
AHMET TÜRK: DEVLET, KÜRTLERE GÖZDAĞI VERİP TERBİYE ETMEK İSTİYOR!..
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkanı ve Mardin bağımsız milletvekili Ahmet Türk, "Kürt halkının bir bütün olarak hedef haline getirildiği, Kürtlere aslında gözdağı verilmek ve terbiye edilmek istendiğinin ifadesidir" dedi.
Ahmet Türk, DTK Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk ve BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık ile birlikte düzenlediği basın açıklamasıyla gündemi değerlendirdi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı Konukevi'nde açıklama yapan Ahmet Türk, Şırnak'ın Uludere ilçesinden Kuzey Irak'a kaçakçılık yapmak üzere giden ve bombalama sonucu hayatını kaybeden 35 sivil katliamının soykırım olduğunu söyledi. Türk, "Gerçekten büyük acıların yaşandığı, çözümsüzlük politikalarının yürütüldüğü, katliama varan gelişmelerin yaşandığı bir yılı geride bıraktık. Bildiğiniz gibi bundan birkaç gün önce Uludere'de yaşanan bir katliam var. Bu katliamı tarif etmek mümkün değil. Bu katliamı bir soykırım olarak değerlendirmek bence hiç yanlış değil. Çünkü soykırımı tarif ettiğiniz zaman masum insanların hedef alındığı, hele hele uçaklarla, bombalarla, kimyasal silahlarla yapılan bir katliamı farklı türlü değerlendirmek mümkün olmayacaktır. Tabi ki bu vahşetin bu şekilde devam etmesi, Türkiye'deki umutları birlikte yaşamayı ortadan kaldıran bir süreç olarak değerlendiriliyor. Çünkü gelecek ile ilgili barışçıl bir sürecin tamamen ortadan kaldırıldığı şeklinde görmek lazım. Bunları yan yana getirdiğiniz zaman Kürt halkının bir bütün olarak hedef haline getirildiği, Kürtlere aslında gözdağı verilmek, terbiye edilmek istendiğinin ifadesidir. Bunları anlatırken gözümüzün önüne geçmişte yaşanan Dersim olayları geliyor. Burada da devletin politikası dize getirmek, terbiye etmek ve susturmaktı. Bu gün 1936-37'lerden günümüze geldiğimizde siyasetin Kürtlere bakış mantığının değişmediğini görürüz. Oysaki bir halkın kendini ifade etmesi, özgür, eşit, adil bir şekilde yaşaması için verilen mücadeleyi susturmanın artık bu yöntemlerle mümkün olmadığının görülmesi lazım. Halkın bir talebi var. Bunlar göz ardı edilerek, bu ülkede ne kardeşliği, ne de barışı sağlayabiliriz. Bu tehlikeli bir oyundur. Bu oyun gerçekten halklarımızı mutsuz edecektir. Halklar arasında kin ve düşmanlığın gelişmesine neden olacaktır. Bir an önce ortak aklı ortaya çıkarmanın formülünü ortaya koymalıyız ve her gün acılarla yaşadığımız bu süreci barışa dönüştürecek bir mantıkla, yaklaşımla insanların özgür, kardeşçe yaşayacağı bir sürece evriltmeliyiz diye düşünüyoruz" dedi.
"KÜRTLER TALEPLERİNDEN VAZGEÇMEDİ, VAZGEÇMEYECEK"
Ahmet Türk, bu güne kadar yaşadıkları tüm acılara rağmen Kürtlerin taleplerinden vazgeçmediklerini ve bundan sonra da vazgeçmeyeceklerini söyledi. Türk, "Ama şunun da bilinmesi gerekiyor ki 1980, 93 ve 95'leri yaşadık, zindanları yaşadık, bu halk büyük bedeller ödedi, büyük acılar yaşandı, ama Kürt halkı taleplerinden vazgeçmedi, hiçbir zaman da vazgeçmeyecektir. Çünkü halk özgürlüğüne sevdalıdır. Bu sevdadan asla vazgeçmeyecektir, vazgeçirilemeyecek. Özgürlük olmayınca yaşamanın da bir anlamı yok. Bu
gün Kürtlerin geldiği nokta da budur. Ya özgürlük gelecek veyahut bu ırkçı mantığa karşı direniş devam edecektir. Bunun böyle görülmesi lazım" dedi. Ahmet Türk açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Sonuç olarak dünyanın özgürleştiği bir dönemde siz hala 1923'lerin, 24'lerin mantığıyla bu ülkeyi yönetmeye çalışırsanız elbette ki Kürtler böyle bir anlayışı kabul etmeyecektir. Sayın Başbakan Ortadoğu'daki gelişmeleri, değişimleri zulme karşı halkın direnişi olarak değerlendiriyor. 'Biz demokrasiye inanan bir devlet ve hükümetiz, zalimin yanında olamayız' diyor. Ama Sayın Başbakan, kendi ülkesinde yapılan zulmü göremiyor ve bunun sona ermesi için hiçbir şey yapmıyorsa Libya, Suriye, Mısır ve Tunus ile ilgili söyledikleri bence hiç kimse tarafından ciddiye alınmaz. Bugün uçaklarla bombalanan köylüleri düşündüğümüzde ne Saddam ne Esad ne de Kaddafi döneminde sivillerin katledildiği görülmemiştir. Kendi tarihiyle yüzleşmeyen bir devlet, bir hükümetin başkalarının tarihi üzerinde yorum yapması ne kadar ciddiye alınır, bunun taktirini size bırakıyorum. DTK olarak bu sindirme, susturma, yok etme politikası karşısında elbette halkımızla birlikte olacağız".