Gündem
  • 14.6.2005 09:57

ABD, PKK'YA KARŞI HAREKETE GEÇİYOR MU?

MEHMET ALİ BİRAND'IN POSTA'DAKİ YAZISI:

ABD, PKK’ya karşı harekete geçiyor mu?  
    
 
Genelkurmay 2 inci Başkanı Org. Başbuğ, Washington temasları sırasında sık sık “askeri harekattan önce yapabileceğimiz çok şey var “ demişti. Ardından, PKK liderleri için yakalama emri çıktı. CENTCOM tutum mu değiştiriyor, yoksa bu adım gösterişte mi kalacak?


Geçen hafta Washington’daki  temaslar sırasında Türk tarafı, Kuzey Irak Kandil dağındaki PKK mevcudiyetini ön plana çıkartmıştı. Defalarca veriler sözlere rağmen Irak’taki Amerikan kuvvetleri, PKK’nın bölgeden çıkarılması konusunda hiç niyetli görülmüyordu.

 

Irak’taki askeri planlamada CENTCOM (Merkezi  Komutanlık) söz sahibi. Washington’dayken, Pentagon yetkilileriyle bu konuyu uzun uzun konuştum.

 

“Neden verdiğiniz sözü tutmuyorsunuz”  sorusuna şu yanıtları aldım:

 

-         Kandil dağındaki PKK mevcudiyetini dağıtmak için bir askeri harekat düzenlemek şu sıralarda çok güç. Irak’ın çeşitli bölgelerinde direnişçilere karşı zor bir mücadele veriliyor. Zaten zorluklarla karşı karşıyayız. PKK için Kandil’e kuvvet  ayırırsak,  bu defa diğer cephelerde zaafa uğrarız.

-         Kandil dağını bombalamak ve büyük bir ateş gücü kullanmak Kuzey Irak’ta istikrarsızlık yaratacaktır. Ayrıca Kuzey Irak  Kürtleri bu aşamada ortaya bir de PKK sorunu çıkmasını istemiyorlar.

-         Amerikalı komutanlar (özellikle CENTCOM’dan söz ediliyor) hala  Türkiye ile ilişkilerdeki rahatsızlıkları (tezkereden başlayarak) üstlerinden tamamen atmış değiller. Her ne kadar Genelkurmay-Pentagon ilişkileri rayına oturuyormuş gibi görünse dahi, CENTCOM’un havası hala tatsız. Bu durum da, PKK’ya karşı bir  harekat konusunda isteksizliği arttırıyor.

 

ORG. BAŞBUĞ’UN YAKLAŞIMI GENEL BAKIŞI ETKİLEDİ Mİ?

 

Türk Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı  iki yıldır bu hareketsizliği değiştirmeye çabalıyorlardı. Ancak son aylarda ortaya çıkan gerekçeler daha ciddileşti. Bir yandan PKK faaliyetleri tekrar arttı, ölüm olayları çoğaldı..  Öte yandan da, ABD’nin hareketsizliği ülkedeki ABD karşıtlığını besler oldu.

 

İşte bu çerçevede, Genelkurmay 2 inci Başkanı Org. Başbuğ’un, birkaç ay içinde ABD Genelkurmay Başkanlığına gelecek olan Org. Pace ile herkesin önünde yaptığı konuşma dikkat çekiciydi.

 

Başbuğ, Amerikalıların Kuzey Irak’ta  PKK’ya karşı  büyük bir askeri harekata  girme konusundaki çekimserliklerini askeri açıdan  anlayabildiğini, kısa bir süre daha beklenebileceğini  söyledikten sonra “ancak bu arada atılabilecek pratik adımlar olduğuna” dikkat çekip, bunları da sıraladı. Lider kadroların  harekat yeteneğinin kaldırılması, PKK’lıların  serbestçe dolaşımının engellenmesi ve haberleşme olanaklarının kısıtlanması gibi bir dizi önleme dikkat çekti.

 

Başbuğ çok haklıydı. Daha da önemlisi, bu yaklaşım hem mantıklı, hem de pragmatikti.

 

Aradan birkaç gün geçmeden, CENTCOM Kuzey Irak’ta PKK liderleri hakkında Türkiye’nin verdiği listeyi “görüldüklerinde tutuklanma” emrini, tüm birliklerine yolladı.

 

Bu adımı nasıl yorumlamamız gerekiyor?

 

Herşeyin başında, Pentagon’un TSK’yı bir oranda tatmin etmek isteği görülüyor. Bunu bir ilk adım olarak niteleyebiliriz. Org. Başbuğ’un ortaya koyduğu  mantığın bir mekanizmayı harekete geçirdiği söylenebilir.

 

Peki, sonrası gelecek mi?

 

Yani, bu tutuklama emri kağıt  üzerinde mi kalacak, yoksa gerçekten ciddiye mi alınacak?

 

Biliyorsunuz, Hırvatistan’da da bu tip listeler açıklandı, hatta hangi “savaş suçlusunun” nerede yaşadığı bilinmesine rağmen, NATO kuvvetleri üzerine gitmediler.

 

Amerikalılar, PKK liderlerini görmezden mi gelecekler, yoksa gerçekten harekete geçecekler mi?

 

Amerikalı askerlerin Kandil dağına baskın yapıp, aranan PKK liderlerini aramaya kadar gitmeleri veya istihbarat bilgileriyle, içlerinden bazılarını yakalamaları ve Türkiye’ye teslim etmeleri çok şey değiştirir. PKK’ya ciddi bir sinyal verilmiş olur. Türk-Amerikan ilişkileri üstündeki PKK gölgesi bir  oranda azaltır. Ankara’nın sabır gösterme süresini uzatır.

 

Aksi halde, Amerika’nın Kürt sorununu elinde  bir kart gibi tutmak istediği izlenimi artacaktır.

 

Clinton döneminde Öcalan’ın  Türkiye’ye teslim edilmesi, bu tip kuşkuları dağıtmıştı. Bush, döneminde bir  tutum  değişimine gidilip gidilmediğinin en önemli test’ini bundan böyle yaşayacağız.

 

Bu arada Ankara’nın da, bu sorunu Amerika ile tartışırken Kuzey Irak Kürt liderlerini ihmal etmemesi  gerekir. Amerikalılar belki duruma hakimler, ancak Talabani-Barzani ikilisi de, özellikle PKK konusunda sözü dinlenen lider konumundalar.

 

Washington’un attığı son adımı çok abartmayalım ancak önemli bir başlangıç olabileceğini de gözden kaçırmayalım...

 

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:20

İLGİLİ HABERLER