
ABD ORTADOĞU UZMANINDAN ERDOĞAN'A YAYLIM ATEŞ...
WASHINGTON - Amerikan düşünce kuruluşlarından Amerikan Enterprise Enstitüsü'nün uzmanlarından Michael Rubin, bir internet sitesinde yayınlanan makalesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ağır eleştiri ve suçlamalarda bulundu.
Rubin, National Review Online "http://www.meforum.org/article/873" internet sitesinde dün yayınlanan "Türkiye'nin tesadüfi olmayan akşam yemeği" başlıklı yazısında çeşitli başlıklar altında Erdoğan'a ağır ithamlarda bulundu.
Washington'un yeni Ankara Büyükelçisi Ross L. Wilson'un Türkiye'deki misyonunun çok zor olacağını belirten Rubin, ABD-Türk ilişkilerinin sessiz olabileceğini fakat hala sancılı sürdüğünü belirtti.
ABD'li Ortadoğu uzmanı Rubin, Türkiye ve ABD ilişkilerindeki problemin hep ABD askerlerinin Türkiye'de konuşlanarak buradan Irak'a girmesini sağlayacak 1 Mart 2003 tarihli tezkerenin parlamentodan geçmemesi olarak söylendiğini fakat ABD açısından asıl problemin çok daha derin olduğunu ve sadece Irak'la ilgili değil, daha çok Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili olduğunu iddia etti.
Rubin'in yazısına göre, ABD'nin en büyük endişesi Erdoğan'ın "kanun hakimiyetine, şeffaflığa ve laikliğe saldırıları." Uzmana göre Erdoğan tekrar seçilebilir fakat "eylemleri demokrasi süreci için antipati doğuruyor."
Başsavcı Nuri Ok'un; 20 Haziran 2005'te Erdoğan'ın seçimlere katılacak adayların belirlenmesinde diktatörlüğe yakın güç elde etme girişimini engellemek için Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğunu belirten Rubin, "AKP"nin anayasal olmayan maddelerin değiştirilmesi konusunda "taştan bir duvar olması" ve reddetmesi üzerine Ok'un mahkemenin iktidardaki partiyi resmen kınamasını istediğini ifade etti.
Kent Bank'a illegal bir şekilde hükümet tarafından el konulduğunu ileri süren Rubin, Erdoğan'ın hakimlerin emeklilik yaş sınırını indirerek emekli olacak binlerce hakimin yerine kendi parti taraftarlarını yerleştirmek istediğini ileri sürdü.
"İLLEGAL KURAN OKULLARININ REKLAMLARI TÜRK BASININDA YAYINLANDI"
Ortadoğu uzmanı, Türkiye'deki iktidarın AB'ye girmek için yoğun çaba göstermesine rağmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Türk üniversitelerindeki başörtüsü yasağını onaylaması üzerine Başbakan'ın, "Din sahasında herhangi bir bağlantısı olmayanların İslam din bilginlerine danışmadan böyle bir karar alması yanlıştır" dediğine dikkat çekti.
Rubin'in iddiasına göre, Erdoğan Türk eğitim sistemine de saldırıda bulundu. Rubin bu iddiasını "İllegal Kuran okullarının reklamları açıktan Türk basınında yayınlandı. Araştırmacı gazeteciler bu düzensiz okulların geleneksel İslam'dan ziyade Suudi destekli Pakistan'daki medreselere daha yakın olduğunu savundular" satırlarıyla dile getirdi.
Rubin, 14 Ekim 2005'te Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın tutuklanmasının da Erdoğan'ın gücünü kötüye kullanmasının bir örneği olduğunu ileri sürerek Aşkın'ın çok tanınmış bir akademisyen olduğunu belirtti ve bu olaya yazısında geniş yer ayırdı.
"Türkiye'deki Alevi" sorunlarına da değinen ABD'li Ortadoğu uzmanı Rubin, hükümetin şarabın vergisini artırdığını, "AKP" kontrolündeki belediyelerde içkinin yasaklandığını ifade etti.
"Washington Türkiye'nin kayıp gitmesine müsaade edecek mi?" sorusunu soran Michael Rubin, "Wilson Türkiye'ye gittiğini onu karşılayan zorluk kanun hakimiyetine yönelik bu atmosfer olacak. Misyonu büyük olacak. Washington ve Ankara arasındaki gerginlikler hem ABD hem de Türkiye çıkarlarına zarar verdi. Türk-Amerikan karşıtlığı büyürken, Türk ve Türk kültürüne yönelik ABD davranışları değişmedi. Ancak göstergeler bu kucaklamanın zayıflamaya başladığını gösteriyor. Bölge ülkeleri arasında Türkiye, ülkesinde misafir ettiği Amerikan öğrencilerinin sayısında bir azalma olduğunu müşahade ediyor" dedi.
"Uzun dönem stratejik ortaklık belki de hiçbir şekilde tam olarak geri gelmeyecek. Türkiye'nin güvenlik ve kanun hakimiyetine yönelik güveninin sarsılması üzerine ABD'nin stratejik planlamacıları bunu Romanya ve Gürcistan ile telafi etmeye bakmayı artırmaya başladılar" diyen Rubin, ayrıca Erdoğan ve ABD Başkanı George W. Bush arasındaki "zayıf kişisel ilişkinin" PKK karşıtı işbirliğini de baltaladığını iddia etti.
Rubin, ancak yine de her iki ülke arasındaki ilişkinin tamir edilmesinin iki ülkenin menfaatine olduğunu ileri sürerek, Washington'un kanun hakimiyetinden taviz vermemesi gerektiğinin altını çizdi.