Medya
  • 23.4.2022 14:53

28 Şubat'çı Gazeteci Tufan Türenç öldü

77 yaşındaki Türenç bir süredir rahatsızlığı nedeniyle tedavi görüyordu. Tufan Türenç bu sabah hayatını kaybetti.

Gazeteci Tufan Türenç hayatını kaybetti. 77 yaşındaki gazetecinin bir süredir rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü biliniyordu. Tufan Türenç'in bu sabah hayatını kaybettiği öğrenildi.

Tufan Türenç, 1968'de Milliyet Gazetesi'nde gazeteciliğe başladı. 18 yıl boyunca Milliyet'te çalışan Tufan Türenç, 1986'da Milliyet'ten ayrıldı ve Güneş Gazetesi'ne geçti. İki yıl sonra, 1988'de Hürriyet'e geçen Türenç, yazı işleri müdürü olarak görev yaptı.

DİNE KARŞI BİR İRTİCA DÜŞMANI VE 28 ŞUBAT'IN MEDYA AYAĞI İDİ

Baş yazar Oktay Ekşi’nin yazı başlığı manşetle uyumlu bir şekilde “Gerekirse silah da kullanırız” şeklindedir. Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök “Nereye kadar”, Ankara Temsilcisi Sedat Ergin“Askerin müdahale doktrini”, Tufan Türenç, “Hâlâ ne bekliyorsunuz”, Emin Çölaşan, “İşte size irtica brifingi” ve diğer yazarlar da benzer içerik ve başlıklarla darbenin fonksiyonel aktörlüğünde görevlerini hakkıyla icra etmişlerdir.

Tufan Türenç: Camilere din sokulursa darbe olur - Yeni Şafak

İRTİCA DİYE DİYE ÖLDÜ

İŞTE BİR ÖRNEK YAZISI
 

CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer "İrtica devlete sızmaya çalışıyor" diye bir uyarıda bulundu.

AKP yöneticileri bu uyarıya tepki gösterip irtica konusunda elindeki belgeleri göndermesini Cumhurbaşkanı’ndan istediler.

Çünkü Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarına göre iltica tehlikesi yok.

Acaba Başbakan ve arkadaşları haklı mı? Gerçekten de AKP’nin irticaya pirim tanımadığı doğru mu?

Şimdi vereceğim örnekler bakımından Başbakan Erdoğan’ın portföyü hiç kuşkusuz çok daha zengindir.

Anadolu’da bir üniversitemizde halen profesörlük yapan bir kişi lojmanına günah diye televizyon almıyor.

Bu profesörün ismini herkes biliyor. Bu kafada çok sayıda profesör, doçent var üniversitelerde.

Yine Anadolu’daki bir başka üniversitemizde on yıl önce tarikatlar her tarafa hákim olmuştu. Peçeli öğrencilere bile ses çıkarılmıyordu.

Bir profesör bu olayı şöyle anlatıyor:

"Peçeli öğrenciler kimseyle konuşmuyordu. Onlara soru yönettiğiniz zaman yanındaki başı açık arkadaşına yanıt veriyor, o da size söylüyordu. Bu öğrencilerin bağlı olduğu tarikat yabancı erkekle konuşmanın zina sayılacağını söyleyip onlarla konuşmayı yasaklamış."

* * *

Devam edelim. Yine aynı üniversitenin tıp fakültesinde peçeli, türbanlı öğrenciler erkek hastalara ellerini sürmemek için pantolonun üzerinden iğne yapıyorlarmış.

Bugün o üniversiteler çağdaş çizgiye kavuşturulmuş. Bu yüzden de AKP’nin hedefi halindeler.

İstanbul’da bir üniversitede tıp fakültesi öğrencilerinin günah diye erkek çocuklara ellerini sürmedikleri de biliniyor.

Bir zamanlar Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ebe okulunun öğrencileri doğumhaneye tesettürlü sokulmadıkları için günlerce eylem yapmışlardı.

Erbakan’ın bakanlarından birinin doktor olan eşinin 7 yaşından büyük erkek çocukları namahrem diye muayene etmediği de hatırlardadır.

Son günlerde ise üniversitelerdeki gerici eylemler giderek artıyor.

Herhalde Erdoğan bu olayları irtica olarak kabul etmiyor.

Başbakan bir gün normal vatandaş gibi tebdili kıyafetle, İstanbul’un göbeği Çarşamba’yı, Fatih’i bir gezse.

Karşılaşacağı görüntüler İran’dan çok daha kötüdür.

Ama Başbakan’ın bu manzaralardan rahatsız olacağını da sanmıyorum.

* * *

Kadrolaşmaya gelince...

O tam anlamıyla bir felaket.

Hemen bütün kurumları ele geçirmek için inanılmaz bir gayret içinde AKP iktidarı.

Atadıkları insanların o kurumla ve getirildiği görevle uzaktan yakından bir ilgisi olup olmadığına bile bakılmıyor.

"Yeter ki bizden olsun" anlayışıyla hareket ediliyor.

Kadrolaşmaların boyutlarının ne kadar büyük olduğu her gün yazılıp çiziliyor.

Ama AKP’lilere ve Başbakan’a sorarsanız onlar en az atama yapan iktidar.

Başbakan Erdoğan kabul etmiyor ama bu kadroların seçimindeki tek ölçütün "Dindar olanlar, dindar olmayanlar" diye konduğunu yalnız Türkiye değil, bütün dünya biliyor.

Paylaş

Güncellenme Tarihi : 24.4.2022 01:10

İLGİLİ HABERLER