
AHMET HAKAN'IN ERBAKAN YAZISINA MİLLİ GAZETE'DEN CEVAP GELDİ...
İşte, Milli Gazete'deki yazı:
CAMİA SENİ İBRETLE İZLİYOR...
Babası ilçe müftüsüydü. Gerçekten alim bir zattı. O ise emsallerine göre oldukça afacan ve yaramaz bir çocuktu. Bu durumundan babası da oldukça muzdaripti. İlçedeki yakın dostlarına “Ne olacak bu çocuğun hali” diyerek dertlenirdi.
İlçeden sonra yollarımız il’de kesişti. Balıkesir İmam Hatip’te birlikte okuduk. Parlak(!) biri olacağı o günlerde kendini hissettirmeye başlamıştı. Bütün resmi bayramlarda şiirleri hep o okurdu. İHL’den sonra yollarımız ayrıldı. O Bursa İlahiyat’a gitti. Uzun süre haber alamadık.
Sonra bir gün “Camianın!” büyük fedakarlıklar kurduğu Televizyonda O’nu ilk sakallı anchormen olarak gördük. Camianın kurduğu bu televizyonda ününe ün, şöhretine şöhret kattı. Ama ünlendikçe değişti, değiştikçe ünlendi.
Bu süreçte yer yer haberleri geldi. Kah mübarek bir Ramazan gününde Ankara Hilton Oteli’nin lobisinde güpegündüz sigara içerken görüldü... Kah Laila’da Reina’da... Bir gün bir dostumuz taa İngiltere’den aradı. O, İngiltere’nin en pahalı ve en lüks restoranı SOFRA’da alımlı bir bayanla yemek yiyordu.
Zaten yeni yetmeliğinden beri bayanlara karşı özel bir ilgisi vardı.
En son O’nu buralara taşıyan “Camia ve O’nun liderine ilişkin” yazısını okuduk. Ve İHL’li yıllardaki parlak(!) çocuğun değişimi doğrusu gözlerimizi yaşarttı!
Ve düşündük, acaba yazısında “Camia gülüyor!” derken hangi camiayı kastediyor?
Şöhretini borçlu olduğu camiayı mı!
Yoksa, İngiltere’de SOFRA’da, Ankara’da Hilton otelinin lobisinde, İstanbul Ziya Şark Sofrası’nda yemek yediği, Laila ve Reina’da birlikte gezdiği YENİ CAMİASI’nı mı!
(ANKARA KULİSİ/Mustafa Kurdaş - Mustafa Yılmaz)
AHMET HAKAN'IN YAZISI:
AKP’de bilmem kaç milletvekili Erbakan’ın işaretini bekliyormuş... ‘Kurt Siyasetçi’ eski talebelerine esaslı bir çalım atmak üzereymiş falan filan...
Erbakan tüyoları
e-posta
Türban yanlıları Erbakan’ın etrafında kenetlenmeye başlamış...
İşte buradan ilan ediyorum:
Bunların hiçbirinin aslı astarı yoktur.
Bu haberlere ‘hayal dünyası’nda yaşamakla maruf Erbakan bile inanmamaktadır.
Şundan eminiz:
Erbakan, geceleri yatmadan evvel Namık Kemal’in, ‘Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten’ şiirini okumaktadır.
Yani iş bitmiştir, atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.
***
Ama biz yine de insanlık görevimizi yerine getirelim ve yapıyı içeriden tanımayanlara ‘Erbakan olayı neden bitti?’ konusunda birkaç tüyo verelim:
BİR: Erbakan’ın karikatürize üslubu artık kesinlikle demodedir. O üslup, bugün ‘camia’ tarafından ‘acı bir hatıra’ olarak anılmaktadır.
İKİ: Erbakan’ın toplumu veri kabul etmek yerine toplumu dönüştürmeyi esas alan siyaset yaklaşımı iflas etmiştir. Toplum ‘dönüştürülmek’ istemediğini açıkça deklare etmiştir.
ÜÇ: Refahyol deneyimi göstermiştir ki Erbakan, başta türban olmak üzere dindar kitlenin esaslı sorunlarının çözümü konusunda Erdoğan kadar bile direnemeyecek kadar pragmatisttir. Erbakan’ın Refahyol döneminde izlediği strateji, bugün ortaya koyduğu tüm iddiaları ‘güvenilmez’ ve ‘geçersiz’ kılmaktadır.
DÖRT: Bugün Erbakan cephesinden AKP’ye yöneltilen eleştirilerin hiçbiri, toplumda bir karşılık bulmamaktadır. Çünkü vatandaş, ‘Biz sizin iktidarınızı da gördük’ yanıtını verebilecek kadar feraset sahibidir.
BEŞ: Ne yazık ki Erbakan’ın siyasal imajı, ‘Hapse girmemek için bin türlü numara peşinde koşan adam’ noktasına kadar gerilemiştir. Ve ‘camia’ artık lideri aracılığıyla aşağılanmaktan bıkmıştır.
ALTI: Kamu önünde başka, dostlar arasında başka konuşarak, ancak ‘gizli gündemli’ cemaat lideri olunur, siyasi parti lideri değil... İşte bu gerçek de ‘camia’ tarafından kavranmıştır.
YEDİ: Toplumu ‘bizden olanlar’ ve ‘bizden olmaya aday olanlar’ diye ikiye ayırmanın, bir tür aşağılama olduğu fark edilmiştir. ‘Bizden olmayanlar’ın da akıl, fikir, izan sahibi oldukları ve bilinçli tercihler yaptıkları tartışmasız bir gerçek olarak belirmiştir. Erbakan, bu açıdan da büyük yara almıştır.
SEKİZ: İktidardayken AB taraftarı, iktidardan düştükten sonra bir numaralı AB düşmanı olan Erbakan’ın bu tür zikzak politikaları, güvenirlilik sorununu en üst noktaya taşımıştır.
DOKUZ: Erbakan öyle bir gerilemiştir ki, gitmiş ta 70’lerin MSP’sinin tezlerine sarılmıştır. Bu açıdan arkaiktir ve geçmişi yaşamaktadır.
ON: Son ayrışmada parti içinde ‘entelektüel birikim’i ve gerçekçiliği temsil eden tüm isimler AKP’ye geçerken, gerçekçilikten uzak isimler sadece ve sadece ‘sadakat’ adına Erbakan’ın yanında kalmıştır. O isimlerin yeni bir heyecan yaratması imkansızdır ve Saadet Partisi’nin çıkmazı buradadır.
ONBİR: Erbakan o kadar içe kapanmıştır ki, üzerinden silindir geçen partisini Numan Kurtulmuş ya da Mehmet Bekaroğlu gibi yanında kalan iki iyi isimden birine teslim etmekten bile kaçınmaktadır. Güvenmediği isimlere partiyi teslim etmektense ufak partisinin daha ufalmasına göz yummaktadır.
***
Kısaca söylemek istediğimiz şudur:
Lütfen artık ‘Erbakan harekete geçti, AKP’ye işaret çaktı, bilmem şu kadar AKP’li Erbakan’dan işaret bekliyor, türban yanlıları Erbakan’ın yanında saf tuttu’ tarzı başlıklar atmayalım.
Çünkü ‘camia’ bu haberlere sadece gülüp geçmektedir.