
AHMET TÜRK ERDOĞAN'DAN YENİDEN RANDEVU İSTEYECEK
BAŞBAKAN'IN DURDUĞU NOKTA ÇÖZÜMSÜZLÜKTÜR
DTP Eş Başkanı Ahmet Türk : " DTP ile görüşmeyi taşıyabilecek irade ve cesarette olmadığını görmekteyiz. Bu çözümsüzlükte ısrar noktasıdır. Başbakana izlediği bu noktanın nereye hizmet ettiğini bir kez daha gözden geçirmesini istiyoruz. İktidar olmanın yarısı sandığa dayalı ise diğer yarısı da kararlılık ve güce bağlıdır.
Çatışmalı ortamın sona erdirilmesi için 2003'te Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüştük. O zamanda görüşmelerimiz son derece olumlu geçmişti. Bizler acaba böylesi bir deneyim sürecini yeniden günümüze taşıyabilir miyiz? Bu kaygılarımızı dile getirmek ve bu kaygılarımızı tartışmak için sayın Başbakan ile görüşmeyi talep ettik. Bizim niyetimizi kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Bu son durum da gösteriyor ki iktidar halkın hiçbir sorununa çözüm olamaz.
Başbakan susuyor, yargı siyasi mesajlar veriyor başka güçler devreye giriyor. Başbakan geri plana çekilince devreye giren statüko topluma hangi mesajları veriyor Türkiye terörle yaşamak zorunda diyor. Başbakan şayet bu çözümü isteseydi hayır terörle yaşamak zorunda değiliz demesi gerekmezmiydi? Statükocu güçler bu güçlerin değişmesini istemiyor. Toplumu korku ile tehditle yönetmeye çalışıyor. Hükümet ise hem kendi hemde toplum üzerindeki bu vesayeti kabulleniyor meşru görüyor. Gerçekten içler acısı bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu yaşamı dayatanlar unutmasın ki bu ülke ve toplum seçeneksiz değildir. Toplumumuz terör çatışma ölüm sözlerini değil, barış kardeşlik ve hoşgörü mesajlarını duymak istiyor.
RÜYAMIZ GERÇEKLEŞECEK
Geçtiğimiz haftasonu Türkiye Barış Meclsi'nin yaptığı konferansını izledik. Türkiye'nin en değerli aydınlarının iş dünyasının eski devlet ve bürokrasi yetkililerinin hep birlikte verdiği bir mesaj var. Türkey ortaya çıkan bu kürt sorununu bir an önce çözmelidir diyor. Herkesi içine alan bir çözüm sürecine girmelidir diyor. Bu mesajı iyi kavramalı ve bu sese kulak vermeliyiz. Savaşın dilini egemen kılarsak bundan birşey elde edemeyiz. Nerede bir barış sesi yükseliyor iseanında susturulmaya çalışılıyor. DTP'nin barış çağrılarını yayınlayan günlük gazetenin yayını mahkeme tarafından turduruldu. Festival yürüyüşü sırasında bir de bu halk rüyasını gerçekleştirecek pankartı asılıydı. Bu pankarta karşılık mahkeme gazetenin yayınını durduruyor. Aslında verilmek istenen mesaj belli rüyanız gerçekleşmeyecek deniyor. Toplumun barış umutları kırılmaya çalışılıyor. Bu barışı ne zulümleriniz ne de orta çağdan kalma teknikleriniz yetmeyecek ve bu halkın rüyası gerçekleşecektir.
Bu ses bu çığlık susmayacak halkımız dün olduğu gibi bugünde özgür basının sesine sahip çıkacaktır. Bundan hiçkimsenin kuşkusu olmasın. Bilindiği gibi ülkemizin en önemli gündemlerinden biri de ekonomik krizden milyonlarca insanımızın karşı karşıya kaldığı açlıktır. Hükümet ekonomide dışarıya bağımlı bir politika ortaya çıkardı. Ülkemiz ekonomisi bu krizle birlikte daralmaya başlamış işsizlik rakamları 16'nın üzerine çıkarak tarihe geçmiştir. Geçtiğimiz hafta ekonomik paketlere bir yenisi daha eklendi. Bu paketle krizin etkilerinin aşılacağı ve bölgeler arasındaki farkların gidereliceği iddia edildi umut ediyoruz ki başarılı olurlar. Ancak paketi incelediğimizde çok umutlu olamıyoruz.
YENİ AÇIKLANAN EKONOMİK PAKET ÇÖZÜM DEĞİLDİR
Herşeyden önemlisi bu paket hazırlanırken milyonlarca çalışan emekçi halkımızın temsilcilerimizin görüş ve önerileri alınmamıştır. Buna karşın milli gelirin büyük bir kısmını ellerinde tutan az sayıdaki sermaye temsilcisinin görüşleri doğrultusunda bu paket açıklanmıştır. Bu teşvik paketi ile 500 bin kişinin istihdam edileceğinden söz ediliyor. Bölgenin gelişip kalkınmasının önündeki en büyük engel kuşkusuz en büyük cevabı on yıllardan beri devam eden çatışmanın olduğunu görürüz. Belli bir süre önce sorunu terör olarak tanımlayanlar bir takım ekonomik önlemler almaya çalışanlar bu sorunun altında adeta ezilmişlerdir.
Tek paketle bu çözülebilinirdi. Değerli konuklar çatışmalı ortam devam ederken hergün ölümlerin yaşandığı bir bölgeye özel sektörün yatırım yapmasını yönlendiremezsiniz. Ortam yumuşamadan özel sermayenin bölgeye gitmesini dşünmek gerçekten çok yanlış olur. Bu risk tek yolla çözümlenir. Devlet bizzat kendisi gidip oraya yatırım yapmalıdır. Bu riski ortaya çıkaran savaş iklimini sona erdirerek barışı tesis ederek ortadan kaldırabilir. Bunun başka yolu olmadığı gün gibi ortadadır.
Bu kanun kapsamındaki illerden Düzce ve Uşak gibi illerimiz en büyük yatırımları alan iller olmaktadır. Nerede kaldı hedefiniz? Bu yapılanlar uçurumu daha da arttırmaktadır. Dikkatinizi bir şeye çekmek istiyorum. Yeni teşvik paketinin hemen ardından TMO yeni buğday alım fiyatlarını açıkladı. Ton başına 500 TL olarak belirledi. Ancak bu fiyatlar mazot ve gübre fiyatlarının arttığı bir ortamda devlet teşviğinden yararlanmayan çiftçifimizle alay eder mahiyettedir. Açıklanan taban fiyatı maliyetin ne denli altında olduğu görülmektedir. Ekonomik kriz koşullarında maliyetin üzerinde bir taban fiyatı belirlenmelidir. Krizle mücadele ve gelir arttırıcı destek eklenmelidir. Bu oran GSMH'dan daha az olmamalıdır. TMO'nun aldığı parayı bir ay sonra ödemesi de ayrıca bir sorundur.
Bir çok ürünün üreticisi adeta sefalete mahkum edilmiştir. Mercimek, şeker pancarı, nohut üreticileri de aynı dertten muzdariptir. Tütün sektörü tamamen Amerikan tütünlerinin işgaline uğramış adeta eli kolu bağlanmıştır. Amerikan tütünlerin ekim alanları genişletilmiş. Bitlis ve Muş'ta ekilen tütünler dünyanın en kaliteli tütnleridir. Oraya bir yasak getiriliyor Amerika'nın tütünleri buraya getiriliyor.
Dün sayın Başbakbakan TV programında teşvik içine alınan illerden Trabzon ve Muş'u karşılaştırdı. Sayın Başbakan diyor ki Muş ovası nerede var. Baktığmız zaman farklı bir politika izleniyor. Şeker pancarı yasaklandı. Fabrika şekerinin bir kotası var. Türkiye'de bu kota şirketlere yüzde 35'lere kadar çıkartıldı. Maliyetler gözönüne alındığında zaten bir kota geliştirildi ve şeker pancarı eken insanlarımız bundan vazgeçti. Şimdi Muş ovası tarımın yapıldığı önemli bir ova. Tütün yasak, Şeker Pancarı ekilemez bir halde, buğday Arpa'yı maliyetinin altında alıyorsunuz ondan sonra da diyorsunuz ki Muş Ovası neden kullanılmıyor.