Gündem
  • 28.5.2012 00:10

9,5 yılda Türkiye'yi 3 kat büyüttük!..

     Başbakan Erdoğan, Türk Telekom Arena Stadı'nda düzenlenen partisinin 4. İstanbul İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, siyasete İstanbul'da başladığını, gençlik kolları başkanlığı'ndan il başkanlığına, oradan büyükşehir belediye başkanlığı görevine kadar, siyaseti, İstanbul'a ve İstanbullu'ya hizmet olarak gördüğünü dile getirdi.
     Siyasete başladığı andan itibaren, il başkanlığı ve büyükşehir belediye başkanlığı yaptığı dönemdeki yol arkadaşlarıyla AK Parti'yi birlikte kurduğunu, millete hizmet yolunda birlikte yürüdüğü arkadaşlarının 4. AK Parti İstanbul İl Kongresi'nde yer aldığını anlatan Erdoğan, ''Biz bugün işte böyle büyük bir kitleyiz. Biz bugün, bırakın büyük kongresini, il kongresini dahi stadyumlarda yapan bir partiyiz. Biz, çıkar için, rant için, makam, rütbe, paye için değil, dava için bir araya gelmiş, aynı hedefler için saf tutmuş bir kitleyiz. Bize bu günleri, bize bu manzarayı lütfeden Rabb'imize hamd ediyorum. İstanbul'da, birkaç kişi olarak çıktığımız yolda, bugün stadyumlarda il kongresi yapan bir harekete dönüştüğümüz için Allah'ıma her daim şükrediyorum'' diye konuştu.
     Bu muhteşem manzarayı kıskananların olacağını dile getiren Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
     ''Partilerinin büyük kongrelerinde, küçük salonları dahi dolduramayanlar bizleri kıskanacaktır. İl kongrelerinde, havalarda sandalyelerin uçuştuğu, yumrukların konuştuğu partiler bizleri kıskanacaktır. İşte onun için Rabb'ime niyazım şudur; bir olduk, birlik olduk, birlikte Türkiye olduk. Rabb'im nazardan saklasın diyorum, Maşallah diyorum, Maazallah diyorum. Hiçbir zaman onlara benzemedik, Allah'ın izniyle bundan sonra da onlara benzemeyeceğiz. Kibir, gurur, böbürlenme, tepeden bakma Allah'ın izniyle bizim yanımıza, bizim partimize, teşkilatımıza asla yanaşamayacak.''
    
     -''Bu yola İstanbul'un toz içindeki sokaklarından çıktık''-
    
     ''Biz bu yola, İstanbul'un fakir, yoksul, çamur, toz içindeki sokaklarından çıktık. Biz bu yola, yoksulların, garip gurebanın duasını alarak çıktık. İstanbul bize umut bağladı, sadece İstanbul değil, Türkiye bize umut bağladı'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
     ''Gecekondularda sefalet içinde yaşayan kardeşlerimizin üzerimizde emaneti var. Belediye otobüs duraklarında, sabahın şafağında işine gitmek için vasıta bekleyen işçi kardeşlerimizin üzerimizde emaneti var. Tek göz odalarda, ekmeksiz, aşsız, susuz kalan, engelli çocuklarıyla, kapısının çalınmasını bekleyen hanım kardeşlerimizin üzerimizde emaneti var. Esnafın, çiftçinin, sanayicinin üzerimizde emaneti var. Karakol önünde nöbet tutan polisin, sınırda vatanımızı bekleyen Mehmetçiğin üzerimizde emaneti var. Yavrularının yolunu bekleyen annelerin, umut dolu gençlerin, yaşlıların, engellilerin üzerimizde emaneti var. Biz, üzerimizde nasıl bir emanet taşıdığımızı çok ama çok iyi biliyoruz.''
    
     -Bu yola nasıl çıktığımızı unutmadık''-
    
     İstanbul'dan bu yola nasıl çıktıklarını unutmadıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Allah'ın izniyle hiçbir zaman unutmayacağız. Üzerimizdeki emanete de Allah'ın izniyle halel getirmeyeceğiz. Biz Türkiye'yi büyütmeye, ama nefsimizi köreltmeye devam edeceğiz'' dedi.
     Sadece İstanbul'da değil, sadece Türkiye'de değil, Türkiye'nin ve dünyanın neresinde olursa olsun, gidip yoksulu, garib-gurebayı, yolda kalmışı bulacaklarını ve üzerlerine düşeni yapacaklarını belirten Erdoğan, ''Biz, İstanbul'dan aldığımız ilhamla, İstanbul'dan aldığımız aşkla, sevdayla, heyecanla, İstanbul'un tarihinden duyduğumuz gururla, ezilmişlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Hakkı söylemeye, hukuku savunmaya devam edeceğiz'' diye konuştu.
    
     -''Türkiye'yi 3 kat büyüttük''-
    
     Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 9,5 yılda Türkiye'ye çok büyük sevinçler, tarihi nitelikte başarılar, rekorlar yaşattıklarını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
     ''9,5 yılda Türkiye'yi 3 kat büyüttük. 9,5 yılda Türkiye'yi bölgesel bir güç haline getirdik. Bütün bunları İstanbul'dan aldığımız ilhamla, İstanbul'un bize verdiği güçle yaptık. İstanbul'dan edindiğimiz tecrübeyle, İstanbul'un desteğiyle Türkiye'yi bu seviyelere taşıdık. İçinde bulunduğumuz Seyrantepe Arena bile spor camiası içinde temelini atıp açılışını gerçekleştirdiğimiz Türkiye'nin en büyük en dev stadyumu. Bunlarla şimdi biz gurur duyuyoruz. Bu hareketimizin partimizin küçük beyinlilere karşı ne denli büyük projeleri gerçekleştirdiğimiz noktasında en önemli ispattır. Onun için İstanbul teşkilatımız çok ama çok önemli. Siz, arkamızda durduğunuz müddetçe, siz yanımızda olduğunuz müddetçe, inşallah biz İstanbul'a da, Türkiye'ye de çok daha fazlalarını yaşatacağız. İstanbul bizimle olduğu müddetçe biz, Allah'ın izniyle 21'inci yüzyılı bir Türkiye yüzyılı yapacağız.''
     Başbakan Erdoğan, partisinin İstanbul teşkilatına, AK Parti kurulduğu andan itibaren görev yapmış, şu anda bu hizmetlerini parti teşkilatı dışında da olsa sürdüren başkan ve yardımcılarına, İl Başkanı Aziz Babuşcu'ya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a, ilçe başkanlarına, ilçe belediye başkanlarına, İl yönetimlerine, il genel ve belediye meclis üyelerine, kadın Kollarına, gençlik kollarına, sandık müşahitlerine kadar herkese şükranlarını ve teşekkürlerini sundu, ebediyete intikal edenlere de Allah'tan rahmet diledi.
     Başbakan Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın bugüne kadar hiçbir zaman durmadığını, duraksamadığını ve il başkanlığı çatısı altında hizmet vermeye devam ettiklerini anlattı.
     İstanbul il kongresine gelen partililerden ve vatandaşlardan bütün Türkiye'nin duyabileceği şekilde haykırmalarını isteyen Erdoğan, ''İstanbul yanımızda mısın- İstanbul arkamızda mısın- İstanbul yine bir miyiz-' 'Beraber miyiz- Birlikte miyiz-'' diye seslendi.
     Katılımcıların hep bir ağızdan ''Evet'' diye haykırması üzerine Erdoğan, ''İşte bu, Allah'a hamdolsun. O zaman biz de durmayacağız, duraklamayacağız, mola vermeyeceğiz, heyecanla, coşkuyla, ilk günkü gibi durmak yok, yola devam'' diye konuştu. 

Fatih, İstanbul'u fethettiğinde, sadece 21 yaşındaydı.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gençlere ''Fatih, İstanbul'u fethettiğinde, sadece 21 yaşındaydı. Şunu hiçbir zaman unutmayın. Sizler, Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasınız. Sizler, her biriniz, Fatih olacak yaştasınız'' diye seslendi.
     Erdoğan, partisinin 4. İstanbul İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, kongreyi, 2 önemli türbenin, 2 önemli kabrin yakınında, aynı zamanda 2 önemli tarih diliminde gerçekleştirdiklerini belirterek, yakındaki türbelerin, merhum Fatih Sultan Mehmed'in ve merhum Adnan Menderes'in türbeleri olduğunu hatırlattı. Erdoğan yakınlarda Yavuz Sultan Selim Han'ın ve Kanuni Sultan Süleyman'ın da türbesi bulunduğunu kaydetti.
     Tarihlerin de çok önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, bugünün, Türkiye Cumhuriyeti tarihine maalesef kara bir leke olarak yazılan, Cumhuriyet tarihinin, demokrasi tarihinin en kara, en karanlık gününün yıl dönümü olduğunu söyledi.
     Bundan 52 yıl önce, 27 Mayıs 1960'ta, milletin oylarıyla işbaşına gelmiş, millete hizmetkar olmuş, milletin sevdalısı olmuş merhum Adnan Menderes'in başında bulunduğu hükümetin devrildiğini, ardından da Menderes ve arkadaşlarının idam edildiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
     ''Kendisini buradan rahmetle yad ediyorum. Eşi merhum Berin Menderes'i, oğulları Yüksel ve Mutlu Menderes'i, yakın zamanda kaybettiğimiz bir diğer oğlu, değerli kardeşimiz, arkadaşımız Aydın Menderes'i rahmetle yad ediyorum. Merhum Hasan Polatkan ve eşine, merhum Fatin Rüştü Zorlu ve eşine, o döneme emek vermiş, millete hizmetkarlık yapmış, zulme, mağduriyete uğramış olanlara Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Yine bugün, burada, bu il kongremizle, 27 Mayıs'ın tam aksine, Türkiye tarihinin en muhteşem yıl dönümünü, bir çağı kapatıp, yeni bir çağı açan, 29 Mayıs 1453, İstanbul'un fetih yıl dönümünü kutluyoruz. Fatih Sultan Mehmed ve onun askerlerini, Akşemsettin'i, Molla Gürani'yi, Molla Hüsrev'i, Ulubatlı Hasan'ı, onlar gibi nice yiğit, nice kahraman, nice alim insanı rahmetle, minnetle yad ediyoruz. Allah, onlardan razı olsun, inşallah mekanları cennet olsun.''
    
     -Yahya Kemal'in şiirini okudu-
    
     Başbakan Erdoğan, konuşması sırasında ''Şöyle bir hamaset de olsa yüreklerimiz hareketlensin istiyorum'' diyerek Yahya Kemal'in ''Asırlar boyunca çınladı serhat/Doğudan batıya, Yemen Belgrad/Duyarak bakışan gözler görüyor/Fatih Topkapı'dan şehre giriyor/Sen, böyle yürürken, tuğla, sancakla/Türk'ün savaşları geliyor akla'' dizelerini okudu.
     Erdoğan, Yahya Kemal'in Üsküdar'dan şehre bakarak, herkesin hislerine tercüman olan ''Gürlemiş Topkapı'dan bir yeni şiddetle daha/Şanlı namıyla, büyük top denilen ejderha/Sarf edilmiş nice kol kuvveti gündüz ve gece/Karadan sevk edilen yüz gemi Haliç'e/Son günün cengi olurken, ne şafakmış o şafak/Üsküdar, gözleri dolmuş, tepelerden bakarak/Görmüş İstanbul'a yüz bin meleğin uçtuğunu/Saklamış durmuş, asırlarca, hayalinde bunu'' dizelerini de yazdığını söyledi.
    
     -''Sizler, her biriniz, Fatih olacak yaştasınız''-
    
     Başbakan Erdoğan, Fatih'in, İstanbul'u fethettiğinde, sadece 21 yaşında olduğunu belirterek, gençlere şöyle seslendi:
     ''Şunu hiçbir zaman unutmayın. Sizler, Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasınız. Sizler, her biriniz, Fatih olacak yaştasınız. Fatih, İstanbul'un karşısında durup, şöyle haykırmıştı. 'Ya Bizans'ı alırım ya Bizans beni alır.' Ve Bizans'ı aldı, Bizans'ı İstanbul yaptı. 'Ya Bizans'ı alırım ya da Bizans beni alır'. Bu kararlılık içerisinde İstanbul'a girdi. İşte, bizim devraldığımız miras budur. Bizim devraldığımız emanet budur.
     Şu anda Devlet-i Aliyye-i Osmaniye'nin toprakları üzerindeyiz, onun bakiyesi üzerindeyiz. Bizim, içimizde taşıyacağımız ruh işte o fetih ruhudur. Tarihten, şu son derece anlamlı hatırayı dikkatle dinlemenizi sizlerden özellikle rica ediyorum. Dünyaya buradan mesajımızı veriyoruz. Sultan Fatih, fethettiği şehre giriyor ve Ayasofya'ya gidiyor. Patrik ve halk, yerlere atılıyor ve ağlaşmaya başlıyorlar. Sultan Mehmet Fatih, Patriğe şunları söylüyor: 'Ayağa kalk. Ben, Sultan Mehmed, sana, arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki, bugünden itibaren artık ne hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda, benim gazabımdan korkmayınız.' Bunu söyledikten sonra, ordusunun kumandanına dönüyor, halka hiçbir fenalık yapılmamasını, emre itaat etmeyenin ölümle cezalandırılacağını bildiriyor. İşte bu sultan, böyle bir hoşgörünün sultanıdır. Bu şehir, böyle bir hoşgörünün şehridir. Biz, tıpkı Sultan Fatih gibi, tarihimizden devraldığımız mirasla, evet, yaratılanı, Yaratan'dan dolayı seveceğiz ve seviyoruz. Dili, dini, derisinin rengi, etnik kökeni, mezhebi, dünya görüşü, yaşam tarzı her ne olursa olsun. Yaratılanı severiz, Yaratan'dan ötürü.'' 

 

 

Güncellenme Tarihi : 22.3.2016 17:43

İLGİLİ HABERLER