İşte Serdar Turgut'un bugünkü yazısı:
Gizli tarikatlar ve savaş
Vatikan içinde çeşitli gruplar vardır ve bunlar zaman zaman birbirleriyle çatışırlar.
Bunlar arasında en güçlü olarak nitelendirebileceğimiz grup Opus Dei'dir.
Şu anki Papa, bu Opus Dei örgütü tarafından desteklenmekte, onun tarafından kollanmaktadır.
Papa, 24 Aralık 2000'de üçüncü bin yılda artık sıranın Asya'ya geldiğini, bu bin yılda hedefin Asya'nın Hıristiyanlaşması olduğunu açıklamıştı.
Bu konuşmadan iki yıl önce 18 Temmuz 1998'de ise İngiltere'nin Canterbury katedralinde 14'üncü Lambeth toplantısı yapıldı.
Dünyadaki Anglikan kiliselerinin üst düzey idarecilerinin katıldığı bu toplantıda da Hıristiyanlığın yeni hedef olarak seçilen Asya'daki Türki cumhuriyetler, Ortadoğu halkları ve Müslüman ülkelerde yaygınlaştırılması kararlaştırıldı.
Daha birçok yayınlanmış belgede 'resmi' Hıristiyan dünyasının ilgisinin nasıl bizim coğrafyaya odaklanmış olduğunu görebilirsiniz.
Ancak burada 'resmi' vurgulaması yapmış olduğuma dikkat etmiş olmalısınız. Çünkü Hıristiyanlığın bir de 'gayri-resmi' dünyası vardır, onlar da neredeyse Vatikan kadar güçlüdürler ve bunlar şimdi 'resmi' Hıristiyanlığın gelecek planlarının yolunu keserek inisiyatifi ellerine almışlardır.
* * *
Konuya özel ilgi duyup, bilgilenmiş olanlar dışında bizim ülkede Opus Dei hakkında bilgi ilk kez Dan Brown'un 'Da Vinci şifresi' kitabından öğrenildi büyük ihtimalle.
O kitapta Opus Dei örgütü gayet karanlık işler içindeymiş gibi anlatılır ki Hıristiyanlık tarihi bu anlatılanların çok da yanlış olmadığını göstermektedir.
Polisiye olayların dışındaki 'gerçekler' bölümünde kitapta anlatılanlar doğrudur. Kökenleri 'Tapınak Şövalyeleri'ne de giden Priory of Sion adlı bir gizli örgüt vardır.
Bu gizli örgüt, Vatikan'ın anlattığı Hıristiyanlık tarihi dışında başka ve tamamen farklı bir tarih olduğu iddiasındadır. Ve onlar bugünkü Papa'nın destekçisi olan Opus Dei ile ölümüne bir mücadele halindedirler. Vatikan'a da düşmandırlar
Onlar Hz. İsa'nın çarmıha gerilmediğini, onun yerine başkasının çarmıha gerildiğini, İsa'nın o olaydan sonra uzunca bir süre daha yaşadığını, Vatikan'ın 'fahişe' olarak sunduğu Mary Magdelena'nın aslında İsa'nın karısı olduğunu, onların evliliklerinden çocukları bulunduğunu, dahası bu kan bağının yüzlerce yıllık izine ilişkin belgelerin kendilerinde bulunduğunu, Hıristiyanlığın temelindeki asıl gerçeğin bu olduğu iddiasındalar.
Hangi anlatım daha doğru, burada bunu çözümlemek hem beni aşar hem de bu amacım açısından pek de önemli değil.
Asıl önemli olan Vatikan'ın hem bu gizli örgütü çok ciddiye aldığı hem de ondan oldukça da korktuğudur.
Çünkü anlatılanlar doğruysa, yani Hıristiyanlığın gerçek tarihi konusunda ellerinde yüzyıllardır gizli tutulan belgeler varsa, onlar istediği an, açıklama yaptıklarında bu 'resmi Hıristiyanlığın' sonu anlamına da gelecektir ve bu da büyük çalkantılara yol açacaktır.
Bu nedenle Vatikan yüzlerce yıl boyunca bu örgütü çökertmek, yok etmek için muazzam baskı, zulüm ve işkence yapmış ama başarılı olamamıştır.
Ve de tehdit kılıcının gölgesinde yaşamaya mahkum olmuştur.
Bu tür gizli örgütleri araştıran her bilim adamı örgütün özellikle Avrupa'da çok güçlü olduğunu, birçok yarı -gizlilikle çalışan örgütle Priory of Sion arasında tarihsel ve felsefi bağlar bulunduğunu, bütün bunlar nedeniyle örgütün belirleyici siyasi etkinliğe sahip olduğunu, kullandığı birçok şifre ve kodlarla bu örgütlerle fikri köken bağlılığı olduğunu görmek isteyen herkese açıkça ilan etmiş olan Avrupa Birliği'nin atmış olduğu ve atacağı her kritik adımda da bu ana örgüt ve yan örgütlerinin belirleyici olduğunu söylüyorlar.
* * *
11 Eylül saldırısı ve sonrasında olanlar bu tarikatları ve yan örgütlerini son derece memnun etmiştir.
Çünkü Evanjelik Hıristiyanlar ile Yahudi koalisyonunun dünyaya yeniden çeki düzen vermek üzere deyim yerindeyse kelleyi koltuğa alarak yola çıkmaları, Papa'nın üçüncü bin yılda Katolisizm için hedeflediklerini yapabilmelerini şu anda durdurmuştur.
Papa'nın ilan ettiği hedef doğrultusunda bizim coğrafyaya dağılmış olan misyonerler, savaşı, yok etmeyi ve enkazlarda yeni düzen aramayı kendi hedefleri haline getirmiş olanlar nedeniyle fiilen işsiz kalmış durumdadırlar.
Dünyanın dengeleri son birkaç yıl içinde olağanüstü değişmiştir.
Evanjelik Hıristiyanlık ile Yahudi ittifakı yani ABD ve İsrail şu anda inisiyatifi ele almıştır ancak bunlarla, özellikle Avrupa'da gücü büyük olan gizli tarikatların hedefleri aynıdır.
Gayet tabii ki Protestanlığın doğduğu Almanya ve sonra yayıldığı Anglo Sakson dünyasındaki dindarlar, Amerikan Protestanizmi içinde en büyük grubu oluşturan evanjalistlerden farklı ideolojilere sahiptirler.
Ancak hem Evanjalik Hıristiyanlık hem Yahudiler hem de Hıristiyanlık dünyasının içinde doğmuş olan gizli tarikatlar yüzyıllardır inandıkları efsanelerin nihayet gerçekleşmesi zamanının yaklaştığını düşünmektedirler.
Ayrıca kendilerine verilmiş olduğunu düşündükleri dünyayı yeniden kendi inanışları doğrultusunda düzenleme görevinin uygulanma zamanının geldiğine de inanmaktadırlar.
Bütün bu farklı akımlar ortak hedefler ve ortak düşmanlar karşısında süreç içinde ortak hareket edeceklerdir
Almanya ve Fransa'nın 11 Eylül'den sonra güç savaşında geride kalmaktan doğan tepkilerinde somutlaşan Avrupa ile Amerika arasındaki anlaşmazlık büyük ihtimalle 'derinden' gelecek itme sonucunda bir şekilde çözümlenecektir.
Çünkü bahsi geçen gizli tarikatlar ve yarı gizli örgütler Amerika'da da güçlüdürler ve Avrupa ile Amerika arasında paktın oluşmasında onlar aracı olacaklardır
* * *
Diyanet'in geçen cuma okuttuğu hutbede 'İsa çarmıha gerilmemiştir öyle gösterilmiştir' denilmesinden yola çıkıp bu düşüncenin nasıl da farklı algılanma ihtimali olduğunu anlatarak başlamıştık yolculuğa.
Bugün de bu hutbede anlatılanlarla aynı fikirde olanların bir bölümünün dünyasına girmeye çalıştım, onların gücünü göstermek istedim.
Yüzyıllardır gizlenen bazı güçler harekete geçti gibi geliyor bana. Onları motive eden efsane, inanç ve beklentileri de yarın düşünmeye çalışacağım.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:03