
29 MART'TAKİ GÜNEŞ TUTULMASINDAN SONRA HANGİ İLDE DEPREM OLACAK?
Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Can Karavul, fay hattında incelemelerde bulunarak, bölgede iki deprem daha beklediklerini söyledi.
SAÜ Jeofizik Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Can Karavul, Adapazarı'nda meydana gelen depremlerin merkez üssü olan Arifiye Beldesi'nde ki fay hattında incelemelerde bulundu. Beraberindeki ekiple, fay hattının bulunduğu bölgeye giden Karavul, deprem sonrası oluşan yüzeysel kırıkları inceleyerek, bölgede 4.5- 5.5 büyüklüğünde iki deprem daha olabileceğini söyleyerek, yaşanan depremlerin Balıkesir ve Bursa depremlerinin enerjisini arttırarak zamanını kısalttığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Karavul, "Şiddeti 4.5 olan Sakarya Arifiye bölgesinde Kuzey Anadolu fayına yakın bir bölgede bulunan tali fay hattı üzerinde bir deprem meydana geldi. Yüzeysel kırığı görüyoruz. Bu orta derecede bir deprem. 17 Ağustos Marmara depreminin üzerinden 6 yıl gibi bir zaman geçti. Normalde olması gereken bir deprem. Bu enerji bir şekilde açığa çıkmalıydı. Bu bölgede meydana gelen depremlerin ardından 4.5 ve 5.5 şiddetinde depremler izlenebilir. Vatandaşlarımız tedirgin olmasın. Bu depremin tek bir açıklaması var. Kuzey Anadolu fayının kuzey kolu İstanbul bölgesinde, güney kolu Balıkesir-Bursa hattında. Burada yaşanan depremler, her iki kolda olması muhtemel depremlerin zamanını kısaltmaya katkıda bulunmuş olabilir. Depremler, İstanbul kolundaki enerji birikimini arttırdı. Bölgede bundan sonra bir iki gün içinde 4.5 ve 5.5 şiddetinde deprem olma ihtimali çok yüksek" dedi.
Karavul, vatandaşları, tedbirli ve dikkatli olmaya çağırırken, 3 depremin de en fazla hissedildiği Arifiye Beldesi'nin Belediye Başkanı Yusuf Çelebi de, gerekli önlemleri aldıklarını belirtti.
GÜNEŞ TUTULMASI SONRASI DEPREM OLACAĞI İDDİASI...
Fırat Üniversitesi Metalurji Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. M. Mustafa Yıldırım'ın, Tokat ve Amasya Valilikleri'ne gönderdiği yazıda, 29 Mart 2006'da gerçekleşecek güneş tutulmasının ardından Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın Tokat-Amasya arasında bulunan ve Niksar'dan geçen bölümünün kırılacağını iddia etmesi bölgede endişeye yol açtı.
Prof. Dr. M. Mustafa Yıldırım, Tokat ve Amasya Valiliği, belediye başkanları, milletvekilleri ve basın mensuplarına gönderdiği yazıda, Tokat-Amasya arasında bulunan ve Niksar'dan geçen fay hattının kırılacağı ve muhtemelen 6.8 büyüklüğünde deprem olacağını ileri sürdü. Güneş tutulmasının fay kırıklarını tetikleyebileceği ve deprem riskini artıracağı' iddiasında bulunan Prof. Dr. Yıldırım, gönderdiği yazısında şu ifadelere yer verdi:
"Güneş tutulması ay ve güneş çekimlerinin birleştiği ve bu gök cisimlerinin çekimlerinin odaklandığı bir olaydır.
Yörüngesi de önceden belli olduğuna göre Antalya, Konya, Kırşehir, Niğde, Kayseri, Tokat, Amasya, Gümüşhane, Erzincan ve Giresun illerinde 27 Mart 2006 ile 16 Nisan 2006 tarihleri arasında çok büyük bir deprem riski vardır. Ancak halen gergin durumda bulunan kırılmaya hazır Kuzeydoğu Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunduklarından, 29 Mart 2006'yı takip eden günler içerisinde ve muhtemelen 3-10 Nisan 2006 tarihlerinde Tokat-Amasya arasında bulunan Niksar'dan geçen fay hattı kırılacak, Niksar merkezli büyük bir deprem meydana gelecek. Yine hakim fay hattı yönü, doğu-batı yönüne paralele yakın bir konumda bulunduğundan, oluşacak depremin şiddeti 6.5-7.2 arasında (muhtemelen 6.8) olacaktır."
Gönderilen yazıyı değerlendiren Niksar Belediye Başkanı İdris Şahin, iddialara tepki göstererek, "Depremle ilgili ilçede çadır, ceset torbası ve benzeri bir çalışma yok. Şu gün, şu saat deprem olacak demek, kehanettir ve asla doğru değildir. Kimsenin insanların morallerini bozmaya, gelecek endişesiyle ufuklarını karartmaya hakkı yoktur. Herkes, her şeyi söyler ama bizler metanetli, bilinçli olursak ne moralimiz bozulur, ne de hazırlıklarımızı aksatırız" dedi.
Başkan Şahin, Niksar Belediyesi'ne de ulaşan yazıyı değişik bilim çevreleriyle görüştüklerini belirterek, "Güneş tutulmasıyla depremin hiçbir ilgisinin olamayacağını savunanlar olduğu gibi, böylesi bir ihtimalin az da olsa hesaba katılması gerektiğini söyleyenler oldu. Yer hareketleriyle gök olayları arasında ilgi kurulmaması gerektiği görüşünü savunanların büyük bir ekseriyet oluşturduğunu da bilgilerinize sunmak istiyorum" diye konuştu.
İlçenin aktif olan Kuzey Anadolu Fay hattı üzerinde olduğunu hatırlatan Başkan Şahin, "Deprem riski her zaman var. Depremi önlemeye gücümüz yetmez, ancak, tedbirlerimizi almak zorundayız. Uzun, orta ve kısa vadede ne yapmamız gerekiyorsa, planlı ve programlı biçimde onları yapmalıyız. Yoksa, heyecanlanıp, paniklemek, tedirgin olmak, tek başına bir işe yaramaz. Temel soru şu; 'Her an deprem olabilir, şimdiden ne yapabilirim?' Belediye olarak bizler 1999 depreminden bu yana hazırlıklarımızı hassasiyetle sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
'YERALTINI İYİ BİLİRİM'
Prof.Dr. Mustafa Yıldırım ise, yaptığı açıklamada, Tokat Valiliğine daha önce de mektup gönderdiğini ancak ciddiye alınmadığını görünce, bu kez mektubu notere onaylatarak gönderdiğini söyledi. Prof.Dr. Yıldırım, "Ben Almanya'da üniversite eğitimi yaptım. Malzeme profesörüyüm, Yerküreyi de bir malzeme olarak görebilirsiniz. Yeraltını iyi bilirim. Verdiğim tarihte deprem olacağı konusunda yüzde 85 eminim. Zaten emin olmasam mektup göndermezdim'' dedi.
Prof.Dr. Yıldırım daha önce gönderdiği aynı içerikli uyarı mektubu dikkate alınmayınca bu kez, noter tasdikiyle 27 Aralık 2005 tarihinde ikinci kez Tokat ve Amasya valiliklerine mektup gönderdi. 4 sayfalık mektup çoğaltılarak vatandaşlar arasında da yayılmaya başladı.
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ'NDEN UYARI
Adapazarı'nda Marmara Depreminin ardından az hasarlı, orta hasarlı ve hasarsız olarak belirlenen binalarda yapılacak olan inceleme sonunda birçoğunun güvenli olmadığının ortaya çıkacağı, olası bir depremde bu binaların büyük risk oluşturduğu savunuldu.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Senatosu, Adapazarı'nda meydana gelen 4.5 büyüklüğündeki deprem ve bu depremin ardından meydana gelen 3.1 ve
3.7 büyüklüğündeki sarsıntılar hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla bir bildiri yayınladı.
Marmara depreminden sonra Adapazarı'nda bu büyüklükte bir başka depremin meydana gelmediği kaydedilen bildiride, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın belirli aralıklarla 7'den büyük depremler üretebildiği hatırlatılarak, bu depremlerin büyük ölçüde can ve mal kaybına neden olduğuna dikkat çekildi.
SAKARYA AKTİF FAY HATTININ ODAK NOKTASINDA
Sakarya'nın aktif fay hattının odak noktasında bulunduğu belirtilen bildiride, şunlar kaydedildi:
"Sakarya şehri, deprem bakımından en hassas bölgededir. Fay hattının Bolu'dan batıya doğru her noktasında meydana gelen bütün sarsıntılar, şehrimizde de hissedilmektedir.
Muhtemelen 1999 depremini yaşayan insanlar yine benzer depremleri yaşayacak, depreme maruz kalan binalar benzer bir depremle yine karşı karşıya kalacaktır. Özellikle insanların uğrayacağı maddi manevi zararları azaltmanın ya da ortadan kaldırmanın tek yolu, güvenli yapılar yapmaktır. Güvenli yapılar, 1998 yılında çıkarılan, 'Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik' hükümlerine uyan yapılardır. Bu yönetmelik hükümlerini sağlamayan yapılar ise deprem güvenliği bakımından risklidir."
-"ORTA HASARLI, AZ HASARLI VE HASARSIZ BİNALAR"...
Marmara Depremi'nin ardından az hasarlı, orta hasarlı ve hasarsız diye sınıflandırılan bütün binaların incelenmesi gerektiği ifade edilen bildiride, şöyle denildi:
"Tahminlerimiz, az hasarlı, orta hasarlı ve hasarsız binalardan birçoğunun yapılacak olan inceleme sonunda güvenli çıkmayacağı yolundadır. Deprem güvenliği olmayan bu binaların ise mutlak surette zemin iyileştirmesi, temel takviyesi, üst yapı takviyesi veya kat eksiltme gibi yöntem ve tekniklerle yönetmelik hükümlerine uygun duruma getirilmesi gerekir."
"UYARILAR DİKKATE ALINMIYOR"...
Açıklamada, SAÜ akademisyenlerinin, Marmara depreminden sonra binaların yıkılma nedenlerini araştırdığı, şehrin zemin özelliklerini belirleyen mikro bölgelendirme çalışmaları hakkında uluslararası projede aktif rol alındığı ve halkı depreme karşı bilinçlendirme konusunda önemli çalışmalar yapıldığı kaydedildi.
Depreme karşı bilinçlendirme konusunda üniversitede görevli bilim adamları ve SAÜ Senatosu'nun belirli aralıklarla yaptığı uyarıların dikkate alınmamasının endişeyle izlendiği belirtilen açıklamada, şöyle denildi:
"Konu giderek unutturulmaya çalışılmakta, somut adımlar atılmamaktadır. Üniversitemiz ve çeşitli kuruluşların yaptığı çalışmalara göre, çok katlı yapıların güvenli duruma gelmesiyle 810 bin dolayında yeni konut ihtiyacı ortaya çıkacaktır. İlgililerce gerekli iradenin ortaya konulması durumunda, günümüz koşullarında, bu ihtiyacı kısa sürede gidermek mümkündür."
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:03