AKŞAM YAZARI ZÜLFİKAR DOĞAN: ALLAH DAHA NE YAPSIN?
Affet Allah'ım, ama Türkiye'de işin zor!
Allah daha ne yapsın?
Akıl, iz'an, idrak, ihata vermiş kullanamamışız. Onlarca devlet kurmuş, yaşatamayıp, batırmışız. Yüzlerce yıllık imparatorluk, üç kıtada hükümranlık, dünyaya hükmetme imkanı vermiş, becerememişiz. Şimdi içeriden, dışarıdan el birliği ile sonuncusunu, yok etmeye çabalıyoruz.
Allah daha ne yapsın?
Dürüst olun, adil - adaletli olun, çalmayın, harama el uzatmayın, yalan söylemeyin, çalışın, size ilk emrim 'okuyun', ilim - bilim için çalışın, 'tüm kainatı, beşeriyeti, hayvanatı, nebatatı ben yarattım, tahrip etmeyin, koruyun', teraziyi doğru tartın, kimsenin arkasından konuşmayın, dedikodu yapmayın, benim verdiğim canı almaya kalkmayın, kimseyi öldürmeyin, başkasının ırzına, namusuna göz dikmeyin, yetim hakkına el uzatmayın, küçükleri sevin, büyüklere hürmet edin, 'biz size akıl verdik, kaza ve kaderi bilen, aklınızı kullanın', temiz olun, yunun - yıkanın, taharetlenin, demiş.
Yolsuzlukta, soygunda, hırsızlıkta, adaletsizlikte, devletin, milletin, yetimin, sebi sübyan bigünahın hakkını, malını çalmakta dünya listelerinin başına geçmişiz. Devlet - millet malı, devlet - millet mülkü, parası, hazinesi, kasası kendisine emanet edilenler, vekil - vükela, vezir - Vüzera, yüzlerce yıldır milleti soymuş. Millet topyekun garip - gureba, fakir - fukara olmuş. Kadınını, kızını okutmaz, ilimden - bilimden - fenden uzak, yalan müptelası bireyleri çok, cinayette, tecavüzde, küçücük çocukların ırzına tasallutta, çocuklarını sokağa atmakta, satılan maldan, ekmekten, çalmakta, dünya önderliğine aday olmuşuz. Vergi kaçırmakta, borcun üzerine yatmakta, angarya adam çalıştırmakta, hak edilmeyeni cebe atmakta üstad, mahir ve maharet sahibi hale gelmişiz. Yıkanmak fuzuli iş, ekseriyetin ağzında dizi dizi kirli diş, çalışmak, üretmek derseniz, mafiş!
Allah daha ne yapsın?
Kanuna nizama uymayan, aklını kullanmayan, saygıyı - hürmeti unutan, kırmızı ışıkta geçip insan canına kıyan, üç gün yatıp cezadan fıyan, ormanını yakan, denizine, deresine bok akıtan, vazifeli - sorumlu memuru olan bitene sadece bakan, 'bane ne ' deyip, yan gelip yatan, 'devletin malı deniz, yemeyen domuz - bizden adam olmaz - helal olsun malı iyi götürmüş - laf olsun, torba dolsun' gibisinden sözler en yüksek pirim yapan bir millet olmuşuz.
Allah daha ne yapsın?
Toprağın üstü münbit, dört mevsim her türlü nebatatın yetiştiği, üç yanı denizle çevrili, toprağının altı, altın, bor, tor, kömür, demir, gümüş ve daha nice kıymetli varlıkla dolu bir ülke nasip etmiş. Ama üzerinde miskin, miskin oturan, akan dereye, duran denize bakan, okuldan çok cami yaptıran, bu dünyayı cennete çevirmek varken, ahirete yatırım yapıp, ömrünü, varlığını, bir meçhule yatıran bir millete Allah daha ne yapsın?
Nakliyenin yüzde 5'ini denizden, yüzde 95'ini karayolundan yapan, trafikte her yıl onbinlerce cana kıyan, eğittiği gençlerini dışarı kaçıran, neredeyse etini - ekmeğini bile ithalattan sağlayan, kar, yağmur yağınca hayat duran, kapısının önünü bile süpürmeyip oturan, çöpünü atmaya dahi kıçını kıpırdatmayan, sahip olduğu varlıktan, zenginlikten bihaber olan, rabbena hep bana diye gün boyu yalvaran, emeğe, birbirine, hakka - adalete saygıyı unutan bir ülkeye Allah daha ne yapsın?
Ülkenin kurucusu 'Özgürlük benim karakterimdir' derken, gönüllü olarak ecnebilerin, IMF'nin, AB'nin boyunduruğuna, boynunu uzatan, ele - güne, muhannete muhtaç, nüfusunun yarısından fazlası aç, avuç açan, aklı fikri mirasyedi misali sahip olduğu varlığı, malı - mülkü satmakta olan, borç bulup yaşamayı maharet sayan, gökten altın yağsa üşenip toplamayan, dolara - yuroya kafayı takan, kendi aklını hor görüp, ecnebi aklına tapan bir ahaliye Allah daha ne yapsın?
Allah'ım affet, ama Türkiye'de işin gerçekten zor!
Zülfikar Doğan
Akşam
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:32