
AKDENİZ'DE ÇATIŞMA OLMAZ AMA OLURSA...
Vatan gazetesinden Ufuk Şanlı'ya konuşan eski Deniz Kuvvetleri komutanı Salim Dervişoğlu: “Diplomaside donanmanız kadar konuşursunuz. Türkiye’nin yeterince konuşmaya hakkı var. Türk deniz kuvvetleri bugün Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki en büyük askeri güç”
Başbakan Erdoğan’ın El Cezire televizyonuna yaptığı, “Gazze’ye insani yardım götürecek sivil gemilere bundan sonra savaş gemileri eşlik edecek” açıklamaları Doğu Akdeniz’de zaten yüksek olan tansiyonu biraz daha tırmandırdı.
Peki, Türk Deniz Kuvvetleri böylesi önemli bir göreve hazır mı? Donanmanın güçlü ve zayıf yönleri neler? Tüm bu soruları eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Emekli Oramiral Salim Dervişoğlu’na sorduk.
İstanbul’daki evinde VATAN ’ın sorularını cevaplandıran tecrübeli amiral, iki donanma arasında bir silahlı çatışma beklemediğini, ancak taraflar arasında yeni bir sürecin başlayabileceğini söyledi.
“Politik gerilimin çatışmaya dönüşmesi kimseye yarar sağlamaz. Herkes bunun farkında. İki testi çarpışırsa biri çatlar diğeri de kırılır. Bu nedenle silahlı çatışmadan ziyade Ege’deki gibi gerilimin yüksek olduğu bir dönemin yaşanabileceğini düşünüyorum. Bu gerilimin tarafları sadece Türkiye ile İsrail değil. Amerika ile AB de gelişmeleri son derece izliyor. Benim tahminim bir çatışma olmayacağı yönünde. Zira böyle bir çatışmayı ne NATO müttefiklerimiz, ne ABD, AB ne de BM istiyor.
Uçak gemisi zaruri
“Bir ülkenin deniz kuvvetleri için üç şey önemlidir: Birincisi gemiler. İkincisi destek üsleri. Üçüncüsü de muhtemel hareket alanları. Ayrıca deniz harekatının olmazsa olmazlarından biri de hava desteğidir. Deniz hava ve helikopter filosu güçlendirildi. Üs imkanları ciddi anlamda gelişti. Gemilerde de büyük bir değişim yaşandı. Gemilerimizin önemli kısmı milli imkanlarla inşa edilmeye başlandı ve dışa bağımlılık azaltıldı. Türk deniz kuvvetleri bugün Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki en büyük askeri güç. Diplomaside donanmanız kadar konuşursunuz. Türk donanması Türkiye’nin yeterince konuşmasına olanak sağlayacak kadar güçlü. Türkiye’nin izlediği aktif dış politika, uçak gemisini zaruri hale getirdi. Uçak gemisinin ne işe yaradığını çatışma sahasından ziyade masaya oturduğunuz vakit anlarsınız. Örnek vereyim, Fransa Yugoslavya’daki NATO operasyonuna NATO üyesi olmadığı halde bir uçak gemisi ve dört fırkateyn ile katıldı. Bu nedenle en fazla sözü Fransa söyledi ve sonuçta en çok onların sözü dinlendi.”
Krizlerin komutanı
1997-99 arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevini yürüten Dervişoğlu, komutan olmadan kısa bir süre önce iki büyük kriz yönetti. 1996’da Yunanistan’la çıkan Kardak krizi ve yine aynı yıl Avrasya Feribotu’nun Çeçen direnişçiler tarafından kaçırılması sırasında önemli görevler üstlendi.