ABDURRAHMAN DİLİPAK, KENDİSİNİ GÖZALTINA ALAN POLİSLERİ MAHKUM ETTİRDİ
Gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak'ı gözaltına alan polis memurları, İstanbul 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 'görevi kötüye kullanmak' suçundan 6'şar ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, polislerin hapis cezasını paraya çevirerek erteledi.
Dilipak, Eylül 2002'de bir grup Mazlum-Der üyesi ile birlikte, Boğaziçi Üniversitesi önünde, türbanlı öğrencilerin okula alınmamasını protesto etmişti. Olay sırasında gözaltına alınan gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, kendisini gözaltına alan polisler hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Özgürlüğüm kısıtlandı
Dilipak'ın suç duyurusu üzerine İstanbul 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan davada karar dün çıktı. Dilipak, gözaltı sırasında herhangi bir kötü muameleye maruz kalmadığını, ancak gözaltına alınmasıyla ifade ve yürüyüş özgürlüğünün kısıtlandığını belirtmişti. 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi, tutuksuz yargılanan sanık polis memurları Muammer Balaban, Özay Çoban, Nevzat Yılmaz ve Erol Toprak'ı görevlerini kötüye kullandıkları gerekçesiyle 6'şar ay hapis ve 3'er ay memuriyetten yasaklama cezasına çarptırdı. Mahkeme, daha sonra polislerin cezalarını 142 milyon 365'er bin lira para cezasına çevirerek, erteledi.
Dilipak, gözaltında kötü muamele görmediğini, sadece demokratik platformda düşüncelerini açıklamak için yaptıkları gösteriler üzerindeki caydırıcı baskının ortadan kaldırılması için suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.
Söz konusu polis memurlarının suçlu olmadığını belirten Abdurrahman Dilipak, şöyle konuştu: 'Onlar amirlerinin verdiği emir doğrultusunda gözaltına aldı. Ama mahkemede amirlerinden korktukları için bu yönde ifade veremediler. Derdim polisler değil, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu göstermekti.'
Hukukçulardan tam destek
Dilipak'ı, gözaltına alan polis memurları hakkında, 'görevi kötüye kullanma' suçundan verilen mahkumiyet kararına, ceza hukuku profesörlerinden destek geldi.
Prof. Dr. Sulhi Dönmezer:
'Protesto eylemine sahne olan toplantı, yasal sınırlar içinde gerçekleşmişse, polisin böyle bir gösteriye müdahale hakkı yoktur. İfade ve gösteri yürüyüşü, kaynağını Anayasa'dan alan haklardır. Anayasal hakların kullanımı ise polis tarafından engellenemez. Şikayetçinin, protesto eyleminin ardından gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılması, eylemin yasal sınırlar içinde yapıldığını işaret ediyor.'
Prof. Dr. Doğan Soyarslan:
'Demokratik toplumlarda kişilerin, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakları vardır. Hukuk devleti olan Türkiye'de de bu haklar Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Her Türk vatandaşı, yasalara aykırı olmadığı sürece kendisine tanınan bu hakları kullanabilir.'
(Akşam)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:56