BAYAZIT CEBECİ
ANKARA - Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Er, haftalık olağan basın toplantısında, 13-16 Kasım tarihleri arasındaki 4 günlük Ramazan Bayramı tatilinde meydana gelen trafik kazaları hakkında bilgi verdi. Bu süre içinde 68 ölümlü trafik kazası meydana geldiğini belirten Er, 89 kişinin hayatını kaybettiğini, 136 kişinin ise yaralandığını ifade ederek, yerleşim yerinde 25 ölümlü kaza meydana geldiğini, bu kazalarda 32 kişinin hayatını kaybettiğini, yerleşim yeri dışında ise meydana gelen 43 ölümlü kazada 57 kişinin hayatını kaybettiğini ifade etti.
Vatandaşların trafik kazalarında en çok tatilinin 3. ve 4. gününde can kaybına uğradığını söyleyen Er, kazalara karışan sürücülerinin yüzde 68'inin otomobil, yüzde 14'ünün kamyon-tanker-çekici ve yüzde 8'inin kamyonet cinsindeki araç sürücüleri olduğunu açıkladı. Kazalara karışan sürücülerin yüzde 38'inin 26-35, yüzde 29'unun 36-45 yaş grubunda olduğuna dikkat çeken Er, B sınıfı ehliyet sahibi sürücülerinin oranının yüzde 52, E sınıfı ehliyet sahiplerinin ise yüzde 35 oranında olduğunu ifade etti. Kazaların yüzde 72'sinin tek araçlı, yüzde 13'ünün ise iki araçlı-zıt yönlü türde meydana geldiğini söyleyen Er, yüzde 29'unun yayaya çarpma, yüzde 25'inin yoldan çıkma ve yüzde 13'ünün karşılıklı çarpışma şeklinde meydana geldiğini bildirdi. Er, kazaların yoğun olarak meydana geldiği saatlerinin ise yüzde 19 18.00-20.00, yüzde 16 14.00-16.00 ve yüzde 12 06.00-08.00 saatleri olduğuna dikkat çekerek, kazaların yüzde 56'sının açık hava şartlarında yaşandığını anlattı. Er, kazaların yüzde 57'sinin iki yönlü yollarda olduğunu vurgulayarak sürücü kusurlarının ise yüzde 33 araçların hızını yol ve hava şartlarına uydurmamak., yüzde 24 trafik güvenliği ile ilgili diğer kurallara uymamak, yüzde 15 araçlarının hızını kavşaklara yaklaşırken azaltmamak ve yüzde 13 şerit ihlali olduğunu açıkladı.
Er, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren trafik para cezalarının ödeme sürelerinin aynı kanunda yapılan değişiklikle, 30 güne çıkarıldığını ve bu süre içerisinde ödenmeyen cezaların yüzde 5 faizle tahsil edileceğini kaydetti.
Toplantının sonunda basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Er, bir gazetecinin, ''Ankara'da bir terör tatbikatı yapılacağı ve önümüzdeki günlerde önemli suikastlar olacağı iddialar hakkında bir değerlendirme yapabilir misiniz?'' şeklindeki soruya, ''1996 tarihli Başbakanlık direktifine göre İçişleri Bakanlığı her yıl Ulaştırma Bakanlığı ile ortaklaşa yapmış olduğu bir çalışma vardır. Bu çalışma ulaşım araçların kaçırılmasına dönük olaylarda alınacak tedbirlerle ilgilidir. Bu direktifinin her yıl rutin olarak gereği yapılmaktadır. Bu sadece Ankara'da bütün illerimizde yapılmıştır. Yapmayan illerimiz de Aralık ayı sonuna kadar yapacaktır. Evet ben de basında sizin ifade ettiğiniz bilgileri gördüm. Her zaman olduğu gibi polis gerek iç odaklarla gerekse dış odaklarla gelen bilgiler değerlendirir, bu değerlendirme doğrultusunda güvenlik tedbirlerini alır. Hayır bize böyle bir duyum gelmedi'' karşılığını verdi.
Kapkaç olayları ile ilgili İstanbul'a yönelik bir önlem alınıp alınmayacağının sorulması üzerine Er, geçen hafta verdiği bilgilerde İstanbul'la ilgili sayılarda hatalı bilgiler olduğuna dikkat çekerek, yankesicilikle kapkaçın müşterek olarak verdiğini söyledi. Yeni TCK'ye göre kapkaçın tanımının yapıldığını ve ona göre değerlendirme yapılacağını söylediğini hatırlatan Er, şu cevabı verdi: ''2003 yılı ilk 10 ayında İstanbul'da 2 bin 267 kapkaç, 2 bin 467 yankesicilik olmak üzere toplam 4 bin 732 yankesicilik ve kapkaç olayı meydana geldiğini, 2004 yılının ilk 10 ayında ise bin 898 kapkaç, 4 bin 804 yankesicilik olayı meydana geldi. yani yankesicilik olaylarında bir artış söz konusu, Türkiye genelinde ise kapkaç olaylarında bir artış söz konusu. Bunla ilgili değişik tedbirlerden bahsetmiştim. bu tedbirimiz devam ediyor. Banliyö trenlerinde, şehirlerarası trenlerde tedbirler alınıyor, suçüstü yakalanmalar da söz konusu oldu''.
Adli polis ile ilgili görüşlerinin sorulması üzerine Er şu değerlendirmeyi yaptı: ''Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak AB süreci yolunda erek katılım belgesinde gerekse ulusal programımızda adli polisin kurulmasına yönelik her hangi bir açık hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca 2004 Ekim ayı içerisinde yayınlanan İlerleme Raporu'nun sonuç ve tavsiyeler kısmında adli polisin kurulmasına ilişkin bir tavsiye kararı söz konusudur. Bu tavsiye kararı da bağlayıcı değildir. 50 yılı aşkın süredir Hollanda'da Adalet Bakanlığı bünyesinde görev yapan adli polis 1994 yılında lav edilmiş ve İçişleri Bakanlığı'nda Milli Polis Teşkilatı içerisinde yeniden yapılandırılmıştır. Yine 1919 yılından bu yana Belçika'da Adli Polis Genel Müdürlüğü adı altında faaliyet gösteren Adli Polis Teşkilatı, Federal Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlanmış böyle Belçika'da da lav edilmiştir. Fransa'da Adli Polis İçişleri Bakanlığı'na bağlı olan Ulusal Polis Teşkilatını oluşturan 5 müdürlükten bir tanesidir. 1997 yılında Adli Polis Adalet Bakanlığı bünyesine alınmak istenmiş. Fransız Yargıtay Başkanından bir rapor hazırlanması istenmiş. Bu rapor doğrultusunda Adli Polis İçişleri Bakanlığı bünyesinde devam etmektedir. AB üyelerinden İtalya'da kolluk adli olsun idari olsun tamamen İçişleri Bakanlığı bünyesindedir. Almanya'da da kolluk İçişleri Bakanlığı bünyesindedir. Hiç bir Avrupa Birliği ülkesinde adli polis bulunmamaktadır. Bizim mevzuatımız açısından baktığımızda 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanun'unun 9-10 ve müteakip maddelerinde adli, siyasi, idari görevler olarak ayrılmıştır. Polis idari görevleri daha doğrusu önleyici hizmetleri yerine getirirken idarenin içindedir, adli görevleri yerine getirirken Cumhuriyet Savcılarının ve savcıların emrindedir. Yazılı ve sözlü emirlerini de hiç bir mazeret göstermeden yerine getirmek zorundadır''.
Kapkaç olayları ile bölücü terör örgütü bağlantısının sorulması üzerine ise Er, ''Henüz bizim yaptığımız tespitlerde kapkaç olaylarında değişik organizasyonlar olmakla birlikte bireysel fiiller şeklinde cereyan ediyor. Bir yasadışı örgütün güdümünde yapıldığına ilişkin önümüzde netleşmiş bir bilgi bulunmamaktadır'' cevabını verdi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:18