
AKP KAPANIRSA 10 YIL GERİYE GİDERSİNİZ!
Eski Fransa Başbakanı, Avrupa Parlamentosu ve Bağımsız Türkiye Komisyonu üyesi Rocard, "Kapatma davası beni korkutuyor" dedi * Rocard, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumdan çıkmak için Avrupa reformlarını hızlandırması halinde "alkış toplayacağına" dikkat çekti ..
'AVRUPALILAR İKNA EDİLMELİ'
* AKP'ye açılan kapatma davası hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir Fransız olarak laikliğe bakış açınız nasıl? Bunun karmaşık bir problem olduğunu düşünüyorum. Ben uygarlığın kanunlarla tanımlandığını ve hükümetlerin bile kanunlara uyması gerektiğini düşünen birisiyim. Yani, insan hakları gibi konularda mahkemelerin hükümetlerin üstünde olabileceğini kabul etmeliyiz. İkinci konu da Mustafa Kemal Atatürk'ten beri Türkiye'nin sosyal barışını laiklik yoluyla kurmuş olduğu olgusudur. Laikliğin önemli olduğunu düşünüyorum, çünkü laiklik başka coğrafyalarda daha yaygın olarak uygulansaydı, on binlerce hayat heba edilmemiş olurdu. Dolayısıyla laiklik benim çok önem verdiğim, saydığım bir prensiptir. Farklı kimliklerin var olduğu her toplumda laiklik vazgeçilmez bir prensip olmalıdır. Toplumsal huzurun vazgeçilmezidir. Fakat şunu da unutmamak lazım: Son on yılda Türkiye'de pek çok hükümet işbaşına geldi ama ilk kez istikrar AKP hükümetiyle yakalandı. Ekonomik gelişmeler de Türkiye için çok yararlı oldu. Bu hükümet döneminde Türkiye komşularıyla iyi ilişkiler kurdu, dünya ile entegrasyonu gelişti. Karmaşık ve sorunlarla dolu bir dünyada Başbakan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Türkiye için AB'yi referans almasının da çok iyi bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Bunun AB için de önemli olduğunu kanısındayım. Ama tabii burada Avrupalıları ikna etme konusu her zaman kalıcı.
'ÇIKIŞ YOLU GÖREMİYORUM'
* 2004 yılında yaptığınız bir konuşmada Türkiye'nin AB'nin hayat sigortası olduğunu söylemiştiniz.... Kesinlikle hâlâ öyle düşünüyorum ve işte bu nedenle de içinde bulunduğunuz durumu anlıyorum. Korkuyorum; çünkü iyi bir çıkış yolu göremiyorum.
* Niye? Çünkü mahkeme eğer iddianameyi haksız bulursa, laiklik mirasınızın erozyona uğratılmasına yeşil ışık olarak algılanabilir. Mahkeme haklı bulursa, on yıldır daha yeni içinden çıkılan istikrarsızlık dönemine Türkiye geri dönebilir. Keşke bu sorun mahkeme aşamasına gelmeden önce çözülebilseydi. Ama tabii Türkiye'de yaşamayan ve günlük sorunları tecrübe etmeyen bir kişi olarak daha fazlasını söylemem uygun olmaz.
* Ama siz Türkiye'ye sık sık gidip gelen bir siyasetçisiniz... Şunu da söylemeliyim ki, ben kesinlikle laik bir insanım. Başbakan Erdoğan ile çeşitli zamanlarda iki kez görüştüm. Ve kendisine bir devlet adamı olarak saygım var. Erdoğan'ın beş yıllık dönemi boyunca Türk ekonomisi yüzde 7 büyüdü, ki bu da tartışma götürmez bir başarıdır.
'REFORMLAR HIZLANDIRILMALI'
* Avrupa Birliği'nin bu durumdan çıkışta bir rolü olabilir mi? Eğer Türkiye bu durumdan çıkmak için Avrupa reformlarını hızlandırırsa, Avrupa bunu alkışlarla karşılayacaktır. O yüzden Türkiye, Avrupa'ya uyum çalışmalarını hızlandırmalıdır. Bu süreçten geçen tek ülke Türkiye değil. Fransa da dört kez anayasasını değiştirmek zorunda kaldı. Hepimiz değişmek zorunda kaldık. Bu hiçbirimiz için kolay bir süreç olmadı. Buna karşın Türkiye içine kapanır, dünyadan izole olursa, Türkiye'ye yine saygıyla davranırız ama müzakerelerin hâlâ aynı ruhla devam etmesini kimse bekleyemez. Türkiye'nin kaderi Türklerin elinde. Tercih sizin.
'Uzmanlar global krizi anlamakta yetersiz kaldı'
* Siz küresel sisteme de kafa yoran bir siyasetçisiniz. Son global kriz hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu krizde beni en çok şaşırtan şey uzmanların ne kadar yetersiz kaldığıdır. Sorunu açıklamak yerine, çözümü merkez bankalarına bıraktılar. Sonunda da fatura vergi verenlere çıkıyor tabii. Geçen hafta Fransa'daki yaygın kanı FED Başkanı Bernanke'nin yeterince cesur davranarak bu krizin daha da derinleşmesini önlediğiydi. Biliyorsunuz, 1929 krizinde merkez bankaları benzer bir tepki verememişti. Avrupa Merkez Bankası da benzer bir uygulama içinde oldu ama sorunu mu çözdük, yoksa mali kuruluşların hayatlarını mı uzattık, bunu göreceğiz. Bu krizin bedeli olarak, yüksek maaşlı bazı genel müdürlerin işlerini mi kaybedeceğini, yoksa milyonlarca kişinin işlerinden mi olacağını henüz bilmiyoruz. Bana öyle geliyor ki, mali kriz reel sektörü de derinden etkileyecek. Bu nedenle Türkiye sadece AB'ye değil Euro bölgesine de hızla girerek, kendisini dünyadaki çalkantıdan göreceli olarak izole edebilir. Şunu da unutmamak lazım: İstikrarsızlık kapitalizmin doğasında var. Şöyle bir tespit vardır: Nasıl ki bulutlar yağmur içerir; kapitalizm de kendi içinde savaş içerir. Avrupa Birliği bu çalkantılı düzende Türkiye'ye ve diğer aday ülkelere, aslında korunaklı tek liman. Avrupa, ABD ile karşılaştırıldığında kapitalizme kurallar ile çeki düzen verilmesine çok daha yatkın bir kültüre sahip.
Sarkozy'ye oy yok, destek var
'Bundan sonrası sizin işiniz'
* Türkiye için bir tavsiyeniz var mı? Benimki de dahil hiçbir ülkenin yabancılardan ders almaktan keyif aldığını görmedim. Türk dostlarımın sorunu büyük bedeller ödemeden çözmelerini dilerim.