12 EYLÜL PAŞASI: DARBELER ATATÜRK İLKELERİNE İHANET!
BBölügiray, askerî darbelerin artık sadece üçüncü dünya ülkelerinde görüldüğünü belirterek, ''Darbeler, Türkiye'ye çağdaş uygarlığı işaret eden Atatürk'e, onun devrim ve ilkelerine de ihanet sayılmaktadır.'' dedi. Bir askerî müdahalenin ABD'nin desteği olmadan başarıya ulaşmasının çok zor ve riskli olduğuna işaret eden Bölügiray, darbelerin Türkiye'yi dünyadan soyutladığını da kaydetti. 12 Eylül öncesi dönemde Adana Sıkıyönetim Komutanlığı yaptığı sırada isminden sıkça bahsettiren Bölügiray Paşa, piya-saya yeni çıkan 'AKP Değişiyor mu?' isimli kitabında AK Parti politikalarından gayri memnun olan kesimlerin içinde bulunduk-ları ruh halini yansıtıyor.
Paşa, AK Parti'nin toplumun bazı kesimlerince beğenilmeyen girişimlerinin ya demokratik yöntemle ya da askerî yöntemle önlenebileceğini öne sürdü. Askerlerin üç farklı yöntemle olayların gelişimini etkilediğini vurgulayan Paşa, bunları şöyle açıkladı: ''Demokratik yöntemler, 28 Şubat sürecindeki yöntemler ve askerî müdahale.'' Bölügiray, bunlardan ''askerî müdahale yöntemini'' şöyle değerlendiriyor: ''AB'ye giriş sürecinde ve halkımızın demokrasimizin uygar ülkeler düzeyine getirilmesi isteğine karşılık, bir askerî müdahalenin gündeme gelmesi değil; düşünülmesi bile büyük bir saçmalık olur.'' Emekli Korgeneral, darbe söylemleri ile Türk ordusunu da kimi darbeci üçüncü dünya ülkelerinin orduları ile eşdeğerde göstermeye çalışmanın da TSK'ya hakaret anlamına geleceğini kaydediyor. ABD'nin desteği olmadan girişilecek bir askerî darbeyi de riskli buluyor. Günümüzde Türkiye ve dünya konjonktürünün 27 Mayıs ve 12 Eylül ortamlarıyla hiç örtüşmediğinin altını çizen emekli paşa, o günlerden bu günlere köprülerin altından çok sular aktığını vurguluyor. Türkiye'de toplumun yapısının ve siyasi yaşamın değiştiğinin altını çizen Bölügiray, ''Değişmeyenlerin yeri ise tarihin çöplüğüdür. Bu koşullarda askerî müdahaleler dönemi bitmiş olmalı.'' şeklinde konuşuyor. Bölügiray, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın birçok eski liderde görülmeyen çabuk deneyim kazanma özelliğine sahip olduğunu da şu sözlerle anlatıyor: ''Her şeye karşın, Erdoğan'ın eski liderlerde görülmediği ölçüde halka yakın görüntü verdiği, öğrenmede ve sorunları çözmede kararlı, kimi zaman yanlışlar yapsa da çaba harcadığı ve giderek olgunlaşma çizgisinin yükseldiği, tepki çeken kimi söylemlerini ve hareketlerini yinelememeye çalıştığı gözlemlenmektedir. Milli Görüş geleneğinde kesinlikle söz konusu olmayan özeleştiride bulunması değişim sürecine yeni bir katkı sağlayabilir.''
'Milliyetçi kişi darbe yanlısı olamaz'
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Alişan Satılmış, darbe özlemcilerinin Kuva-yı Milliye ruhu adı altında etkinlik yapmasına tepki gösterdi. Satılmış, yargının darbe yanlısı beyanat veren üniversite görevlileri karşısında sessiz kalmamasını da istedi. Bir kişinin 'Hem milliyetçiyim, hem de darbe yanlısıyım.' demesini 'vahim' olarak niteleyen Satılmış, Alparslan Türkeş'in ''En kötü demokrasi, en iyi diktatörlükten iyidir.'' sözünü hatırlattı.
Ülkü Ocakları'nın internetteki sitesinden ''Ülkücü demokrasi anlayışı üzerine'' bir açıklama yapan Satılmış, şunları söyledi: ''Bir yanda Kurtuluş Savaşı'nda bile Meclisini 'olmazsa olmaz' sayan bir gelenek, öte yanda her on yılda bir ihtilaller, muhtıralar, post-modern darbeler! Peki biz Ülkücüler bu terazinin hangi kefesindeyiz? Milliyetçi kişi, sivil iktidarı yok eden her türlü girişime tabiatı gereği karşıdır. Eğer herhangi bir örgüt, kurum ya da kuruluş, darbe yanlısı bir tutum sergiliyorsa, sivil olma özelliğini kaybeder. Eğer herhangi bir devlet yetkilisi, YÖK ya da üniversite görevlisi darbe yanlısı beyanat veriyorsa, cumhuriyet mahkemelerinin harekete geçmesi gerekir. Bütün bunlardan daha vahimi, bir kişinin hem milliyetçiyim, hem de darbe yanlısıyım demesidir.''
Demokrasinin, meşru iktidar kavramının geldiği en ileri aşama olduğunu belirten Satılmış, ''Milletimizin kök ve öz değerlerini ucube bir anlayışla korku, kaygı ve tereddüt paranoyasıyla şer anlayışlara maruz bırakıp, meşruiyet krizi oluşturanlar ya da oluşturmaya çalışanlar, önce kendi meşruiyetlerine doğru anlamı yükleyip, yüklemediklerine baksınlar, ondan sonra 'Ordu Göreve!' desinler.'' dedi.
Nevzat Bölügiray kimdir?
12 Eylül öncesinde Adana'daki 6. Kolordu Komutanlığı görevini üstlenen emekli Korgeneral Nevzat Bölügiray, ihtilal sonrası aynı bölgede sıkıyönetim komutanlığı yaptı. 12 Eylül ihtilali sonrasında Genelkurmay Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanlığı görevine getirildi. 1983 yılında emekliye ayrılan emekli paşa Bölügiray, Adana Sıkıyönetim Komutanlığı sırasında yaşadıklarını, ''Sokaktaki Asker'' isimli eserinde kaleme aldı. Bazı köşe yazarlarının sütunlarına sık sık konuk olan ve görüşlerini açıklayan emekli paşanın öteki eserleri şöyle: Sokaktaki Askerin Dönüşü, Türban Savaşı, İşte Sivil Cumhuriyet, Doruktaki İrtica, Anarşi ve Terör Nasıl Önlenir?, 28 Şubat Süreci-1 ve 28 Şubat Süreci-2.
ZAMAN
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:19