
“DAYI”SIZ GAZETECİ OLABİLMEYİ BAŞARMAK...
Çocukken çevremden duyduğum ve herkesin büyük bir umutla söylediği “ Ankara’da dayın varsa sırtın yere gelmez” sözü çok ilgimi çekmişti.
Neydi bu dayı?
Acaba Ankara’da bir dayının olması çok mu önemliydi, neden Ankara diye hep sormuştum kendime. Hatta çevremdekilerin dayısının olmadığı fikri belirmişti kafamda.
Ankara’da bir dayının olması çok önemli gibi görünse de zamanla bu cümlenin sadece Ankara değil her yerde ne kadar önemli olduğunu gördüm.
Dayısız bir işe girilmez, dayısız sınavlarda torpil yapılmaz, dayısız yemek yenmez, dayısız yola çıkılmaz……
Açıkcası kafamızda tahayyül ettiğimiz ve kahramanlaştırdığımız dayımız bizim için her şeydi.
Zaman ilerledikçe artık mesleğimi seçme vaktimin geldiğinin farkına vardım. Hayalim günün birinde ülkeye damgasını vuracak, büyük bir saygınlığı olan biri olmaktı.
Amacıma her geçen gün biraz daha yaklaşıyordum. Ve üniversite sınavları oldu, ben gazetecilik bölümünü kazandım.
Kıpır kıpırdım, içim içime sığmıyordu çünkü hayallerime yaklaşmıştım, bunu hissedebiliyordum. Zaman geçtikçe geçiyor bir an önce mezun olup çok sevdiğim istediğim gazetecilik mesleğimi yapmak istiyordum artık.
Nihayet mezun oldum başarmıştım. Ama mezun olmamla beraber sıkıntılı günlerin beni beklediğini göremiyordum bile.
Evet, çocukluğumda o ilgimi çeken cümle yine karşımdaydı, dayın var mı?
Kendimi göstermem, bu sektörde kabul görmem için bir dayımın olması lazımmış.
Çünkü artık medya alanı herkesin tanıdıklarını bir yerlere kayırdığı, deyim yerindeyse “dayının” etkinliğinin arttığı bir sektör haline gelmişti
Kalemi güçlü olanların değil, dayısı güçlü olanın iş bulduğu ve ağırlığını koyduğu bir sektör olmuştu.
Kapılarına gittiğim kurumların benimle görüşmeyi bile kabul etmediği cv için aşağıda birilerini görevlendirdiğini gördüm; ama hiç üzülmedim.
Bunlar beni yıldırmadı, halen sevdiğim bu mesleğe neler katabilirim diye çabalıyorum ve bir gün gerek habere olan bakış açısı gerekse medyaya olan bakış açısının değişeceğine inanıyorum.
Bir gün “dayıların” değil “yeteneklerin” olduğu bir medya sektörü olacağına olan inancım beni bu yolda her gün biraz daha ileri götürüyor.
Şimdi anlıyorum ki aslında çocukluğumda aklımda yer edinmiş “dayı” aslında dayıdan çok bir torpil bankasıymış ve ben bu bankanın bir gün iflas edip yerini içinde bu mesleğe sevgisi olan, bu mesleğe değerler katarak daha şeffaf hale getirecek olan gençlerin bankası alacağına inanıyorum.
Çünkü gazeteci olmak sadece haber yazmak, eleştirmek değil haberi yaşayan eleştiride kendini bulandır.
Kısacası gazeteciliğin olmazsa olmazı 5N+1K zamanla 5N+1Dayı olmuş. Kim sorusunu cevabı meğerki dayıymış.
ERSİN DOĞAN
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 16:15