Hükümet tarafından TBMM’ye gönderilen, “Türkiye-Almanya Arasında Terörizm, Örgütlü Suçlar ve Büyük Önemi Haiz Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşması”nın onaylanmasına ilişkin tasarıda, Milli Görüş ve Anadolu İslam Federe Devleti gibi akım ve oluşumlar “köktendinci olmak” ve “Türkiye aleyhine” çalışmakla suçlandı. Milli Görüş organizasyonunun Türkiye’deki RP, FP geleneğinin bir parçası olduğu iddiaları partiler hakkında açılan çeşitli davalardaki iddianamelerde yeralmıştı.
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Başta Terörizm ve Özgürlü Suçlar Olmak Üzere Büyük Önemi Haiz Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Meclis’e sunuldu.
Tasarının gerekçesinde, Almanya’daki çeşitli örgütler hakkında bilgiler yeraldı. Gerekçede Türkiye’den Almanya’ya yapılan “iltica” başvurularının her geçen yıl daha da arttığı belirtilerek, “Ayrıca, ülkemizden giden ilticacıların büyük bir kısmının Türkiye’de suç işleyen ve Almanya’daki yoğun Türk nüfusu da gözönüne alındığında burayı cazip bir sığınma yeri olarak gören vatandaşlarımız olduğu bilinmektedir” denildi.
MİLLİ GÖRÜŞ KÖKTENDİNCİ
Gerekçede şu görüşlere yer verildi:
“Ülkemizin güneydoğusunda, kısa bir süre öncesine kadar silahlı bir mücadele yaşanmasına ve binlerce vatandaşımızın ölümüne sebep olan terör örgütü PKK 1993 yılında Almanya’da yasaklı örgütler listesine alınmış ancak, gösteri ve etkinlikler düzenlemeye devam etmiştir. 16 Nisan 2002 tarihinden itibaren KADEK adını alan terör örgütü, Almanya’daki vatandaşlarımızdan haraç toplamakta, ancak, Alman güvenlik birimleri, kamu düzeni için tehdit oluşturmadığı sürece sözkonusu örgütün eylemlerini yasaklamamaktadır. Aynı durum, DHKP/C gibi aşırı sol ve Milli Görüş gibi köktendinci örgütler için de geçerlidir.”
Almanya’nın iç istihbarat kuruluşu Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’ndan alıntıya da yerverilen gerekçede, “KADEK’in Almanya’da 200 dolayında yan kuruluşu bulunmakta ve bu kuruluşların, Almanya’da yaşayan Kürtleri olduğu kadar Almanya’nın siyasi ve entelektüel çevrelerini de etkiledikleri görülmektedir” denildi.
Anlaşmanın 3-4 Mart 2003 tarihinde Alman İçişleri Bakanı Dr.Otto Schily ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu tarafından imzalandığı kaydedilirken, terör, yasadışı göç, insan ticareti, uyuşturucu madde üretim ve ticareti konularıyla mücadele işbirliği öngörüldüğü belirtildi. Tasarının gerekçesi şu cümlelerle sona erdi:
“Sonuç olarak PKK-KADEK ve DHKP/C gibi terör örgütleri Almanya’da yasaklı olmalarına rağmen halen ‘kültürel etkinlik’ kisvesi altında propaganda faaliyetlerini sürdürebilmekte, Milli Görüş ve Anadolu İslam Federe Devleti gibi köktendinci gruplar ise ülkemiz aleyhindeki faaliyetlerini Almanya’da kolaylıkla gerçekleştirebilmektedirler.”
ANLAŞMADA “GİZLİLİK” VAR
İkili anlaşmanın 7’nci maddesi, iki ülkenin birbirinden isteyeceği bilgi talebi yazılarının, bilgi ve belgelerin diğer tarafça “gizli” olarak inceleneceği kayda bağlandı.
FUHUŞA KARŞI ÖNLEM
Anlaşmanın birinci maddesinde uluslararası suçlara karşı mücadelenin esasları sayıldı. Buna göre Almanya ve Türkiye, örgütlü suç birimlerince işlenenler dahil, başta terör suçları olmak üzere büyük öneme sahip suçlarla mücadelede ulusal mevzuatları çerçevesinde işbirliği yapacaklar.
Mücadelede işbirliği yapılacak suçlardan biri de “muhabbet tellallığı” olarak sayıldı. Bunun dışında iki ülke şantaj, sanat eserleri ve tarihi eser kaçakçılığı, bilişim suçları, fikri mülkiyet suçları, kalpazanlık, kara para aklama, belge ve resmi evrakta tahrifat veya sahtecilik suçlarıyla da savaşacaklar.
YETKİLİ GİDEBİLECEK
Anlaşmada, terör alanı hariç suçun önlenmesi, aydınlatılması ve soruşturulması amacıyla bir ülke yetkililerinin izin çerçevesinde diğer ülkeye gidebileceği hükmü de yeraldı.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:44