Medya
  • 15.1.2007 07:05

AHMET HAKAN: HINCAL ULUÇ HADİS UYDURDU!..

AHMET HAKAN'IN HÜRRİYET'TEKİ YAZISINDAN:

Hıncal Uluç hadis uydurdu

İDDİASI "lokum gibi" olmak olan, ancak "keçiboynuzu" kıvamını pek de geçemeyen bir kanal var Digiturk’te...

Bu kanalda Seray Sever arkadaşın, bir çıkış yapmak ve başarmak için çırpındığı, yani hayli acıklı bir çaba içinde olduğu bir programı var.

Gecenin bir yarısında işte bu programa Hıncal Uluç’un konuk olduğunu görünce, "her kanalda iki dakika kalmak prensibi"ne dayalı "zap" olayına bir süre ara verdim ve başladım seyretmeye.

Sonuç? Hemen söyleyeyim:

Hıncal Uluç her zamanki gibi muhteşemdi!

En vasatı yedi kat göğün en tepesine çıkarıyor, "Eh işte" diyebileceğimizi yerin yedi kat dibine atıyor. Herkesin "A" dediğine "B" diyor... Artık sıkmaya başlayan ve uğursuz bir çınlama haline gelen kahkahasını da ihmal etmiyor.

Hayata dair sade suya tirit görüşlerini bir Habermas edasıyla ortaya koyuyor.

En dandik mevzulara, sesine acayip bir ciddiyet katarak, sanki insanlığın en büyük sırrını paylaşıyormuş gibi dalıyor.

Arada da bir yeni yetme uçarılığı ve hercailiği takınarak, aşk meşk ilişkileriyle ilgili elektrik yaratacak gizemli açıklamalar yapıyor.

Kısacası, klasik bir Hıncal Uluç performansı...

Ama hakkını yemeyelim: Adam kendini dinletiyor! Yapışıp kalıyoruz sohbete...

Ancak...

Hıncal Uluç konuşmasının bir yerinde şöyle bir cümle kuruyor:

"Hazreti Muhammed’e bir gün birileri gelip ’Sayın Peygamber! Falanca sizin hakkınızda çok kötü şeyler söyledi’ demiş. Bunun üzerine Hz. Muhammed, şaşırmış bir şekilde, ’Ben ona bir iyilik yapmadım ki’ diye cevap vermiş." Anlatımdaki "Sayın Peygamber" şeklindeki o "yakışıksız" bölümü geçiyorum.

Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki:

Hıncal Uluç bir hadis uydurmuştur.

Hz. Muhammed böyle bir söz söylememiştir.

Söylemesine de imkán yoktur.

Çünkü "İyilik yap, kötülük bul" yaklaşımı, İslam’ın temel esprisiyle çelişir. Ve bunu kavramak için İslam felsefesinin en basit ve en temel özünü bilmek yeter de artar bile...

Neyse...

Asıl söylemek istediğim şudur: İnanıp inanmamakta serbestiz. Ancak en kıytırık mevzularda bile bilgiçlik taslayanların, iş dinle ilgili bir konuya geldiğinde cahillikleriyle övündüklerine çokça şahit olmuyor muyuz?

Yani falanca sanatçının "Ermeni" değil de "Yahudi" olduğunu yazmak, inanılmaz ve unutulmaz bir skandal olarak tarihe geçer de, dinle ilgili sergilenen herhangi bir cehalet asla "utanma" hissi yaratmaz.

Bu da bizim okumuş yazmışlarımızın trajedisidir: İslam’ı bir bilgi objesi olarak görmekten bile kaçınma, dahası İslam’la ilgili bilgisizlikten hiç mi hiç gocunmama...

İsterseniz deneyip görelim:

Bakalım Hıncal Uluç, yaptığı bu "vahim hata" karşısında nasıl bir tutum takınacak?

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 23:03

İLGİLİ HABERLER