
AHMET HAKAN'IN VAKİT ÖFKESİ SÜRÜYOR!..
Ahmet Hakan'ın köşesine taşıdığı Vakit yazarlarına bir yenisi daha eklendi.
Daha önce "Vakit'i evime sokmam" diyen Hakan, anlaşılan gazeteyi didik didik okuyor ve gözüne çarpanları sürekli köşesine taşıyor.
Eminiz bu Vakit yazarlarını memnun ediriyordur.
İşte Ahmet Hakan'ın Hasan Karakaya'dan sonra köşesine taşıdığı Vakit yazarı...
Kadın siyasetçiye inanılmaz hakaret
BİR saptama yapılmış, denmiş ki:
"Kadın siyasetçiler partilerine oy kazandırıyor."
Bu açıklamanın üzerine atlayan Vakit yazarı Mustafa Kaplan ise şu inanılmaz cümlelere imza atıyor:
"Bu açıklamada denilmek isteniyor ki, ’Kadınların aktif siyasete katılarak ülke idaresinde söz sahibi olmaları hikáyedir. Bütün mesele onları müşteri çekmekte kullanabilmektir’. Bu işin adına bizim köyde bir şey diyorlardı ya, bir türlü hatırlamıyorum."
Durun, bitmedi...
Hakaretin daha büyüğü de var.
Mustafa Kaplan, çalışan kadınları da en ahlaksız imalarla aşağılıyor.
Diyor ki:
"Hacısı hocası da dahil hemen herkes niçin işyerlerine kadın çalışan koyuyor sanıyorsunuz? Müşteri nispetini artırmak için değil mi?"
* * *
Ben bu terbiyesizliğe kafayı takmadım.
Çünkü çoktandır "Vakit’tir, ne yapsa yeridir" havasındayım.
Ben esas bu terbiyesizlik karşısında kimin ne yapacağıyla ilgiliyim.
Mesela Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan nasıl bir tutum takınacak?
Ya da AKP’nin kadın milletvekilleri ne diyecekler?
AKP’deki kadın siyasetçi sayısını artırmak için çaba sarf eden Başbakan Erdoğan, "müşteri çekmek" tabiri karşısında öfkelenecek mi?
Uçağına aldığı Vakit’in ’yazı müdürü’ne, "Bu ne rezalet" diyecek mi?
Bilmiyorum...
Mesela Kadından Sorumlu Bakan ne diyecek?
Başörtüleriyle toplum içinde yer almak için mücadele eden kızlar, bu adama "Sen nasıl böyle bir şey yazarsın?" diye soracaklar mı?
Vakit yazarı Merve Kavakçı, aynı gazetede yazan Mustafa Kaplan’a "Ben parlamentoya müşteri çekmek için mi girmeye çalıştım? Utanmıyor musun?" diye soracak mı?
Bunu da bilmiyorum...
Avukat olmak isteyen, doktor olmak isteyen, yani çalışan kadın olmak isteyen türbanlı kızlar, türban yasakçılarına karşı gösterdikleri tepkinin benzerini Mustafa Kaplan’a da gösterebilecekler mi?
Peki ya İlahiyat hocaları? Diyanet İşleri Başkanlığı?
Bu "din" adına ahkam kesen ve kadını aşağılayan yazara bir yanıt geliştirebilecekler mi?
Bilmiyorum ve ben esas olarak işte buna kafayı takmış durumdayım.