Gündem
  • 7.12.2018 23:12

Akıncılardan Adil Öksüz itirafı geldi

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 474 sanıklı davanın görülmesine devam edildi.

4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.

Tanık sıfatıyla ifade veren eski kurmay albay Emin Mert, 1985'te gittiği dershanede FETÖ yapılanmasıyla tanıştığını, Hava Harp Okulu'nda eğitim gördüğü süre içinde de örgütle bağının devam ettiğini dile getirdi.

Mert, geçmişte davanın firari sanıklarından Adil Öksüz'ü de örgüt toplantılarında gördüğünü belirterek, "Adil Öksüz'ün askeri bir ortam içinde bulunmasını zaten anormal bir durum olarak yorumluyorum." değerlendirmesinde bulundu.

İşte Adil Öksüz’le nöbetçi askerin o diyaloğu:

İbrahim Hançer, Coğrafya öğretmeniydi. Akıncılar Kışla Jandarma Karakolu’nda kısa dönem er olarak askerliğini yapıyordu. Yakalanan ve aynı araçla karakola getirilen Adil Öksüz, Hakan Çiçek ve TRT Diyanet kanalına belgesel yapımcısı olduğunu söyleyen sivil şahısın başında nöbet tutuyordu.

“Nerelisin hemşerim”le başlayan sohbeti öğretmen İbrahim Hançer’den dinliyoruz:

SEN HALA TARLA DERDİNDE MİSİN

Bu üç sivil şahısla sohbet imkanı buldum. Adil Öksüz’e ne iş yaptığını sordum. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslami Bilimler Bölümü’nde yardımcı doçent olduğunu söyledi. “Burada ne işin var?” diye sorduğumda, tarla bakmaya geldiğini, bir gece otelde kaldığını söyledi Ben de kendisine “Üzerimize bombalar yağıyor sen hala tarla derdinde misin?” diye sorduğumda bana cevap vermedi

Diğerleriyle de biraz konuştuk. Hakan Çiçek, Anafartalar Koleji’nin sahibi olduğunu söyledi. Ben o koleji ilk defa duydum. Ona burada ne işin var diye sorduğumda, “Akıncı Üssü’nde öğrenci velim ile buluştum. Ben sadece kolej sahibi değilim, şirketlerim var, hatta yurtdışında da inşaat şirketlerim var” dedi. Belgesel yapımcısı ile konuştum, Akıncılar’da kuş türleriyle ilgili bir belgesel çekeceğini söyledi. Ben, sivilde coğrafya öğretmeni olduğum için kuşların sulak alanlara gittiğini bildiğimden kendisine, “Burası sulak alan değil, burada çok fazla kuş türüne rastlayamazsın” dedim.

İki tanesi birbiriyle kelepçeliydi. Adil Öksüz’e diğerlerinden daha yumuşak davranmadılar. Adil Öksüz’ün üzeri çıplakken elleri arkadan, elbiselerini giydikten sonra önden kelepçelenmişti. Basında çıkan haberlerde sanki Öksüz’ün hiç kelepçelenmediği yazıyordu.

15.30 sıralarında ilk getirilen Adil Öksüz’ü, Hakan Çiçek ve TRT Diyanet’in belgesel yapımcısı olduğunu söyleyen sicil kişileri resmi kıyafetli bir polis memuru resmi araçlardan bir tanesi olan Ford Connect’e bindirdi. Sicil kıyafetli polislerden biri bordo tişörtlüye “Nereye götürelim, ne zaman çıkalım?” diye sordu. Bordo tişörtlü olan sicil polis kızmaya ve sinirlenmeye başladı. “Üstünüze vazife olmayan işlere niye karışıyorsunuz?” dedi ve üç sicili araçtan indirdi.

2 sivil darbeci Ford Connect marka resmi polis aracıyla Anakara merkeze götürülmüş, Adil Öksüz ise bunlardan kasıtlı olarak ayrılarak gönderilmediği gibi bir sonraki gruplarla da götürülmemiştir. Sivil polis memurları Adil Öksüz’ü göz göre göre götürmediler. Bu olanları komutanlarım Hüsrev Arslan ve Murat Bozdoğan’a her şey bittikten yaklaşık 40 gün sonra anlattım.

Güncellenme Tarihi : 8.12.2018 00:46

İLGİLİ HABERLER