Ekonomi
  • 6.11.2002 11:32

AKBANK GENEL MÜDÜRÜ: FAİZLER DÜŞECEK

KAYNAK : Haber Vitrini Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, tek parti hükümetini Türkiye için bir fırsat ve avantaj olarak düşündüklerini söyledi. ''İç borcun ötelenmesi'' konusunda, politik ve ekonomik istikrarın öne çıkarak güven ortamının sağlanmasıyla iç borcun zaten daha uzun vadelerde olmasını piyasaların isteyeceğine dikkat çeken Kurtul, bunu piyasanın tercihine bırakmanın doğru olacağını söyledi. Zafer Kurtul, Akbank olarak faizlerin daha da düşmesini beklediklerini açıkladı. Zafer Kurtul, Akbank'ın yılın 9 aylık faaliyet sonuçlarına ilişkin basın mensuplarıyla yaptığı sohbet toplantısında, soruları da yanıtladı. Türkiye'nin ANAP'ın 1983'de tek başına iktidara geldiğine ve 1991 yılına kadar tek parti hükümetleri ile ülkenin yönetildiğine işaret eden Kurtul, 1991 yılından bu yana ise koalisyon hükümetlerinin görüldüğünü belirtti. Bu koalisyon hükümetleri döneminde, reformların çok geciktiğini, çok önemli kararların alınamadığını, ekonomik ve politik istikrarın sağlanamadığını ifade eden Kurtul, devamla şu görüşleri dile getirdi. ''Bu koalisyon hükümetlerinden ülke gözüküyor ki, içinde bulunduğumuz durum da bunu gösteriyor ki, önemli ölçüde zarar görmüş. Dolayısıyla tek parti hükümetini biz Türkiye için bir fırsat ve avantaj olduğunu düşünüyoruz.'' ''BANKACILIK SEKTÖRÜ İSTİKRAR İSTİYOR'' Zafer Kurtul, yeni dönemde bankacılık sektörünün en çok istediği konunun, politik ve ekonomik istikrar olduğunu söyledi. Kurtul, şunları kaydetti: ''Bizim istediğimiz, enflasyon oranının düşmesi, ekonomik istikrarın sağlanması, Türkiye'de kabul edilebilir bir büyüme oranına ulaşılabilmesi -bu kredi portföyü açısından çok kritik- artı tabii ki politik istikrarın sağlanması. Dolayısıyla bu hükümet bu konularda olumlu adımlar attığı zaman, hızlı kararlar ve reformlar yapılabildiği zaman bankacılık sektörü için çok önemli bir ortam yaratılmış olacaktır.'' 'İÇ BORCUN ÖTELENMESİ'' Akbank Genel Müdürü Kurtul, AK Parti'nin seçim öncesi ''iç borcun ötelenmesi'' konusunu gündeme getirdiğinin anımsatılarak, ''İç borcun ötelenmesine bankacılık sektörü nasıl yaklaşıyor?'' sorusunu şöyle yanıtladı: ''Tam rakamlar aklımda değil, 2000 yılında iç borcun vadesi kaç gündü? Tahmin ediyorum 400 küsur gündü. 2001 yılında kaç gündü? Oldukça kısalmış. Ondan sonra 2002 yılında yine hatırladığım 255-260 gün. Bunlara baktığımızda yine ekonomik istikrarın olmadığı, politik istikrarın kaybolduğu zaman iç borç vadeleri kısalıyor. Piyasalar normalde, iç borcun güven unsurunun öne çıkarak, yani politik ve ekonomik istikrarın öne çıkarak, güven ortamının sağlanmasıyla iç borcun zaten daha uzun vadelerde olmasını piyasalar isteyecektir. Bunu yalnız piyasanın tercihine bırakmak doğrudur.'' ''PİYASALAR İCRAAT MUHAKKAK BEKLEYECEKTİR'' ''Piyasaların ilk tepkileri olumlu ama yeni hükümete ekonomik uyguluma açısından ne kadar süre tanırsınız?'' sorusu üzerine de, Kurtul şunları söyledi: ''Tabii ki piyasalar, hem yurtiçi yatırımcılar, hem yurtdışı yatırımcılar, yurtdışı piyasalar ilk aşamada tek parti iktidarını olumlu algılamıştır. Fakat önümüzdeki dönemde birtakım adımların atmasını hükümetten bekleyecektir. Birtakım gelişmeler, birtakım kararlar bekleyecektir. Bunlar içinde tabii bazı reformlar daha uzun süre alacaktır ama bazı konularda daha hızlı gelişmeler mutlaka bekleyecektir. Yani piyasalar yeni hükümetten bir icraat muhakkak bekleyecektir. Bunu ördüğü zaman bu olumlu gelişme devam edecektir.'' ''BDDK'NIN ETKİNLİĞİNİN DEVAM ETMESİ ESASTIR'' Zafer Kurtul, bankacılık sektörünün uygulamalarda bir önceliği olup olmadığı ve Mali Milat'a ilişkin bir soruyu yanıtlarken de, bankacılık sektöründe çok etkin bir denetim olmasının çok kritik önem taşıdığını vurguladı. BDDK'nın bu konuda bugüne kadar oldukça önemli mesafe katettiğine işaret eden Kurtul, şunları kaydetti: ''Şu anda bu noktadan sonra beklediğimiz bu gelişmenin daha ileriye götürülmesidir, pozitif olarak sürdürülmesidir. Ama BDDK'nın bankacılık kesimi içindeki etkin kontrol ve denetiminin daha kuvvetli bir şekilde devam etmesi esastır. Vergi konusuyla ilgili Türkiye'de bir vergi reformu yapılması konusunda artık tüm kesimler hemfikirdir. Daha çağdaş bir vergi sistemine kavuşmamız gerektiği artık çok açıkca gözükmektedir. Dolayısıyla bu konularda da yeni hükümet doğru adımlar atılırsa, piyasalar üzerindeki etkisi kesinlikle pozitif olacaktır.'' ''FAİZLER YÜZDE 45-47 OLABİLİR'' Akbank Genel Müdürü Kurtul, tek parti iktidarının kesinleşmesiyle faizlerde de büyük düşüş yaşandığının anımsatılarak, ''Faizlerin nereye kadar düşmesini doğru buluyorsunuz? Bu hızlı düşüşü doğru buluyor musunuz? Merkez Bankası'ndan yakın dönemde bir faiz indirimi bekliyor musunuz?'' sorularını yanıtlarken de, gecelik faizleri Merkez Bankası'nın, bono faizlerini ise piyasanın saptadığına dikkat çekti. Bono faizleri oluşurken, beklenen enflasyon oranı üzerine risk pirimi konulduğuna işaret eden Kurtul, şu görüşleri dile getirdi: ''Bu risk primi de ekonomik ve politik riskleri içerir. Faizler düşmeden öncesi seviyeye baktığımızda, yüzde 25 gibi enflasyon beklentisi üzerine risk primi koyduğumuzda çok yüksek bir risk primi olduğunu görüyoruz. Yüzde 65 faiz seviyesinde, yüzde 35 civarında bir risk primi var. Tabii ki politik istikrarın beklenmesiyle bu risk priminin düşmesi çok beklenen bir olay. Dolayısıyla bugünkü faizlerdeki bu düşüş, aslında çok beklenen bir konu. Piyasalar politik istikrar, ekonomik istikrar tahmin ediyor. Kanaatimce risk primi Türkiye'de kısa bir zaman zarfında yüzde 15 seviyelerine düşebilir. Dolasıyla enflasyon beklentisi artı 15 dediğimiz zaman, hatta bunun altına dahi bir miktar düşebilir faizler, dolayısıyla banka olarak beklediğimiz faizlerin daha da düşeceğidir.'' Zafer Kurtul, faiz seviyesinin 45-47 olabileceğini söyledi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:35

İLGİLİ HABERLER