
ABD raporunda Türkiye'ye sert eleştiri
Uluslararası Af Örgütü’nün dün yayımlanan 2012 raporunun Türkiye bölümünde sert eleştiriler yer aldı. Başlangıç bölümünde, “Söz verilen anayasal düzenlemeler gerçekleşmedi. Aksine, ifade özgürlüğü tehdit edildi ve gösterciler artan polis şiddetiyle karşılaştı. Kusurlu terörle mücadele yasaları kapsamında yapılan binlerce kovuşturma adil yargılama standartlarını yakalayamadı. Bombalı saldırılar sivillerin yaşamına mal oldu. Vicdani ret hakkının tanınması, çocuk haklarının korunmasında ilerleme kaydedilmedi. Mülteci ve sığınmacıların, lezbiyen, gay, biseksüel ve transeksüellerin hakları güvencesiz olmaya devam etti. Kadına yönelik şiddeti önleme mekanizmaları yetersiz kaldı” denildi. Rapordaki tespitler şöyle:
Hatip Dicle’ye yasak
Haziran ayında AKP, seçimleri kazandı. Terörle Mücadele Kanunu kapsamında kendilerine yönelik açılan davalardan dolayı 9 seçilmiş muhalefet adayı koltuklarındaki yerlerini alamadı. 8 tanesinin davası ve tutuklulukları devam ediyordu ve 1 tanesi hüküm giydiği için (Hatip Dicle) makamına gelmesi yasaklandı.
Uludere’de siviller öldü
Ekim ayında Kuzey Irak’a, PKK üslerini hedef alan ve yüzlerce sivili köylerinden göçe zorlayan büyük askeri müdahaleler yapıldı. Türk savaş uçağı, Uludere’yi bombaladığında büyük çoğunluğu çocuk 34 sivil öldürüldü. Van’daki depremde yetkililer, binlerce evsiz insanı dondurucu koşullarda bırakan krize yavaş cevap verdikleri için eleştirildi.
Şık ve Ersanlı da raporda
İfade özgürlüğü hakkını tehdit eden çok sayıda dava açıldı. Eleştirel gazeteciler, Kürt siyasal aktivistler ve diğerleri Kürtler hakkında konuştuklarında haksız davalar açılmasını göze almış oluyorlardı. İnternet sitelerinin keyfi sınırlanması endişelerini artıran yeni düzenlemeler yürürlüğe girdi. Devlet görevlileri tarafından yapıldığı iddia edilen insan hakları ihlallerini araştıran Ahmet Şık ve Nedim Şener, terör örgütü üyeliğiyle suçlandı. Ragıp Zarakolu ve Büşra Ersanlı, yasal bir siyasi parti olan BDP tarafından yürütülen Siyaset Akademisi etkinliklerine katılımları nedeniyle KCK üyesi oldukları iddiasıyla tutuklandı.
Hopa’da aşırı güç
Genel seçimler öncesi ve sonrasındaki eylemlerde polis aşırı güç kullandı. Eylemler polis müdahalesi ve biber gazı, tazyikli su ve plastik mermi kullanımı ile şiddetli hale geldi. Artvin’in Hopa ilçesindeki gösteriler Metin Lokumcu’nun ölümü ve diğerlerinin yaralandığı çatışmalara neden oldu. Ankara’da Dilşat Aktaş, 10 polis memuru tarafından dövüldü, kalçası kırıldı, 6 ay yürüyemedi.
'İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır'
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın İnsan Hakları Raporuna ilişkin, ''Büyüklerimiz, 'iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır' derler. O ülkelerdeki uygulamaları da biz çok iyi biliriz. Eleştiriler bizim kendimizi çek etmemiz açısından, kendi eksikliklerimizi görmemiz açısından da yine de iyidir. Biz AB raporlarına da başka ülkelerin yayınladıkları raporlara da o açıdan yaklaşıyoruz. Şunu biliyoruz, bozuk saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir'' dedi.
Bağış, AK Parti Malatya İl Başkanlığı'nı ziyareti sırasında, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yayımladığı İnsan Hakları Raporu'nun Türkiye bölümünde yer alan 3 maddeyle ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
''Biz 'Türkiye mükemmeldir' demiyoruz'' diyen Bağış, bugün dünyada söz konusu raporu yazan ülke de dahil olmak üzere mükemmel bir ülke görmediğini söyledi. Bugünün Türkiye'sinin geçmişle kıyaslandığı zaman çok daha iyi bir noktada olduğunu vurgulayan Bağış, bundan 15-20 yıl öncesine kadar insanların ''Kürt'üm'' demeye korkuttukları bu ülkede, devletin televizyonunun günde 24 saat Kürtçe yayın yaptığını dile getirdi.
Mahkumların, kendilerini ziyaret eden anaları ile ana dilleriyle konuşabildiğini ifade eden Bağış, siyasilerin Kürtçe seçim propagandası yapabildiğini, üniversitelerde farklı dillerde ve lehçelerde eğitim veren, araştırma yapan kürsüler kurulduğunu belirtti.
Türkiye'deki Ermeni vatandaşların 112 yıl aradan sonra Akdamar'da, Ortodoks vatandaşların ise 88 yıl aradan sonra Sümela'da ayin yapmaya başladığını anımsatan Bağış, üniversiteye giriş sınavındaki katsayı gibi insan haklarına aykırı uygulamaların da son bulduğuna işaret etti.
Bağış, şöyle konuştu:
''İnsanların kılık kıyafetiyle, okuduğu kitapla, yediği ve içtiği gıdayla yargılamak yerine eylemleriyle değerlendiren bir devlet anlayışı artık Türkiye'de hüküm sürmektedir. Avrupa'nın demokrasi beşiği olduğunu iddia eden bazı ülkelerin de kendi vatandaşlarını, kendi Roman asıllı vatandaşlarını sınır dışı etmeye kalktıkları bir dönemde, benim Başbakan'ım 20 bin Roman vatandaşıyla kucaklaşmıştır ve onlara TOKİ'nin yapacağı yeni konutları, yeni meslek eğitim çalışmalarını ilan etmiştir.''
Türkiye'de farklı inanç gruplarının 1930'lardan bu yana çözülemeyen mülk sorunlarının çözüldüğünü belirten Bağış, ''Bütün bu saydıklarım tam 2,5 yıl içerisinde yapılmıştır. Hadi dünyada kendi vatandaşlarının inanç hürriyetlerine Türkiye kadar yatırım yapan son 3 yıl içerisinde bir ülke daha göstersinler'' diye konuştu.
Bağış, ''Büyüklerimiz, 'iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır' derler. O ülkelerdeki uygulamaları da biz çok iyi biliriz. Ama bu tür eleştiriler bizim kendimizi çek etmemiz açısından, kendi eksikliklerimizi görmemiz açısından da yine de iyidir. Biz AB raporlarına da başka ülkelerin yayınladıkları raporlara da o açıdan yaklaşıyoruz. Şunu biliyoruz, bozuk saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir. Acaba orada bir doğruluk payı varsa, bir eksiklik payı varsa, 'o eksikliğimizi görelim, onu da giderelim' diye uğraşırız'' ifadelerini kullandı.
-''Yarının Türkiye'si bugünden de daha iyi olacaktır''-
Dört yargı reformu paketinin üçüncüsünün meclis gündeminde olduğunu; dördüncüsünün ise Başbakanlık'a gönderildiğini kaydeden Bağış, ''Bu paket de bir sonraki Bakanlar Kurulu'nda ele alınacak. Tutukluluk süreleriyle ilgili, yargılamadaki eksikliklerimizle ilgili sorunlar inşallah çözülecek. Ama bağımsız olduğu kadar tarafsız olduğundan her birimizin emin olacağı bir yargı hepimize lazım'' dedi.
''Millet ne ise vekili o olmalıdır'' ve ''Başörtüsü kullanma özgürlüğünü mini etek kullanma özgürlüğü kadar önemsiyorum'' dediği için Anayasa Mahkemesi'nde yargılandığını anımsatan Bağış, şunları ifade etti:
''Bugün bunlar size komik geliyor. Ama çok değil 4 yıl önce bunlar bu ülkede siyasetten men edilmek için, partinizin kapatılması için bahane edilen konulardı. Hamdolsun, bugün Türkiye dünle kıyaslandığı zaman çok daha iyi bir noktadadır. Ama biz başardıklarımızla yetinmeyeceğiz. İnşallah yarının Türkiye'si bugünden de daha iyi olacaktır.''
-''Milletimiz CHP'ye 'Oğlum bak git' metaforu ile cevap vermeye devam edecek''-
Anayasa Mahkemesi'nin, ''4+4+4'' yasasına ilişkin kararına da değinen Bağış, ''Milletin vicdanında yargılanıp, müebbet muhalefete mahkum olmuş bir ana muhalefet partimiz var. Ülkemizde eğitimin önünü açmamak ve milletin eğitimdeki önceliklerini geri plana atmak çabasıyla yaptıkları başvuru, Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi. CHP milletin değil de Anayasa Mahkemesi'nin kapısını çalmaya devam ettikçe, milletimiz de CHP'ye son günlerin tabiriyle 'Oğlum bak git' metaforu ile cevap vermeye devam edecek'' diye konuştu.
Bağış, CHP'nin bu ülkede dört dörtlük her şeye karşı çıkma zihniyetinden vazgeçmesi gerektiğini belirtti. Bu ülkenin her bir bireyini çok sevdiklerini ifade eden Bağış, ''Bizim için Alevi Sünni ayrımı yok. Bizim için Müslüman, Müslüman olmayan ayrımı yok. Bizim için sağcı solcu yok. Bizim için insan var. Bizim değerlerimizde de her şey insan odaklıdır'' dedi.
Ortak sorunlara ortak çözümler bulmak gerektiğini dile getiren Bağış, ''Bizim kaderimiz bir. Doğumuzun da batımızın da kaderi bir. Trakya'mızın da Ege'mizin de Güneydoğu'muzun da kaderi bir. Bu ülkede hep beraber asırlardır birlikte yaşıyoruz. Bin yıldır birbirimizi değiştiremedik. Bu saatten sonra da kimsenin kimseyi değiştirmeye ne niyeti var ne de gücü yeter. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul edeceğiz. Birbirimizi seveceğiz'' diye konuştu.
Bağış, AK Parti İl Başkanlığı'nın ardından Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır'ı ziyaret etti. Çakır, Bağış'a Malatya kayısısı hediye etti.