2003 PARA PROGRAMINI AÇIKLAYAN MERKEZ BANKASI, HÜKÜMETİ UYARDI...
ANKARA- Merkez Bankası, 2003 Yılı Para Programı'nı açıklarken yaptığı değerlendirmede hem hükümete hem de özel sektöre uyarılarda da bulundu. Hükümete yönelik uyarıların başında mali reformların sürdürülmesi ve faiz dışı fazla hedefinden taviz verilmemesi yer aldı. Merkez Bankası'nın özel sektöre yönelik uyarılarının başında ise döviz pozisyonunda risk alınmaması ve ekonomi canlanırken fiyatları artırmaya yönelik bir fırsatçı tavır göstermemeleri oldu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2003 yılı para programını açıkladı. Örtülü enflasyon hedeflemesi stratejisi ve dalgalı kur politikasının 2003'te de devam edeceğini duyuran Merkez Bankası bu çerçevede 2003 yılı için öngörülen yüzde 20 enflasyon, yüzde 5 büyüme hedefinin geçekleşmesi mümkün olduğunu bildirdi. Enflasyon hedeflemesine geçiş için teknik altyapının hazır olduğunu vurgulayan Merkez Bankası kısa dönemli faiz oranlarının gelecek dönem enflasyonuna odaklı olarak belirleneceğini ve kısa vadeli faiz oranlarının sadece ve sadece enflasyon hedefine ulaşmak amacıyla etkin olarak kullanılacağını bildirdi. Merkez Bankası, 2003 Yılı Para Programı'nı açıklarken yaptığı değerlendirmede hem hükümete hem de özel sektöre uyarılarda da bulundu.
HÜKÜMETE UYARILAR
Hükümete yönelik uyarıların başında mali reformların sürdürülmesi ve faiz dışı fazla hedefinden taviz verilmemesi yer aldı. Merkez Bankası, mali reformların sürdürülmesi halinde, enflasyon hedeflemesine açık bir şekilde geçilebileceğini belirtti. Merkez bankası, mali reformlara devam edilmesi halinde, olası Irak savaşının olumsuz etkilerine rağmen enflasyon ve büyüme hedeflerinin tutturalabileceğini de savundu. Merkez Bankası, mali reformların sürdürülmemesi halinde toplumdaki enflasyon beklentilerinin hemen olumsuz etkileneceği uyarısında bulundu. Merkez Bankası ayrıca, faiz dışı hedefinden taviz verilmesinin de borçların çevrilmesini zorlaştırarak ters tepeceğini hatırlattı. Merkez Bankası, ekonomiyi canlandırmak veya gelir dağılımını düzeltmek gibi nedenlerle bile olsa mali politikaların gevşetilmesinin, sonunda tersine sonuçlar doğurarak fiyat istikrarı ve büyümeyi olumsuz etkileyeceğini vurguladı.
ÖZEL SEKTÖRE UYARILAR
Merkez Bankası'nın özel sektöre yönelik uyarılarının başında ise, döviz pozisyonunda risk alınmaması ve ekonomi canlanırken fiyatları artırmaya yönelik bir fırsatçı tavır göstermemeleri oldu. Merkez Bankası, dalgalı kur rejiminin süreceğini hatırlatarak, bu durumda şirketlerin döviz pozisyonu açısından dengesiz stratejiler izlemesinin büyük riskler yaratacağı uyarısını yaptı. Açık pozisyon uygulamalarının ani döviz dalgalanmalarında şirketleri olumsuz etkilemenin yanında döviz dalgalanmalarının şiddetini de artırdığını belirten Merkez Bankası, tüm bunların sonunda fiyat istikrarını olumsuz etkilediğini hatırlattı. 2003 yılında büyümede iç talebin önemli rol oynayacağı tesbitini yapan Merkez Bankası, özel sektörün bunu kar marjlarını artırma fırsatı olarak görmemesi uyarısında bulundu. Merkez bankası özel sektörün ücret ve fiyat politikalarını, hedeflere uygun olarak düzenlememesinin, fiyat istikrarını sağlamayı zorlaştırarak enflasyonla mücadelenin kendileri için maliyetlerini artıracağını vurguladı.
MB, RİSKLERİ İKİ GRUBA AYIRDI
Fiyat istikrarı açısından, 2003 yılı için doğru politikaların sağlayacağı olumlu gelişmelerin yanında önemli risklerin de mevcut olduğunu kaydeden Merkez Bankası bu riskleri şöyle sıraladı: Riskleri dışsal şoklar ile uygulanan politikalar ve ekonomideki gelişmelerden kaynaklanacak riskler olarak iki gruba ayırmak mümkündür. En belirgin dışsal şok olasılığı Irak ile ilgili gelişmelerdir. Irak operasyonunun kurlar ve petrol fiyatları üzerinde en azından bir süre baskı yaratacağı, Türk ekonomisi üzerinde olumsuz etkileri olacağı açıktır. Böyle bir operasyonunun ekonominin geneline ve enflasyona yönelik olumsuz etkilerinin en aza inmesini sağlayacak en önemli unsur ise yapısal reformların hızlandırılarak sürdürülmesi ve kamu maliyesi disiplininin yeniden tesis edileceği ve devam ettirileceğine ilişkin piyasaların ve kamuoyunun ikna edilmesi olacaktır. İçeriden kaynaklanabilecek diğer riskleri ise, iç talep artışının yaratabileceği enflasyonist baskı, geçmişe endeksli fiyatlama davranışının kırılamaması, mali disiplinin sağlanamaması, başta bankacılık reformu olmak üzere reform sürecinde aksamaların ortaya çıkması ve enflasyonist bekleyişlerin iyi yönetilememesi olarak saymak mümkündür.
Diğer bir deyişle, büyük ölçüde kontrol edebileceğimiz ekonomideki gelişmelerden kaynaklanabilecek riskler ile kontrolümüzün az olabileceği, ya da olmayabileceği Irak gibi dışsal şok risklerini birbirinden net bir biçimde ayırmak gereği vardır: Unutulmamalıdır ki, Irak riski olmasa bile 11 Eylül olayı veya doğal felaketler gibi olumsuz dışsal şoklarla karşılaşmak her zaman mümkündür. Bu nedenlerle, ekonominin dışsal şoklara karşı kırılganlığını azaltmak için ekonomik istikrar çabalarından hiç bir şekilde vaz geçmemek gerekir.
FAZLA LİKİDİTE DEVAM EDECEK
Piyasadaki fazla likidite süreceğini bu likiditenin de repo, ters repo işlemleriyle çekilmeye devam edeceğini bildiren Merkez Bankası, 2003 Para Programı’nda konuyla ilgili u de?erlendirmeyi yapt?: Uzun süre piyasaların artı Türk lirası rezervi ile açılması beklenmekle birlikte, önümüzdeki dönemde, piyasa gelişmeleri çerçevesinde Türk lirası likidite ihtiyacının ortaya çıkması halinde, gerekli likidite, gün içi repo ihalelerine başlamak suretiyle sağlanacaktır. Gün içi repo ihaleleri, yine gün içindeki gecelik faiz oranlarının aşırı yükselmesinin (Merkez Bankası borç verme faiz oranlarına çıkmasının) önüne geçilmesine yönelik olarak aktif olarak kullanılacaktır.
"PARASAL HEDEFLER TUTTURULMUŞTUR"
Programda vurgulanan önemli noktalar öyle: "2002 y?l?nda yaanan siyasi belirsizlik alg?lama sürecine ve seçim ortam?na kar?n, enflasyon yüzde 35’lik hedefin yakla?k 4 puan alt?nda kalarak yüzde 31 civar?nda, büyümenin ise yüzde 3’lük öngörünün iki katından fazlasına çıkarak yüzde 6.5 düzeylerinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. 2002 yılı para programında belirlenen parasal hedefler, yıl içindeki dönemlerde ve yıl sonu itibariyle tutturulmuştur. Para programında, nominal çapa olarak kullanılan para tabanı, Aralık ayı son 5 işgünü ortalaması 10.720 trilyon Türk lirası olarak gerçekleşerek, 10.850 trilyon Türk liralık hedefin altında kalmıştır."
"ÖRTÜK ENFLASYON HEDEFLEMESİNE DEVAM EDİLECEK"
"Kamu maliyesindeki sapmanın düzeltilmesi ve disiplinin korunması, ayrıca yapısal reformlara devam edilerek mevcut programın temel ilkelerine uyulması halinde, ekonomideki olumlu gidişin, Irak sorunu gibi dışsal şok risklerine karşın, 2003 yılında da devam etmesi, bu çerçevede, 2003 yılı için Hükümetle birlikte belirlenen yüzde 20’lik enflasyon hedefinin ve yüzde 5’lik büyüme öngörüsünün gerçekletirilmesi mümkündür. Enflasyon hedeflemesine geçilene kadar, baar?s? 2002 y?l?nda aç?kça görülen, örtük enflasyon hedeflemesi stratejisine devam edilecek, kısa dönemli faiz oranları gelecek dönem enflasyonuna odaklı olarak belirlenecektir. Para tabanı yine ek bir çapa işlevi görecektir. Kamu maliyesi disiplini sağlanmadan, bekleyişleri doğrudan etkileyen reform süreci kesintisiz uygulanmadan, enflasyonla mücadele edilemez. Bu açıdan, mali disiplin ve reformların aksatılmadan sürdürülmesi, 2003 yılındaki enflasyonla mücadelenin başarısında belirleyici faktörler olacaktır."
ENFLASYON HEDEFLEMESİ
Merkez Bankası'nın, doğrudan enflasyon hedeflemesi rejimine geçiş için teknik alt yapısını tamamladığı belirtilen açıklamada, "Merkez Bankası, Yasasında yapılan değişikliklerle görev ve sorumlulukları bakımından doğrudan enflasyon hedeflemesine kurumsal olarak hazırdır. Ancak, enflasyon hedeflemesi rejiminin başarılı olabilmesi, Merkez Bankası tarafından yapılan hazırlıklara ilave olarak öngörülebilir bir maliye politikasını da gerektirmektedir. Bu çerçevede, 2003 yılı maliye ve gelirler politikası hedeflerinin kesinleştirilmesinin yanında dışsal faktörlerin etkileri de değerlendirilerek doğrudan enflasyon hedeflemesi uygulamasına geçiş zamanı açıklanacaktır.
En belirgin dışsal şok olasılığı Irak ile ilgili gelişmelerdir. Irak operasyonunun kurlar ve petrol fiyatları eüzerinde en azından bir süre baskı yaratacağı, Türk ekonomisi üzerinde olumsuz etkileri olacağı açıktır. Böyle bir operasyonunun ekonominin geneline ve enflasyona yönelik olumsuz etkilerinin en aza inmesini sağlayacak en önemli unsur ise yapısal reformların hızlandırılarak sürdürülmesi ve kamu maliyesi disiplininin yeniden tesis edileceği ve devam ettirileceğine ilişkin piyasaların ve kamuoyunun ikna edilmesi olacaktır. İçeriden kaynaklanabilecek diğer riskleri ise, iç talep artışının yaratabileceği enflasyonist baskı, geçmişe endeksli fiyatlama davranışının kırılamaması, mali disiplinin sağlanamaması, başta bankacılık reformu olmak üzere reform sürecinde aksamaların ortaya çıkması ve enflasyonist bekleyişlerin iyi yönetilememesi olarak saymak mümkündür" denildi.
2003 YILINDA BÜYÜME HEDEFİ YÜZDE 5
2003 yılı büyümesi yüzde 5 olarak görülen banka açıklamasında şöyle devam edildi: "2002 yılında yüzde 6.5 civarında olacağı beklenen büyüme asıl olarak, Avrupa ekonomisinde beklenen düzelmenin gecikmesine rağmen yüksek ihracat performansı ve olumlu talep bekleyişleri nedeniyle stokların tekrar normal düzeylere yükseltilmesinden kaynaklanmış, tüketim ve yatırım harcamaları artışı sınırlı kalmıştır. Yüzde 5 olması öngörülen 2003 yılı büyümesinin ise devam edeceği düşünülen ihracat artışının yanında, asıl olarak yatırım ve tüketim harcamaları artışından kaynaklanması beklenmektedir. Bu çerçevede, oluşan güven ortamına paralel olarak, 2003 yılında iç talebin önemli ölçüde canlanacağı öngörülmektedir. Bu noktada, kamu sektörünün fiyatlama ile maaş ve ücret politikaları kadar, özel sektörün fiyatlama ve gelirler politikaları da önem kazanacaktır.
Diğer yandan, özel kesimin iç talepteki canlanmayı kar marjını artırma fırsatı olarak görmemesinin hem enflasyonla mücadele açısından, hem de enflasyonla mücadelenin maliyetlerinin en aza indirilmesi açısından ne kadar önemli olduğu daha önceki Merkez Bankası basın duyurularında belirtilmiştir. Dolayısıyla, canlanacak iç talebin sürekliliği ancak özel sektörün fiyatlama ve gelirler, diğer bir deyişle maaş ve ücret politikalarını hedeflenen enflasyon çerçevesinde belirlemeleri ile mümkün olabilecektir. Bu nedenle, kamu kesiminde yaşanan yeniden yapılanma sürecinin özel kesim tarafından da sürdürülerek, karlılığın, verimlilik artışına dayandırılması gerekmektedir."
ENFLASYONLA MÜCADELE
Enflasyonla mücadelede, enflasyonist bekleyişlerin iyi yönlendirilmesinin de başarıda belirleyici olan bir faktör olduğu kaydedilen açıklamada, "Enflasyonist bekleyişler, uygulanan programdan ve başta bankacılık reformu olmak üzere yapısal reform sürecinden sapma niyeti olunmasa da, böyle bir izlenim verecek oluşumlardan çok olumsuz etkilenebilmektedir. Bu nedenle, programın uygulanmasından sorumlu tüm ekonomik birimlerin uygulanan programa sıkı sıkıya bağlı kalması, sorumluluklarını eşgüdüm içinde yerine getirmesi ve kamuoyunun temel doğrultudan hiç bir şekilde sapma olmayacağına ikna edilmesi önem kazanmaktadır. Bu noktada, uygulanan ekonomik programın temel taşlarından olan faiz dışı fazla önem kazanmaktadır. Dolayısıyla, iç borç stokunun çevirilebilirliğinin en önemli sorunlardan olduğu ülkemizde, gelir dağılımını düzeltme ya da büyümeyi hızlandırma amaçlı gevşek maliye politikaları, amaçlanan hedeflerin tam tersi sonuçlar verecek, artan faizler nedeniyle hem gelir dağılımı bozulacak, hem de ekonomi büyüyemeyecektir" denildi.
FAZLA LİKİDİTE
Piyasadaki fazla likiditenin 2003 yılında da devam edeceği vurgulanan açıklamada, şöyle devam edildi: "Merkez Bankası’nın Şubat 2001 krizi sonrası kamu bankaları ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bünyesindeki bankaların kısa vadeli likidite ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla söz konusu bankalardan satın aldığı Devlet İç Borçlanma Senetleri karşılığında piyasada önemli miktarda fazla likidite oluşmuştur. Piyasadaki fazla likidite 2002 yılı boyunca devam etmiş ve 2002 yılı sonu itibariyle 9,7 katrilyon Türk lirası düzeyinde gerçekleşmiştir. Piyasadaki fazla likiditenin 2003 yılında da devam edeceği, dolayısıyla, herhangi bir likidite sıkışıklığının oluşmayacağı öngörülmektedir. 2002 yılında, enflasyon hedeflemesi stratejisine hazırlık olarak ve modern merkez bankacılığı uygulamaları çerçevesinde, para politikası operasyonel yapısında önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir. 2003 yılında, para politikası operasyonel yapısında önemli bir değişikliğe gidilmeyecektir. Piyasadaki fazla likidite, Bankalararası Para Piyasası (BPP)’ndaki Türk lirası depo işlemleri ve açık piyasa işlemleri çerçevesinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Repo-Ters Repo Pazarı’nda gerçekletirilen ters repo ilemleri ile çekilmeye devam edilecektir. Yukar?daki düzenlemeler dikkate al?nd???nda, normal likidite yönetiminin yan?nda, Irak operasyonu gibi herhangi bir olas? d?sal ok kar?s?nda, piyasalar?n sa?l?kl? çal?mas?n? tehlikeye sokacak bir likidite s?k??kl???n?n yaanmas?n? ve k?sa vadeli TL faiz oranlar?n?n a?r? dalgalanmas?n? önleyecek yeterince enstrüman?n oluturuldu?u görülmektedir."
DALGALI KUR REJİMİNE DEVAM EDİLECEK
Dalgal? kur rejimine 2003 y?l?nda da devam edileceği kaydedilen açıklamadı, "Kurlar piyasa koullar?na göre oluacakt?r. Merkez Bankas? hiç bir ekilde kurlar?n düzeyini ya da yönünü belirleme amaçl? döviz al?m ya da sat?m ilemi yapmayacakt?r. Merkez Bankas?, imdiye kadar oldu?u gibi, s?n?rl? kalmak kayd?yla, kurlarda a?r? dalgalanma görüldü?ünde al? ya da sat? yönünde müdahalelerde bulunabilecektir. Ters para ikamesi ve güçlü ödemeler dengesi gelimeleri sonucu piyasada döviz arz fazlas? olumas? halinde, dalgal? kur rejimi ile çelimeyecek, döviz kurunun uzun dönemli e?ilimini ve do?al denge de?erini bozmayacak ekilde döviz rezervlerini art?rmaya yönelik olarak ihale yöntemiyle döviz al?mlar? gerçekletirilebilecektir. Dalgal? kur rejiminde, kurlar 34. paragrafta belirtilen nedenlerin yan?s?ra, d?sal oklar ya da bekleyileri önemli ölçüde ve süratle de?itirebilecek ekonomik ya da siyasi gelimeler sonucu önemli ölçüde ve ani yükseliler ya da düüler gösterebilmektedir. Bu çerçevede, döviz açe?k ya da fazlas? ta?yan finans kesimi kurulular? ve reel kesim irketleri önemli risklerle kar? kar?ya kalabilmektedirler. Bu tür pozisyonlar, ayr?ca, yukar?da belirtilen nedenlerle kurlarda meydana gelebilecek dalgalanmalar?n iddetini art?r?c? bir rol oynamaktad?r. Kurlardaki dalgalanmay? art?racak aç?k ya da fazla pozisyon ta?ma e?ilimi bu pozisyonlar? ta?yanlar için yaratt??? riskin yan?nda, fiyat istikrar?na yönelik politikalar? da olumsuz etkileyebilmektedir" denildi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:03