisinin de sevgilisi var ve kendi tabirleriyle ‘manita parası’ yiyorlar. Bir yandan da eski mesleklerini farklı bir statüde yürütüyorlar. Artık eşcinsellerle yatmıyor, onlara genç erkekleri gönderiyorlar. İşe giden gencin kazancının yarısı ‘çaçalara’ gidiyor. Zaten biz röportajı yaparken de telefonları hiç susmadı. Bir yandan ‘çalıştılar’, bir yandan anlattılar...

TEMPO: Siz de çarka çıkıyor muydunuz?
E. H.: Evet, çıkıyordum. 19 yaşında başladım. Ailem İstanbul’da... Ben, 15 yaşımdan beri ailemden ayrı yaşıyorum. Babam öldükten sonra, annem başkasıyla evlendi. Anlaşamadık, kavga gürültü oluyordu ve ayrıldım. Önce Tarlabaşı’nda tek başıma bir ev tuttum. Sonra Hakan geldi. Onunla aynı evi paylaştık.

Hakan S.: Zaten onunla bu ortamda tanıştık. Ben o zaman 17 yaşımdaydım. İstanbul’da yaşıyordum. Benim annem babam ayrıydı.

T: Bu işe niye ihtiyaç duydun?
E.H.: Ne yapalım, meslek yok, iş yok. Kolay para kazanılıyor. Zaten kulüplerde görüyorduk. Bir-iki arkadaşım bu işi yapıyordu. Baktım iyi para kazanıyorlar, ben de onlarla takılmaya başladım.

T: Meslek sahibi insanlar mıydı beraber olduklarınız?
H.S.: Zaten öyle adamlar bizim ilgi alanımıza giriyor. Boş adamlarla ne yapalım? Parasız adam, gereksiz adam... Bize paralı adamlar lazım.

T: İlk çarka çıktığın gün korkmadın mı?
E.H.: Niye korkayım ki? Hepsini tanıyorum. Travestileri tanıyorum, evlerine gidip takılıyorum.

T: İlk teklif nasıl geldi?
H.S.: 15 yaşımda seks sinemasına gitmiştim. Bir adam yanıma oturdu. Elini dizime atınca korktum. O zaman eşcinselin ne olduğunu bile bilmiyorum. Orada bir şeyler yaptık ve adam biraz para verdi. Öyle başladı işte...

T: Seninki nasıl oldu?
H.S.: Taksim’deki parka gitmiştim. Jigolo arkadaşlarla oturuyorduk. Biri gelmiş, beni beğenmiş. Arkadaşlar, “100 dolar istiyor'' demişler. O adamla gittim, harbiden 100 dolar verdi. Benim de hoşuma gitti.
     
     “Beş dakikada çıkarsın''

      T: Korkmadın mı ilk seferinde?
H.S.: Korktum. Müşterilerin evine gitmiştim. Arkadaşlara, “Bunlar bizi döver'' dedim. Arkadaş, “Beş dakika yaparsın, 100 dolarını alırsın'' dedi. Paramı alıp çıktım, ondan sonra korku falan kalmadı.

T: Arayıp birini ayarlamanızı isteyenler oluyor mu?
E.H.: Telefon açıp, “Bize birisi lazım'' diyorlar. Ben de cep telefonuyla çocuğun fotoğrafını çekip yolluyorum. Beğenirse gönderiyoruz.

(TEMPO)

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 14:16

İLGİLİ HABERLER