
ABDEST SUYUNDAN TASARRUF OLUR MU?
Başkent Ankara’yı kasıp kavuran susuzluğa karşı ilginç bir öneri de, Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’dan geldi. Abdest alırken gereğinden fazla su tüketildiğine dikkat çeken Yılmaz, su sıkıntısının yaşandığı dönemlerde organların üç kere yerine bir kez yıkanmasının yeterli olduğunu, bu durumun dinen bir sakınca yaratmadığını belirtti.Yılmaz, cinsel ilişkiden sonra gusül abdetsi alırken de tasarruf yapılabileceğini savundu. Yılmaz, “Gusül abdestinde, vücudun her yerinin suyla temas etmesi gerekir. Kuraklı döneminde bu işlem yapılırken dakikalarca suyun altında kalmanın bir anlamı yok. Vücudun bir kere suyla teması gusül abdesti için yeterlidir” dedi.
AĞZA BURUNA SU ALINMASA OLUR
Su sıkıntısının aşılmasında yöneticilere ve Müslümanlara önemli görevler düştüğünü belirten Yılmaz, AKŞAM’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Ülkeyi yönetenlerin susuzluğa karşı zamanında tedbir alması gerekir. Müslümünlar da su sıkıntısının aşılması için duanın yanı sıra tasarruf yapabilirler. Zorunlu tasarruf durumunda abdest alınırken organların üç kere yıkanması yerine bir defa yıkanması yeterli olur. Yüzün, kolların, ayakların bir defa yıkanması kâfidir. Abdest sırasında ağıza, burna bir kere su almak kâfidir. Hatta ağza burna su almak farz değil sünettir. Dolayısıyla eğer müminler için su tasarrufu zorunluysa, ağza burna su alınmasa da olur.Abdestte esas olan, organların bir defa yıkanmasıdır. Dinimize göre bir defa yıkamak farzdır, üç defa yıkamak ise sünnettir. Su sıkıntısı yaşadığımız bu günlerde müminler de, hiç değilse bu şekilde abdest alarak tasarrufa katkıda bulunmuş olur.”
Yılmaz, cinsel ilişki sonrası alınan “gusül abdesti”nde de suyun tasarruflu kullanılabileceğini ifade etti. Gusül abdestinde tüm bedenin suyla temas etmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “Tasarruf zorunluysa, beden bir kere suyla temas ettikten sonra fuzuli su harcamaya gerek yok. Gusül abdesti sırasında da ağıza, burna üç kere yerine birer kere su almak yeterlidir” dedi.
Su tasarrufuna Hazreti Muhammed’in de önem verdiğini hatırlatan Diyanet eski Başkanı Yılmaz, Peygamberimiz’in zamanında yaşanan ilginç bir olayı şöyle anlattı:
NEHİR HADİSİ
“Saad adında biri kişi abdest alırken suyu çok hor kullanıyordu. Peygamberimiz bunu görünce ‘Bu ne israf? Akan nehirden bile abdest alsan israf etmeyeceksin’ diye uyarmış. Peygamberimiz, müminleri her zaman tasarruflu olmaya çağırmıştır. Dolayısıyla müminlere düşen görevler var. Abdestin alınması sırasında yapılacak tasarruf belki de tüm mümin kardeşlerimizin başka birşey yapamasalar da, en güzel örnek davranışlarından birini oluşturur.”
TEDBİR ALINMALIYDI
Yılmaz, Müslümanların sıkıntılara karşı tedbir almaları gerektiğini de vurgulayarak, “Yağmur duası yapılıyor, güzel bir şey. Ama mutlaka tedbir de alınmalıydı. Barajların yapılması gibi sıkıntıları giderecek öngörüye sahip olmak gerekir” diye konuştu.
Diyanet’ten destek
MEHMET Nuri Yılmaz’ın “abdestte tasarruf” önerisine Diyanet’ten de tam destek geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem, Yılmaz’ın teklifi için “Su sıkıntısının aşılması için doğru ve güzel bir tekliftir” dedi. Prof. Yeprem, “Elleri ayakları bir kere yıkamak farzdır. İkinci, üçüncü kere yıkamak sünnettir. Sayın Yılmaz, çok yerinde bir öneride bulunmuş. Güzel bir teklif. Kuraklık zamanı, su tasarrufu için Yılmaz’ın önerdiği şekilde abdest alınabilir. Önemli olan suyun israf edilmemesidir” dedi.
Zaruret varsa olur
DİYANET İşleri eski başkanlarından Lütfü Doğan, zorunlu olduğu takdirde abdest alırken sadece farzın yerine getirilmesinin yeterli olacağını söyledi. Doğan, “İmkanlarımız geniş de olsa israftan sakınmak lazım. Bolluk içinde de olsak, bu su dahi olabilir, mümkün olduğu kadar israf yapmamak lazım. İslam’a göre zaruret halinde, zaruret ölçüsünde hareket etmek gerekir. Abdest alırken, sünneti de yerine getiririz. Ancak, su sıkıntısı yaşanıyorsa ortada zaruret var demektir. Sadece farzın yerine getirilmesine dinimiz izin verir” diye konuştu.
TEYEMMÜM ŞARTI OLUŞTU MU?
Ankara'daki su sıkıntısı abdest ve gusül yerine geçen "teyemmüm" tartışmasını da beraberinde getirdi.
DİYANET İşleri eski Başkanı Tayyar Altıkulaç, "suyu temin etme veya kullanma imkanının bulunmadığı durumlarda, toprak veya yer kabuğundan sayılan bir maddeyle hükmi temizlik" anlamına gelen teyemmüm şartlarının Ankara’da yer yer oluştuğunu söyledi. İslamın zorluğu ortadan kaldıracak tedbirleri birlikte getirdiğini belirten Altıkulaç, "Çankaya’da su var ama, Keçiören’de, Bağlum’da yoksa, burada yaşayanların abdest almak için Çankaya’ya gitmeleri gerekmez. Burada aşılması imkansız zorluk vardır. Teyemmüm edilebilir. Ancak su bulunursa teyemmüm bozulur. Hatta bu ’su bulundu, teyemmüm bozuldu’ diye dilimize de yerleşmiştir" dedi.
KİŞİYE BIRAKMAK LAZIM
Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ise teyemmüm şartı oluşup oluşmadığını belirlemek için araştırma yapmak gerektiğini ifade etti. Parayla su alma imkanı varsa teyemmüm yapılamayacağını söyleyen Yılmaz, "Belli bölgelerde bu şart oluşmuş olabilir. Kendi durumunu kişi daha iyi bilir" dedi. Yılmaz, bir abdestle birkaç vakit namazının kılınabildiğini ancak teyemmüm edeceklerin her namaz vakti için ayrı teyemmüm etmeleri gerektiğini vurguladı.
SU ALAMAYAN DA VAR
İlahiyat Profesörü Beyza Bilgin ise "Bana göre teyemmüm şartı oluştu. Su bulunmadığı her zaman teyemmüm edilir, esas olan temizliktir. Teyemmüm seni temizlemiyor. Onu yapmadan önce maddi temizliği yapıyoruz" dedi. Bilgin, parayla su alınabildiği için teyemmüme gerek olmadığı yorumları hatırlatılınca çevresinden örnek verdi. Genç eşini kalp krizinden kaybettiği için evlere temizliğe giderek geçimini sağlayan bir tanıdığından bahseden Bilgin, "Kadın ancak çocuklarına içireceği suya para ödeyebiliyor. Abdest için nasıl su alsın, kolay mı?" diye sordu.
Teyemmüm nasıl yapılır
Diyanet İşleri Başkanlığı kaynaklarına göre teyemmüm, "hükmi temizlenme niyetiyle temiz toprağa sürülen el ayasıyla yüzü ve kolları dirseklerle birlikte meshetmekten" ibarettir. Bu sebeple teyemmümün "niyet, yüzü meshetmek, kolları dirseklerle birlikte meshetmek" şeklinde üç farzı vardır. Teyemmüme başlarken besmele çekmek, sıraya riayet etmek yani önce yüzü sonra kolları meshetmek, bunları yaparken ara vermemek, elleri toprağa vurduğunda ileri geri hareket ettirmek ve toprağın parmak aralarına girmesini sağlamak, ellerini topraktan kaldırınca parmaklardaki toz ve toprakları silkelemek teyemmümün sünnet ve adabı olarak sayılır. Temiz, kuru ve tozlu toprakla teyemmüm edilebileceği gibi taş, kum, çakıl, tuğla, kiremit gibi maddelerle de yapılabilir. İki elin iç yüzü, yüzün meshi ve kolların meshi için ayrı ayrı toprağa sürülür. Birincide iki elin içiyle yüzün tamamı, ikincisinde sol elin içi ile sağ el ve kol, sağ elin içi ile sol el ve kol dirseklerle birlikte tamamen meshedilir. Yüzün ve kolların ekserisini meshetmeyi yeterli gören fakihler de vardır.
Akşam-Hürriyet Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 16:49