Gündem
  • 20.10.2019 13:24

YPG’nin anlaşmaya rağmen neden hala saldırdığı belli oldu!

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, terör örgütü YGP/PKK’nın, ABD ile yapılan anlaşmaya rağmen neden haince saldırmaya devam ettiğini açıkladı.

ABD ile 17 Ekim'de yapılan Güvenli Bölge Mutabakatı'na rağmen PKK/YPG'li teröristlerce yapılan taciz atışları sürüyor. Bu sabah Tel Abyad'da keşif gözetleme görevi esnasında PKK/YPG'li teröristlerin açtığı tanksavar ve hafif silah ateşi neticesinde bir askerimiz şehit oldu, bir askerimiz ise yaralandı.

Türkiye'nin karşılık vermesi için yapıyorlar

Kanal 7'de Mehmet Acet'in moderatörlüğünü üstlendiği Başkent Kulusi programında gündemi değerlendiren Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu taciz atışlarına ilişkin, "Müzakareler yapılırken bile ABD'li yetkililer bir taraftan sahadaki askerleriyle irtibat halindeydi ve çekilmeye hemen başlayacaklarını söylemişlerdi. Bir taraftan bazı çekilmeler olduğunu gözlemliyoruz ama diğer taraftan da bize yönelik tacizin de olduğunu görüyoruz. MSB bunun raporluyor. Bir terör örgütüne güvenilmemesi gerektiğini, biz zaten güvenmiyoruz da ABD'nin güvenmemesi gerektiğini gördük. Onların talimatlarına rağmen bu tacizler oluyor. Yıllarca bunlara müttefik dediler. Terör örgütü bizi kışkırtmak için bazı durumlar oluyor. Buradaki kasıtları ne? Türkiye karşılık versin,anlaşmayı ihlal etsin. Kara propaganda için yapıyorlar." ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu ile Acet'in söyleşisi şu şekilde:

Sürenin yarısı geçti, 5 gün tamamlandığında ne bulmayı bekliyorsunuz?

Barış Pınarı Harekatı'nın amacı neydi, bölgeden teröristleri temizlemek. Bunu daha önce ABD ile onların teklifi üzerine birlikte beraber yapmayı denedik. Ama sahada yavaşlatma, bir takım kozmetik adımlar ve oyalamacayı gördük. Onlarla bu işi yapamayacağımızı anlayınca cumhurbaşkanı talimatı ile harekat başladı. ABD bu bölgede YPG/PKK'lı teröristleri 32 kilometrelik bu alanda çekeceğini bildirdi. Bu bölgeden tüm teröristlerin çekildiğini, silahlarının toplandığını görmek istiyoruz. Daha sonraki aşamada buralarda inşa ettikleri tüm mevzilerin yıkıldığını görmek istiyoruz. Bu zaten mutabakatın içinde var.

TSK çekilmiyor

Buna nezaret ediliyor mu?

Şuanda yaptığımız biliyorsunuz bir duraklama. Duraklama döneminde sahadaki güçlerimiz çekilmiyor, oradalar. İstihbaratımız var. Yerinden bilgi edinmek konusunda bir sıkıntımız yok. Kimse burada, Türkiye'nin gözünden kaçacak beklentisi içine girmesin, yakından takip ediyoruz.

Karşılıklı gerilim yaşanmadı

Müzakerelerde neler oldu? Başlangıçta gergin görünüyorlardı. 4 saat 20 dakikada ne konuşuldu?

Sayın Cumhurbaşkanımız ve Pence baş başa görüştü. Bu konuda Türkiye'nin hassasiyetlerini,beklentilerini anlattı. Bizde daha önce muhataplarımıza yaptırımlar ile bir yere varılmayacağını, ulusal güvenlik endişelerimizin olduğunu anlattık. Daha sonra heyetler arası görüşmeler gerçekleşti. Burada hazırlanan bazı videolar vardı. Dini azınlıklar, DEAŞ konuşuldu. Diğer taraftan önceden taslağını gönderdiğimiz metin üzerinde mutabakata vardığımız maddeler vardı, müzakere edeceğimiz maddeler vardı. Tabi laf lafı açıyor. Bir çok konu gündeme geldi .Ben burada özellikle Pence'in de Türkiye'nin endişelerini anlayan bir tavır izlediğini düşünüyorum. İçeride karşılıklı bir gerilim olmadı. Sadece metin üzerinde teknik müzakereler gerçekleşti.

Süre konusunda bir tartışma olduğu konuşuluyor. 24-48 saat istendiği, sonra Pence'in Beyaz Saray ile görüşüp 120 saat istediği söyleniyor. Bunu teyit eder misiniz?

Tabi, teröristlerin bir an önce çıkması istedi. ABD hemen çıkarabileceklerini söylediler. İlk olarak 48 saat konuşuldu, sonra 120 saatin daha gerçekçi olduğuna karar verdik. Öyle çıkıp Beyaz Saray'ı arama gibi durumlar gerçekleşmedi. Jeffrey gibi heyetteki kişilerin Washington ile olmasa da Suriye'deki heyetleri ile ne kadar sürede çıkarabilecekleri konusunda görüşmeleri oldu. Her iki tarafa da 120 saat makul geldiği için bu uzun bir tartışma meselesi olmadı.

Bir tane bile terörist kalmayacak

120 saatin sonunda burada teröristler tamamen çıkacak, güvenliği bizim askerimize ait olacak. Bu bölgede DEAŞ ile ilgili bir mesele olursa o da bizim sorumluluğumuzda olacak. Bizim görmek istediğimiz şey 120 saat sonra burada bir tane bile YPG/PKK teröristi kalmayacak. Bu YPG/PKK'lıları başka isimlerle burada bırakmaya çalışmasınlar, buradan demek isterim. Sahada her şeyi görüyoruz. Biz gerekeni yaparız.

Bu boşluğu rejimin doldurmaya çalıştığı yönünde bir takım haberler var...

Fırat Kalkanı harekatımızda da rejim yukarı doğru hareketlendi. Bizim hedefimiz zaten el Bab'tı. Oraya kadar indik. Münbiç konusunda da ABD ile başka bir kulvarda yol haritası uygulamaya çalıştık, ABD o konuda da samimiyetsiz davrandı. 90 günde bitecek bir mesele için 16 ay oldu. Bunu heyetler arası toplantıda Cumhurbaşkanımız da dile getirdi. Fakat burada rejim tabi el Bab'ın güneyinde kaldı. ABD'liler Münbiç'ten çekilince oraya ve Kobani'ye bir takım girişimleri olduğu görülüyor. Salı günü, Soçi'de Sayın Putin ile görüşeceğiz. Halep katliamından bu yana Rusya ile Suriye konusunda yakın iş birliği içinde çalıştık. Ruslar her zaman bizim güvenlik endişelerimizi anladıklarını söylediler. Harekatı başlattığımızda da söylediler.

Zaten Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda biz de, Rusya da, İran da hemfikiriz. Astana sürecinde bunu konuştuk. Diğer taraftan sınırımızın öbür tarafında Kobani'den Münbiç'ten PKK'lıların çıkarılması konusunu Rusya ile görüşeceğiz. Buralara rejimin girmesi demek YPG/PKK'nın girmesi demek. Şuanda birlikte çalışıyorlar. Geçmişte de denediler olmadı. Olumlu olan şey burada rejimin de YPG/PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmesi. Ama sahada teröristler bile birbiri ile işbirliği yaptılar, birbirlerine silah sattılar. Burada karmaşık ilişkiler var, bizim hassas noktamız sınırımızda teröristlerin olmaması. Biz inanıyoruz ki Ruslar ile, geçmişte olduğu gibi gelecekte de birlikte çalışma konusunda mutabakat sağlarız.

Tacizlere karşılık verilecek

Harekatın amaçlarını, harekat başlarken tüm dünyaya duyurduk. BM'ye, NATO'ya, AB'ye, Arap ülkelerine, rejime nota ile bildirdik.Bizim amacımız buranın temizlenmesidir. Bunu başarıyoruz, önce sahada şimdi de masada. 120 saatin sonunda bu gerçekleşmemiş olursa sahada bunu yapmaya devam edeceğiz. Ara verdik, taciz olursa karşılık vereceğiz Bunu ABD'liler kendileri söyledi. İkincisi, esasen sadece bizim için değil o bölgedeki insanlar da zulümden kurtulacaklar. Şuanda bizim askerimize yönelik sevgiyi görüyorsunuz. Geri dönüşler olmaya başladı. Şimdiden biz bunu görmeye başladık. Diğer taraftan bu harekat ile biz Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumuş olduk. Bunların burada amacı ayrı bir kanton kurmak değil, bir terör devleti kurmak.

Daha önce Irak sınırından Akdeniz'e kadar bir terör örgütü kurulmasını Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı ile engelledik. Afrin harekatımızı başlattığımızda da hedefimiz teröristlerdi. Barış Pınarı Harekatı'nı diğer harekatlarımızdan on kat daha fazla anlattık. Neden o zaman tepki azdı da şimdi tepki daha fazla? Çünkü büyük bir oyunu bozduk. Burada bir PKK devleti kurduracaklardı. Bizdeki 300 binden fazla Suriyeli Kürt bunların zulmünden bize kaçtı. Şimdi konuşmaya başladılar. Avrupalılar için Kürt eşittir PKK. Bunu bozunca kıyamet koptu. Bizi arayan, Cumhurbaşkanımızı arayan kişiler konuşmaya başlarken aynı şeyi söylüyorlar. Kelimesi kelimesine, virgülü virgülüne aynı. Bunun başını çeken ABD ve Fransa. "Güvenlik kaygılarınız meşru ama..." Hep bir ama. Eğer kaygılarımız meşru ise harekatımız da meşrudur. Bu harekat ile bir taşta 10 kuş vuruldu. Sadece kendimiz için değil, hem Suriye için hem de bölgenin istikrarı ve güvenliği için çok stratejik, önemli ve zamanlı bir harekat oldu.

Güncellenme Tarihi : 20.10.2019 12:22

İLGİLİ HABERLER